HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan, 23 Haziran’da yapılacak İstanbul seçiminde HDP ve Kürtlerin ne yapacağına ilişkin “Kürtler her daim demokrasiden yana tercihlerini koymuşlardır” dedi ve bu durumun iktidara göre değişmeyeceğini vurguladı.

TBMM’de basın toplantısı düzenleyen HDP Grup Başkanvekili Kurtulan, YSK’nin gerekçeli kararını bekleyenlere, merak edenlere ve “neden gecikti” sorusunu soranlara bazen şaşırdığını söyledi. Kurtulan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de yargı sistemi hep böyle işler. Özellikle biz Kürtler bunun çok tanıklığını yaptık. Önce tutukluyor, daha sonra iddianameler ve suç oluşturulmaya çalışılıyor. Şimdi YSK’nin de yaptığı budur. ”Kurtulan'ın açıklamalarının satır başları şöyle;

‘TOPLUM GÖZÜNÜZÜ DOYURMAKLA MEŞGUL’

“İstanbul seçimlerinde Kürtlerin ne yapacağı tartışılıyor. Kürtler, demokrasi, adalet, barış mücadelesinin kararlı savunucularıdır. Kürtlerin bu durumu iktidarlara, duruma göre değişiklik arz etmez. Kürtler her daim demokrasiden yana tercihlerini koymuşlardır. Erdoğan, teşkilatı ile yaptığı bir toplantıda, ‘karınlarını doyuruyoruz, çok ihtiyaçlarını karşılıyoruz ancak bize hala oy vermiyorlar’ gibi bir beyanı var. Bunu biz Kürtlere mi yoksa topluma mı söyledi bilemiyoruz ancak şunu söylemek gerekiyor ki asıl toplum sizin gözünüzü doyurmakla meşgul.” 

EĞİTİM SİSTEMİNDE DEĞİŞİKLİK

"Şimdi yeniden sistem değişikliği ile tümüyle bilimsel eğitimin bertaraf edildiği, bir kenara atıldığı, matematik, biyoloji, tarih, sosyoloji, fizik, kimya gibi derslerin önemsiz ve görünmez hale getirildiği bir düzenleme haline getiriliyor. AKP, inancı malzeme yaparak okulları İmam Hatiplere dönüştürme gibi bir niyet görünüyor. Toplum çocuklarının geleceği üzerinde bu kadar oyun oynanmasını kabul etmeyecek etmemelidir de. Her daim gündemimizde olan kadın kurumlarının farkındalık yaratmaya çalıştığı kadın cinayetleri ve kayıp çocuk gündemimiz var. Sadece dün 3 kadın öldürüldü. Nergiz Yavaş, Gizem Tabak, iki çocuğu ile birlikte ve Avukat Müzeyyen Boylu öldürüldüler. Şule Çet’in davasını kadın örgütleri olarak takip ettik. Failin babaya, “Kızına sahip çıksaydın” sözü var. İzmir’in Kiraz ilçesinde belediye başkanının vahim bir durumu var. Okulda tacize uğrayan bir çocuk için “Gelin, bunu çok dallandırıp budaklandırmadan, bunun üstünü kapatalım, kimseye bir zarar gelmesin” girişimine tanıklık ediyoruz. Kadınların her daim maruz kaldığı bir durum. Cinayet de işlense, şiddete de maruz kalınsa kadınlardan beklenen susmak, kabul etmek ve buna boyun eğmektir. AKP zihniyeti değişmediği sürece ne yazık ki biz kadınların maruz kalacağı bir durum bu. Ama kadın örgütlerinin büyüyerek, çoğalarak buna izin vermeyeceğini göreceğiz."

"Çocuklarımızı koruyamıyor bu devlet, her gün dere kenarlarında, ormanlık alanlarda, terk edilmiş binalarda, çocuklarımızın cansız bedenleri bulunuyor. Çocuklarına sahip çıkamayan bir iktidarın, çocukların güvenli bir ortamda büyümesini sağlayamayan bir hükümetin utancından sokağa çıkmaması lazım. Ama bunu AKP’den beklemek nafile. Bunu değiştiren biz kadınların örgütlü gücü olacaktır. Nevin kendisini korumak için bir cinayet işledi. Kadınların defalarca şiddete, tacize uğradığı bir durumda çok nadiren başvurdukları bir yöntem. Nevin'in davasının takipçisi olacağımızı belirtmek isteriz."

