Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısıyla gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Oluç, 28 Kasım 2015 tarihinde Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin Sur ilçesinde Dört Ayaklı Minare önünde katledilmesiyle ilgili davaya dair konuştu. Davanın 5 yıl sonra başladığına dikkat çeken Oluç, “Son derece sorunlu bir hukuki süreç olduğunu konuştuk, konuşmaya devam edeceğiz. Çünkü cinayetten hemen sonra olay yerinde titizlikle yapılması gereken inceleme yapılmadı, deliller toplanmadı. Tahir Elçi’nin ölümüne neden olan mermi çekirdeği bulunamadı, polis memurlarının şüpheli olarak ifadeleri alınmadı, polisler sadece görgü tanığı olarak dinlendiler. Bugüne kadar Diyarbakır Barosu 100’e yakın dilekçe sundu ancak dosyaya sunulan dilekçelerin hiçbiri dikkate alınmadı” dedi.

‘TAHİR ELÇİ HAYATINI ORTAYA KOYDU’

Oluç, şöyle devam etti: “Şimdi bu koşullarda bugün Tahir Elçi’nin katledilmesiyle ilgili duruşma başlamış oldu. Duruşmaya basın ve aileler sınırlı sayıda alındı. 300 kişilik salonda başlayan duruşmayı 84 kişinin izlemesine izin verildi. Sanık polisler SEGBİS ile bağlandı. Yani aslında Tahir Elçi’nin suikastını gerçekleştirenlere ceza vermemek için 5 yıldır işi oyalayan yargı, aslında bu duruşmanın gidişatı hakkında ilk işareti vermiş oldu. Tahir Elçi çok önemli bir barış mücadelecisiydi, barış için hayatını ortaya koydu. Bu duruşmanın, davanın takipçisi olacağız. Tahir Elçi’yi katledenlerin ceza almaları için hukuki alanda elimizden geleni yapacağız. Tahir Elçi’nin yargılanmasına neden olan, gazeteci sıfatıyla azmettirici rol oynayanları da unutmuyoruz.”

‘KAMU KURUMLARI SİYASİ PARTİ OLARAK YÖNETİLİYOR’

Meclis’te sunumu yapılacak bütçeye değinen Oluç, “Sayıştay Başkanlığının 2019 raporları son derece ilginç veriler içeriyor. Büyük ölçekli ve görece önemli kurumların Varlık Fonuna devredildiği ve Sayıştay denetimi dışında bırakıldığı bilinen bir olay. Yani neden bu Varlık Fonuna devredilmiş olan kurum ve kuruluşların denetim dışına bırakıldığının cevabı yoktur. Hatırlarsak geçmiş yıllarda yapılan bir değişiklikle Diyanet İşleri Başkanlığının hac ve umre harcamaları denetim dışı bırakılmıştı. Bunların hepsinin bir anlamı var, biz bunu biliyoruz. Bu tablolara yer verilmediği biliniyor. Yüzde 40’ı ise tablolarda yer almıyor, bu durum son derece ciddi bir sorun olmaya devam ediyor. Faaliyet raporlarıyla açıklanan kamuya hesap verme sorumluluğunu yerine getirmemiş oluyor bu kamu kuruluşları. Adeta bir siyasi parti gibi yönetiliyor kamu kuruluşları” diye konuştu.

‘EN FAZLA İHLAL YEREL YÖNETİMLERDE’

Oluç, denetleyici ve düzenleyici kurumlara karşı herhangi bir sorumluluk belirtisinin gösterilmediğine vurgu yaparak, “Sayıştay raporlarında kamu idarelerine ilişkin tespitler vardır. Son derece önemlidir. Mesela devletin özel mülkiyeti hüküm ve tasavvuf altında olmayan taşınmazların devri ve kiralanmasıyla ilgili usulsüzlükler tespit edilmiştir. Vahim bir durum daha vardır. En fazla ihlalin, usulsüzlüğün tespit edildiği alan mahalli idarelerdir, yani yerel yönetimlerdir, belediyelerdir bu çok vahimdir. Hatırlarsanız geçtiğimiz yıllarda da 2017-18 Sayıştay raporlarında özellikle kayyım atanmış olan yerel yönetimlerde büyük yolsuzluklar tespit edilmiştir. 2019’da bu duruma devam ediliyor” dedi.

‘AKIL TUTULMASI’

2021 bütçesi ile iktidarın umursamazlığı ve beceriksizliğinin ortaya çıktığını ifade eden Oluç, devamla şunları söyledi: “AKP iktidarı ekonomide, sağlıkta, eğitimde, sosyal alanda sanki toplumsal alanın her tarafında ciddi krizler yaşanmıyor gibi bir bütçe karşımıza getirmiştir. Büyük bir yolsuzluğun, yoksulluğun, işsizliğinin, hayat pahalılığının halkın borçlandığı bir toplum yokmuş gibi bir bütçe vardır karşımızda. Bu da aslında durumu ortaya koymaktadır. 2021 bütçe kanun teklifi bir akıl tutulması olduğunu göstermektedir. Neden derseniz; 2020 bütçesi 140 milyar ek borçlanma istenmişti sonra bu çok aşıldı, geçtiğimiz hafta getirilen kanun teklifinde borçlanma sınırı 300 milyara çıkarıldı.

