Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te basın toplantısı düzenledi.

AKP Grup Başkanvekili Emin Akbaşoğlu’nun açıklamalarıyla söze başlayan Oluç, “Biz iktidar mensuplarına, yürütmenin tamamına sık sık şunu söylüyoruz muhalefet olarak da HDP olarak da. Diyoruz ki; halkla alay ediyorsunuz halkı kandırmaya çalışıyorsunuz halkı aptal yerine koyuyorsunuz. Bütün bu söylediklerimizin dün itibariyle cisimleştiği Sayın Akbaşoğlu. Bütün bu söylediklerimizin gerçek olduğu ortaya çıktı. Sayın Akbaşoğlu, ne beklerdik biliyor musunuz sizden. Halka aldatmaya ve kandırmaya çalıştığınız için halktan özür dilemenizi beklerdik. Burada çıkıp basın toplantısında halkı aldatmaya teşebbüs ettim özür dilerim demenizi beklerdik ama sizde böyle bir şey yok” dedi.

AKP’li Akbaşoğlu’nun televizyonda yaptığı açıklamaları hatırlatan Oluç, “Akbaşoğlu Fransa’da 150 Euro’ya yapılan alışveriş yüzde 7’lere varan enflasyon sebebiyle artık 750 Euro, yüzde 7 yani 7 kat dedi. Buradaki yanlışlara bakın. 150 Euro’nun 7 katı 750 değil matematik bilmiyor. İkincisi yüzde 7 artış demek 7 kat artış demek değil yine matematik bilmiyor, onu da bir kenara bırakalım, üçüncüsü Fransa’daki enflasyon gerçek bilgisine sahip misiniz bilgi veriyorsunuz. Bakın Fransa’da TÜİK’in muadili olan Fransa Ulusal İstatistik ve Ekonomik Çalışmalar Enstitüsü demiş ki; Ocak ayında enflasyon yüzde 0,1 artarak yüzde 2,9’a yükseldi demiş. O verisi de yanlış Fransa'daki enflasyon ile ilgili. Gıda yüzde 1,5, mamül ürünlerde yüzde 1,2. Bütün verileri yanlış. Euro bölgesindeki enflasyona baktık yüzde 5,1 yıllık artış. O da yanlış. Almanlar 2015’te 100 Euro’ya aldıkları gıdayı 2022 ocak ayında 117 Euro'ya alabiliyormuş. Almanya için de geçerli değil. O verilerde yanlış” diye konuştu.

MATEMATİK BİLMEYEN ZİHNİYET

Yanlış veriler verilmesinin sebebinin halkı aldatmak olduğunu aktaran Oluç, şunları söyledi: “Cumhurbaşkanı danışmanı sıfatıyla konuşan biri vardı Ocak ayında eksi enflasyon bekliyorum demişti. Ocak ayında çıkan enflasyonunu ne olduğunu herkes gördü. Vahim olan ne biliyor musunuz? Bu ülkenin kaderine, bu ülkede yaşayan insanların işçinin, emekçinin, çiftçinin, gencin, kadının, esnafın kaderine dair işte bu matematik bilmeyen zihniyetler kararlar alıyorlar. Vahim olan budur. 

HALKTAN ÖZÜR DİLEMELİ

Geçen gün bir araştırmada gördük, gençlerin 18-25 yaş kuşağı arasında yapılan araştırmada gençlerin yüzde 77’si neredeyse politikalara hiç güvenmiyorum ve güvenmiyorum demiş. Kimin sayesinde Akbaşoğlu ve arkadaşlarının sayesinde. Gençlerin yine o araştırmada yüzde 76’sı siyasi partilere hiç güvenmiyorum ve güvenmiyorum demiş. Kimin sayesinde iktidar Akbaşoğlu ve arkadaşları sayesinde. Yüzde 63’ü ülke kötü yönetiliyor memnun değilim demiş, kimin sayesinde bu iktidarın ve Akbaşoğlu’nun arkadaşlarının sayesinde. Yüzde 73’ü Türkiye’den gitmek istiyorum demiş. Kimin sayesinde Akbaşoğlu ve arkadaşlarının sayesinde. Yani gençler bu zihniyeti bu iktidar anlayışına baktıkları zaman geleceği dair umutlarını kaybediyorlar. Bu iktidar bu hale getirmiş vaziyette. Başta söylediğimi tekrar edeyim; Akbaşoğlu çıkıp halktan sizleri kandırmaya çalıştım, bir cümlenin içinde dört yanlış ve yalan veri kullandım, bundan dolayı özür dilerim demelidir. Ama biraz önce basın toplantısı yaptı bu konuda bir şey var mı yok. Gerçekten vahim bir durumla karşı karşıya olduğumuzu hep birlikte görüyoruz.

