HABER MERKEZİ-CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, OHAL’in 6. kez uzatılması kararına tepki göstererek, "OHAL'i yeniden uzatıyorlar. Parlamento tamamen devre dışı. OHAL'i yeniden niye getiriyorsun? FETÖ ile mücadele ise yap kardeşim. FETÖ ile mücadele değil muhalefetle mücadele ediyorlar" dedi. Kılıçdaroğlu, taşeron işçilerin kadroya alınmasında ayrımcılık yapıldığını da belirterek işçilere 2019’da kadro vaadinde bulundu.

Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu sözlerine hayatını kaybeden Münir Özkul ile Aydın Boysan'ı anarak başladı. Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:

"Yaşar Usta ne kadar değerliyse bizim için, alınterinin karşılığını almak isteyen her emekçi, her işçi kardeşimiz de o kadar önemlidir. Ve bir de Aydın'ımızı, Aydın Boysan'ı kaybettik. Çok sayıda eseri vardı, bir İstanbul beyefendisiydi. 'Sofraların Kralı' diye biliriz. Sohbeti olağanüstü güzeldi. Evinde balkonunda yaptığım sohbeti hayatım boyunca unutmadım, unutmayacağım. Her ikisine de Allah'tan rahmet diliyor, milletimizin başı sağolsun diyorum.

'SİYASETÇİ TOPLUMUN ÇIKARLARINI DÜŞÜNÜR'

Farklı düşüncelere saygı göstermemiz gerekir. Her düşünceye saygı göstermek insan olmanın da gereğidir. Biz o nedenle farklı düşüncelerden olanların hakkını ve hukukunu koruduk. Siyasetçi kendisini ve partidaşlarını değil bütün halkı, toplumun çıkarlarını düşünür. Siyasetçinin temel görevlerini tanımlayan düzenleme güçlü bir sosyal devlettir. Güçlü bir sosyal devlet, aç ve açıkta hiç kimsenin gelecek endişesi taşımadığı bir devlet demektir. İşsizlik, yoksullukla mücadele, üniversitelerin bilim üretmesi, fabrikaların çalışması, emeğin hakkının aranması bütün bunlar güçlü bir sosyal devletin olmazsa olmazlarıdır.  Siyasal iktidarı kullanıp iktidar olanların da baskı yöntemini değil, demokrasiyi savunması lazım. 'Ben iktidar oldum her istediğimi yaparım, yargıyı dizayn ederim, medyayı istediğim gibi düzenlerim' derseniz demokrasiden uzaklaşmış olursunuz, vatandaş hakkını hukukunu arayamaz noktaya gelir.

TAŞERON İŞÇİLERE 2019 VAADİ

Parlamentoya kanun getirmek yerine bir KHK ile taşeron işçilerin sorunlarını çözmeye çalıştılar ama çözemediler. Haksızlık, çifte standart yaptılar. İki türlü çifte standart yaptılar. Bir; 'Sizi kadroya alıyoruz ama kadrolu personelle aynı haklara sahip olamayacaksınız' dediler. 'Onların toplu sözleşme hakkı var, 2020'ye kadar sizin toplu sözleşme hakkınız yok' dediler KHK'da. Nasıl kadro veriyorsunuz, nasıl hakkını arayacak. Bütün taşeron işçisi kardeşlerime sesleniyorum. Önümüzde 2019 var, benim için de senin için de tüyü bitmemiş yetim için de önemli kardeşim. 2019'da yetkilendir, sen de diğer işçiler gibi toplu sözleşme hakkından yararlanacaksın, onlar hangi haklardan yararlanıyorsa sen de kuruşu kuruşuna aynı haklardan yararlanacaksın. Bir ayrımcılık daha yaptılar taşeron işçilerin bir kısmını sözde kadroya alıp 50 bin taşeron işçiye kadro vermiyorlar. Niye vermiyorsunuz? 26 kamu iktisadi teşebbüsü (KİT) ve 26 özel bütçeli kamu teşebbüsünde çalışan işçilere 'Size kadroya vermeyeceğiz' dediler. Niye vermiyorsunuz? İşçi değil mi bunlar, çalışmıyor mu çalışıyor neden vermiyorsun? Ankara'daki beylerin keyfi böyle işliyor, 'İstediğimize kadro veririz, istediğmize vermeyiz'. Hangi görüşten, inançtan, kimlikten olursa olsun; yaşam tarzını benimsemişse benimsesin biz ona sözümüz söz hiçbir ayrımcılık yapmadan sonuna kadar kadroyu vereceğiz.

KAMYON ŞOFÖRLERİNE SESLENDİ

Kamyon çalışanlarının, şoförlerin sorununu da dile getirdik. İlk kez bunu TBMM'de bütçe görüşmelerinde dile getirdik. Bir kamyon şoförünün sorunu bile olsa her şeyi bir kenara bırakır onu çözmek için çalışırım. Arkadaşlarımız bindiler kamyona Ankara’ya geldiler. Tek tek yazdılar masrafları. Mazot parası, köprü parası. O belgeleri Binali Yıldırım’a göndereceğiz. Tıpkı Man adası belgeleri gibi. Kamyon ve TIR şoförlerinin sorunlarına hükümet duyarsız. 1 milyon kişiye sesleniyorum. İki elim yakanızdadır. Senin sorunun çözmek için ben kavga veriyorum. Senden sadece ve sadece bir oy bekliyorum 2019’da.

