MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AİHM’in serbest bırakıldın kararının ardından eski HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’ın ‘tıpış tıpış uğurlanacağını’ söyleyen CHP lideri Kılıçdaroğlu’na “Kimliksiz garabet” dedi. Bahçeli, “Patır patır cinayet işleyen katilleri azmettiren, bunlara yardım ve yataklık yapan canilerin tıpış tıpış serbest kalacağı bir dünya, bir Türkiye yoktur” diye Kılıçdaroğlu’na yanıt verdi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Bahçeli'nin sözlerine karşılık, "Hayatı boyunca, sadece düşüncesini açıkladı diye insanları hapse atarsanız, bu yanlıştır. Dünyanın gidişine terstir" dedi. Kılıçdaroğlu, eski bakanlardan Fikri Sağlar’ın “Türbanlı bir hakimin hakkımda sağlıklı bir karar vereceğini düşünmüyorum” şeklindeki sözlerine sert tepki gösterdi: "Böyle bir ayrımcılığı asla kabul etmiyor ve doğru bulmuyorum." 

Kılıçdaroğlu, yılın son gününü İstanbul’a ayırdı. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile bir araya gelen Kılıçdaroğlu Kemerburgaz’daki “Atık Yakma ve Biyometanizasyon Tesisleri”nde incelemelerde bulunup, Hacıosman’daki Atatürk Kent Ormanı’nda yürüyüş yaptı. Kılıçtdaroğlu, daha sonra gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

CHP Lideri, "2021’den ne bekliyoruz?" sorusuna, "2020’de pek çok sorunumuz oldu; acılar yaşadık, depremler oldu, şehitlerimiz oldu. 2021 yılına hepimiz umutla başlayacağız. 2021 yılının acısız, güzel ve sağlıklı bir yıl olmasını, Kovid-19’un artık ülkemizden ve dünyadan gitmesini istiyoruz. Çocuklarımız, okullara gitsinler, öğrensinler, sosyal yaşamın içinde yer alsınlar. Hayatın güzel olmasını istiyoruz ve diliyoruz. Bu akşam da bütün yurttaşlarımızın huzur içinde bir akşam geçirmelerini diliyoruz. En büyük arzumuz bu” diye karşılık verdi.

“BİNLERCE İNSAN, ÇÖP KONTEYNERLERDER BESLENİYOR”

Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ekonomik reformlardansöz ettiği, özgürlüklere değindiği ve sanatçılarla ilgili değerlendirmelerinin yer aldığı yeni yıl mesasıyla ilgili de şunları söyledi:

"2020’de, sadece pandemi süreci değil, depremler değil, ekonomi konusunda da kötü bir yıl geçirdik. Yoksulluk derinleşti. Malum, açık; binlerce insan, çöp konteynerlerden besleniyor. Dolayısıyla ekonomide ciddi bir değişime, ciddi bir dönüşüme ihtiyaç var. Yani faiz ve döviz ekseninden ekonominin kurtarılarak; üretim, yatırım ve istihdam eksenine dönmesi lazım. Eğer bunu yapabilirlerse, çok güzel bir şey yapmış olurlar. Milyonlarca üniversite mezunu bu ülkede işsizken, herhalde bunun bir sorumlusu vardır. O sorumlu, ‘Ben, milyonlarca işsize iş bulacağım. Ekonomiyi düzelteceğim, ekonomide reform yapacağım’ diyor. Bunları yaparsa, alkışlarız. Bu kadar basit. Keşke herkesin işi olsa. Keşke herkes rahatlıkla, huzur içinde çalışsa, üretse, alın teri dökse, kazandığı parayla akşam evine huzur içinde dönse. Bizim de en büyük arzumuz bu. Bunu vadediyor ve gerçekleştiriyorlarsa, benim de görevim onları alkışlamaktır. Ama bunu yapmıyorlarsa, kimse kusura bakmasın ben o zaman eleştiririm. Yani Londra’daki bir avuç tefeciye değil, bu ülkenin insanlarına çalışacaklar. Eğer akılları başlarına gelmiş, ‘Artık biz faizcilere değil, tefecilere değil, kendi halkımıza, kendi işsizimize çalışacağız. Onlara istihdam yaratacağız’ diyorlarsa, benim başımın üstünde yerleri vardır.”

