Halkların Demokratik Partisi (HDP) "Özgürlük Zamanı" şiarıyla Nusaybin İlçe Örgütü, 4’üncü Olağan Kongresi’ni gerçekleştirdi. Bir düğün salonunda gerçekleştirilen kongrede, salona birçok dilde "Özgürlük Zamanı" pankartları asıldı. Salonun dolması nedeniyle çok sayıda kişi dışarıda kaldı. HDP şarkılarının çalındığı kongre salonunda yurttaşlar halaylar çekerken, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk ve Eş Genel Başkan Mithat Sancar'ın parti milletvekilleriyle salona girmesiyle coşkulu anlar yaşandı. Kitle sık sık, "Biji Serok Apo", "AKP istifa", "Şehîd namirin", "Bijî Berxwedana Zindanan", "Bijî Berxwedana HDP'ê" sloganları attı.  

ANAHTAR ÖCALAN’IN ELİNDE 

Kongrede konuşan DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, iktidarın 2014’te hazırladığı Çöktürme Eylem Planı ile Kürt halkını yok etmeyi planladığını dile getirerek, Kürtlerin yaşadığı her yerde saldırıların artırıldığını ifade etti. PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşmelere izin verilmeyerek, tecridin sürdürüldüğünü belirten Öztürk, tecrit ile birlikte Türkiye’de krizlerin başladığını söyledi. “7 yıl önce ‘bitireceğiz’ diyenlerin halini görüyoruz. Bugün kendileri yok oluyor” diyen Öztürk, “AKP-MHP bugün sistemi temsil ediyor. Sistem bugün işgalci anlayışı ile birlikte sona bitiyor. Bugün toplumsal, ekonomik krizi de görüyoruz. Dışarıyı da görüyoruz. Bir kıymetleri kalmadı. Kürt halkı 4 parçada da iradesine, diline, kültürüne sahip çıkıyor” dedi. 

Kürt sorununun çözümünün dışarıda aranmaması gerektiğini dile getiren Öztürk,“ABD’ye değil, Rusya’ya değil. İmralı yakındır. Sayın Öcalan barışın da, onurun da özgürlüğün de anahtarıdır. Anahtar Sayın Öcalan’ın elinde” ifadelerini kullandı.

Öztürk'ün ardından konuşan Sancar, şunları söyledi: "Burada dinler, diller, kültürler ve inançlar, birlikte kardeşçe yaşamayı bildiler. Bu kardeşliğin hukukunu kurdular. Köklerini derinlere saldılar. Ne zaman ki zulüm başladı, ayrımcılık ve zorbalık devreye girdi işte o zaman asıl büyük felaketler başladı. Arapçayı, Kürtçeyi burada öğrendim ama Süryaniceyi, Ermeniceyi öğrenemedim. Çünkü ben çocukken sokağa çıktığımda o kıyımdan dolayı sokakta Süryani ve Ermeni kalmamıştı. Şimdi de bu ülkeyi tek bir kültür, tek bir ırk ve renge sıkıştırmaya çalışan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Biz buna karşı direniyoruz. HDP olarak bu ülkedeki bütün dillerin, kültürlerin eşit ve özgür olmasını istiyoruz. Bu ülkeyi Mardin gibi yapmayı istiyoruz. 

NUSAYBİN CEVABI VERİYOR

Bu ülkeyi kültürlerin inançların dillerin bir arada özgürce eşit bir şekilde yaşayacağı bir düzene kavuşturalım. Bundan korkuyorlar çünkü bütün düzenlerini ayrıştırma üzerine kurmuşlar. Asimilasyon ve tekleştirme üzerine kurmuşlar. Eğer HDP bu yolda başarılı olursa bu düzen değişir, bunu biliyorlar. İşte bunun için HDP’ye saldırıyorlar ve bizi yok etmeye çalışıyorlar. İşte bunun için arkadaşlarımızı cezaevinde rehin  tutuyorlar. Onun için Kobanê Kumpas davası kuruyorlar. Onun için eş genel başkanlarımızı, milletvekillerimizi rehin tutuyorlar. 'HDP’nin mecali kalmadı' diyenlere Nusaybin en güzel cevabı veriyor. 

