CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlupartisinin haftalık TBMM grup toplantısında konuştu.CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in açılış konuşmasını yaptığı toplantıda konuşan Kılıçdaroğlu “Her şey çok güzel olacak” sloganlarıyla kürsüye çıktı.Salona teşekkür eden Kılıçdaroğlu, “Her şey çok güzel oldu ama her şey daha da güzel olacak. Güzel bir ülkemiz var, birlikte, huzur içinde yaşamak istiyoruz. Sokaklarda el ele gezmek istiyoruz. Kimliklerimiz, yaşam tarzlarımız farklı olabilir ama bu güzel ülkede huzur içinde yaşamak istiyoruz” dedi.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının satırbaşları şöyle:

GEZİ PARKI DAVASI

"Demokraside yeşile sahip çıkmak, demokrasilerin olmazsa olmazıdır. İnsanlar düşüncelerini ifade edebilirler. Hiç kimse şiddete başvurmadı. Osman Kavala içeride, niçin? FETÖ'cü savcıların hazırladığı iddianameler vardı. Beraat ettiler. Aradan zaman geçti. İntikam alacaklar. Aynı iddianamelerden yola çıkıldı adına da 'Yeniden kıymetlendirme' dediler. Borsa mı bu? Delil varsa getirirsin. Gezi davasına çökmesine yol açacak cümleyi Osman Kavala kurmuş; 'Maden Soros'tan talimat almışım, finanse etmişim. O zaman Soros'un iddianamede yer almaması doğru değil mi'. Amaç Soros değil, amaç gençlerden intikam almak. Gezi olayları Türkiye'nin dünya siyaset tarihine bıraktığı bir izdir. Gezi eylemine katılanların tamamı bizim gençlerimizdir, evlatlarımızdır. Bir eylem yapıyorlar. Onları çağırdılar, Başbakanlık'ta özel görüşmeler yapıldı. Bir süre sonra da bu bitti. FETÖ'nün taktikleri aynen devam ediyor. Kim ne derse desin Osman Kavala boşuna yatıyor. Hiç kimse meraklanmasın Türkiye'nin önü açıldı."

23 HAZİRAN SEÇİMLERİ

"31 Mart'ta bir seçim yapmıştık. Mavi bir gökyüzünde, ağaçların çiçek açtığı bir tablo düşünün. 'Martın sonu bahar' dedik. Ankara, Adana, Mersin'de baharı getirdik ve İstanbul'da baharı getirdik. Ama İstanbul'u hazmedemediler. 'Oyları çaldılar' hırsız nerede? 'Elimizde kamera kayıtları var' hani nerede? Çalmayla siyasi söylemi nasıl yan yana getirirsiniz? Eleştirebilirsiniz, eyvallah. Ama çaldılar demek asla ve asla doğru değildir. 18 gün büyükşehir belediye başkanlığı yaptı. Ankara'da kurulan kumpas sonucu verdi, seçimi iptal ettiler. Bazı çevreler boykot çağrısı yaptı, bazısı sokağa çıkın dedi. Hiçbir tahrike kapılmadık. İstanbulluya güvenmeyip kime güveneceğiz? Haktan, hukuktan bahsedenler sokağa çıkıp yasadışı eylemler yapmazlar. 13 bin 729 oyla kazanmıştı, 23 Haziran'da 800 bini aşkın oyla Ekrem İmamoğlu yeniden seçildi. Bu milletin ahlakına, ferasetine güveniyoruz. Teslim edilen bir hakkın, kapalı kapılar ardında nasıl alındığını gördük. Bütün dünya bizdeki demokrasiyi sorgulamaya başladı. Bütün bunlara rağmen seçime gittik ve güzel bir sonuç aldık."

