CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu erken seçim çağrısı yaparken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, “Haydi Erdoğan, vakit tamam; seçim zamanıdır. Allah’ını seversen seçimden kaçma, artık kaçma kardeşim. Korkunun ecele faydası yok, sen de farkındasın bu durumun. Haydi Erdoğan, er meydanında bekliyorum seni. Zaman sandık zamanıdır. Milletten korkma” diye seslendi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:

SANDIĞA ELİMİZİ VİCDANIMIZA KOYUP GİTMEMİZ LAZIM

19 yılın sonunda Türkiye neden bu hale geldi? Neden Türkiye ayrışıyor, ayrıştırılıyor? Hangi siyasi akıl bunu yapıyor? Akılsızlık demek lazım aslında. Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye bu kadar kirlenmemişti. Yarın sandığa gittiğimiz zaman elimizi vicdanımıza koyup gitmemiz lazım. Gerek ben gerek milletvekili arkadaşlarım zaman zaman vatandaşlarla bir araya geliyorum.

MELİH BULU GİBİ DRAMATİK TABLOYLA KARŞI KARŞIYAYIZ

Geçen cumartesi gençlerle bir araya geldim. Onlara sözüm oldu, onların da kaygıları var. Hepinizin huzurunda, bütün milletvekili arkadaşlarım dinlesin diye, onlara verdiğim sözleri tekrarlamak istiyorum. Sevgili gençler, istediğiniz özgürlüğü, özlediğiniz özgürlüğü size vereceğim. Öyle bir özgürlüğe kavuşacaksınız ki iktidara getirdiğiniz kişiyi en sert şekilde eleştireceksiniz. Sabah kapınız çalınıyorsa onun polis değil sütçü olduğunu anlayacaksınız. KYK’dan kredi almışlar, büyük kısmı işsiz, Erdoğan’ın iki eli onların yakasında. ‘Borçları ödeyin.’ İşe girmemişler, nereden ödeyecekler? İktidara geldiğimizde, faizin tamamını sıfırlayacağız. Sigortalı işe girdikten sonra borçlarını ödemelerine imkan sağlayacağız. 19 yılda yurt sorununu çözemediler. En geç bir yıl içinde öğrenciler için yurt sorunu kalmayacak. Gençler, benim size vaadimdir, tümünü gerçekleştireceğim. Avrupa’nın en ağır işleyen internet sistemine en yüksek parayı ödüyoruz. Fiber altyapı planlarını hayata geçireceğiz. KPSS sınavına gençler giriyor ama torpil yoksa sözlüde eleniyorlar. Onlara söz verdim. Sözlüyü kaldıracağız, torpili bitireceğiz. Eğitim, sağlık, sosyal güvenlik engelli kadrolarının tamamını dolduracağız. Tarımın olduğu yerde belli büyüklüğü taşıdığı takdirde oraya bir ziraat mühendisi göndereceğiz, çiftçiye yardım edecek. Hayvancılık varsa bir veteriner görevlendireceğiz. Dijital ticaretin önünde bütün engelleri kaldıracağız. Bütün organize sanayi bölgelerinde teknoloji liseleri kuracağız. Staj yapacaklar, sosyal güvenlik primlerini devlet ödeyecek. Biz buna ‘eğitim garantili istihdam’ diyoruz. Bunu yapacağız. Hepimizin yakındığı üniversiteler. Melih Bulu gibi dramatik tabloyla karşı karşıyayız. Nasıl size özgürlük alanı genişletiyorsam, aynı şekilde üniversiteler de özerk olacak. Üniversiteler kendi rektörünü kendi seçecekler, siyaseti bulaştırmayacağız. Gençlerin çevre konusundaki duyarlılıklarını biliyorum. Bu vesileyle İkizdere’deki direnen kadın kardeşlerime selamlarımı gönderiyorum. Gençlere söz verdim. Yaşadığınız kente asla ihanet edilmeyecek. Bizim dışımızdaki can dostlarımızın korunduğunu da göreceksiniz. Kimse ötekileştirilmeyecek. Bunları anlattım. 300-310 kişiyi de dinledim.

