Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis'te düzenlediği basın toplantısıyla gündemdeki gelişmelere dair açıklamalarda bulundu. İktidarın aldığı tam kapanma kararını eleştiren Oluç, 3 haftalık kapatmanın plansız bir süreç olduğunu belirterek, “Yetersiz önlemler olduğunu bir kez daha gördük. Bu AKP’nin bir alametifarikası, kamuoyu ve topluma kulak vermeme ve sürekli hakaret etme Türkiye’yi bugün bu hale getirdi. Buna tam kapanma diyorlar ama bu iktidar için tam bir sorumsuzluk örneği” dedi.

“Sosyal güvencesiz bir tam kapanma olabilir mi?” diye soran Oluç, şöyle devam etti: “Bu kapanma kararı sağlık tedbiri ya da pandemi için alınan bir karardan daha çok turizm mevsimi geliyor, turistlerin Türkiye’ye gelmesi gerekiyor. Hasta ve ölüm sayısı aslında turistlerin Türkiye’ye gelmesini engeller. Bu durumu değiştirebilmenin adımıdır bu. Ekonomiyi bu hale getirmiş olanların, lirayı viran etmiş olanların, ülkeyi borç batağına sokmuş olanların, turizm için para kazanacağı adımdır.”

KAÇ EMEKÇİ KURBAN EDİLDİ?

IMF’nin açıkladığı rapora değinen Oluç, “IMF dedi ki; Türkiye pandemi boyunca yurttaşlarına en az yadım eden ikinci ülke oldu.’ Gayrı safi yurtiçi hasılanın sadece yüzde 1.9’u destek olarak sunulmuş IMF raporuna göre. Bütün dünya Türkiye’de pandemi döneminde yaşanmış olan ve sosyal güvenceyi yok eden, bütçe kaynaklarını pandemi döneminde halk için kullanmaktan uzak duran, işçinin emekçinin alın teriyle oluşan fonu kullanan iktidar gerçekliğini bir kez daha IMF raporu ortaya koydu. Kısa çalışma ödeneğini yıl sonuna kadar yani 31 Aralık tarihine kadar devam ettirin ve asgari ücret düzeyine kadar artırın demiştik. Ne yaptılar? 31 Martta kısa çalışma ödeneğini o kadar söylememize rağmen sona erdirdiler. Sonra ne oldu, 19 Nisan’da, yani arada 19 gün geçti ve kısa çalışma ödeneği tekrar 3 aylık süre için uzatıldı. Bizim söylediğimizi dinlemediler ama neyi dinlediler acaba çok merak ediyoruz. Ve bu 19 gün içinde ne oldu? 19 gün içinde kaç emekçi ücret izin almak zorunda kaldı. Kaç emekçi bu keyfi kararla sermayeye kurban edildi?” şeklinde konuştu.

KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ 

Kısa çalışma ödeneğinin yılsonuna kadar uzatılması gerektiğinin altını çizen Oluç, pandemi sürecindeki yanlışlıkların ayyuka çıktığını söyledi. Oluç, “Başarılı mücadele ise 18 günlük kapanma niye geldi? Başarılı mücadele ise neden bugün 43 bin vaka, dünkü rakamlara göre 346 ölümle karşı karşıyayız. Ki bunlar resmi rakamlar, üstelik test sayısının 286 bine düştüğü rakamlar. Test sayısının başarılı mücadelesi! Salgını değil, algıyı yönetmekle uğraştırlar. Salgın varken, salgını algıyla yönetemezsiniz. Bu salgından bir siyasi başarı hikayesi çıkarmak istedi iktidar bir yıldan fazla ama başaramadılar. Yani sarayı 3 hafta kapatsanız, günlük 10 milyon gideri var, önemli bir kaynak elde edersiniz” diye konuştu.

EMEKLİ İKRAMİYESİ

Emeklilerin bayram ikramiyesinin 3 yıldır artmadığına dikkat çeken Oluç, ikramiyenin bin 800 lira olması gerektiğini kaydetti. Oluç, “Emeklilere bayram ikramiyesi bin 100 TL olacak diye müjde veriyor. İnsan biraz utanır, sıkılır. Çoklu maaşlar, Kürtşatgiller, kripto vurgunlar, yolsuzluklar AKP iktidarı döneminde ortaya çıkmış ve labelap gelişmiş işler. Bir kez daha söylüyoruz. Emeklilerin bayram ikramiyesi eğer asgari ücrete göre değerlendirilecekse, bin 800 lira, enflasyon kaybına göre değerlendirilecekse en az 1600 lira olması gerekiyor. Enflasyonu Cumhurbaşkanına yanlış anlatıyorlar” diye belirtti.

İKİZDERE’DE DOĞA NÖBETİ 

Rize İkizdere’deki halkın maden ocağı yapılmasına karşı verdiği mücadeleye selamlayan Oluç, “Halk buna karşı direniyor. Halkın bu direnişi karşısında iktidar halkın karşısına polis barikatı dikiyor. Ortaya çıkan tablo bu oluyor. Kimdir bu maden ocağını yapmak isteyen. Tanıdık bildik bir yer, Cengiz Holding. AKP iktidarı döneminde, inşaat sektöründe 2020 yılında en çok iş yapan müteahhitlerden oluşan 5’li çete diye anılan 5 holdingden biri. Cengiz Holdingin diğer ünü ülkenin birçok yerinde yarattığı doğa tahribatlarından geliyor. Enerji ve maden projeleriyle ekolojik dengeleri alt üst ediyor, doğayı ciddi ölçüde tahrip ediyor, çevresel felaketlere yol açıyor. Dolayısıyla bu konuda İkizdere’deki halkın mücadelesinin yanındayız. Onlarla dayanışmamızı sürdürüyoruz. Doğa tahribatının gerçekleşmemesi için çağrıda bulunuyoruz. Halkın karşısına polis dikmeyin. O barikatları kaldırın ve halkın yaşam alanlarına sahip çıkması karşısında baskı kurmayın, o insan çok haklı ve meşru bir talep ileri sürüyorlar” dedi.