Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) 10 Şubat’ta Federe Kürdistan Bölgesi’nde bulunan Garê alanına yönelik operasyonunda, alıkonulan asker, polis ve MİT mensubu 13 kişi yaşamını yitirdi. 

PKK, 2007 yılında Dağlıca’da çıkan çatışmada 8 askeri esir alarak 14 gün boyunca alıkoymuştu. Asker aileleri, dönemin Demokratik Toplum Partisi'ne (DTP) başvurarak yardım talebinde bulunmuştu. Bunun üzerine DTP’nin 3 milletvekilinden oluşan bir heyet 8 askerin Türkiye’ye teslim edilmesini sağlamıştı. O süreçte heyette yer alan isimlerden biri olan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan, o dönem yaşananları aktardı. 

MÜZAKEREYLE SAĞ ALINMIŞTI

Kurtulan, Türkiye’den giden heyete; Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) ve Kürdistan Demokratik Partisi'nden (KDP) isimlerin katılmasıyla birlikte PKK yetkilileriyle temas kurduklarını ve esir askerleri sağ salim teslim aldıklarını söyledi. Esir askerleri yapılan müzakere sonucunda alarak Türkiye’ye döndüklerinde haklarında dava açıldığını ve kamuoyunda linç girişimlerinin başlatıldığını ifade eden Kurtulan, o dönemde parti olarak büyük fedakârlıklar yaptıklarını ve olası her türlü komploya rağmen savaş bölgesine giderek askerleri kurtardıklarını dile getirdi. PKK’nin esir askerleri teslim ederken uluslararası sözleşmelere göre hareket ettiğini kaydeden Kurtulan, askerleri aldıklarında resmi bir tören yapıldığını ve prosedürlerin tamamlanmasının ardından askerlerin ABD tarafından havayolu ile Türkiye’ye getirildiğini aktardı.

‘MÜJDE TABUT OLDU’

Garê’de yapılan askeri operasyon sonucunda 13 esir asker, polis ve MİT mensubunun öldürülmesini de değerlendiren Kurtulan, dünyada ve Türkiye’de esirleri almanın tek yönteminin diyalog olduğunu fakat Türkiye’nin bu dönemde bunu yapmadığını söyledi. Diyalog dışındaki bütün yöntemlerde sonuçların olumsuz olacağına dikkati çeken Kurtulan, Türkiye’nin PKK ile muhataplık ilişkisi kurmak istemediği için diyalogu tercih etmediğini sözlerine ekledi. Türkiye’nin kendi asker, polis ve memurlarının sağ salim kurtarılmasını dert edinmediğini söyleyen Kurtulan, “Güvenlikçi politikaları devreye girince sonuç böyle oldu. Müjde dediği haber ailelerin önüne tabutları koymak oldu. Burada ciddi bir siyasi sorumluluk vardır. Kesinlikle bir suç pratiği ortadadır. Partimize yüklenerek ve partimizi hedef göstererek sorumluğu bizim üzerimize atarak bu işin içinden kurtulamazlar” dedi.

Esir alınanların ailelerinin yıllardır İnsan Hakları Derneği (İHD) üzerinden birçok yere başvurduğunu, bütün siyasi partilere gittikleri gibi kendilerine de geldiğini aktaran Kurtulan,“Eğer partimize ve diğer partilere görev verilseydi ve devletin destek verdiği bir heyet oluşturulsaydı bu çocukların sağ salim gelmesi için herkes elinden geleni yapardı. Soylu şuan iHD’ye yükleniyor ama İHD o kadar büyük insani mücadele verdik ki insan hakları dediği yerde durdu ve bu insanların yaşam haklarına sahip çıktı. Aileler ile çalmadıkları kapı bırakmadılar ama ne yazık ki sonuç 20 uçak ile gerçekleştirilen büyük bombardıman ile onların cenazelerini getirip ailelerine teslim etmek ile sonuçlandı” diyerek iktidarın sorumlu olduğunu dile getirdi.

‘YARGIYA TALİMAT VERİYORLAR’

“AKP, MHP ve özellikle kapı kapı dolaşan iki bakan siyasi sorumluluktan kaçamazlar” diyen Kurtulan, “Şimdi bunun sorumluluğunu sağa sola dağıtmak için partimiz hedef gösteriyorlar. Partimizi kapatmakla tehdit ediyorlar. Yargıya bir an önce devreye girmeleri için talimat veriliyor. Partimize yönelik bir gözaltı operasyonu başlatıldı. Onların artık bunu kabul etmesi gerekiyor. Bu yöntemler, HDP’ye ve Kürtlere diz çöktürmedi ve çöktüremeyecektir. HDP artık Türkiye’nin dört bir yanına kök salmış, kadın, emekçi, gençlik, halklar ve inançlar partisiyim deme iddiasını artık her yere yaymış ve kabul ettirmiştir. Muhalefetin hak, hukuk, adalet, demokrasi sorunu, ekonomik problemler, yargının bağımsızlığı, güçlendirilmiş parlamenter sistem gibi üst başlıklar altında bir havuza topladığını gören mevcut iktidar, buna karşı bir tedbir geliştiriyor. Muhalefetin bu birlikteliğini dağıtmak için bizi kriminalize etme, bizim üzerimizden CHP’yi vurma, CHP üzerinden İyi Parti'yi, Saadet Partisi gibi partileri yanına toplamaya çalışıyor. İktidar seçimlerde HDP’nin uyguladığı stratejiyle yenildiğini görmüştü. Olası yeni seçimler ve Türkiye’nin demokrasi anlamındaki kısmi birliğini önlemek için kendince tedbirler alıyor” ifadelerini kullandı.

'BARIŞ MÜCADELESİNDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ'

Siyasi fikri her ne olursa olsun herkes mevcut sistemde zarar gördüğü vurgulayan Kurtulan, eskiden sadece Kürtlerin zarar gördüğünü, bir baskı sarmalı başlatılacaksa bunun ilk Kürtlerden başlatıldığı şimdi ise herkese yapıldığına dikkati çekti. Benzer bir durumun daha yaşanmaması için savaşın durması gerektiğini kaydeden Kurtulan, konuşmasına şöyle sonlandırdı: “PKK’nin elinde esir varsa, devletin bir an önce alınması için bizzat devreye girmesi gerekiyor. PKK ile bir şekilde istişare etmesi gerekiyor. Bunun yolu budur; başka yol yoktur. Benzer durumların olmaması için savaşı durdurmak gerekiyor. Savaşı durdurmak için de Kürt sorununun demokratik çözümünün mutlaka olması gerektiğine inanmak ve bu konuda artık Türkiye kendini programlamak zorunda. Kesinlikle savaş konseptiyle Türkiye her gün biraz daha bataklığa sürükleniyor. Sadece biz zarar görmüyoruz tüm Türkiye zarar görüyor. Sadece bizlerin kapılarına cenazeler gelmiyor; bütün Türkiye’ye cenazeler geliyor. Sadece Kürtler değil; bütün halklar ağlıyor. Bunun için artık Türkiye’nin savaşı geride bırakması gerekiyor. Barış, adalet ve demokrasi elzemdir. Kürtler bunu talep etmekten ve bunun mücadelesini yürütmekten asla vazgeçmeyecek. HDP bunun mücadelesini halklarla büyütmekten vazgeçmeyecek.”