Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanlığı görevini 20 Ocak'ta devralacak olan Joe Biden’in gelişiyle Trump döneminde ülke siyasetinde yaşanan belirsizlik durumunun nereye evirileceği merak ediliyor. ABD’nin yeni yönetiminin izleyeceği yeni politikalar Ortadoğu ile ilgilenen bölgesel ve küresel güçlerin pozisyonlarını da belirleyecek. Türkiye açısından da temkinli yaklaşılan Biden yönetiminin S-400 meselesine dair alacağı pozisyon ve bunun NATO, Avrupa Birliği (AB) ilişkilerine yansımaları merak edilen konular arasında.

Joe Biden’la ABD’nin genelde Ortadoğu özelde ise Kürt politikası nasıl şekillenecek? Bu sorunun yanıtına ilişkin Halkların Demokratik Partisi (HDP) Dış İlişkiler Komisyonu Eş Sözcüsü Hişyar Özsoy, Mezopotamya Ajansı’na değerlendirmelerde bulundu. 

Özsoy, Biden’in göreve gelir gelmez Trump döneminde tahribata uğrayan ABD statükosunu güçlendireceğini, daha sonraki aylarda ise ABD dış politikasına ağırlık vereceği görüşünde. Biden’in özellikle Trump döneminde tasfiye edilen McGurk, Amanda Sloat gibi isimlerle çalışacak olmasını da Özsoy, “Biden yeni bir denge oluşturuyor” diyerek yorumladı. 

‘BİDEN, AB’YE YAKIN POZİSYON ALACAK’

ABD’nin bir önceki başkanı Trump’ın hem Avrupa liderleri ile hem de NATO’nun genel işleyişiyle son derece ters hareket ettiğini söyleyen Özsoy, durumun Biden ile tersine döneceğini belirtti. Biden’in Avrupa’ya daha yakın bir noktada pozisyon alacağı öngörüsünde bulunan Özsoy, “Biden hem güvenlik hem de ekonomik anlamda ABD ile AB arasındaki yakınlaşmayı sağlayacak. Bu durumun özellikle Türkiye açısından sonuçları olur” dedi.

Özsoy, Biden gelişiyle birlikte AB-ABD ve NATO ilişkilerinde yaşanacak yakınlaşma ile birlikte Erdoğan’ın daha önce ABD’yi, AB’ye karşı kullanma politikasından yararlanarak yol alma siyasetinin sonuna gelineceğini de vurguladı. Özsoy, “Artık NATO-Avrupa ve ABD arasındaki çelişki ve çatışmalar azalacağı, ABD ile AB birbirine yakınlaşacağı için Erdoğan’ın bu güçleri birbirine karşı kullanma siyasetinin de sonuna geldi” ifadelerini kullandı.

BİDEN’E YAKIN LOBİLERE PARA AKIŞI!

Erdoğan’ın bu yakınlaşmayı şimdiden gördüğü için bir yandan Biden ekibi ile çalışmak için lobilere para akıttığını söyleyen Özsoy, diğer yandan da Türkiye’nin geleceğinin Avrupa Birliği’nde olduğunu dile getirerek reform tartışmalarını dillendirdiğini işaret etti. 

Özsoy, “En azında söylem boyutu ile Avrupa’ya karşı ‘Ey Avrupa’, ‘Ey Merkel’, ‘Ey Macron’ söyleminden çıkıp, geleceğini Avrupa’da gördüğünü söylüyor.  Pratikte bu ne kadar gerçekleştir bu başka bir konu ama hem ABD’de hem Avrupa’da güçlü yaptırımların konuşulduğunu biliyoruz. Ki kısmi yaptırımlar geldi ama herkes mart ayı ile yaptırımların büyüyeceğini gördü. Tam da bunun için kulvar değiştirmeye ve dönüşü yaparak hem Avrupa ile hem ABD ile ilişkileri normalleştirme söylemini öne çıkardı” dedi.

S-400 SORUNU ABD İÇİN ÇOK ÖNEMLİ

Özsoy, gerek S-400 gerekse de Doğu Akdeniz meselesinde Türkiye’nin geri atmaması durumunda ciddi yaptırımlarla karşı karşıya kalacağını da ifade etti. Özsoy, bu konuda şunları söyledi: “Bunları yapmadığı zaman ise çok büyük ihtimalle ilişkiler çok daha gerginleşecektir. Ancak hem ABD hem de AB ilk birkaç ay boyunca Türkiye ile bir gerilime girmeyecektir. Muhtemelen biraz alttan ve ağırdan alacaklar ki Türkiye ile ilişkileri tekrardan başlatabilsinler.  Fakat Türkiye mevcut pozisyonunu sürdürürse gerilimli sürece girilecektir. Türkiye şu ana kadar ki pozisyonunu sürdürürken jeopolitik konumunu ve NATO içindeki gücü ve rolüne güveniyordu. Fakat bu S-400 meselesi ABD için çok önemli bir meseledir.  Mesele sadece Türkiye’nin alması değil, bunun önü açılırsa birçok ülke de var. O anlamda ABD, Rusya ile ciddi bir rekabet içinde ve NATO ülkesi olan; temel olarak Sovyet Rusya’ya karşı kurulmuş bir NATO teşkilatının asal üyelerinden birisinin Rusya ile böyle askeri ticarette anlaşmaya girmesi NATO açısından radikal bir kriz.  ABD-Türkiye ilişkilerinde ciddi bir kriz.”