'YSK ŞİMDİ KILIF BULACAK'

"İstanbul seçimlerini tartışıyor ülkemiz. YSK’nin gerekçeli kararının açıklanmadığı söyleniyor, bunu bekleyenlere de, merak edenlere ve neden gecikti diyenlere şaşıyorum. Türkiye’de adalet sistemi hep böyle işler, biz Kürtler buna çok tanıklık ettik. Önce birey hedef gösteriyor, bireyi tutukluyor, toplu tutuklamalar yapılıyor, çok sonra kılıf uydurarak gerekçesi oluşturuluyor. Önce tutuklama yapılıyor sonra gerekçesi iddianamesi ve suçlaması yapılıyor. YSK’nin yaptığı da budur; önce iptal ödevi önüne konuldu, bunun gereğini yaptı, gerekçeli kararı daha sonra açıklanacaktır. Usulsüzlükler yapıldığı, haksız bir karar olduğunu gördüğümüz bu karar doğru bir karar olmamıştır. İstanbul seçimlerinde daha çok tartışılan Kürtlerin ne yapacağı meselesidir. Kürtlerin bir türlü seçimlere dair tutumu ya da Türkiye mücadele seyri anlaşılmıyor. Kürtler barış, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin kararlı savunucularıdır. İktidarlara göre, duruma göre bu kararlılık değişkenlik arz etmez. Kürtler her daim demokrasiden yana katkı sunmuşlardır. Bazen siyasi partilere rağmen de bunu yapmışlardır. "

'VATANDAŞIN CEBİNE GÖZ DİKMİŞ DURUMDASINIZ'

Erdoğan’ın Kürtlere mi söyledi herkese mi söyledi bilemiyoruz, bir toplantıda, “Karınlarını doyuyoruz ama yine bize oy vermiyorlar” gibi bir beyanı var. Bunu biz Kürtlere mi söyledi topluma mı söyledi bilemiyoruz. Şunu belirtmek isteriz ki bütün toplum sizin gözünüzü doyurmaya çalışıyor, kışlık yazlık saraylarınızla, şatafatlı, yaşamınızla, gözünüzü doyuramıyor. Adeta kefenin cebi varmış gibi 7 sülalenizi zengin etmenize rağmen vatandaşın ekmeğine, cebine göz dikmiş durumdasınız. Vatandaşın en çok tükettiği gıdalara bile zam üstüne zam getirerek aslında şatafatlı, çarçur eden sürekli israfa götüren yönetim sistemini doyurmakla meşgulsünüz. 

 'İŞSİZLİK SORUNU YAPISAL BİR HAL ALDI'

İşsizlik her daim bizim uğraştığımız, toplumun uğraştığı bir durum. Türkiye’de bu oran her zaman artıyor. Şubat ayı işsizlik oranı 14,7 olarak belirlendi. Resmi işsiz sayısı 4.7 milyon. Genç işsizliğin, tarihin en yüksek oranını yaşadığı bir dönemdeyiz. Yüzde 26,1 oranla AKP hükümeti bu rekoru elinde taşıyor. İş bulma umudu olmayanları, aktif olarak iş aramayanları, iş bulamayacağını düşünenleri, mevsimlik işçileri de toparlarsak Türkiye de 7,5 milyondan fazla işsizin olduğu görülüyor. Bu işsizlik oranları geçici bir durum değil artık yapısal bir hal aldı. Toplum sadece işsizlikle değil geçim sıkıntısı ile de uğraşıyor. Gıda enflasyonu tarihin en yüksek seviyesinde ve insanların bundan feryat ettiğini, geçinemediğini görüyoruz. Bütçe açığı geçen yılın ilk 4 ayında 23.3 milyar lira iken, bu yılın ilk dört ayında bütçe açığa 54.5 milyar olarak gerçekleşti. Örtülü ödenek Nisan ayında 403 milyon liraya ulaştı. 4 ayda örtülü ödenekte yapılan toplam harcama ise 946 milyon lira. Bizim kayyımlarla yönetilen belediyelere baktığımızda da, kamuda da çarçur etme, talan etme, şatafatlı yaşamla nereye harcandığı belli olmayan bir durumla ülkeyi yönetme, yapısal bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. 

"Türkiye toplumu bu durumu kabul etmeyecektir. Türkiye toplumunun bir bütün olarak bir an önce demokratik yönetim tarzıyla, eşitlikçi, katılımcı bir tarzla bunu aşacağına inanıyorum. AKP’nin bu tekçi ve rantçı zihniyetinden vazgeçerek, toplumu yönetmesi gerektiğini hatırlatıyoruz. Bugün dokunulmazlıkların yıl dönümü. Bizler bunu bir darbe girişimi ve haksız uygulama olarak değerlendirdik. Arkadaşlarımız cezaevlerinde. Bu hafta Kayıplara Karşı Mücadele Haftası. Cumartesi Anneleri kemiklerini aramaya devam ediyor. Bir dönem anneleri toplayarak söz verenler, bugün annelerin eylem yapmasına izin vermiyor. Bu mücadele bitmez, eninde sonunda Türkiye’ye demokrasi getirecektir. "