“SANATÇILAR, AYKIRI İNSANLARDIR, DÜŞÜNCELERİNİ ÖZGÜRCE İFADE EDERLER”

Sanatçılarla ilgili de şunu ifade edeyim: Sanatçılar, aykırı insanlardır. Düşüncelerini, özgürce ifade ederler. Dünyanın her tarafında, çağların her döneminde de sanatçılara her zaman saygı duyulmuştur. Sanatçılar, her zaman toplumun saygın bireyleri olarak görev üstlenmişlerdir. Sanatın 7 dalında da insanlar çalışmışlardır, görevlerini yapmışlardır. Bu vesileyle ben, bütün sanatçılarımızı saygıyla anmak isterim. Pandemi süreci içinde, özellikle sanatçılarımızın önemli bir kısmı büyük bir ekonomik krizle de karşı karşıya kaldılar. Belediyelerimiz, bu konuda sanatçılara büyük destekler verdiler, vermeye de devam ediyorlar. Umarım 2021 yılında pandemi sona erer ve sanatçılarımız da sanatlarını icra etmeye devam ederler.”

“SADECE DÜŞÜNCESİNİ AÇIKLADI DİYE  İNSANLARI HAPSE ATARSANIZ, BU YANLIŞTIR”

Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, sosyal medyadan yaptığı "Patır patır cinayet işleyen katilleri azmettiren, bunlara yardım ve yataklık yapan canilerin tıpış tıpış serbest kalacağı bir dünya, bir Türkiye yoktur’ diyor 2021 için…" açıklamasını da değerlendirdi. Kemal Kılıçdaroğlu, şunları ifade etti:

"Tam tersine; şiddeti kim hayatının bir parçası olarak kabul ediyorsa, insanları öldürüyorsa, cinayet işliyorsa, bunların tamamına karşıyız. Ama hayatı boyunca, sadece düşüncesini açıkladı diye insanları hapse atarsanız, bu yanlıştır. Dünyanın gidişine terstir. Elbette ki herkesin siyasi görüşü, yaşam tarzı, kimlikleri, inançları farklı olabilir. Biz, bayrağımızın altında huzur içinde; bir arada, kardeşçe yaşamak istiyoruz. Neden ayrılalım? Niye kavga edelim? Siyasiler bizi kavga ettirmek istiyorlar. Ben, o tuzağa düşmeyeceğim. Ben, 83 milyon yurttaşımızı kucaklayacağım. Hangi kimlik, partide ya da yaşam tarzında olursa olsun, Türkiye’nin ya da dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın, benim insanım, çok değerlidir ve ben o insanların düşüncesine, inancına, kimliğine saygı duymak zorundayım. Peki benim derdim nedir? Eğer o açsa, ben de açım. O işsizse, ben de işsizim. Ben ona iş ve aş bulacağım. Huzur içinde akşam evine gidecek. Siyasetçinin derdinin bu olması lazım. Siyasetçiler neden kavga eder? Vatandaş açsa, ‘Onun karnını neden doyurmadın’ diye benim sorma hakkım var. Çünkü ben, iktidar değilim. İktidarsam, onun bana bu soruyu sorma hakkı var; ‘Sen iktidarsın bu insanlar neden aç?’, ‘Bu kadar insan neden çöp koyteynerlerden geçiniyorlar’ diye. İnşallah göreceksiniz önümüzdeki süreçte, iktidara geldiğimizde, bütün bu sorunlardan Türkiye’yi arındıracağız. Samimiyim, inanıyorum. Türkiye, zengin bir ülke. Türkiye’nin kaynaklarını bir avuç tefeciye yedirmeyeceğim. Bu ülkenin insanı, esnafı, memuru, emeklisi, çiftçisi için kullanacağım.  Kim üretiyorsa, kim alın teri döküyorsa benim başımın üstünde yeri var. Onlar için çalışacağım. İBB Başkanı’mız Ekrem Bey de burada. Az önce belediyeyle ilgili bazı bilgiler verdiler. Burada kaç kişi çalışacak hem de üretim yapılacak. Burada hem çevre açısından hem üretim açısından, üretilen elektrik açısından ekonomiye ciddi katkı var. Duran bir yer, ayağa kaldırılıyor. Kavga değil, bu işleri yapmamız lazım. Bunları yaptığımız takdirde büyüyeceğiz.”