SEÇİM KAMPANYALARI

"Her türlü iftira yapıldı. Pontus'tan tutun, diplomaya kadar. Bir iktidar partisinin ve onun destekçilerinin ve Cumhurbaşkanı'nın doğrudan doğruya Ekrem İmamoğlu'nu hedef alarak, bütün güçlerini kullanarak seçim kampanyası yaptılar. Medyalar, bürokratları, ekonomik güçleri var. Bizim de Allah'ımız var, inancımız var. Kimseye kötülüğümüz yok, öfke tutmuyoruz. İşi o noktaya taşıdılar ki Erdoğan 'Sisi'ye mi Binali Yıldırım'a mı oy vereceksiniz' deme noktasına geldi. Bunlarda vicdan, ahlak var mı acaba? Allah korkusu kaldı mı acaba? Biz öteden beri Cumhurbaşkanlığı makamına oturan kişinin tarafsız olmasını isteriz. Devletin sigortasıdır. 82 milyonun ahlakına, vicdanına, demokratik kültürüne sesleniyorum. Birisi tarafsız olacağına dair ant içmişse tarafsız kalmalıdır. Bu yemin metni Anayasa'da aynen duruyor. Cumhurbaşkanı'nın tarafsız kalması lazım ya da Cumhurbaşkanlığını kaldırın. Seçimlerde bütün arkadaşlarımız büyük bir soğukkanlılıkla hareket ettiler. Hiç kimseyi ayırmadı, kimsenin yaşam tarzını sorgulamadı. Herkes güzel bir çalışma sergiledi. Hep beraber güzel bir demokrasi destanı yazdık. Bu demokrasi tarihimizin en önemli seçimidir. Herkese yürekten teşekkür ediyorum. İYİ Parti ve Demokrat Parti genel başkanları ve üyelerine... Saadet Partisi Genel Başkanı ve üyelerine, AK Partili kardeşlerime, ülkücü kardeşlerime, HDP'li başkan ve seçmenlerine, Adalet Partisi Genel Başkanı ve arkadaşlarına yürekten teşekkür ediyorum. Hep birlikte 'Türkiye bizimdir' dedik. Bu destan CHP'nin değildir, bu destan demokrasiye susayanların destanıdır."

"İKİ SONUCU VAR"

"Bu seçimlerin iki temel sonucu var. Türkiye için; seçmen ülkedeki siyasilere bir mesaj verdi. Seçmen siyasetin vesayetinde olan yargıya mesaj verdi. Vatandaş Cumhurbaşkanı'nın tarafsız olmasını istiyor. Tarihimiz ve kültürümüz böyle. Cumhurun başındaki kişi 82 milyonu kucaklamalı. 800 bin kişi birden bu mesajı veriyor. Cumhurbaşkanı taraflı mı olmalı tarafsız mı olmalı gelsin referandum yapalım. Dünyaya verdiğimiz mesaj; medyanın özgür olmadığı, aydınların hapsedildiği, milletvekillerinin tutuklandığı ortamda 'Artık demokrasi gelmez' diye düşünce vardı. Biz, her türlü baskıya rağmen, bu ülkenin dokularında demokrasi vardır dedik ve dünya bunu kabul etti. Türkiye'den demokrasi açısından umudunu kesmişlerdi. Baskı, şiddet var diyorlardı. Biz destan yazarak demokrasiden yana oy kullandık dedik, dünya şaşkınlık içinde izliyor. İstanbul seçimleri bir İstanbul seçimi değildir. Milletvekillerimizin katıldığı uluslararası toplantılarda sorulan ilk soru İstanbul seçimleriydi. Dünya demokrasi azmimizi yakından izliyor. Kazanan sadece Ekrem İmamoğlu değil, kazanan demokrasidir, kazanan Türkiye'dir."

