Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, İl Örgütlerinin yarınki kongresine katılmak üzere geldiği Dersim’deki temasları kapsamında kentteki siyasi parti ve Sivil Toplum Örgütü  (STÖ) temsilcileri ile buluştu. Grand Şaroğlu Otel’de düzenlenen yemekli buluşmaya Dersim Barosu Başkanı Kenan Çetin, Dersim Belediyesi Başkan Yardımcısı Canan Ay ve Ümit Kaya, yerine kayyım atanan Akpınar Belediyesi Eşbaşkanı Orhan Çelebi, Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD), İHD, CHP, ESP, Partizan, EMEP, SMF ile TMMOB ve KESK’e bağlı kimi sendikaların yöneticileri katıldı.

Toplantıda Mithat Sancar’a,  Dersim Milletvekili Alican Önlü, partinin eski milletvekili olan Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Kurucu Genel Başkanı Turgut Öker, İl Eş Başkanları Nurşat Yeşil ve İbrahim Kasun ile PM Üyesi Nesimi Aday eşlik etti.

Toplantının açılış konuşmasını yapan Nesimi Aday, HDP olarak ‘Üçüncü Yol’ olarak da adlandırdıkları Demokrasi İttifakını oluşturmak için uzun zamandır Türkiye genelinde toplantılar düzenlediklerini ve farklı toplumsal kesimlerle bir araya geldiklerini söyledi.

“Bugün de Dersim’de sizlerle birlikteyiz. Birlikte bu sıkıntılı günlerin nasıl çıkabileceğimizi sizinle konuşup, dinlemek istedik”  diyen Aday, sonrasında sözü Sancar’a verdi.

Sancar, konuşmasına “Sevgili canlar, hepiniz hoş geldiniz. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Geçtiğimiz Haziran ayında yine bu güzel şehrimizdeydik. Kültür, inanç merkezi, direniş odağı bir coğrafyanın bu şehrinde bulunmaktan, bir kez daha sizlerle bir araya gelmekten memnuniyet duyuyorum” sözleriyle başladı.

HDP olarak, yollarını bütün demokrasi güçleriyle birlikte belirlemek, yürüyüşlerini halkla birlikte inşa etmek istediklerini dile getiren Sancar, o nedenle gittikleri şehirlerde bütün demokrasi çevreleriyle bir araya gelip, istişare toplantılarında bulunmayı arzuladıklarını ve bunlardan da yararlandıklarını belirtti.

Bugünkü bu buluşmayı da bu amaçla düzenlediklerini söyleyen Sancar, konuşmasına şöyle devam etti: “Geçen buluşmada da söylemiştim. Burada bulunuşumuz bir olmak, iri olmak, diri olmak içindir. Yani Hacı Bektaş-ı Veli’nin bize rehber olarak verdiği bu talimatın gereğini yerine getirmek içindir. ‘72 millete bir nazarda bakmaya, 40 yıl müderris olsa hakikatte asidir’ sözleri ışığında, hakikatin ancak tartışarak bulunabileceği inancını taşıyarak bu toplantıları gerçekleştiriyoruz.

DERSİM KUŞATMA VE SALDIRI ALTINDA

Dersim’in çok yönlü sorunları var. Dersim birçok açıdan kuşatma ve saldırı altında ama bu saldırı ve kuşatma Türkiye’nin her tarafında geçerli. Öyle bir iktidar zihniyetiyle karşı karşıyayız, kimlikleri, inançları doğayı, halkın kaynaklarını talan etmeyi aklına koymuş bir iktidar ve zihniyet. 

