CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis grup toplantısında konuştu. CHP grubunda, milletvekili düşürülen İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu için yer ayrıldı. 90 gün sonra ilk kez grup toplantısı düzenleyen Kılıçdaroğlu, “Haksızlığı milletin vekili dile getirebilsin istiyoruz. Milletin vekili, vatandaşın vekili... Oy versin vermesin, bütün vatandaşların sorunlarını dile getirmek bizim boynumuzun borcudur. Çözümleri de üretmek zorundayız” dedi.

Kılıçdaroğlu, “Özgür gazeteciler varsa, kalemini satmayan gazeteciler varsa. Vatandaşın derdini özgürce dile getirebiliyorsa, memlekette huzurun yolu açılıyor demektir. Adalet varsa, karşımdaki kişi ne kadar güçlü olursa olsun, adalet hakkı hukuku sağlarsa ben o ülkede huzur içinde yaşarım der vatandaş” ifadelerini kullandı. 

Kılıçdaroğlu, “Özgür gazeteciler bizi bilgilendirmek istiyorlar. Haber topluyor bu gazeteciler. Zor koşullarda görev yapıyorlar. Ama bir haber geliyor, iki gazeteci arkadaşımız sabahın köründe gözaltına alınıyorlar. İsmail Dükel, Müyesser Yıldız. Niye alıyorlar, hangi gerekçeyle alıyorlar. Nasıl bir ülkede yaşıyoruz biz. Gazetecinin huzur hakkı yok mu ya. Su vermiyorlar su Müyesser hanıma. Sen nasıl su vermezsin” diye konuştu. 

‘HANGİ GEREKÇEYLE İÇERDELER’

Kılıçdaroğlu, “Ne yaptı bu gazeteciler, haber peşinde koşuyorlar. Bunlar casusluk yapacakmış. Bu kadar da ayağa düşürmeyin bu casusluğu. Ne ajanlığı kardeşim, nerden çıkartıyorsun bunu. Gazeteci en zor kuşlarda gider haber alır. Kimler içerde. Barış Terkoğlu içerde, Barış Pehlivan, Murat Ağrıel, Mehmet Ferhat Çelik, Aydın Keser. Neden? Casusluktan. Allah akıl fikir versin. Osman Kavala içerde, Selahattin Demirtaş içerde, Ahmet Altan içerde. Askeri öğrenciler içerde.  Bu taktiği hepimiz biliyoruz. FETÖ taktiği. Önce havuz medyasına yazdırıyorlardı, ondan sonra sabah baskınıyla tutuklama. Neden? Casus arıyorlar. Eğer bu memlekette bir casus aranıyorsa, bu memlekette devletin sırlarını terör örgütüne peşkeş çekenler aranıyorsa o da Kozmik Oda’yı açanlardır” şeklinde konuştu. 

VEKİLLİKLERİN DÜŞÜRÜLMESİ 

Vekilliklerin düşürülmesi ve tutuklanmalarına değinen Kılıçdaroğlu, şunları ifade etti: “Üç milletvekili arkadaşlarımızın milletvekillikleri düşürüldü. Enis Berberoğlu, Musa Farisoğulları ve Leyla Güven. Bunlar darbe döneminde karşılaştığımız olaylar. 12 Eylül’de 12 Mart’ta ve 20 Temmuz sivil darbesinden sonra da karşılaşıyoruz. Seçime girmelerine kim izin verdi. Savcılıktan temiz kağıdı aldılar. YSK baktı mı baktı. Dosyayı onayladı. Seçime girebilirsin dedi mi dedi. Ne oldu da şimdi mahkemeden karar çıktı en bunları düşüreceğim. Yapılan yanlıştır. Anayasaya aykırıdır. Kendilerinin yaptığı darbe hukukunu içeren anayasaya bile aykırıdır. Ne diyor; ‘TBMM üyesi hakkında, seçimden önce veya sonra verilmiş, bir ceza hükmünün yerine getirilmesi üyelik sıfatının sona vermesine bırakılır, üyelik sürecinde zaman aşımı işlemez.’ Açık mı açık. Hukuk fakültesini bitirmeye gerek yok. ‘Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma meclisin yeniden dokunulmazlığının kaldırılmasına bağlıdır.’ Bir dokunulmazlık oylaması yapıldı mı, yapılmadı. Gücünüz var niye yapılmadı? AKP’li vekiller oy verse dokunulmazlık zaten kalkıyor. Neden işletmediniz o zaman. Olay iradenin Saray’a ipotek edilmesi. Saray’dan talimatın gereğini yapacaklar. Her yerde her zaman demokrasiyi savunduk. Kim olursa olsun. Demokrasi benim için değil herkes için geçerli.”

