CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, AKP’nin torba teklifle OHAL’in kalıcılaştırılmak istendiği belirterek, “Adalet ve Kalkınma Partisi, hak ve özgürlükleri kısıtlayan otokratik bir polis devletine doğru hızla ülkeyi sürüklemektedir” dedi.

CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, AKP milletvekillerinin imzasıyla TBMM Başkanlığı’na sunulan torba teklife ilişkin değerlendirmede bulundu. CHP’li Özel, Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerinin imzasıyla TBMM Başkanlığı’na sunulan torba teklife ilişkin yaptığı değerlendirmede, “15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından Parlamento’da grubu bulunan siyasi partiler FETÖ’yle Parlamento’da birlikte mücadele etme yönünde iradelerini beyan etmelerine rağmen Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yetkileri by-pass edilerek Olağanüstü Hal ilan edilmiş, OHAL’in verdiği geniş yetkilerle ülke OHAL’in devam ettiği iki yıl boyunca kararnamelerle keyfi biçimde yönetilmişti. Ancak iktidar partisi aldığı bu yetkiyi darbeyle mücadele etmek yerine, muhaliflerini sindirmek için kullanmış, Türkiye’yi OHAL şartlarında anayasa değiştirme ve OHAL şartlarında seçime gitme utancıyla tanıştırmışlardı. OHAL’in kaldırılmasının ardından Adalet ve Kalkınma Partisi grubu, bu kez OHAL’in bazı yetkilerini üç yıl boyunca kalıcı hale getiren bir kanuni düzenlemeyi TBMM’den ittifak ortağının oylarıyla geçirmişti. Bu düzenlemenin sona ermesine 20 gün kala TBMM Başkanlığı’na sunulan yeni bir kanun teklifi ile bu yetkiyi üç yıl daha uzatmak istemektedir. Bu düzenlemeye bazı suçlarda gözaltı süresini anayasaya aykırı biçimde uzatılması, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun kayyım olarak atanması ile kamu görevlilerinin görevden uzaklaştırılması ve ihracı gibi konularda OHAL hükümleri kalıcı hale getirilmek istenmektedir” dedi. Özel, şunları kaydetti:

“ANAYASAYA AYKIRI”

“Gözaltı sürelerinin 12 güne kadar uzatılabilmesine olanak tanıyan bu düzenleme ile gözaltı işleminin üç yıl daha bir cezalandırma aracına dönüştürülmesi amaçlanıyor. Anayasa’nın ‘Kişi hürriyeti ve güvenliği’ başlıklı 19’uncu maddesine de açık aykırı olduğunu düşündüğümüz bu düzenlemeyle iktidar partisi evrensel hukuk ilkelerine aykırı davranmayı sürdürecektir. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin aşırı güvenlikçi politikalardaki bu ısrarı AİHM nezdinde Türkiye’den yapılan başvuruların sayısını da artırmaya neden olacaktır. İktidar partisinin son birkaç yıldır ortaya koyduğu pratikler ve performans, gözaltı işlemlerinin bir bezdirme aracı olarak kullanıldığını gözler önüne sermektedir. Son olarak yıl başından itibaren süren Boğaziçi Üniversitesi eylemlerinde de görüldüğü gibi, gözaltına alınan yüzlerce öğrencinin neredeyse tamamı gözaltı işlemlerinin ardından serbest kalmış, tutuklanan öğrenciler ise ilk duruşmalarına kadar geçen sürede tahliye edilmişlerdi. İktidar partisi, gözaltı ve tutuklama işlemlerini bir psikolojik baskı olarak uygulamakta, bunu yaparken kolluğun aşırı güç kullanımıyla çok sayıda hak ihlaline de neden olmaktadır. Son olarak Onur Yürüyüşü olarak bilinen etkinlik sırasında AFP fotomuhabiri Bülent Kılıç’ın gözaltına alınması başta olmak üzere polisin uyguladığı orantısız güç hafızalarımızdadır.

“OHAL KALICI HALE GETİRİLMEK İSTENİYOR”

İşkenceye karşı sıfır tolerans sloganıyla iktidar olan Adalet ve Kalkınma Partisi, iktidarının sonlarına yaklaşırken, OHAL’i kalıcı hale getirmek, özgürlük/güvenlik dengesinde güvenlikçi politikalarda yana ağırlığını koymayı tercih etmektedir. Bu düzenleme, iktidar partisinin İnsan Hakları Eylem Planı’nda dile getirdiği hedeflerle de taban tabana zıttır. Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilleri, OHAL koşullarından kalan bu düzenlemenin 3 yıl daha uzatılmasına ilişkin düzenlemeyi sundukları kanun teklifine gerekçe olarak, ‘terörle mücadelenin etkin bir şekilde sürdürülmesi”ni göstermiştir. Bu gerekçe; Adalet ve Kalkınma Partisi’nin güvenlik bürokrasinin her gün terörle ne kadar etkin mücadele edildiğini anlattığı, Türkiye’deki terörist sayılarına ilişkin belli periyotlarla rakamlar verdiği, bu sayının giderek azaldığını müjdelediği bir dönemde ikna edici değildir. Daha geçtiğimiz hafta belli suçlarda tutuklamayı zorlaştıran bir paketin TBMM’de kabul edildiği düşünüldüğünde, gözaltı sürelerinin uzatılmasına ilişkin hükümlerin bir çelişki olduğu açıktır. Adalet ve Kalkınma Partisi, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapılamadığı, hak arama eylemlerinin engellendiği, üniversite kampüslerine öğrencileri ve akademisyenlerin girişini engelleyen, sanat faaliyetlerini yasaklayan, hak ve özgürlükleri kısıtlayan otokratik bir polis devletine doğru hızla ülkeyi sürüklemektedir. Bu düzenlemeyi doğru bulmadığımızın, OHAL hukukunun kalıcılaştırılmasının karşısında olduğumuzun altını tekrar çiziyoruz. Getirilen kanun teklifi, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bu ülkeyi mevcut kanunlarla yönetememe noktasına geldiğinin itirafıdır.”