Türkiye’de yaşanan krizlerin çok boyutlu olduğunu dile getiriyoruz. Çoklu krizlerle karşı karşıyayız. Bunları aşmak için çok birliktelikler ve ittifaklar oluşturma mecburiyetimiz vardır.  Halkın değerlerine, halkın ekmeğine, halkın inancına, bütün değerlerine saldırılar var. Bu saldırıları ancak birlik olarak göğüsleyebiliriz. Ortak mücadele ile bunların üstesinden gelebiliriz. Bu toplantılarımızın amacı da budur. HDP olarak, son kongremizde belirlediğimiz Demokrasi İttifakı hedefi çerçevesinde bu çalışmaları hız kesmeden yürüttük ve yeni bir aşamasında Dersim’deyiz, sizlerle birlikteyiz. Bir kez daha geldiğimiz nokta itibariyle bunları sizlerle ele alacağız tartışacağız.

FARKLI OLANI EZME VE SUSTURMA POLİTİKASI

Çoklu krizlerin temelinde bu yönetim anlayışı ve iktidar zihniyeti yer alıyor. Bu iktidar bir avuç sermayedara halkın kaynaklarını peşkeş çekiyor. Ülkenin doğasını talan ediyor. Tekçi bir anlayışa, baskıcı bir anlayışa sahiptir. Kendisinden farklı olan bütün çevreleri çeşitli yöntemlerle ezme ve susturma yolunu var oluş sebebi olarak belirlemiştir. Bu yolda giderken bütün güçlerin birbiriyle buluşmasını engelleyecek yöntemleri de devreye sokuyor. Sürekli olarak ayrıştırma, kutuplaştırma, gerilim politikaları uyguluyor. Bunu kendisine bağlı medya kuruluşuyla her gün yeniden ve yeniden gündeme taşıyor, canlandırıyor ve ileriye götürüyor. Bu anlaşın karşısına ancak en geniş demokrasi ittifakını oluşturarak durabiliriz ve başarılı olabiliriz. O nedenle başlattığımız çalışmalar, takip ediyorsunuz çeşitli aşamalardan geçerek bize göre başarıya doğru ilerliyor. Elbette eksiklikler vardır, yapılması gereken vardır ama bugüne kadar yaptığımız çalışmaların verdiği neticeler bize umut veriyor. 

AMACIMIZ EN GENİŞ DEMOKRASİ İTTİFAKINI KURMAK 

Demokrasi İttifakı’nı biz en geniş birliktelik olarak tasavvur ediyoruz, tarif ediyoruz. Bu çerçevede sol, sosyalist 8 parti ve oluşum olarak bir araya geldik. Görüşmeleri devam ettirme kararı aldık. Bunu da basına ortak bir açıklama ile duyurduk. İnanç çerçeveleriyle aynı şekilde görüşmeler müzakereler yürütüyoruz. Yine Kurdi partilerle bu çerçevede müzakerelerimiz var. Yerel yönetim seçimlerinden kalma ittifakımız daha da genişletme amacındayız. Kısacası bu ülkede sömürülen, ezilen, dışlanan bütün mağdur ve mazlum kesimleri bir araya getirecek en geniş demokrasi ittifakını kurma amacındayız.

DEMOKRASİ İTTİFAKININ TEMELİ ORTAK MÜCADELE

Bu yöndeki çalışmaların temelini ortak mücadele olarak adlandırıyoruz. Yani demokrasi ittifakı olarak kastettiğimiz sadece seçimlere yönelik bir ittifak değil. Bütün bu haksızlıklara zulümlere karşı ortak mücadeledir. Ortak mücadele zeminini ve hattını oluşturabilirsek seçimler için en geniş ittifakı oluşturmayı sağlarız. Seçimlerin çok önemli olduğunun farkındayız. Önümüzde Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri var. Erken veya zamanında ne zaman yapılırsa yapılsın, bu seçimlerin Türkiye’nin önümüzdeki yıllarını belirleyecek kritik bir dönemeç olduğunun farkındayız. Bu nedenle seçimlerin önemini yok saymıyoruz ama sadece seçimlere indirgenmiş ittifak tartışmalarını kısır ve sıkıntılı olduğunu düşünüyoruz. Yani seçimlere odaklı bütün tartışmaların sorunlara çözüm olma konusunda yetersiz kalacağı yönünde inancımız var. Bu inancın gereği olarak Demokrasi İttifakı’nın temelini ortak mücadele olarak açıkladık. Ortak mücadeleyi bütün bu saydığım kesimleri içerecek bir birliktelik olarak hedefledik, öyle de tarif edip yürüyoruz.

