Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Hukuk ve Adalet Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, hazırladığı “Hukuksuzluğun Sıradanlaşması: Silahlı Terör Örgütü Üyeliği Yargılamaları” başlıklı raporunu Meclis’te düzenlediği basın toplantısıyla paylaştı

Darbe girişiminin ardından 2016’da ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) sürecinde tekrar hukuka dönülmesi için gereken normalleşme adımlarının atılmadığını dile getiren Yeneroğlu, bu süreçte aksine hukuk devleti ilkelerinden olabildiğince uzaklaşıldığını ifade etti.  

4 YILDA 1 MİLYON 576 BİN  566 SORUŞTURMA

Siyasi nefretle yargı üzerinde oluşturulan baskı nedeniyle hukuk devletine verilen en ciddi zararlardan birinin ceza yargılamalarında yaşandığını söyleyen Yeneroğlu, Adalet Bakanlığı’nın yayımladığı adalet istatistiklerine göre cumhuriyet başsavcılıklarınca 2016-2020 yılları arasında “silahlı terör örgütü” suçundan en az 1 milyon 576 bin 566 soruşturma başlatıldığını kaydetti.

KAYSERİ, MANİSA VE SAMSUN’UN NÜFUSUNDAN FAZLA!

Yeneroğlu, açılan bu soruşturmalara dair şunları ifade etti. “1 buçuk milyondan fazla insandan bahsediyorum. Bir Kayseri’den, bir Manisa’dan, bir Samsun’dan daha fazla bir nüfustan bahsediyorum. 1 milyon 576 bin insanı aileleri ile birlikte hesap edelim. 5 kişilik çekirdek aileyi baz alalım. Bu soruşturmalardan etkilenen insan sayısı nerdeyse 8 milyon ediyor. Hırvatistan, Danimarka, Norveç, Finlandiya gibi ülkeleri geçtim, komşumuz Bulgaristan’ın toplam nüfusundan daha fazla insan biz de terör örgütü soruşturmalarının doğrudan etkisi altında” ifadelerini kullandı.

SORUŞTURMALAR DEVAM EDİYOR

Söz konusu soruşturmaların hala devam ettiğini dile getiren Yeneroğlu, “Yüzlerce iddianame ve bir o kadar mahkeme kararı okumuş birisi olarak, açık ve net olarak bu dosyaların çok büyük ekseriyetinin boş olduğunu, legal faaliyetleri hukuksuz bir biçimde suç olarak tanımladığını, ne masumiyet karinesinin ne de adil yargılanma hakkının dikkate alınmadığını iddia ediyorum. Düz hesap yapacak olursak, doğrudan darbe teşebbüsüne katılmakla yargılanan insan sayısı 10 bini geçmiyor. Mahkûmiyet oranı burada bile yüzde 50 civarında, yani 5 bin. Örgütün mahrem yapısında da diyelim ki taş çatlasın 5 bin kişi vardı, eder 10 bin. Bir tarafta 1 milyon 576 bin, diğer tarafta 10 bin. Kaldı ki bu 10 bin kişiden darbe teşebbüsü dışında kalan kesimindekilerin çok büyük bölümü, en fazla suç örgütü üyeliğinden soruşturmaya tabi tutulabilirdi” ifadelerini kullandı.

‘HUKUKİ VE VİCDANİ BİR ZORUNLULUK’

Artık hukuka dönülmesi gerektiğine vurgu yapan Yeneroğlu, haksız şekilde yargılanan kişiler hakkında çözüm yollarının geliştirilmesinin hukuki ve vicdani bir zorunluluk teşkil ettiğinin altını çizdi. 

Yeneroğlu, “Bu rapor, Türkiye’nin hukuk devleti çizgisine dönebilmesi ve yaşanan hak ihlallerinin giderilebilmesi için durum tespiti ve tarafımın kamuoyuna açık çağrısıdır. Mevzuatımıza göre, bir kişinin terör örgütü üyesi olarak yargılanabilmesi ancak o kişinin terör örgütünün terör örgütü vasfı bilinci içerisinde örgüte destek olması ile mümkündür. Aksi takdirde bir kişinin bırakın kovuşturmaya tabi tutulmasını, silahlı terör örgütü suçundan soruşturmaya tabi tutulması dahi gayri hukukidir” şeklinde konuştu.

‘YARGILAMALAR HUKUK GARABETİNE DÖNDÜ’

“Terör örgütü” yargılamalarının birer hukuk garabetine döndüğünü dile getiren Yeneroğlu, “Çünkü yargılamaların ekseriyetinde suç teşkil eden bir fiil ve kasıt üzerinden değil failin mensubiyeti üzerinden yakıştırmalarla hüküm verilmiştir. Bu garabete iktidarın yargı üzerinde kurduğu korku iklimi neden olmuştur. Yargıtay tamamen mevzuata ve kendi geçmişteki içtihatlarına aykırı şekilde maddi ve manevi unsurlarla ilgili kriterleri göz ardı etmiştir. Bu kriterlere dayanan birinci derece mahkemeleri de Yargıtay’a aykırı karar vermemek adına yanlışlıklara ve adaletsizliklere imza atmıştır.  Bu nedenle bugün yargı, Yargıtay ve kısmen Anayasa Mahkemesi kişilerin bireysel fiilleri ve suç işleme kasıtları üzerinden değil, mensup oldukları gruba göre kararlarını vermektedir” dedi.

ADALETİ KONUŞMAYA DAVET ETTİ

Hazırladığı raporla herkesi adaleti konuşmaya davet eden Yeneroğlu, bu konuda “Silahlı terör örgütü üyeliği yargılamalarındaki adaletsizliklere son vermeye davet ediyorum. Artık hiç kimsenin ya da grubun düşünceleri sebebiyle peşinen suçlu ilan edilmediği, ceza hukukunun temel ilkelerinin ve adil yargılanma hakkının esas alındığı bir hukuk devleti çizgisine geri dönme zamanı gelmiş de geçmektedir” sözleriyle çağrıda bulundu.

YAPILMASI GEREKENLERİ SIRALARI 

Yeneroğlu, yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı: “FETÖ’nün silahlı terör örgütü niteliğini bilmeyen ve bu kapsamda da silahlı terör örgütüne üye olma kastı olmayan kişiler silahlı terör örgütü üyeliğinden yargılanamazlar. Bu kişilerden; sınav sorularının çalınması, devlet kadrolarına haksız şekilde yerleşilmesi, yargı kararlarının etkilenmesi, vergi denetimlerinin art niyetli yapılması, hukuksuz dinlemeler, şantaj, tehdit gibi TCK’daki terör suçu sayılmayan suçların işlenişine katılmış olanlar örgüt hiyerarşisi içerisindeki yerlerine ve yargılamalar sırasında ortaya çıkarılan kast ve saiklerine göre suç örgütü üyeliğinden cezalandırılmalıdır. Bunlara karşılık; FETÖ’nün silahlı terör örgütü niteliğini bilmeyen ve bu kapsamda da silahlı terör örgütüne üye olma kastı olmayan, TCK’daki herhangi bir suçu işlememiş kişiler ise örgüt hiyerarşisi içerisindeki yerlerine ve yargılamalar sırasında ortaya çıkarılan kast ve saiklerine göre beraat ettirilmelidir.”

Yaşanan hukuksuzluklardan ve adaletsizlikten tüm toplumun sorumlu olduğunu söyleyen Yeneroğlu, “Ülkemize adaletin gelmesi için hepimizin bu adaletsizliklere ses çıkarması ve adaletsizlikleri reddetmesi şarttır” dedi.