‘ABD'YLE  DÜZELSE RUSYA'YLA KRİZ OLUR’

Erdoğan’ın bugüne kadarki süreçte çatışma ve çelişkilerden yararlanarak sürdürdüğü politikanın artık sonuna geldiğini yineleyen Özsoy’a göre, Erdoğan’ın S-400 meselesinde geri adım atması halinde de kimi sorunlarla yüz yüze kalacak. Özsoy, “Diyelim ki Türkiye S-400 konusunda geri adım attı ve Rusya’yı karşısına aldı. Peki Rusya siyasetini, Libya siyasetini, Kafkasya siyaseti nasıl dönüşecektir? ABD ile ilişkileri toparlamak için S-400’den vazgeçerse, böyle bir irade ortaya koyarsa bu defa Rusya ile ilişkiler başka bir kriz haline gelecek. Kısacası Türkiye uzun bir dönemdir Amerika’yı Avrupa’ya, Amerika’yı Rusya’ya, Rusya’yı Avrupa’ya karşı kullanarak büyük güçler arasındaki çelişkileri ve çatışmaları kendi lehine kullanmak üzere bir diplomatik yol izledi. Artık o yolun sonuna gelindi” diye konuştu. Biden döneminde ABD ile Kürtler arasındaki ilişkinin seyrinin nasıl olacağı üzerinde de duran Özsoy, Kürt kamuoyunun Biden’in gelişini abartılı okuduğunu ifade etti.

BİDEN 40-45 YILDIR ABD'DE ETKİN

Kürt kamuoyunun Biden’a dair fazla beklenti içinde olduğunu belirten Özsoy, önümüzdeki dönem için ABD ile Kürtler ilişkisinin seyrine dair şunları söyledi: “Sanki Trump gitti, Biden geldi diye çok şey değişmeyecek. Bakın Biden 40-45 yıldır ABD siyasetinde etkin olan, ABD’deki statükonun en büyük temsilcilerinden ve ABD’nin Kürtlere yönelik yaklaşımında en net sembollerden biridir. Biden en nihayetinde Amerika müesses nizamını, statükosunu yeniden kuracak biridir.”

KÜRTLERE KARŞI AYRI SİYASET

Özsoy, Biden döneminde ABD’nin yeni olası Kürt politikasına dair öngörülerini ise şu cümlelerle dile getirdi: “Güney Kürdistan ile ilişkiler Trump’a nazaran daha iyi olacak ama yarın Güney Kürdistan’da bir bağımsızlık referandumu olursa, Biden’nin Trump’tan bir farkı olacağını sanmıyorum. Muhtemelen Güney Kürdistan ve Rojava ile ilişkileri bu 4 yıllık dönemde daha yoğunlaşacaktır ama Türkiye’nin içindeki Kürt meselesine dair ABD’nin 40 yıldır aldığı pozisyon devam edecektir. ABD’nin 40 yıllık pozisyonu Kürtler açısından çok iç açıcı değildir. Bunun değişmesini de beklemek o anlamda gerçekçi olmaz. Türkiye bir NATO üyesi olarak muhtemelen kendi içindeki Kürt meselesini militarist yöntemlerle bastırmaya çalışırken şu ana kadar nasıl ki ABD desteğini aldıysa, muhtemelen bundan sonra da önemli oranda böyle alacaktır. Biden’in 50 yıllık statüko içindeki rolüne baktığımız zaman, Türkiye’nin ‘terörle mücadele ediyoruz’ argümanını en azında Türkiye sınırları içinde ve kısmen de Güney Kürdistan’da bütün bu operasyonlarına ABD eskiden beridir destek veriyor. O açıdan bakınca genel olarak Ortadoğu’da Kürtlere yönelik bir siyasetten ziyade, ABD’nin Güney Kürdistan, Rojava ve Kuzey Kürdistan güçlerine ayrı siyasetleri olacaktır. Rojava ve Güney Kürdistan ile ilişkiler gelişebilecekken, kuzeyde Türkiye devletinin klasik geleneksel ve militarist politikalarına da destek vermeye devam edecektir.”

MA / Selman Güzelyüz