Sizlerden gelecek olan önerilerle en geniş demokrasi ittifakını kurmak konusunda yapılması gerekenlere dair de fikirler ve öneriler alacağız. Buradan büyük faydalar üreteceğiz, yolumuzu belirlerken bunlardan yararlanacağız. 

DERSİM’İN YAŞADIĞI SALDIRILAR SİSTEMATİK 

Dersim’in yaşadığı sıkıntıların farkındayız. Dersim’in yaşadığı saldırıların sistematik olduğunun bilincindeyiz, Türkiye’de kurulmak istenen zihniyetin bir laboratuvar araştırması olarak görülmesi gerekiyor. İnancına, doğasına, coğrafyasına, diline saldırılan bir kenttir Dersim. Çünkü Alevilik bugün her alanda ayrımcılığa maruz kalan bir inanç. Sadece son örneklere, son tartışmalara baktığımızda bunları çarpıcı bir şekilde görmemiz mümkün.

CEMEVLERİ

Biliyorsunuz cemevleri ibadethane olarak kabul edilmiyor. Son elektrik zamlarından  sonra gelen faturalar cemevlerinin çalışmalarını yürütmesini engelleyecek kadar yüksek. Cemevlerine gelen elektrik faturaları ticarethane tarifesinden hazırlanıyor ve ticarethane tarifesine göre ödeme yapmaları isteniyor. Bugün özelleştirilmiş olan elektrik sektörü tam bir soygun sektörü ve iktidar yandaşlarını en fazla besleyen alan. Yüksek faturaların ticarethane tarifesiyle cemevlerine ödetilmesi çok açık ayrımcılıktır.

‘İNANÇLARA SAYGI’ PARTİ KİMLİĞİMİZİN PARÇASI

En fazla halkın evlerinde elektrik faturalarıyla karşılaştıklarını biliyoruz ama camilere mescitlere, kiliselere, sinagoglara, ibadethane statüsü nedeniyle ödenmeyen elektrik faturalarının bu kadar yüksek meblağlarda ticarethane tarifesiyle cemevlerine ödetilmesi çok açık ayrımcılıktır ve saygısızlıktır. HDP, bütün inançların eşitliğini ve özgürlüğünü savunan bir partidir. Alevi kimliğine dönük saldırıların ve ayrımcılığın son bulmasını en samimi ve kararlı bir şekilde talep eden bu yönde mücadele yürüten bir partidir. Bizlerin kuruluşundan beri bütün inançların katılımı eşit etkisi ve ağırlığı olsun istedik. Parti yapımız böyledir. İnançlara saygı partimizin doğasında vardır, partimizin kimliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. 

DERSİM BİR DİRENİŞ KENTİ

Öte yandan Dersim’e yönelik saldırılar, doğaya yönelik saldırıların özel bir örneğini oluşturacak yoğunluktadır. Munzur suyu üzerinde çok sayıda HES yapılıyor, bu HES’ler Munzur suyunun neredeyse kurumasına ve özünü kaybetmesini neden oluyor. Sadece Munzur Suyuyla sınırlı kalmıyor etkiler. Munzur Dağı ve bütün Dersim doğası maden ruhsatlarıyla talan edilmek isteniyor. Oysa Dersim kültürü, bütün bunları içerecek bir bütünlüğe sahiptir. Yani inanç din dil kültür doğa hepsinin iç içe geçerek Dersim kimliğini bütünlüklü olarak oluşturmaktadır.

