Çete yöneticisi Sedat Peker’in itiraflarıyla, devlet-mafya-siyaset ilişkileri yeniden gündeme geldi. AKP’nin kurucularından da olan CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, devlet-mafya-siyaset ilişki üçgeninin geldiği noktaya ilişkin Mezopotamya Ajansı'na değerlendirmelerde bulundu.

Peker’in zamanında iktidarın muteber elamanlarından biri olduğunu söyleyen Şener, Peker’in hükümet ve yakınları aleyhine dair bazı bilgileri ortaya koyduğunu ve bunun sınırının gittikçe genişlediğini söyledi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Mehmet Ağar, Berat Albayrak, Pelikancılar, Meclis eski Başkanı ve AKP milletvekili Binali Yıldırım’a kadar uzanan bir liste olduğunu belirten Şener, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aleyhinde şimdiye kadar her hangi bir şey söylememesine dikkat çekti. 

Peker ile hükümet arasında bir “ihtilaf” olduğunu dile getiren Şener, Peker’in umduğunu bulamadığı için bildiklerini ifşaa etmeye başladığını söyledi. Şener, “Hangisi ne kadar doğrudur değildir, o zamanla anlaşılacak. Ama konuşmaları ve anlatım biçimi ikna edici geliyor. Kamuoyunun yüzde 90’ı hükümete değil Sedat Peker’e inanıyor. Anketler bunu gösteriyor” diye belirtti.

PARTİ İÇİ HESAPLAŞMA 

Cumhur İttifakı’nın yanı sıra iktidar içinde bir ayrışmanın olduğunu belirterek, parti içi hesaplaşmaya işaret eden Şener, “Peker’in açıklamalarında şu var: Soylu’ya, Pelikancılara, hatta Berat Albayrak’a karşı ‘ben seni desteklemiştim’ diyor. Bu da bir ayrışmayı ifade ediyor. Dolayısıyla iktidar içerisinde bir problem, çözülme ve kutuplaşma olduğu ihtimalini görüyorum. Bu ayrışmanın ipuçları öteden beri geliyor. Videolardan anladığımız kadarıyla Soylu ve Albayrak içinde bir çekişmenin olduğu anlaşılıyor. Peker’in sözleri düzeltilmemiştir. Düzeltilmemiş şey var demektir. Bu ayrışmada Peker’in önce Soylu’nun tarafında yer aldığını ve bu yüzden Albayrak ile arasının açıldığını söylüyor. Buna rağmen bu kadar büyük fedakarlıklar yaptığı halde Soylu’nun kendisine sahip çıkmaması nedeniyle kırgın olduğunu ve ana muhatap olarak da Soylu’yu alıyor” diye belirtti.

ERDOĞAN SONRASI HAZIRLIK

İktidar içi ayrışmanın temel noktası olarak artık AKP’de “Erdoğan sonrası” için bir hazırlık yapıldığını söyleyen Şener, sözlerini şöyle sürdürdü: “Pelikancılar, Soylu ayrışmasının özünde de bu var zaten. Erdoğan artık gidicidir, hem sağlık durumu hem yaşı hem siyasete hakimiyet düzeyi itibariyle artık bırakması gerektiği bir noktaya da gelmiştir. O halde iktidarı, partiyi kim devralacak. Bu önemli. Burada farklı oluşumlar var. Bu oluşumlar içerisinde Soylu’da var. Daha önce Albayrak varis olarak devir alacak gibi görünüyordu partiyi ama diskalifiye oldu. Albayrak’ın diskalifiye olmasında Soylu’nun etkisi olduğu da görünüyor. Erdoğan, Albayrak’ın gönlünü almaya da çalışıyor gibi görünüyor. Erdoğan sonrası için Berat Albayrak ile uğraşan Soylu hala hükümette ve avantaj sağlamış gibi görünüyor. Hatta Erdoğan sonrası bile düşünmeyelim. Bu gruplaşmalar ve iktidarı devir alma çabaları her zaman bir veliaht gibi baştakinin gidişi ile ortaya çıkmaz. Önce veliahtlık savaşı gibi görünse de sonunda iş başındakini bir anda önce uzaklaştırmaya dönüşür. Nihai olarak bu parti içi rekabet, Erdoğan’ın bırakmadan önce uzaklaştırılmasına yönelik bir operasyonun konusu olabilir. Bunu ben Sayın Erdoğan’ın gördüğünü zannediyorum. Bunun için uzunca süre konuşmamıştır.”

