CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “İktidarı nasıl ele geçiririz gayreti içindeler” sözlerine tepki gösterdi. Özel, “Bundan daha doğal bir şey yok. Buna da demokrasi diyorlar dünyada. Zam ve zulüm rejimini bitireceğiz. Öyle altı partiye de ihtiyacımız yok, tek başımıza da buna çok niyetliyiz. Altı parti birlikte yapılan toplantılarda da iktidara geldikten sonra bu tek adam rejimini nasıl iyi bir demokrasiye dönüştürürüz, onu konuşuyoruz” dedi.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Özgür Özel’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“KUŞAKLAR BOYU SAĞLIMIZ TEHLİKEDE

Cumartesi günleri, bütçe dışında Meclis’in çalışması istisnadır. Meclis çalışıyor çünkü nükleer ile ilgili yasanın çıkarılması gerekiyor. Bir nükleer denetim kurumunun olması gerektiği açık. Bu kurum gerekirse nükleerin çalışmasına el koyabilir. Bu kurum inisiyatif kullanması gereken bir kurum olacak. Cumhurbaşkanlığı yetki kanunuyla düzenlenen kurum. Anayasa Mahkemesi’ne gittik. Anayasa Mahkemesi, kararnamelerle düzenlenemeyeceğini söyledi. Bir yıl süre verildi. Deyim yerindeyse ne zaman yumurta kapıya geldi. ‘Bu kanunu getireceğiz.’ Bu kanunu getirmeden önceki üç hafta kapatıp kaçtılar. Biliyoruz ki bu kanun bir buçuk aydır buralarda dolanıyor ama gelemiyor. Çünkü liyakatsizlik var. Bu kanun pazartesi günü geldi. İlgili arkadaş, ‘ilgili komisyon üç ay çalışsa yeri’ dedi. 6 saatte çıkarmaya çalıştılar. Pazartesi başlandı, sabaha karşı çıktı. İndir kaldır. Ertesi gün, 48 saatlik süre beklemeksizin ‘biz bu kanunu çıkaracağız.’ Direniyoruz. ‘Gerekirse cumartesi-pazar da çalışacağız’ diye karar aldılar. ‘Bu iş ciddi’ dedik. Bir hafta sonu milletvekilleri çocuklarını görmese olur. Ama kuşaklar boyu sağlığımız tehlikede. ‘Böyle bir kanunu bu şekilde çıkaramazsınız’ dedik.  İçtüzüğün verdiği bütün yetkileri kullanıyoruz. Arkadaşlar kanunu geçiremiyorlar. Bugün oldu, Cumartesi günündeyiz. Daha kanunun birinci bölümünü bitirdiler. Çünkü Anayasa’nın 96. maddesi diyor ki ‘Meclis ne iş yapacaksa yapsın üçte biri en az burada olacak.’ İki kere Meclis, olmadıkları için kapandı. Sonra mesaj çekmişler, ‘mazeret olmadan hepiniz gelin.’ Görevinin başında olan iktidar milletvekillerine hiçbir şey söylemiyorum. Olmayan, 150 kişi şimdi yollarda geldiler buraya. Paldır küldür, bu kanunu geçirecekler.

TORUNLARIMIZI BİRİLERİ ÖLDÜRMESİN DİYE BURADAYIZ

Kanun 21. Maddesi, düzenlemesi gereken işi yine Cumhurbaşkanı’na bırakıyor. Nükleer Denetim Kurulu kurulacak, bu kurulu Cumhurbaşkanı atayacak. Bu doğru bir şey değil. Biz aslında dedik ki ‘cumhurbaşkanının ataması işimize gelir, bugün birini atarlar bir sene sonra değiştiririz.’ Bugün onların atadığı örneğin Bilal Erdoğan’ın arkadaşı Kartal İmam Hatip’ten, bir kişiyi koydular. Geliriz liyakatli birini atarız. Ama biz bunu da doğru bulmuyoruz. Türkiye’deki uzmanlara danıştık. Bir önerge hazırladık. Bu kurumu iktidar muhalefet ne olursa olsun ikişer aday gösterecekler. Genel Kurul bu ikişer aday üzerinden seçecek. ‘Alanının en iyileri olsun diyoruz’ burada. Çernobil patladı, ne kadar insan öldü, ne kadar uzak ama oradan buraya geldi. Daha Kazım Koyuncu’yu yeni andık. Bir sürü çocuk sakat doğdu. Seneye de ‘Özgür Özel’in bir arkadaşı’ olmasın. O kurum liyakat ile olsun. Bir bakın bakalım Tayyip Erdoğan’ın atadığında liyakat var mı? Her biri değerli arkadaşlardır ama standardı sağlamıyorsa orada olmazsın.

BİR KERE PARTİZANLIK YAPMAYIN

21. madde görüşülecek. Beyefendiler, ‘bırakalım cumhurbaşkanımız atasın.’ Kavgamız bu. Bugün bu yüzden buradayız. Hepimizin torununu birileri öldürmesin diye uğraşıyoruz. Soma faciasından önce verdiğimiz araştırma komisyonuna araştırılmasın diye elini kaldıranlardan hangi birisi o parmağı savunabildi sonra. Ne yapalım? Bugün hala burada olanların isimlerini mi okuyayım? O gün AK Parti yerine konuşan arkadaşın, o zamanki Enerji Bakanı’ndan alıntılayarak ‘o maden en güvenli madenlerinden biri’ dediğini mi hatırlatayım? Size mi inanacağız? Güvenli maden diye iftar sofrasına gittiği yerden 301 tane cenaze çıkardık biz. Bu işlerin şakası yok. Seneye iktidar değişecek. Biz ‘iktidarla kurul değişmesin ‘diyoruz. Bir kere partizanlık yapmayın. On binlerce kişiyi siz atadınız. Bir tanesini bırakın liyakat ile bu parlamento belirlesin. Yine çoğunluk sizde.