Dersim’in bu şekilde saldırılara maruz kalmasının, Dersim’in bu saldırılara sistematik bir şekilde uğratılmasının nedenlerini çoğumuz biliyoruz Dersim aynı zamanda direniş kentidir, boyun eğmeme geleneğinin kentidir. Zulme baskıya zorbalığa karşı çıkan direnişin mücadele zaferidir. O nedenle Dersim’in kimliğini her türlü yolla yok etme planları boşuna değil tesadüf değildir. Sistemli yürütülmesi de ayrıca bu söylediklerimizi kanıtlıyor. Dersim’de kimliği yozlaştırma ve yok etme çabaları aynı zamanda yozlaştırma yöntemleriyle de yürütülüyor. Hepimiz farkındayız, son yıllarda burada başta üniversite olmak üzere çeşitli alanlarda cemaatlerin ve tarikatların hakimiyetine geniş bir saha açıldı. Bu yolla Dersim’in kimliği başka yönden de asimile edilmek isteniyor.

Yine yoksulluk ve işsizlik bununla bağlantılı çeşitli sorunlar dolayısıyla göçler yaşanıyor. Dersim durmadan göç veren bir kent haline geliyor. Bugün genç nüfusun en az olduğu şehirlerden biri de Dersim’dir. Yine üretim alanında, meraların yaylaların yasaklanması, güvenlik bölgeleri ilan edilen bölgeleriyle Dersim’in adeta bir garnizona çevrilmesi yoksulluğu derinleştiren faktörlerdir.

TEK ÇIKIŞ YOLU: ORTAK MÜCADELE

Böylece Dersim insansızlaştırmak, inançsızlaştırılmak ve kimliğinden koparılmak isteniyor. Bütün bu saldırılara karşı duruşun tek yolu vardır o da ortak mücadele. Eğer hepimiz demokrasi adalet eşitlik ve özgürlük çerçevesinde ortak mücadeleyi başarabilirsek Dersim’de bütün bu saldırıları durdurabiliriz. Türkiye’de de aynı başarıyı yakalarız. Ortak mücadele gelecek dönemi kurmanın en vazgeçilmez yolu olarak karşımızda duruyor. Bir başka saldırı kimliğin en önemli unsuru olan dile yönelik saldırılardır. UNESCO’nun yaptığı Tehlike Altındaki Diller Dünya Atlası çalışmasında Türkiye’de 18 dilin bu kategoride yer aldığı tespit edilmiş. 18 dil yok olma tehlikesi altındadır. Yani Kurmançkî de yok olma tehlikesi altında yer alan dillerdendir. Ermenice, Hemşince, Süryanice, Lazca gibi diller de yine yok olma tehlikesi altındaki dillerdir.

O nedenle bu saldırılar dediğimiz gibi boşuna değil. Dili yok etmek, kimliği yok etmenin en etkili yöntemlerden biridir. Dile ve kimliğe sahip çıkmak, aynı zamanda kendi benliğine ve onuruna sahip çıkmaktır. Dillere yönelik saldırıları püskürtmenin dilleri yaşatmanın yollarını hep birlikte bulmak zorundayız. Çünkü Türkiye’de bu zenginliği bu çeşitliliği koruyarak eşit ortak yaşamı inşa edersek eğer, bütün halklar için güzel bir gelecek kurmuş olacağız. Güzel bir dünya kurmuş olacağız. Yeni bir yaşamı kurabilmek için bütün bu çoğulculuğu farklılıkları koruyabilmemiz ve eşit muamele görebilecekleri bir düzen kurmamız gerekiyor. HDP olarak bunun için üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Eksiklerimiz olabilir, yetersiz kaldığımız konularda olabilir ama bunları da özeleştiri ve sizden gelen eleştirileri dikkate alma konusunda samimiyiz.

HDP’nin en önemli ilkelerinden biri sürekli yenilenme uyarı eleştiri ve sorgulamaya değer vermesidir. Bu tür toplantıların gördüğünüz her eksiği, bizlerin yapmadığımız şeyleri ihmal ettiğimiz şeyleri lütfen bu toplantılarda yüzümüze karşı söyleyin ki bizler de bunları sorgulayarak yolumuza güçlenmiş bir şekilde sizlerin katkılarıyla devam edebilelim.