'FAİZCİ HÜKÜMET'

'Faize karşıyız' diyorlar. O zaman çıkar bir KHK faizi sıfırla. Yüksek faize mahkum olması yetmiyor, vatandaşımız dünyanın en ağır vergilerini ödüyor. Dışarıya, bir avuç faiz lobisine ödenen 140 milyar dolar. İçeriye ödenen faiz miktarı 620 milyar lira. Tam bir faizci hükümet.

'VERGİ ÖDEMEMEK İÇİN MAN ADASINA GİDİYORLAR'

Şirketlerin karı arttı. Peki memur ve işçilerin milli gelirden aldığı pay arttı mı? Yüzde 35'ten 30'a düşmüş. Çiftçilerin de aynı durumda. Şimdi tarım ürünleri ithalatı yapıyorlar. AK Parti'nin genel başkanı yurt dışına gittiği zaman diyorlar 'Tamam gelsin'. Ne kadar satılacak mal varsa, getirin satalım. Zeytinyağı, canlı hayvan ne kadar şey varsa al sat diyorlar, hepsini satıyorlar. Bizim ülkemizde tarım öldü. Eskiden Tarım Bakanına Fransa'da Fransız tarımına yaptığı katkılardan dolayı şövalye nişanı verilmişti. Büyük ihtimalle Erdoğan'a da veriyorlardır şimdi, dışarıdan et getiriyorlar çünkü. 2010'da başladı dışarıdan et getirmek. Sırbistan'dan et getiriyorlardı, 'Besmelesiz et getiriyorlar' demiştim, demişlerdi ki, 'Biz bunu Sırbistan'ın Müslüman kesiminden getiriyoruz'. Şimdi Fransa'nın hangi kesiminden getiriyorsunuz? Ben ülkemde dünyanın en insafsız vergilerini ödüyorum, peki gelirim neden artmıyor? Köprüden geçerken niye ayrıca para veriyorum. Dünyanın en acımasız vergilerini ödüyorum, benim çocuğum neden iyi bir okulda okuyamıyor? Geçinemiyorum üstelik hayatım boyunca da hayatım boyunca da hiç geçmediğim köprünün parasını vereceğim. Bu adaletsizliğe hep birlikte son vermemiz lazım. Bunun hesabını bütün vatandaşlarımızın sorması lazım. Vatandaş sadece faiz ödemiyor. Vatandaşı kandırarak ondan ağır vergiler alıyorlar. Musluğu açtığınız anda elektrik düğmesini açtığınız anda 9 çeşit vergi alıyorlar sizden. Bunlarda insaf var mı? Siz sanıyorsunuz su parası elektrik parası ödedik. 9 çeşit vergi alıyorlar sizden. Bu beyler de vergi ödememek için Man Adası’na gidiyorlar. Bunları dile getirince de 'seni mahkemeye vereceğiz' diyorlar. Sanıyorlar ki Kılıçdaroğlu geri adım atacak. Bir milim geri adım atarsam namerdim.

OHAL'İN UZATILMASINA ELEŞTİRİ

Devlet adaletle yönetilir. Adaleti sağladığınız zaman toplumda kavga çıkmaz, toplum barış içinde yaşar. Çünkü herkes der ki, 'Mutlaka devletin bir hakimi benim hakkımı teslim eder' diye düşünür. O yüzden devlet kinle yönetilmez, akılla, basiretle, istişareyle yönetilir. Devletin özelliği budur. 20 Temmuz'dan sonra bir sivil darbe gerçekleşti ve OHAL ilan edildi, şimdi yine uzatıyorlar. Bana demişlerdi ki, 'Çok kısa bir süre için uygulayacağız', bir buçuk sene geçti OHAL'i yeniden getiriyorlar. Niye getiriyorsun? FETÖ ile mücadele ise yap, yaptın da karşı mı çıkan oldu. Tam tersine FETÖ ile mücadele değil, muhalefetle mücadele ediyorlar. Kendileri aleyhine yazan gazetecilerle, sivil toplum örgütlerinin başkanlarıyla mücadele ediyorlar. Hapishanelerde yatan yüzlerce öğrencimiz var. Yazık değil mi bunlara. Boğaziçi Köprüsü'nde boğazı kesilen hiç suçsuz er var. Efendim 'Bunlara kimse dokunmayacak'. Bu mudur adalet?

'NE İSTEDİNİZ DE VERMEDİK' DİYEN SİZDİNİZ

Kim mağdursa biz mağdurun yanında olacağımızı hep söyledik. Bylock uygulaması nedeniyle 11 bin kişiyi boşu boşuna hapishanelerde tuttular, işlerine son verdiler. Biz 'bunların büyük bir kısmı mağdurdur, yanlış yapıyorsunuz' dediğimiz zaman 'vayy FETÖ'cü'... Ya bunlarla aynı yolda yürüyen, 'ne istediniz de vermedik' diyen; 17-25 Aralık'tan sonra bir gazeteciyi araya koyup Fetullah Gülen'e gönderen, 'Aman ne olursun bizi affet' diyen sizdiniz. Ne oldu da biz suçlandık? Çünkü biz mazlumlara sahip çıkıyor, zalime karşı çıkıyoruz. 'Bylock kullananların tamamı FETÖ'cüdür' dediler, 11 bin kişinin FETÖ üyesi olmadığı ortaya çıktı. Biz bunu raporla ortaya koymuştuk.

artı gerçek