“TÜRBAN AYRIMCILIĞINI ASLA KABUL ETMİYOR VE DOĞRU BULMUYORUM”

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin "Sık sık, ‘Türban gündemden kalkmalı, başörtüsü konuşulmamalı’ diyorsunuz. Sayın Fikri Sağlar’ın dün bir yorumu oldu, 'Türbanlı bir hakimin hakkımda sağlıklı bir karar vereceğini düşünmüyorum' şeklinde. Siz böyle bir düşünceyi paylaşır mısınız?" sorusu üzerine de şunları dile getirdi:

"Nasıl paylaşırım arkadaşlar? Çağın neresindeyiz biz? Kişi, başörtüsü takar, takmaz. Bu onun tercihidir. Peki benim görevim nedir? Onun tercihine saygı duymaktır. Hakim, hukukun üstünlüğü ve vicdanı kanaatine göre karar verirse, adaleti yerinde dağıtırsa, gerçek anlamda hakimdir. Başımın üstünde yeri vardır. Başörtüsü takıp takmaması ayrı bir şey. O, onun yaşam tarzıdır. Buna benim saygı duymam lazım. Ben, saygı duyarken gerçek anlamda adalet dağıtmasını bekleyeceğim. Adalet dağıttığı sürece hiçbir sorunum yok. Bizim Parti Meclisi’mizde de üstelik hukuk mezunu arkadaşlarımız var. Görev yapıyorlar. Böyle bir ayrımcılığı asla kabul etmiyor ve doğru bulmuyorum.”

“ONLAR KATAR YERLİSİ”

"Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir konuşmasında yerli ve milli muhalefetten söz etti. Sizi de yerli ve milli muhalefet olmamak ile suçladı. Başka bir şey daha ima etti. Yeni yılda yerli ve milli muhalefetin oluşması için katkıda bulunacağını söyledi. Sarıgül, İnce ya da Cem Uzan gibi isimler bu anlayıştaki muhalefetin bir parçası olabilir mi?" sorusuna da Kılıçdaroğlu şu yanıtı verdi:

"Ben, onları bilmem. Samimi söylüyorum; yerliyim arkadaşlar, milliyim arkadaşılar. Peki onları nasıl tanımlamak gerekir? Onlar Katar yerlisi. Ben, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yerlisi ve millisi bir vatandaşım. Onlar da Katar yerlisi. Eğer ayırmak gerekiyorsa, bunu bir espri ile sonlandıralım. Yerli ve milli olma; bu ülkenin kaynaklarını bu ülkenin insanları için kullanmak demektir. Bu ülkenin kaynaklarını ve gelirlerini Londra’daki bir avuç tefeciye teslim edenler, yerli ve milli olamazlar. Kendi ülkesinde, kendi vatandaşından dolarla borç alanlar ve faizle borç ödeyenler Türk Lirası’na itibar etmeyenler, yerle ve milli olamazlar. Kendi ülkenden kendi vatandaşından dolarla borç alıyorsun. Dolarla faiz ödüyorsun. Bir de diyorsun ki, ‘Ben, yerliyim ve milliyim.’ Bu doğru değil; kabul etmiyorum. Yerli ve millik; kendi ülkesinin çıkarları için hareket etmektir. Birsinden telefon geldikten sonra bir hafta içinde papazı teslim ederseniz, bu yerli ve milli mi oluyor? Neresi bunun yerli ve milli Allah aşkına? Yeni yıla giriyoruz arkadaşlar; bunları konuşmayalım. Yeni yılda umut vaat edelim. Vatandaşlarımız huzur içinde bir akşam geçirsinler. İnşallah 2021 huzur içinde gireceğiz. Herkes mutlu olsun, güzel bir akşam geçirsin. Herkes evinde çoluk çocuğu ile beraber huzur içinde yaşasın. Biliyorum yüz binlerce huzursuzluk var. Yüz binlerce evde işsiz var, üniversite mezunu işsizler var. Mühendisler ver mimarlar var, jeologlar var. Hayatın her hayatında çalışan, üniversite mezunu işsizlerimiz var. Onlara da 2021 yılında umut vermek istiyorum. İnşallah ilk iktidar değiştiğinde, umuyorum en kısa sürede herkesin işi olur, herkesin aşı olur. Her evde bereket olur. Her evde tencere kaynar. Türkiye Cumhuriyeti devletinde 21 yüzyılda hiçbir çocuk yatağa aç girmez.”