RİZELİ KARDEŞLERİM GELECEĞİM, SİZLERLE KONUŞACAĞIM

Çay üretimi başladı, üreticiler şikayetçi. Çay Kanunu niye çıkarmıyorsunuz’ diye sormuyor musunuz? Söz ben hazırlayacağım ama çay üreticileriyle bir araya geleceğiz. Kota ve kontenjanın kaldırılması lazım. Ekmiş, emek harcamış, gübrelemiş, kesiyor, satacak. ‘Kontenjan var.’ Ne yapsın bu adam? Çayda taban fiyat açıklanması lazım. Ayrıca çay ithalatı uygulamasına son verilmesi lazım. Çay Türkiye’de kardeşim. Rizeli kardeşlerim, geleceğim, sizlerle oturup konuşacağım. Türkiye’nin sorunları nasıl çözülür, anlatacağım. Çay Rize ve Artvin için stratejik üründür. Fındık stratejik üründür.

ZAMMIN TEK SORUMLUSU RECEP TAYYİP ERDOĞAN

Pandemiyi yaşıyoruz biliyorum. Çekini, senedini ödeyemeyen esnafın kara listeye girdiğini biliyorum. İntihar eden esnafı da biliyorum. Pandemi başından beri sorunun nasıl çözüleceğini anlattım. Kimse çıkıp Erdoğan’a ‘bu yanlıştır’ diyemiyor. Çünkü fırça yiyecek. Düşüncesini açıklayana hakaret ediyor. 17 madde halinde açıkladım. Esnafa kredi verdin de nasıl ödeyecek? Sonuçta bir karar aldılar 1 milyon 150 bin insana 3 bin lira. 235 bin esnafa da 5 bin lira hibe ödemesi yapıldı veya yapılacak. Geçen yılın mart ayında bankalara borçlu olan esnaf sayısı 3 milyon 412 bin 612. Bu yıl bu rakam 4 milyon 157 bin 991’e çıktı. Bu krediden üç esnaftan sadece biri yararlanıyor, diğerleri yararlanamıyor. Toplam 1 milyon 381 bin esnafa 4 buçuk milyar civarında bir para ödeyecekler. Parayı nereden karşılayacaklar? Bunun için oturdular, düşündüler. Hazine tam takır. 128 milyar dolar da gitti. ‘Paraya ihtiyacımız var ne yapalım en çok tüketilen ürünlere insafsız zam yapalım’ dediler. Zammın bir tek sorumlusu var. Erdoğan şahsım hükümeti. Kaç lira toplanacak vatandaştan 12 milyar 460 milyon lira. 7 ayda toplayacak ama esnafa bir sefere mahsus olmak üzere 4 buçuk milyar ödeyecek. Yandaş müteahhitlere verdiği parayı hiç aksatmıyor. Tık diye ödüyor. Benzine, mazota insafsız zam yaptılar ama bir şey daha yaptılar. Beşli çetenin de içinde olduğu 21 elektrik dağıtım şirketine devletin sattığı elektrikte yüzde 17 buçuk indirim yaptılar. İndirim vatandaşa yansıyor mu? Hayır yansımıyor. Bunlar devleti yönetemiyor.