ME TOO’YA DÖNÜŞEBİLİR

AKP’li milletvekillerinin de Peker’in itiraflarından ve ortaya çıkan tablodan rahatsız olduklarını anlatan Şener, “İktidarın kadrolarında yer alıp da çok daha fazla bilgiye sahip olduğu halde konuşmayan, şimdilik susan çok sayıda insan var ama bunların pek çoğu da illallah demiş olabilir. Partide ‘bu kadar olmaz diyen’ insanlar var. Ama o kadrolar içerisinde bir takım imkanlardan yararlandıkları için susuyor olabilirler. Sedat Peker’in çekmiş olduğu ip, ‘me too’, ‘bende’ kampanyasına dönüşebilir. Bir bakarsınız bir yerden başka bir şey patlayabilir, bir bakarsınız başka yerden başka itiraflar çıkar ve bu dalga dalga iktidarı kuşatabilir. Böyle bir ihtimalin her zaman var olacağına inanıyorum. Fakat sanırım bir süre daha izlemek durumundayız” diye belirtti.

ERDOĞAN’A MESAJ 

Soylu’nun televizyon ekranlarında Sedat Peker’e yanıt vermesine de değinen Şener, Soylu’nun sürekli içinde bulunduğu AKP iktidarını suçlayan, zan altında bırakacak şeyler söylediğine dikkati çekti. Şener, “Soylu ‘korumaları ben değil, benden önce verdiler’ diyor. Benim de korumalarım var. Koruma kararı her sene yenilenir. İlk koruma kararı Soylu’dan önce verilmiş olsa bile, Soylu’nun döneminde de koruma kararları verilmiştir, dolayısıyla kendisi buna ortaktır. Soylu doğru söylemiyor. Üzerinden atmaya çalışıyor ama daha çok kendini temize çıkararak içinde bulunduğu hükümeti itham etmeye çalışıyor. Hükümeti zora sokacak açıklamaları oldu. ‘Sedat Peker’den bir siyasetçi ayda 10 bin dolar maaş alıyor’ dedi. Bunu da hiç yeri yokken Soylu söyledi. Bunun bildirmemek zaten suç. Üstelikte bu şekilde birilerine şantaj ve tehdit yapar gibi konuşmuş olması da son derece ilginç. 

Şantaj ve tehdit mafya üslubunda vardır, bu tam bir mafya tarzıdır. Peki bunları niye yapıyor? Soylu, Peker’in yaptığı açıklamaları hükümet içi çekişmenin bir parçası olduğuna inanıyor. Bu nedenle karşı tarafta Erdoğan’ın olduğunu düşünüyor ve ona karşı da ‘bak benim elimde de kozlar vardır benimle uğraşmayın demek’ istiyor. Görevden alınmasına da rıza göstermeyeceğini de ima etti. Soruşturma açılmasına hiç razı değil, bu da anlaşılıyor. Korunması gerektiğini düşünüyor. Peker’e cevap verirken, Erdoğan’a bu mesajları gönderdi.”

SOYLU’YU SAHİPLENMEDİ!

Şener, Erdoğan’ın Soylu’ya henüz sahip çıkmadığı görüşünde. Şener, “Dil ucuyla kullandığı kelimelerin sahip çıkmak anlamına geldiğini düşünmüyorum. Sadece zayıf, görev salar nitelikte bir ifadeyle Peker Soylu çekişmesinde, Soylu’nun yanında olduğu izlenimini vermiştir. Erdoğan da uzunca süre izledi, sonunda Soylu’ya dil ucuyla sahip çıkan bir görüntü verdi. Aslında güçlü bir sahiplenme yoktu konuşmasında. Cumhurbaşkanı işi geçiştirdi” dedi.

'GİDİŞ İYİ DEĞİL'

Şener, “yeni bir tür mafya devleti”nin ortaya çıktığını belirterek, şunları söyledi: “Yeni bir tür mafya devleti dediğimiz bu türde, hükümet ve yetkililerinin mafya yöntemlerini kullanması var. Mafya örgütüyle içli dışlı olmaktan öte mafya yöntemlerini kullanarak iktidarını sürdüren devlet yetkililerinin varlığı var. Devletin mafyalaşması var. Bunun yapının özellikleri var, yolsuzlukların artık klasik yolsuzluk sınırlarının ötesinde devasa boyutlara çıkması var. Hazinenin içinin boşaltıldığı mekanizmalar geliştirilmiştir. Arka kapı yöntemiyle merkez bankasının 128 milyar dolar parası buharlaşıyor. Yeni tip mafya devletinde şeffaflık ve hesap verilebilirlik yok. Anayasa değişikliği ile hesap verilebilirliği kaldırıldı. Suç ne kadar büyük olursa olsun gensoru veremiyorsunuz, hükümeti düşüremiyorsunuz. Muhalefeti susturmak, gazeteciler, aydınlar, yazarlar, siyasetçileri susturmak. Seçim sistemiyle oynama, seçim aleyhine çıktığı zaman bunu kabul etmeme ve seçim sistemini lehine çevirme çabaları bu tip devletin özellikleri arasında. İktidarın üslubu bile, liderlere yönelik tehditlerine baktığımızda adete mafya üslubuna dönmüş. Bu gidiş iyi gidiş değildir. Bu gidiş, işin başındakilerin canını çok yakar. Bu sürdürülebilir bir şey değil. Topyekun bununla mücadele etmek zorundayız.”

MA / Diren Yurtsever