10 TL OLACAK DİYORDU 13,6 TL OLDU

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan ‘dolar artık istikrara kavuştu. Yakında fiyatlar da istikrara kavuşacak’ dedi. İstikrara kavuştu dediği dolarla ilgili 2 yıl önce 12 Şubat 2020’de bu Meclis'in kürsüsünde demişti ki Tayyip Erdoğan, ‘Muhalefeti yani hepimizi kast ederek bunlara göre dolar 10 lira olacak, enflasyon yüzde 30’u aşacak hazine iflas edecek ne oldu? Bunların hiçbiri oldu mu’ demişti. E ne oldu, dolar 10 lira olacak, diyordu dolar 13,6’ya istikrara kavuştu dediği dolar 13,6’da istikrara kavuştu. Enflasyon yüzde 30’u aşacak demiş enflasyon insaflı davranmış, enflasyon TÜİK’in sahte verilerine göre bile yüzde 50’ye geldi. Bağımsız kuruluşların araştırmaları yüzde 100 diyor. O da tuttu. 

İSTİKRAR DEDİĞİNİZ İSTİKRAR DEĞİL

Sizin hazine ve maliye bakanınız Londra'ya gittiği zaman. Anlatamadı bu artışın neden olduğunu. Kültürel dedi o kültürün ne olduğunu size söyleyelim o biat kültürü. Hiçbiriniz çıkıp da AKP Genel Başkanına diyemiyorsunuz ki bu faiz enflasyon tezi zırvadır, bunu bir kenara koyalım ekonomiyi yangın yerine çeviriyorsunuz bu ileri sürdüğünüz tezle ve atılan adımlarla. Diyemediğiniz için o biat kültürüne sahip olduğunuz için. E bunu Londra'daki finans çevrelerine nasıl anlatacaksınız kültürel deyip geçiyorsunuz. Onlar kültürel olmadığını biliyor. Fiyatlar geçip geçici diyorsunuz asıl geçici olan bu iktidardır. Bu iktidar halkın onayına başvurduğu anda gelip geçici olanın kendisi olduğunu görecektir. İstikrar dediğiniz istikrar değil iyi gidiyoruz dediğiniz iyi gidiş değil. Bunu net bir şekilde söyleyelim. 

ÖTV’Yİ KALDIRIN

2 ay evvel söyledik tekrar söyleyelim, ÖTV’yi kaldırın. İnatla bunu yapmamak için uğraşıyorsunuz. ÖTV 2002 yılında geldi. O zaman esas itibariyle lüks ürünler için sağlığı ve çevreyi tehdit eden ürünler için çıkarılmıştı. Şimdi 20 yıl sonra bu ÖTV herşeyden alınıyor oldu. Beyaz eşya, yakıt ve günlük ihtiyaçlardan da ÖTV alınır duruma geldi. Bu ÖTV’nin kaldırılması neden önemli.  2022 bütçesine baktığımıza ÖTV’den elde edilen gelir katkısı 220 milyar TL. Biz diyoruz ki toplam bütçe gelirlerinin 7’de 1’i. Sizin holdingleriniz, yandaş şirketleriniz sizin ortak kasanız kayba uğruyor ama halk kazanıyor. ÖTV’nin kazanması enflasyonun hayat pahalılığının düşmesine katkı sağlar, yurttaşın alım gücü ortak ve piyasa canlanır. Bireysel kredisini ödeyemediği için takibe alınan 1 milyon 700 bin yurttaş nefes alır. ÖTV’yi kaldırın varlığının yurttaşa bir faydası yoktur bu çağrıyı bir kez daha yineliyoruz. 

NEREDEN BULDUN KANUNU

Bir kanun teklifi ile ilgili tutumumuzu açıklayayım. Geçmişte ‘nereden buldun kanunu’ vardı. İktidara geldiğinde AKP 9 Ocak 2003’te nereden buldum kanununu kaldırdı. Biz diyoruz ki yolsuzluğun, hırsızlığın, usulsüz harcamaların, haksız kazancın bu kadar arttığı bir toplumda, idarede, iktidarda eğer siz gerçekten yolsuzluk ve hırsızlık karşısında samimi bir tutuma sahipseniz nereden buldun yasasını hep birlikte çıkaralım. Özellikle bürokratlar ve siyasiler başta olmak üzere bu kanun kapsamına alınsın herkes ve nereden buldun cevabını vermek zorunda olsun. Siyasiler ve bürokratlar başta olmak üzere herkesi kapsayan bir kanun teklifinden bahsediyoruz. Bu kanun teklifini meclise veriyoruz. AKP’nin haksız kazanç, yolsuzluk ve hırsızlık konusunda samimi olup olmadığını göreceğiz. Nereden buldun kanun teklifi kabul edilsin, herkes denetlensin. Açıklama yapmak zorunda kalsınlar, nereden bulduklarını açıklasınlar aksine bu hırsızlıkların önüne geçmek mümkün değildir. Göreceğiz bakalım bu konuda samimiler mi değiller mi. 