BUNLARIN MAFYADAN NE FARKI VAR

Mafyaya teslim olan bir siyasi iktidar… Mafyanın satın aldığı bir siyasi iktidar… mafyanın talimat verdiği bir siyasi iktidar. Talimatı koşulsuz yerine getiren bir siyasi iktidar… Hukukun üstünlüğünü göz ardı ederseniz ne olur? 29 Ağustos 2018, PM toplantısında şu cümleyi kullanmışım: ‘Devleti demokratikleştirmezseniz, devlet süratle organize suç örgütü haline dönüşebilir.’ 16 Ekim 2018, grup toplantısında, ‘hukukun üstünlüğü ilkesinin gereğini yerine getirmezseniz devlet hukuk devleti olmaktan çıkar organize suç örgütü niteliğine bürünür.’ Geldiğimiz nokta budur. Zamanında uyardık. Onların tek gözü var, ceplerine girecek para. Öyle bir noktaya geldik ki bugüne kadar hiç karşılaşmadığımız olaylarla karşı karşıyayız. Mafya liderleri bildiri yayımlıyorlar. ‘Cumhur İttifakı’na desteğiz’ diyor ama Millet İttifakı’na eleştiriyor. Mafya, Cumhur İttifakı’na destek veriyor. Bildiriyle… Gizlemeye gerek yok. Eğer bir ülkede soygun, hırsızlık, uyuşturucu kaçakçılığı aleni yapılıyorsa, arkasına siyasi destek alınmadan bu olmaz. Siyasi destek var. Yeraltı suç örgütleri ‘ben seni destekliyorum’ diye bildiri yayınlıyor. Nasıl bir ülkede yaşıyoruz? Bazen devletin içindeki yasal unsurlarda belli kaynakların üzerine çözüyorlar. Merkez Bankası’nın 128 milyar doları arka kapıdan gitti. Bunların mafyadan ne farkı var? Bir protokol kanuna aykırı, arka kapıdan dolaşıyorsunuz, çöküyorsunuz üzerine. Mafya da çöküyor siz de çöküyorsunuz, ne farkınız var sizin mafyadan. Tank palet fabrikasına çöktüler. Ordunun namusuna ve şerefine çöreklenen adamın, mafyadan ne farkı var aynı mafya düzeni değil mi?

YAZIKLAR OLSUN

’15 Temmuz’ deyip deyip geziyorlar, ortalıkta. 15 Temmuz şehitlerin, Beşiktaş’taki şehitlerin paralarının üzerine çökecekleri kimin aklına gelir. Mafya düzeni ile bunun arasında bir fark var mı? Bunu yapan iktidardaki mafyadır. Serik’te bir rüşvet olayı gündeme geliyor. İki bakan, vali, AK Parti ve MHP milletvekilleri, 500 bin liralık rüşvet tartışılıyor. Serik Belediye Başkanı kalkıp aynen şu cümleyi kullanıyor. ‘Devletin bakanı olarak bunu biliyor ve üzerine gitmiyorsanız, yazıklar olsun.’ 500 bin liranın üzerine kim çöktü. Onu koruyan iki bakan, sessiz kalan AK Parti ve MHP milletvekilleri çökmedi mi?

‘HAYIR’ DİYEN KİMSE NAMUSLU DEĞİLDİR

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, çöktü Ticaret Bakanlığı’na. Kocasıyla şirket kurdu. Kendi bakanlığına dezenfektan aldı. Hesabını soran var mı? CHP dışında yok. Mafya düzeni ile bu düzen arasında ne fark var? Araştırma önergesi verdik, ‘araştıralım’ diye. AK Parti ve MHP milletvekilleri, ‘hayır bu mafya düzenine devam edeceğiz’ dediler. Hırsızlığın, yolsuzluğun araştırılmadığı bir Meclis olabilir mi? Parlamento hırsızları koruyan bir organ haline dönüştürülebilir mi? Dürüstlükten, namustan, ahlaktan söz ediyorlar. Buna ‘hayır’ diyen kimse alıklı, dürüst namuslu değildir. Ne zamandan beri TBMM, hırsızlardan, mafyadan yana oldu. Böyle bir rezalet Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiştir. Kalkan her al, yolsuzluğa, hırsızlığa ‘evet’ diyorsa, ben onlara ‘hırsızsınız’ derim.

HER AY 10 BİN DOLAR RÜŞVET ALAN SİYASETÇİ KİM?