BÜTÇE İŞÇİYİ, EMEKÇİYİ YOK SAYIYOR

Savaş ve silahlanma harcamalarına ayrılan bütçedir. Yandaşa ve güvenlikçi politikalara pay ayıran bir bütçedir. Eğitimi sağlığı sosyal güvenliği göz ardı eden kriz yaşayan esnafı, çiftçiyi, emekçiyi, emekliyi göz ardı eden bir bütçe ile karşı karşıyayız. Yoksulluğu işsizliği arttırıyorsunuz insanları hayat pahalılığı ile karşı karşıya bırakıyorsunuz, bunun karşısında Soma ve Ermenek madencilerinin yürüyüşünü engelliyorsunuz. Soma ve Ermenek madencileri hakları, ücretleri için yürüyüş yapıyorlar. Bu bütçe anlayışı da işçinin, emekçinin hakkını yok sayan, onların haklarını polisle zorla ortadan kaldırmaya çalışan bir anlayışın sonucudur.”

ALEVİ YURTTAŞLARIN TEHDİT EDİLMESİ

İstanbul Pendik’te Alevilere dönük tehditlere değinen Oluç, “Geçen hafta Pendik’te alevi yurttaşlarımızın yaşadığı bir apartmanda ‘Alevilere ölüm’ yazıldı ve üzerine çarpı işareti konuldu. Bu daha önce çeşitli yerlerde karşımıza çıkan bir durumdu. Her seferinde Alevi yurttaşlarımıza yönelik bu tür tehdit içerikli yazılımları kınadık ve bunu yapanların cezasız bırakılmasına yönelik eleştirilerimizi ilettik. Şimdi bu cezasızlık davranışları cesaretlendiriyor, saldırganları nefret söylemini nefret suçunu cesaretlendiriyor. Bunu da bir kez daha vurgulamış olalım bu failleri koruyan tutum ve kararlar Alevilerin ülkede güvercin tedirginliği ile yaşamasına neden oluyor. Alevi yurttaşlarımıza dönük her türlü sözlü yazılı ve fiziki saldırının karşısında olduğumuzu HDP olarak söyleyelim” dedi.

‘UTANÇ DUVARI’

Diyarbakır’da yapılmak istenen duvarı “utanç duvarı” olarak niteleyen Oluç, “Şimdi bu duvar herhangi bir ÇED raporu hazırlanmadan uygulamaya sokuluyor. Bu duvarı neden yapıyorsunuz, amacınız nedir, bu projenin maliyeti nedir? Diyarbakır'da işsizlik yolsuzluk kol gezerken bu yolu yapmanın nasıl bir kamusal faydası vardır. Bu soruları soruyoruz ve cevaplarını alamıyoruz sormaya devam edeceğiz insanların şehri kullanımı zorluk çıkaracak bir duvarı yapmanızın nedeni nedir? Bunu çok açık biçimde öğrenmek istiyoruz. Yani Berlin Duvarından sonra yeni bir utanç duvarı Diyarbakır'da yapılıyor ve amacının ne olduğu de belli değil” şeklinde konuştu.

‘DEMOKRATİK TARTIŞMA’ ZEMİNİ

Gazetecilerin tutuklu Kars Belediye Eşbaşkanı Ayhan Bilgen’in eleştirilerine dair sorusunu yanıtlayan Oluç, şöyle konuştu: “Kars halkının iradesi gasp edildi, Kars halkının iradesini gasp etmek için Ayhan Bilgen’i orada tutuyorlar ben dün kendisiyle görüştüm yaşadığı hukuksuzluğu uzun uzun paylaştık. Ayhan Bilgen geçtiğimiz yıllarda da partimizin çeşitli kurullarında eleştirilerini dile getirmiştik, ilk defa bu eleştirileri dile getirmiyor. Biz o eleştirileri kurumlarımızda tartıştık, çünkü Ayhan Bilgen parti sözcülüğümüzü grup başkanvekilliğimizi yapmıştır ve en son Kars Belediye başkanımız olmuştur. Partimizin çok çeşitli kurullarında görev almış bir arkadaşımız. Partimiz demokratik bir tartışma zeminini ve platformlarını her zaman korumaktadır. Bu tür tartışmalara açıktır. Ayhan Bilgen de herhangi bir eleştiriyi partimizin kurumlarına iletmekte bir sıkıntı duymamıştır, duymamaktadır.”