DİRENEN İŞÇİLERE SELAM YOLLADI

Ekonomik alanda en derin noktalara ulaştığını da verilerle her gün okuyoruz yaşıyoruz. Ben burada rakamlara girmeyeceğim ama sadece asgari ücrete yapılan zamanın büyük bir şatafatla şovla takdim edildiği günlerin üzerinden çok fazla zaman geçmedi. Asgari ücret açlık sınırının altına düştü. Yani bu iktidar verdim dediği şeyleri geri almak için, daha fazlasını almak için hiç vakit kaybetmiyor. Güya asgari ücrete işçi memur ücretlerine zamlar yapıldı, bunlar yüksek zamlar gibi yansıtıldı. Ama iktidarın zam furyası emekçilerin halkın eline geçeni şimdiden eritti. İşçiler her yerde direniyor. Gördüğümüz gibi bu direnişler sonuç da alıyor. Hakkını elde etmek için sömürüye karşı çıkmak için direnen bütün işçilere bütün emekçilere Dersim’den selam gönderiyoruz.

BÜYÜK BİR MÜCADELE ORTAKLIĞI KURULMALI

Sorumluluğumuz daha da ciddileşmektedir. Kısacası bizler emek için, adalet için, ekmek için, özgürlük için, demokrasi için, barış için büyük mücadele ortaklığının kurulmasını istiyoruz. Ekmeği özgürlükten; işi aşı demokrasiden çıkarmamız mümkün değil. Bu iktidarın sömürü, talan, ayrımcılık ve ayrıştırma zihniyetinin en önemli aracı savaş politikalarıdır. Savaş politikalarına birlikte karşı çıkmak da bu iktidarın temel anlayışına karşı çıkmak demektir. Bu nedenle savaş politikalarını her alanda reddeden orta duruşu her alana yaymak durumdayız. Savaş politikalarına karşı mücadele yürütüldüğünde aynı zamanda büyük barış için de büyük mücadele yürütülmüş olur. Amacımız Türkiye'de büyük barışı kurmaktır. Bu büyük barışın en büyük kilidi anahtarı Kürt sorunu da demokratik çözümüdür. Ama sadece bundan ibaret değildir. İnançların, eşitliğini ve özgürlüğünü sağlamaktır.

YÜZLEŞME VE HESAPLAŞMA ŞART

Bugüne kadar açılmış yaraları, ayrımcılıktan katliamdan zulümden açılan yaraları sarmanın yolu büyük yüzleşmedir. Yüzleşme için en önemli örneklerin başında biri Dersim Katliamı’dır. Dersim katliamıyla yüzleşmeden Dersim’e yönelik sistemli saldırıların sebebini amacını anlamak mümkün değildir. Katliam hangi zihniyetle yapıldıysa o zihniyet bugün aynı nedenlerle Dersim’i hedef alıyor. O katliama neden olan zihniyetle yüzleşmek ve hesaplaşmak geleceği barış üzerine kurmanın en önemli şartlarından biridir. Bu sadece Dersim için değil bütün Türkiye, Türkiye’deki halklar, inançlar için geçerlidir.