İçişleri Bakanı açıklama yapıyor. Devletin televizyonunda. ‘Ben ne yapayım, kim keklemiş ise hesabını ondan sorsun, ayda 10 bin dolar hangi siyasetçiye gönderiyorsa ondan sorsun.’ Türkiye Devleti’nin İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturan İçişleri Bakanı söylüyor. ‘İyi araştıralım’ dedik. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını savunmak bizim görevimiz. Buna da ‘hayır araştırmayın’ dediler. TBMM Başkanlığı’na dilekçe verdik. Meclis’te reddedildi, reddeden AK Parti ve MHP milletvekilleri. Sormak istiyorum, sizi de mi birileri kekliyor acaba, birileri size de mi avantaj sağlıyor. Meclis Başkanı’nın bu olay karşısında aciz olmaması lazım. Kim her ay 10 bin dolar rüşvet alıyorsa, kamuoyuna açıklamak zorundadır. Çağırmalıdır Süleyman Soylu’yu. Efendim, savcı çağırırsa adını verecekmiş. Memlekette savcı mı kaldı? Hepsi kör, sağır, dilsiz. Bir yerden talimat bekliyorlar, yukarıdan, Erdoğan’dan. Kim bu her ay 10 bin dolar rüşvet alan siyasetçi? 10 bin dolar rüşveti mafyadan alıyorlar, yeraltı çetelerinden alıyorlar. Mafya bir siyasetçiyi besliyorsa her ay 10 bin dolarla en az 100 bin dolar para kazanıyordur. Böyle bir rezaleti Türkiye yaşamadı. Sarayda tam bir Bizans entrikaları var. Tam bir rezalet. Mafya, yeraltı örgütleri oturuyor, çarşaf çarşaf açıklamalar… Herkes büyük bir dikkatle dinliyor, niçin dikkatle dinlemiyor? Devlet saydam olmadığı için. Bir yeraltı çetesinin lideri dikkatle dinleniyorsa, iktidarda sorun var demektir. Devleti yönetemiyor, devlete de çöreklenmiş bunlar. Emin olun bunlarda Allah korkusu yoktur. Para için yapmayacakları hiçbir şey, para için satmayacakları hiçbir şey yoktur.

ÜLKEYİ MAFYAYA TESLİM EDEN ERDOĞAN’DIR

Türkiye’yi uyuşturucu cennetine döndürdüler ya. Kişiler kurumlar belli. Bir cumhuriyet savcısı dahi dava açamıyor. Niye iktidar sahipleri tarafından el üstünde tutuluyorsun? Çünkü ailelerine, çocuklarına her şeyi veriyorlar. Bütün bu rezaletler yaşanırken, ağzını açıp tek laf etmiyor. Dün aklıma şu soru geldi. Bu ülkede TBB vardı değil mi? Savunmayı temsil ediyor değil mi? 128 milyar dolar gibi o da arazi. Eğer Erdoğan ‘her şeyin sorumlusu benim’ diyorsa devleti mafyaya teslim eden de Erdoğan’dır. Hep söylüyorum. Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti için artık bir milli güvenlik sorunudur.