“EMEKÇİLER, ‘CHP İYİ Kİ BÜYÜKŞEHİR’İ ALDI’ DİYE DUA ETSİNLER”

Kemal Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin yönelttiği  "İçişleri Bakanlığı’nın İBB’deki yolsuzluk dosyaları için müfettiş görevlendirmesi hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?" sorusu üzerine "korkacağımız bir şey yok" yanıtını verdi. Kılıçdaroğlu, bu konudaki görüşlerini şöyle ifade etti:

"Eğer İçişleri Bakanlığı, ‘Ekrem Bey’in el attığı dosyaya ben de el atmak istiyorum. Dolayısıyla ben de tespit etmek istiyorum’ diyorlarsa, gelsinler zaten. Bizim çekineceğimiz, korkacağımız hiçbir şey yok. Ekrem Bey, bütün ihaleleri şeffaf yapıyor mu; yapıyor. Bütün ihaleleri Youtube üzerinden yayınlıyor mu; yayınlıyor. Belediye başkanlarımız böyle çalışıyorlar, her kuruşun hesabını millete veriyorlar. Önemli olan şu: Yaptığınız harcamaları, verdiğiniz emeği halka anlatıyorsanız ve halktan sürekli destek alıyorsanız, bundan daha güzel bir şey olamaz. 11 Büyükşehir Belediye Başkanımız, il, ilçe başkanlarımız böyle çalışıyor. Devasa Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yapamadığı 3 bin 100 liralık asgari ücreti de bizim belediye başkanlarımız uygulayacak. İBB'de çalışan çok sayıda emekçi oturup kalksın, ‘CHP iyi ki Büyükşehir’i aldı’ diye dua etsinler. Burada da asgari ücret net 3 bin 100 lira olacak. Geçen dönem de asgari ücreti yükseltmiştik ama İBB yükseltmemişti. Çünkü, o zaman Ekrem Bey, Başkan değildi. Şimdi Ekrem Bey, Başkan oldu; o da asgari ücreti en az 3 bin 100 lira yapacak. Öyle mi Sayın Başkan? (Yaptık efendim) Yaptık diyor, gayet güzel. Kimin için çalışıyoruz? Alın teri döken işçi için çalışıyoruz. O da evine huzur içinde gitsin. Açlık sınırında asgari ücret mi olur? Adı üstünde, minimum en düşük ücret. Bundan gelir vergisi alıyorsunuz; insan utanır ya. Bunun nesinden vergi alacaksın? Çünkü zaten işçi aylığını alırken vergi kesiyorsun, harcamayı yaparken de vergi kesiyorsun. Otobüse binerken vergi veriyor. Elektrik, doğalgaz, yakıt, arabası olsa benzin... Çocuğuna oyuncak alacak, yine vergi verecek. Yetmedi mi arkadaşlar ya? Öbür taraftan bakıyorsun; 5'li çeteye dünyanın milyarlarca liralık vergi avantajı var. O avantajı neden işçiye vermiyorsun? İşçi hangi koşullarda çalışıyor? Bazen eksi 20-25 derecede çalışıyor, emek harcıyor. Aldığı parayı hak ediyor. Devlet, onun hakkını teslim etmeli. Eğer CHP'li belediyeler, 3 bin 100 lira net asgari ücret veriyorlarsa, bundan utanması gerekenler devleti yönetenlerdir.”(ANKA)