Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısı ile gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Oluç, Anayasa Mahkemesi (AYM) raportörü tarafından hazırlanan rapor ve AYM’nin kapatma davası ile ilgili ön incelemeye dair bugün vereceği kararı ilişkin konuştu. Oluç, “Raportörün hazırladığı ilk rapora göre usulden bazı hatalar tespit edildiğine dair bazı haberler çıktı. AYM görüşüyor bugün bir karar çıkacak, raportörün raporu hakkında detaylı bilgimiz yok. O kadar boş ve hukuksuz bir şekilde tamamen siyasi saiklerle hazırlanmış bir iddianame ki böylesi görülmedi. Çoğu henüz soruşturma aşamasındaki iddialar iddianamenin içine alınmış. Soruşturmalar iddiası yani. Bakın vahim bir şey daha. Henüz başlamamış olan Kobanê iddianamesi bunun içine alınmış henüz duruşması yapılmamış, sanki karar verilmiş gibi kapatma davası içine alınmış. Peki AYM buna göre karar verdiğinde 6-8 Ekim mahkeme heyeti ne yapacak AYM kararı vermişse” dedi.

‘ÇÖZÜM SÜRECİ İLE HESAPLAŞILIYOR’

Oluç, şöyle devam etti: “Daha duruşması bile başlamamış davanın iddianamesini almışlar. Beraatla veya takipsizlikle sonuçlanmış davaların iddianamesi alınmış. Bu iddianamenin bir özelliği daha var, İmralı notları. 2013-2015 yılları arasında İmralı’da Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelerin tutanaklarından oluşan notlar kitabı, bu iddianameye alınmış. Peki o tutanaklar nasıl ortaya çıktı. O görüşmeler nasıl yapıldı? Kim izin verdi? Bu sorunun cevabını hep birlikte arayalım. Yani eğer o görüşmeleri, geçen gün Ahmet Türk esprili bir şekilde söyledi. Biz İmralı'ya yüzerek mi gittik, o görüşmelerin yapılmasını sağlayan iktidar ve devlet kurumları neden bu iddianamede göz ardı edildi? O izni verenler kimlerdi? O görüşmeleri yapanlar o tutanakların tutulmasını sağlayanlar kimlerdi? Bu iddianame İmralı notlarını içine alarak sadece HDP ile hesaplaşmıyor, çözüm süreci, barış arayışı ile hesaplaşıyor. Çözüm sürecinin intikamını almaya çalışıyor ama çözüm sürecinde sadece bir taraf yoktu. İktidarın heyetleri ve devletin heyetleri vardı. Onların da demek ki yargılaması gerekiyor. Bu iddianamenin varmak istediği nokta belki odur esas itibariyle.”

‘SİYASİ İNTİKAM İLE HAZIRLANMIŞ’

İddianamedeki birçok bilginin yanlış olduğunu belirten Oluç, “Bir vekilimiz hakkında bir dosya var, halbuki isim benzerliğiymiş. Milletvekilimiz öyle bir davada yargılanmamış bir ceza almamış. Onu da almışlar siyasi yasaklar listesine koymuşlar. Bu kadar usulsüz. Bu kadar özensiz bu kadar berbat, pespaye hazırlanmış bir iddianame. Nerede hazırlandı küçük ortağın mekanında hazırlandı. Büyük ortağın mekanında düzenledi, onaylandı ondan sonra Yargıtay Cumhuriyet başsavcılığına gitti. Bu iddianame hukuki bir iddianame değil tamamen siyasi nedenlerle siyasi intikam ile hazırlanmış bir iddianamedir” dedi. 

‘İKTİDAR BASKIYLA AYM’Yİ ALET EDİYOR’

AYM önündeki iddianamenin sadece usul yönünden değil, esas yönünden de hukuk ve demokrasi ile alakası olmadığını vurgulayan Oluç, “İktidarda bu yaptığı ile AYM’yi baskı altına alarak kendi hukuksuz siyasi nedenlerle açtığı davaya alet etmeye çalışıyor. Biz AYM’ye çağrı yapıyoruz, bu işe AYM asla hukuk açısından baktığımızda bu oyuna alet olmamalı reddetmelidir. Önümüzdeki saatlerde göreceğiz ve tekrar bunun üzerine konuşacağız. Mesele sadece bir kapatma davası meselesi değildir. Mesele Türkiye’nin geleceğinin meselesidir; demokrasinin, insan haklarının, hukukun üstünlüğünün ve Türkiye’nin geleceği meselesidir, bu ülkenin ve toplumun geleceği meselesidir. Atılacak her adım HDP kapatma davası çerçevesinde değil Türkiye’nin geleceği açısından ele alınmalıdır” diye belirtti.

PANDEMİ

Pandemi gündemine dair konuşan Oluç, “Bu kıpkırmızı haritayı kim bu hale getirdi. Yani konuşmaya gerek var mı? 37 bin küsür vaka en son açıklandı, 150’den fazla ölüm ne kadar gerçeği yansıttığını bilmiyoruz ve kıpkırmızı bir harita. Asla zamanında harekete geçmeyen eksik ve yanlış önlemler alan sağlık, emek ve meslek örgütlerini sürece katmamak için direnen iradesiz bir sağlık bakanlığı yönetimiyle işte kıpkırmızı harita ortaya çıktı. İlerlemeyen bir aşılama programı ile doğru dürüst bir aşı yapılamayan bir ülkede işte bu kıpkırımzı tablo ortaya çıktı. Lebaleb kongrelerle bu tablo ortaya çıktı” dedi.

KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ

Kısa çalışma ödeneğinin kesilmesine tepki gösteren Oluç,” Kısa çalışma ödeneğini kesinlikle sonlandırmayın. Zaten işsizlik fonundan karşıladığınız bu desteği hangi gerekçe ile sonlandırıyorsunuz, pandemi sona mı ermiş, bu harita mavi mi olmuş yok olmamış, esnaf tam kapasite ile çalışıyor da bizim haberimiz mi yok? Pandemi bitene kadar kısa çalışma ödeneği sonlandırılmamalı hatta asgari ücret düzeyine çıkarılmalıdır. 3.5 milyon civarında yurttaşımız kısa çalışma ödeneğinden faydalandı. Siz eğer sonlandırırsanız bu yurttaşlar aileleri ile beraber 10 milyondan fazla mağdur duruma gelecektir. Bu kısa çalışma ödeneğini sonlandırmayın” şeklinde konuştu.