‘NİYE SANDIĞA GİDİYOR O ZAMAN’

Vekilliklerin düşürülmesiyle ilgili Anayasa’nın 84’üncü maddesini okuyan Kılıçdaroğlu, “Milletvekillerinin üyeliklerin düşürülmesi millet iradesine yapılmış bir darbedir. O zaman bu millet neden sandığa gidiyor? Biz her yerde bu hakkı savunacağız. Enis Berberoğlu’nun durumu biraz daha farklı. Ben diğer milletvekillerinin dosya içeriğini bilmiyorum. Ama HDP’li iki milletvekiline de yapılan haksız ve hukuksuzdur. Anayasaya aykırıdır. Enis Berberoğlu için devletin sırlarını açığa çıkarmaktan dava açıldı. MİT TIR’ları sır mıydı? Teröristin tutanak tuttuğu bir olay nasıl sırdır. Tüm dünyanın bildiği bir gerçekti. Tutanakları orada görevli olan hakimler ve savcılar tuttu. Peki bu hakim ve savcılar nerede şimdi? Terör örgütünün üyesi olmaktan içeride. Terör örgütünün tutanak tuttuğu bir olay nasıl olur da devlet sırrı olur. Ortada hiçbir belge yok. Bu olaydan ötürü mahkum olan kimse yok. Sadece Enis bey. Niçin? Çünkü CHP'li. Baskı yapacaklar ama iktidar olanlar şunu unutmasın, hiçbir baskı karşısında hiçbir CHP'li boyun eğmez” dedi. 

‘GİDİCİSİNİZ’

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin değiştirilmesi çağrısı yaptığı “seçim kanununa” dair de konuşan Kılıçdaroğlu, “Hangi demokrasiden, adaletten söz ediyorlar? Hani "milli irade" vardı. Şimdi milli iradeye nasıl kumpas kurabiliriz diye kafa kafaya vermişler. Seçim kanunu nasıl değiştiririz diye... Nasıl değiştirirseniz değiştirin siz gidicisiniz arkadaşlar” ifadelerini kullandı. 

‘YARDIM YAPACAKSAN HEPSİNE YAP’

Koronavirüs salgınıyla ilgili konuşmasını sürdüren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: “Sağlık çalışanları arasında ayrım yaparsan haksızlık yapmış olursun. Tıbbi sekretere, güvenlik görevlilerine, sağlık işçilerine, hasta bakıcılara, hastaların yemeğini hazırlayan aşçılara, radyoloji teknisyenlerine ek ödeme verilmedi. Bunlar doğru değil. Devletin saygınlığına gölge düşürür. Yardım yapacaksan hepsine yap, ayrımcılık yaparsan sen devleti iyi yönetemiyorsun anlamına gelir. Parlamento olarak Covid-19 sürecini nasıl atlatabiliriz. Yeni bir bütçe getirin, ama sosyal devlet olarak. 2020 yılında Türkiye yüzde 5 büyüyecek, hedef öyleydi. Numan Bey açıklama yaptı; eksi 4,5 küçüldük. Bu hedef dünden kayboldu.”

‘EVİNE GÖNDERDİĞİNİZ ESNAF İÇİN YAPTINIZ’

Kılıçdaroğlu, ekonomik kriz ve yoksulluğa işaret ederek, “Bütçe konuşulurken korona virüs yoktu. Yeni bir bütçe yapmamız lazım. Sosyal devleti ayağa kaldıralım, vatandaş bize güvensin dedik bu da olmadı. Yüzbinlerce iş yeri kapandı. Yapılan doğruydu. Peki evine gönderdiğiniz kahveciye ne yaptınız? Biz olsaydık, evinde otur, rahat otur, senin 3 aylık kiranı ben ödeyeceğim devlet olarak derdik. Bu devlet için büyük bir yük değil" diye konuştu. 

Kılıçdaroğlu, “esnafın başına bela” dediği stopaj vergisini de kaldıracaklarını belirterek, “Kira gelirini ben elde etmiyorum, git mal sahibinden al alacaksan. Bunu da kaldıralım dedik. Bu konuda kanun teklifini CHP verdi. Bunun takipçisi ben de olacağım siz de olun. Kaldırılması için kim el kaldırmıyorsa kara defterin bir köşesine yazın. İş yeri kapandı, vatandaşı eve gönderdik. Efendim, para var mı ki bize ödesin? Evet var, işsizlik sigortası fonunda. 131 milyar Türk Lirası. Bu para işçilerin parası. 20 bin öğretmen müjdesi verdiler. Bir türlü kararname çıkmıyor. 20 bin öğretmene maaş ödememek için. İnsaf ya, bu mudur sosyal devlet” diye belirtti.

‘AK PARTİ'YE OY VERME LÜKSÜNÜZ OLAMAZ’

Genç seçmene seslenen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Sizin AK Parti'ye oy verme gibi bir lüksünüz olamaz, yok öyle bir şey. Öğrenim kredisi çekmiş 5 milyon kişi. 280 binine icra geldi. Bütün vatandaşlarıma seslenmek isterim. Akşam olunca diziler izlenir. Diziler bizim akşam hayatımızın önemli bir parçası. O diziler nasıl çekiliyor diye hiç düşündük mü? Hepimizin bildiği sadece yıldızlar, onlar yüksek paralar alıyorlar. Onun arkasında büyük bir ordu var. Bu kişilerin çoğu kayıt dışı çalışıyor. Bunların sahibi bile yok. Işıkçıydı, setçisiydi, yani bu insanlara bir yardım yap. Tiyatro kapandı, sinemalar kapandı. Para var, milleti kandırıyorsunuz. 320 milyon lira para var. Nerede? Kültür Bakanlığı'nda. Bu rakam 2017'ye ait. Şimdi Allah bilir 500 milyon liradır” ifadelerini kullandı.