RÜZGARLAR FIRTINAYA DÖNMEK ÜZERE

Özel bir sunuş yapmak isterim size; sevgili halkımıza, yol arkadaşlarıma özel bir sunuş yapmak isterim. Milyonlarca aile geçimini sağlayamıyor, bir gerçek. Çok sayıda öğrencimiz yoksulluk içinde okulunu bitirmeye çalışıyor.  Kadınların hakları bir gece yarısı kararname ile ellerinden alınıyor. İktidar, ne kadar kadınının ölümü tolere edilebilir hesabı içinde. Çeteler gençlerimizin geleceğini çalmak istiyor.  Cumhuriyetimizin ruhunu tüketmenin hesabı içindeler hepsi. Ülkemiz derin bir karanlığa saplandı.  Hep birlikte, yol arkadaşlarımızla birlikte sokaklardayız, insanlarımızın yanındayız. Farkındaysanız o sokaklarda değişim rüzgarları esiyor.  Sırça köşklerden konuşan bir Cumhuriyet Halk Partisi uzun süredir yok.  İnsanlarımızı dinliyoruz. Endişelerini diniyoruz. Korkularını dinliyoruz. Güvenlerine ihanet eden bu iktidarı dinliyoruz.  Hayal kırıklıklarını dinliyoruz. Rüzgarlar fırtınaya dönüşmek üzere. Halkımız eski statükocu tartışmaları yeterince yaşadı, gördü ve dinledi. Açık konuşalım. Samimi olalım. Yıllarca biz de buna bir parça da olsa katkıda bulunduk. Bu halk daha iyisini hak ediyor sevgili dostlarım, hep hak etti. Bu yüzden değişiklik yapmaya, değişimi yönetmeye cesaret etmeliyiz. Cesareti olmayan şimdi söylesin ve aramızdan ayrılsın. Sizden halkımız için önemli olan konuları ele almanızı istiyorum.

HERKESİN MİDESİ KALKIYOR ORTAYA DÖKÜLEN PİSLİKLERDEN

Bu ülke artık bu iktidarı taşıyamıyor.  Bu ülkenin namuslu, onurlu, çalışkan insanları, bu iktidarın yalanlarını ve çarpıtmalarını artık taşıyamıyor. Herkesin midesi kalkıyor ortaya dökülen pisliklerden.

Görevde geçirdikleri 19 yılın sonunda, her ay bir rezilliği bir diğer rezillikle unutturdular. Namuslu halkımız artık bunlara tahammül edemiyor. Ama soru şu. Biz hazır mıyız halkımızın taleplerine? Değişmeye ve değiştirmeye hazır mıyız?

SEFERE ÇIKMAYA HAZIR MIYIZ?

Artık bu ülke AK Parti ile vedalaşmaktadır. Bizim için de kiri temizleme zamanıdır. Beni tanıyorsunuz sevgili dostlarım. Sırtıma koymaya çalıştıkları tüm iftiralara, pisliklere ve saldırılara rağmen, hiç geri adım atmadım. Nerede durduğumu biliyorsunuz ve nasıl savaşacağımı da biliyorsunuz. Bu bir seferdir dostlar. Sefere çıkmaya hazır mıyız?  Cumhuriyetin ikinci yüzyılı için yeni seferimiz. Yeni bir siyasete, yeni fırsatlara, yeni ekonomiye, namusa, Allah’a bir seferdir bizim seferimiz.  Bu değişikliği Türkiye’ye getirmeye hazırım. Mücadeleye hazırım.  Siz de hazır mısınız bu sefere?

BARIŞMAYA HAZIR MISINIZ?

Eski tartışmalara ve olumsuz siyasete dur demeye hazır mısınız? İnsanlarımızı birleştirmeye hazır mısınız? Sarılmaya hazır mısınız? Barışmaya hazır mısınız? Anlamaya ve anlatmaya hazır mısınız? Daha çok demokrasiye, hoşgörüye, şefkate, farklı fikirlere, fikirlerle gurur duymaya hazır mısınız? Yol bulmak kolay imiş, mesele gönül bulmakta. Hazır mısınız gönül bulmaya?

HAYDİ ERDOĞAN, ER MEYDANINA

Vakit veda vaktidir, artık tamam. Tertemiz insanların güvenine ihanet etmiş bu iktidara veda etme vaktidir.  Haydi Erdoğan, vakit tamam; seçim zamanıdır şimdi bu zaman.  Allah’ını seversen seçimden kaçma, artık kaçma kardeşim. Korkunun ecele faydası yok, sen de farkındasın bu durumun.  Haydi Erdoğan, er meydanında bekliyorum seni. Zaman sandık zamanıdır.  Milletten korkma. Yakışmaz bize korkaklık, gel kardeşim seçimi yap, sandığı koy; Türkiye’yi, milleti, devleti namusuyla beraber aydınlığa çıkaralım.  Sözüm sözdür, bunu yapacağız.”