Bir kez daha bizlerin inançların özgürlüğü ve eşitliği, inançlara saygı konusunda herhangi bir taviz vermemizin söz konusu olmadığını belirtmek isterim. Bu son günlerde bir milletvekilimizin konuşması üzerinde yürütülen linç kampanyasına da kısaca değinmek istiyorum. Arkadaşımız iktidarı eleştirirken kullandığı ifadelerinden dolayı “İslam inancına saldırmakla” suçlanıyor. Oysa HDP’nin herhangi bir inanca saygısızlık yapması doğasıyla yapısıyla çelişir. Bizim herhangi bir inanca saygısızlık yapmamız düşünülemez. Konuşmanın bağlamından koparılarak buraya yerleştirilmesinin özel sebepleri olduğunu biliyoruz. İnanç üzerinden siyaset yürütme çabası inancı istismar ederek iktidarı sürdürme hevesi ve hırsı bu iktidarın özelliğidir. Kendisinin bu özelliğini başkasına yansıtma yoluyla kampanyalar yürüterek sonuç almayı bekliyorsa iktidar yanılıyor. Bizlerin inançlara saygısızlık anlamına gelecek en ufak bir sözü ve davranışı olmaz olamaz. Olduğunda da mutlaka bu kendi içimizde tartışılır sorgulanır. Eğer gerçekten bu konuda herhangi birimiz herhangi bir şekilde bu ilkelerle bağdaşmayan bir tutum içinde olmuşsa bunun da değerlendirmesini kendi içimizde yaparız. İktidarın trollerinin ve yandaş basının HDP’ye inanç ve İslam düşmanlığı üzerinden saldırması esasen ayrıştırma ve kutuplaştırma politikasının başka araçlarla her fırsatta yeniden devreye sokulmasından başka bir anlam taşımıyor inançların tamamına nerede olursa olsun saygıda en ufak bir kusurumuz olmaz buna izin vermemiz de söz konusu olmaz. Çünkü asıl inançlara baskı ve ayrımcılığın ne gibi derin yaralara yol açtığını bilen ve bunların olmadığı bir düzen inşa etmeyi hedefleyen bir partiyiz. O nedenle buradan yürütülen kampanyalara da aynı açık sözlülükle cevap vermemiz en ufak bir sıkıntımız olamaz. 

2022 FİNAL YILI

Sizleri dinlemektir esas buluşma nedenimiz. Tekrarlamak istiyorum önümüzde çok önemli bir görev var tarihi bir görev. Geçen haziranda burada yaptığım konuşmada 2022 yılının final yılı olacağın söylemiştik. Tekçi, baskıcı, talancı, rantçı, zihniyet ile eşitlikçi özgürlükçü demokratik adalet arayan zihniyet arasında hesaplaşmanın final yılı olacağını belirtmiştim. Bu final yılının gereğini yapabilmek bu final mücadelesinin hakkını verebilmemiz birleşmemiz gerekiyor. Ayrışma nedenlerini değil buluşma noktalarını bulmamızı ve onlara yoğunlaşmamız gerekiyor. Nerelerde buluşabileceğimizi konuşmamız gerekiyor.  Eğer yan yana yürümeyi başarabilirsek farklılıklarımızı bir birimizle tartışmamız mümkündür, kolaydır ve daha da sağlıklı olacaktır. 

Mücadele ortaklığı aynı zamanda birlikte tartışmayı da içerir sorgulamayı eleştiriyi de içerir eğer birbirimize eleştirimiz birbirimize herhangi bir uyarımız olacaksa omuz omuza yürürken bunu yapmanın önünde herhangi bir engel yoktur. İlkelerimiz,  hedeflerimiz bellidir. Bunların içini mücadele ortaklığında sahada hayatın her alanında doldurmamız asıl bekleyen görevdir Elbette farklı fikirler olacaktır en geniş demokrasi ittifakı dediğimiz zaman herkesin bütün fikirlerde aynılaştığı bir buluşmayı kast etmiyoruz. Aksine farklıklarımızla ortak hedef yürümeyi öneriyoruz. Bunu başaracağımıza inancımız tamdır. Bunun örneğinin en önemli merkezinin de burası olacağına Dersim olacağına benim inancımız tamdır. bu konuda herhangi bir tereddüdüm yoktur. Dersim zorluklara rağmen farklılıkları ayrışma nedeni yapma nedeni yapma tuzağına düşmeyecektir. Tam tersine bütün farklılıklar buluşarak ortak hedefe yürümenin en güçlü örneğini dersim ortaya koyacaktır. Ben Dersim’in bu konuda örnek olacağından şüphe duymuyorum.”

Sancar’ın konuşmasını tamamlamasının ardından katılımcıların rahat konuşabilmesi için basın mensuplarından kayıt almamaları istendi.