HANGİ DİKTATÖRÜN NE TALİMAT VERECEĞİNİ NEREDEN BİLECEKSİNİZ?

Siz bir nükleer santrali ciğerinize koyarsanız, bir savaş anında içinizde nükleer bomba vardır. Hangi ülkenin başındaki hangi diktatör hangi talimat vereceğini nereden bileceksiniz? Putin bugün nükleer ile tehdit ediyor. Cahit Özkan dün diyor ki ‘AB nükleer santrali yeşil enerji ilan edecek.’ Külliyen yalan. Avrupa Komisyonu’nda birisi bir makale yayınlamış. İngilizce olunca kendisine söyleyene inanmış. Sonra okuduk kendisine de anlattık. Bu işler şaka değil.

İKTİDARI ELE GEÇİRME KONUSUNDA SIKINTIMIZ YOK

Recep Tayyip Erdoğan, Kadın ve Demokrasi Derneği’nin Genel Kurulu’nda diyor ki ‘28 Şubat günü toplanmışlar, niyetleri başka, iktidarı nasıl ele geçiririz gayreti içindeler’ diyor. Buradan açıklıyorum Sayın Erdoğan. Bir benzeri 7 Mart’ta var. Bir sonraki 14 Mart’ta. Bir sonraki 21 Mart’ta. Geçen ay 21 Şubat ve 14 Şubat günlerinde de yaptık. Biz her pazartesi saat 13.00’te Merkez Yönetim Kurulu toplantısı salonuna girip oturup ‘hükümeti, iktidarı nasıl ele alırız, nasıl iktidara geliriz, konuşuyoruz; onun için plan yapıyoruz. Bundan daha doğal bir şey yok. Buna da demokrasi diyorlar dünyada. Buna çok partili demokrasi diyorlar. Partiler iktidara gelmek için plan yapıyorlar, vatandaşa anlatıyorlar, vatandaş da karar veriyor. Siz de çok bilindik yerlerde değil bir avukatlık bürosunda ‘nasıl iktidara gelirim’ diye plan yapıyordunuz. Aynı şeye talibiz. Millet uygun görürse, sizden daha iyi yöneteceğiz. Zam ve zulüm rejimini bitireceğiz. Öyle altı partiye de ihtiyacımız yok tek başımıza da buna çok niyetliyiz. Tek başımıza da hazırlanıyoruz. Altı parti birlikte yapılan toplantılarda da iktidara geldikten sonra bu tek adam rejimini nasıl iyi bir demokrasiye dönüştürürüz onu konuşuyoruz. İktidarı ele geçirme gayreti konusunda sıkıntımız yok ama sizin iktidarı teslim etmeme konusunda karın ağrınız var. Ona da ne gücünüz yetebilir ne bu millet izin verebilir. Çok sevdiği Abdülhamit. Meclis’i 30 sene kapalı tuttu. 30 sene büyük bir istibdat rejimi uygulandı. İkinci meşrutiyet ilan edildi ya o günden bugüne Basın Bayramı olarak kutlanıyor. O çok anlatıp anlatıp bitiremediği Abdülhamit. Burun demek, Yıldız Sarayı demek, grev demek, cumhuriyet demek, hürriyet demek yasaktı. Basın danışmanlarımız soruyor haber kanallarından birine, ‘niye haber yapmadınız, Faik Bey çok önemli şeyler söyledi’ diye. Saray demiş. Saray. Haydi deneyelim. Orada yıldız sarayı yasaktı, şimdi saray yasak. AA. ‘Pergolacı Fahrettin’ diyorsun. Paragraf düşüyor. ‘Altun makas’ diyorsun, makasını makaslıyor adam. Böyle bir rejim inşa ettiler. 2022 yılında yapıyorlar. Türkiye’ye ikinci Basın Bayramı’nı müjdelemek mecburiyetindeyiz. Seçimin gününü 2. Basın Bayramı olarak kutlayacağız. Basının karşısındaki bu büyük zulüm sona ermiş olacağız.

BU KADAR MI KÖTÜSÜNÜZ?

Recep Tayyip Erdoğan, dün hepimizin içine baka baka dedi ki ‘bunlar kadın cinayetlerinde bile ayrım yapıyorlar, Başak Cengiz’de neredeydiniz’ dedi. İması şu. Başak Cengiz’in başörtülü olması. ‘Bunlar başı açık öldürülünce sahip çıkar’ diyor. Sadece Genel Başkan, ‘Başak kızım çok üzgünüz’ diye paylaşmış. Sayın Genel Başkan Başak Cengiz’in ailesine taziye ziyaretine gitmiş. ‘Hiç ortada yoktunuz’ diyor ya. A Haber senin vicdanına sesleniyorum. Bu açıklamayı yapmak zorunda bırakıldığım için utanç duyuyorum. Bu kadar mı kötüsünüz?”