Eski Maliye Bakanı, CHP Milletvekili Abdüllatif Şener, ekonomik kriz, iktidarın ekonomi politikaları olası seçim ve  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Aynı gemideyiz yükü beraber taşıyacağız” ifadesine yanıt verdi.

 “Sen vatandaşı ezen politikaları uygulayansın, ezenle ezilen aynı gemide olur mu?” diye soran Şener, “Erdoğan, MHP oylarının seçilmesine yetmeyeceğini gördüğü için arayışlar içerisinde. Boş durduğunu zannetmeyin, şu anda HDP oylarını almak için en fazla can atan isim, çünkü başka çıkış yolu da yok. 7-8 ay önce Karayılan, Erdoğan’ın Kandil’e heyet gönderdiğini söylemişti ve aynı gün yayın yasağı getirilmişti. Kendisinin birtakım temaslar içinde olmadığını kimse söyleyemez. Hiç bu kadar derin herkesi mahveden bir kriz yaşanmadı” dedi.

Eski Maliye Bakanı ve CHP’li Milletvekili Abdüllatif Şener, Sözcü’den Ruhat Mengi’nin sorularını yanıtladı. Şener, vatandaşın hâlâ bir numaralı sorunu olarak duran elektrikteki yüksek fiyatlandırmanın sorumlusunun iktidar olduğunu söyledi.

“Elektrik faturalarındaki fahiş artışın bir numaralı mutlak sorumlusu iktidarın kendisidir. Bunun çözümünü bulmak da iktidarın görevidir” diyen Şener, “Fiyatlar niye artıyor, önemli hadise o zaten. Elektrik Üretim A.Ş.’de, elektriğin üretildiği yerden çıkış fiyatı 32 kuruş, elektriği bu fiyattan veriyor ama ortaya özelleştirmeyle çıkan şirketler spot piyasadan daha pahalı fiyata; 150 kuruştan alıyor. Şimdi, 32 kuruştan elektriği üretip verirken, diğer üreticiler neden 150 kuruştan veriyorlar, burada bir numaralı sorumluluk hükümettedir. Bu elektrik üretimini ve piyasayı nasıl düzenlemiştir?” diye sordu.

“ERDOĞAN, HDP OYLARINI ALMAK İÇİN CAN ATIYOR”

AKP’nin muhalefet partilerine Halkların Demokratik Partisi (HDP) üzerinden yüklenmesine ilişkin konuşan Şener, Erdoğan’ın HDP’nin oylarına talip olduğunu ifade etti.

Şener, “Erdoğan, MHP oylarının seçilmesine yetmeyeceğini gördüğü için arayışlar içerisinde. Boş durduğunu zannetmeyin, şu anda HDP oylarını almak için en fazla can atan isim, çünkü başka çıkış yolu da yok. 7-8 ay önce Karayılan, Erdoğan’ın Kandil’e heyet gönderdiğini söylemişti ve aynı gün yayın yasağı getirilmişti. Kendisinin birtakım temaslar içinde olmadığını kimse söyleyemez. Hiç bu kadar derin herkesi mahveden bir kriz yaşanmadı” ifadelerini kullandı.

ERDOĞAN’A “AYNI GEMİDEYİZ” YANITI: VATANDAŞIN ACISIYLA DALGA GEÇMEK DEMEKTİR

Şener, Erdoğan’ın “Aynı gemideyiz, yükü de beraber taşıyacağız” ifadesine de şöyle yanıt verdi:

“Bu cümle vatandaşın acısıyla dalga geçmek demektir, böyle bir şey yok. Bir kere nerede aynı gemidesiniz? Sen sarayda yaşıyorsun, 1100 tane odan var, 13 tane özel VIP uçan sarayın var, yazlık sarayın var, kışlık sarayın var, evinin sarayının masrafları için 1 lira ödemiyorsun, böyle birinin ‘hepimiz aynı gemideyiz, sizin durumunuz neyse benim durumum aynı’ anlamına gelecek bir şey söylemesi mümkün değil. Sen vatandaşı ezen politikaları uygulayansın, bu politikalarından ezilen de vatandaşın kendisidir, ezenle ezilen aynı gemide olur mu? Siz aynı sınıftan bile değilsiniz, sınıflarınız bile ayrı.”

“2018’İN AĞUSTOS’UNDAN BERİ MEMLEKET KRİZDE”

Şener, uluslararası kredi değerlendirme kuruluşu Fitch’in Türkiye’nin kredi notunu ‘BB-‘den ‘B+’ya; Türk Telekom, Şişecam gibi şirketlerin de notunu düşürmesinin ardından Erdoğan’ın “Türkiye ekonomide tarihinin en güçlü dönemine girmektedir” sözlerini şöyle değerlendirdi:

“Sayın Erdoğan vatandaşın acısıyla alay etmeye devam ediyor. 1929 dünya krizini bir tarafa çekin, cumhuriyet tarihi boyunca bu ülke böylesine derin ve kapsamlı, bu kadar uzun süreli bir krizi hiç yaşamamıştır, hiç. 2018’in Ağustos’undan beri memleket krizde, vatandaş cayır cayır yanıyor. Hiç bu kadar derin, yaygın, herkesi mahveden bir ekonomik kriz hiç yaşanmadı.”

“RUSYA İLE İLİŞKİLER BOZULURSA, BİZE FATURASI AĞIR OLUR”

Şener, “İsrail gazetesi Haaretz “Türkiye’nin Ukrayna’ya SİHA desteği vermesine misilleme olarak Rusya Suriye’de PPK-YPG’ye destek vererek Türkiye’yi can evinden vurabilir, Türkiye bunun bedelini Suriye’de ödeyebilir” diyor. Bu savaş gerçekleşir ve Türkiye birkaç cepheden zor durumda kalırsa işin içinden nasıl çıkacağız?” sorusuna şöyle yanıt verdi:

“Türkiye’nin izlediği politika, geleneksel politikanın dışında gelişiyor. Dünyanın değişik yerlerinde bir taraftan Ruslarla sıcak alanlarda iç içe girmiş, bir taraftan ABD ile sıcak alanlarda iç içe girmiş bir Türkiye var, o bakımdan Türkiye için riskli bir süreç söz konusu. Bir denge politikası uygulanması ve kontrollü davranılması gerekir ama umarım ki Ukrayna’da iş bir sıcak çatışmaya varmasın. Bu hem Türkiye’nin turizmini etkiler, turistin yüzde 25’i oradan geliyor, hem gıda ithalatının ağırlıklı olarak yapıldığı bölge orasıdır, hem akaryakıt doğalgaz ve petrol ithalatının önemli bir kısmının yapıldığı bölgedir, Türkiye enerji ve turizm açısından Rusya’ya bağımlıdır, tedarik zincirlerinde bozulmalar olabilir, fiyatlarda artış olabilir, bunların hepsi Türk ekonomisine zarar verir. Ama buna rağmen tarafsız bir politikayı korumaya çalışmalıyız. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne göre Boğazlar’dan gemilerin geçmesi bize bağlı. Ama NATO’nun veya Rusya’nın lehine mi işletmek zorundayız? NATO’nun içindeyiz ama biz kendi prensiplerimizi uygularız.”