ESAS ANADİLDE EĞİTİMDİR

Son olarak değinmek istediğim bir konu var. Bugün 21 Şubat Uluslararası Anadil Günü. Dünya Anadil Günü ilk olarak 2000 yılında dünya çapında kutlanmaya başlandı. Esas itibariyle kültürel çeşitliliği ve çok dilliği desteklenmek amacıyla kutlanmaya başlandı. O günden bugüne kadar kutlanıyor. UNESCO’nun raporuna göre dünyada 2 bin 500, Türkiye’de ise 18 dil kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya. Türkiye’deki iktidarlar üyesi oldukları sözleşmelerine taraf oldukları BM’nin kabul ettiği Dünya Anadil Günü için ne yaptılar. Türkiye’de konuşulan yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan veya kırılganlık kategorisinde olan 18 dilin için ne yaptılar bir şey yapmadılar. Samimi değiller, iki yüzlü yaklaşıyorlar. Bir yandan Kürtçeye önem veriyoruz diye seçmeli ders meselesini gündeme alıyorlar. Biz diyoruz ki seçmeli ders olabilir ama esas olan adilde eğitimdir. Çocukların hakkı olan şey anadilinde eğitim meselesidir.

ANADİL HANGİ ÜLKEYİ BÖLMÜŞ?

Hani Kürtçeyi seçmeli ders yapıyorsunuz, kayyımlar tam tersini yapıyorlar. Çünkü samimi değilsiniz bunları seçim yatırımı olarak düşünüyorsunuz. Yoksa halkın anadiline Kürt halkının anadiline saygı duyduğunuz, bunların geliştirilmesine özen gösterdiğinizden dolayı yapmıyorsunuz. Tüm dünyada çok dünyada çok dillilik destekleniyor. Türkiye’de ise anadil talebi bölücülük olarak nitelendiriliyor. Niye? Anadilinin kullanılması hangi ülkeyi bölmüş bugüne kadar hiç böyle bir şey yok. Biz bunun için anadili eğitiminin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha vurguluyoruz.

GÜNLÜK KÜRTÇE GAZETEYİ KAPATTINIZ

Size hatırlatıyoruz, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra günlük Kürtçe gazetesi Azadiya Welat’ı yasakladınız. Ne alakası vardı Azadiya Welat’ın darbe girişimiyle. Hiçbir alakası yoktu. Kürtçe yayın yapan televizyonlarını kanallarını haber ajanslarını, dergileri radyolarını yayın evlerini yasakladınız bir ilkokulu kapattınız KURDİ-DER'İ ve İstanbul Kürt Enstitüsünü kapattınız, 90’ların en karanlık dönümlerinde yasaklanmamış olan enstitü ve dil kuruluşlarını kapattınız. Yetmedi, Kürt coğrafyasında edipler, yazarlar ve Kürt diline emek vermiş Ehmedê Xanî, Cigerxwîn, Mehmet Uzun gibi toplum tarafından benimsenen şahsiyetlerin heykellerini yıktınız. İsimlerini kayyımlarınız tabelalardan sildi. 

KAMUSAL HİZMET ANADİLDE OLMALI

Bunların hepsini biliyoruz şimdi onun için vurgulayalım Dünya Anadil Günü'nde. Türkiye'nin çok dilli ve kültürlü sosyolojik yapısı ve anayasanın eşitlik ilkesi gereğince eğitim ve sağlık başta olmak üzere her alanda hizmetler anadilinde de verilmelidir. Bunu özellikle vurguluyoruz. Türkiye’de konuşulan tüm dillerin kamusal alanda kullanılmasına imkan tanınmalı. Yok olma tehlikesi altındaki dillerin korunması için somut adımların atılması şarttır, anadili çalışmalarına ilişkin üniversite birimlerinin yaygınlaştırılması ve var olan birimlerin güçlendirilmesi, en önemli çocuk hakları sözleşmesinin anadiline ilişkin 3 maddesine konulan şerhin 3 maddesine konulan şerhin kaldırılması önemlidir. Bir kez 21 Şubat Dünya Anadili Günü'nde bunları vuruluyoruz.”