Bu coşkuyu görün, bizleri zulüm ve zorbalık engellemez. Kapatma davaları da bizi yolumuzdan çeviremez. Bütün bunlara rağmen başımız dik, hedeflerimiz net yürüyoruz. Bu yoldan sapmayacağız ve ayrılmayacağız. Kürt halkının güçlü direniş geleneğini ve büyük bağlılığını arkamızda hissediyoruz. İşte o güçlü direniş ruhuyla Türkiye’nin bütün halklarının iradesini buluşturmayı hedef olarak önümüze koyduk, Buna mutlaka ulaşacağız. 

'BU ÜLKEYE BARIŞI GETİRECEĞİZ' 

Bu ülkeye büyük barışı getirmeye yemin ettik. Büyük barışın anahtarı Kürt sorununda demokratik çözümdür. Bu iktidar ve altındaki zihniyetin ona yakın düşünenlerin yaymaya çalıştığı düşmanlaştırma, ayrıştırma, kutuplaştırma politikalarını boşa çıkararak barışı kuracağız. Yani inançlar arasına nefreti, halklar arasına kini toplum kesimleri arasına düşmanlığı yerleştirmeye çalışan bu rejimi, bu rejimin altındaki zihniyeti ve bu rejimi taşıyan güçleri alt edeceğiz. Bu alt etme ancak kararlı mücadeleyle güçlü bir örgütlenme ve sağlam bir birliktelikle yapabilir. Nusaybin bugün bunu gösteriyor. Türkiye’nin dört bir köşesinde Kürdistan'da bütün kongrelerde ortay çıkan hava budur. HDP yürüyor ve büyüyor. Önümüz barış, demokrasi, adalet. 

İŞİD CESARETİNİ NEREDEN ALIYOR?

Şurada yanı başımızda bizi yapay sınırlarla ayıran halklarla bir arada yaşamak istiyoruz. Bizim için serxet ve binxet yoktur. Hepsi birdir ve hepimiz kaderi paylaşıyoruz. Aynı kültürlerden geldik. Rojava'da, IŞİD’in barbar saldırıları sınır tanımaz zulmü ve zorbalığı halkların direnişi ve başta Kürt halkının fedakarca mücadelesiyle püskürtüldü. Ancak daha geçen günlerde Hesekê’de büyük bir saldırı gerçekleştirdi. IŞİD bu cesareti nereden alıyor? Bu barbarca, bu kan emici yapı hala bu büyük saldırıları yapıyorsa cesareti nereden alıyor. İşaretleri ve delileri ortada. IŞİD’in iki tane lideri öldürüldü. Bağdadi, Türkiye sınırından 4 kilometre içeride öldürüldü. Sonra gelen IŞİD başkanı da sınırın 1,5 kilometre ötesinde öldürüldü. Bu neyi gösteriyor? Bu zihniyeti kollayan kim, bu barbarlara yolu açan koruma sağlayan kim? İşte bizim mücadelemiz bütün bu kirli ilişkileri kanlı ve girdabı bitirecek, yok edecek aydınlık bir gelecek kurmaktır. IŞİD zihniyeti orada yenildi burada da canlanmasına asla izin vermeyeceğiz. 

BAŞKA YOLUN OLDUĞUNU DA GÖRECEKLER

Karşımızda her türlü zulüm yöntemini ve her türlü dalavereyle oyunu kullanmak zihniyetinde olan iktidar bloğu var. HDP’ye kapatma davası açtırıyorlar. Bizi korkutacaklarını ve çaresiz bırakacaklarını zannediyorlar. HDP çaresiz olmaz ve çaresiz kalmaz. HDP halkın gücüyle çareler de ve yollar da üretir. Halkın inancıyla yeni yollar inşa eder. Bu ülkenin tüm halkların bu ülkenin tüm insanlarına demokratik özgürlükçü, eşitlikçi bir geleceği mutlaka getireceğiz. Büyük barışı, demokrasiyi, eşit ve ortak yaşamı getireceksek en geniş Demokrasi İttifakını da kurmak zorundayız. İşte onun için uğraşıyoruz. Bu ülkenin bu zorbalıktan, zulümden, soygundan ve talandan kurtulması için en geniş Demokrasi İttifakı'nı kurmaya çalışıyoruz. Bu ittifak sadece belli gruplar ve çevrelerle sınırlı değil. Türkiye’nin bütün mazlumlarını, dışlananlarını ve sömürülenlerini kapsayacak, geniş bir demokrasi ittifakı olacaktır. Bugün Türkiye’ye dayatılan iki yolun dışında başka yollar olduğunu da gösterecekler. Çağrımız bütün demokrasi güçlerinedir; Gelin birlikte yürüyelim ve bu zalim rejimi iktidarını değiştirelim. 