EKONOMİDEKİ DALGALANMA

"Demokraside bir çıtayı aştık. Bu ekonomide de zorunlu kılıyor. Ekonominin yöneticileri var. Üreten bir Türkiye güçlü bir Türkiye'dir. Ama ekonomide ciddi sorunlar var. Düşündüğümüzde çok daha ciddi sorunlarımız var. Ekonomi tepe taklak gidiyor. Şimdi 'Sorumlu benim demek' dış güçler sorumlu değil demektir, esnaf sorumlu değil demektir. Yetkiyi aldı, Türkiye aile şirketi gibi yönetilmeye başlandı. Türkiye, aile şirketi gibi yönetilemez. İki sorunun cevabını arayacağız; Ekonomide kriz var, faturayı kim ödeyecek? Faturayı sadece vatandaş değil; sanayici, çiftçi ödeyecek. Üreten kesimler üretecek. Son 4 ayda tam 600 bin kişi icralık oldu. Bir kişi işsizlik nedeniyle intihar ediyorsa kendimizi sorgulamak zorundayız. Bu memleket nereye gidiyor? Sanayici, çiftçi, üreten ödüyor. Sade vatandaş da ödüyor. Mutfaklarda yangın olduğunu iyi biliyoruz. Sorunlara doğru teşhis koymak zorundayız. İkinci soru; memleketi bu hale kim getirdi? İktidar getirdi. Bunun altyapısını da rejim oluşturdu. Tek adam rejimi değişmeli. Tek adam rejimi felaket getirdi, yoksulluk getirdi, enflasyon getirdi. Devletin çalışmadığını gördük. Ekonominin kontrol edilmediğini gördük. Vatandaşın borç batağında olduğunu gördük. Adaletin yok edildiğini gördük. FETÖ borsası kurulduğunu gördük. Tek adam rejiminde TBMM'nin iş yapamaz hale getirildiğini gördük. Bu yanlıştan dönelim. Vatandaş demokrasi istiyor, iktidardan hizmet istiyor, huzur istiyor, hak-hukuk ve adalet istiyor. Vatandaş tarafsız bir cumhurbaşkanı istiyor, yandaş medya değil özgürce haber alabileceği medya istiyor. Vergilerin nerelere harcandığını öğrenmek istiyor. Bunları vatandaş bilmiyor. Bunları TBMM'deki hiçbir milletvekili de bilmiyor. Parlamentonun, 600 milletvekilinin ne hale düşürüldüğünü görüyor musun? Vatandaş insanca, hakça bir düzen istiyor. Bütün partilere açık çağrımdır; vatandaşın bu beklentilerini karşılamak için her şeye hazırız. Tek adam rejimini kaldıralım güçlü bir demokratik sistem kuralım.""

BELEDİYE BAŞKANLARI İÇİN 7 KURAL

Asıl görevimiz şimdi başlıyor. Seçimlerde çok iyi çalıştık, çok güzel. Şimdi iş başa düştü. Şimdi belediye başkanlarımıza büyük görevler düşüyor. Halkçı belediyecilik anlayışı ile yola çıkacaklar. 7 kuralı sayıyorum. 7 kurala bütün belediye başkanları uyacak. CHP 82 milyonun partisidir artık. Oy versin vermesin taşeron işlerin sorununu nasıl çözdüysek, Türkiye'nin sorunlarını da çözmeye talibiz. Nedir 7 kural:

1. Yönettiğiniz belde insanlarının inançları, kimlikleri, yaşam tarzları itibariyle ayırmayacaksınız; herkesi kucaklayacaksınız.

2. Hizmeti belli kişiler, zümreler, akrabalar için değil; halk için yapacaksınız.

3. Beldenizde fakir mahallelere pozitif ayrımcılık yapılacak, yatırımlara bu bölgelerde öncelik verilecek. Kadınlar ve dezavantajlılar lehine karar alacaksınız.

4. Yoksullara yardım yaparken insan onurunu koruyacak, teşhir etmeyeceksiniz.

5. Harcadığınız her kuruşun hesabını millete vereceksiniz. İsrafla mücadele edeceksiniz.

6. Belediyede yönetici atamalarında kesinlikle liyakat sistemine uyacaksınız. İşi ehline vereceksiniz.

7. Belediyeyi adaletle yöneteceksiniz.