ORTAK ADAY FİKRİNE DE AÇIĞIZ

İttifaklar meselesi gündemde. Parlamento seçimlerine kendi ittifakımızla gireceğiz ama cumhurbaşkanlığı seçimi için de bütün muhalefet partileriyle diyalog ve müzakere istiyoruz. Eğer muhalefet partileri bizlerle geçiş süreci ve önümüzde ki dönemin temel ilkelerini seçime kadar olan süreçte yaşanan haksızlıkların ve tahribatların tamiri konusunda müzakere ederlerse ortak aday fikrine de açığız. Bugün 6 muhalefet partisinin başkanları bir araya geliyor, gelsinler. Ama HDP’yi yok sayan bu diyalogda, HDP ile ilişki kurmayı, müzakere yürütmeyi planına koymayan bir anlayışın Türkiye’ye nasıl bir gelecek vaat ettiğini de açıklaması gerekiyor. Çünkü bu masada oturanların önce uzlaşması kabul etmesi mutabakata varması gerekiyor. 

AKP-MHP'DEN FARKI YOK

HDP’ye düşmanca yaklaşan herhangi bir partinin kendini muhalefet gücü saymaya da hakkı yoktur. Biz de bu konuda görüşümüzü açıkladık ama asıl tartışmaları gereken şey bu ülkeye güçlü demokrasiyi ve kalıcı barışı nasıl getireceğimizdir. Cumhurbaşkanlığı seçimine giderken güçlü demokrasi ve kalıcı barış gerçek adalet için HDP ile müzakere etmek şarttır. HDP ile diyalog içinde, mutabakat aramak şarttır. Çünkü halkın demokrasi inancı, halkın barış talebi halkın adalet hasreti bu ülkeyi dönüştürebilecek aydınlığa taşıyabilecek en temel güçtür. Bu gücü yok sayarak Türkiye’yi bu bataklıktan ve soygun düzeninden çıkarmak mümkün değildir. HDP'yi düşmanlaştıranların AKP ve MHP’den farkı yoktur. 

DEDAŞ ZULMÜ

Elektriğe yüzde 100’den fazla zam geldi. İnsanlar faturalarını ödeyemiyor, esnaf dükkanını kapatıyor. Küçük atölyeler çalışmalarını durdurmak zorunda kaldı. DEDAŞ  zulmü bu toprakları kurutuyor. Bu ülkede ne zaman bir zulüm politikası devreye sokulacak olsa önce bu topraklarda denemesi yapılıyor. Yıllardır Mardin’in ve bölgenin pek çok şehrin çiftçileri, DEDAŞ zulmüne karşı durmadan bağırıyorlar. Ses çıkarmaya çalışıyorlar ama bu sesler ülkenin başka yerlerinde yeterince duyulmadığı için şimdi elektrik zulmü ülkenin tamamına yayıldı. Aynı şey savaş politikaları için de geçerli. Burada pişirilen bütün politikalar gün geliyor ülkenin tamamına yayılıyor. İşte bunları kökünden durdurmak için buradaki büyük mücadeleyi, büyük inancı ve kararlılığı görmek lazım. Türkiye’yi ve bu bölgeyi barış, demokrasi, adalet ve eşitlik yolunda değiştirecek güç buradadır. Büyük barışı da kuracak asıl program işte buradadır."

Konuşmaların ardından yapılan seçimde Şindar Akıncı ve Mehmet Şirin Barış eşbaşkan olarak seçildi.