Kayseri’de muhtarlara seslenen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sakarya'daki tank palet fabrikasının Katar Ordusu'na satışı ile ilgili konuştu. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler'in açıklamaları sonrası tekrar konuşan Kılıçdaroğlu, "Bol bol güzel laflar edelim ama fabrikasını da arka taraftan Katar’a verelim. Bu mudur orduyu, bayrağı, vatanı sevmek? Ben bunu hazmedemem. Genelkurmay Başkanı’ndan en alttaki ere kadar bütün ordunun benim başımın üstünde yeri vardır" dedi.

Kayseri'de muhtarlarla bir araya gelen Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

ORDUNUN HAKKINI HUKUKUNU KİM SAVUNACAK

"Televizyondaki bir tartışma programı. Olay tank palet fabrikası. 20 Milyar dolarlık ordunun tank palet fabrikası Katar ordusuna kaç liraya verildi? Bilen var mı? 0 dolar. 1 dolar dahi almadılar. Kuruşa inelim bir sent bile almadılar. Ordunun 20 Milyar dolarlık tank palet fabrikası Katar Ordusu’na 0’a verildi. Kaçınız itiraz etti? Bizim ordumuz diyoruz. Şehitlerimiz diyoruz. Ordunun hakkını hukukunu, peygamber ocağını kim savunacak? Mustafa Kemal’in ordusunu kim savunacak? Katar tank mı üretiyor? Üretmiyor. 2018’de bize ilk tank verilecekti. Yıl 2020 nerede bu tanklar?"

50 MİLYON DOLAR DEDİĞİNİZ NEDİR

"Defalarca gündeme getirdim. Dilimde tüy bitti. Sonunda dediler ki ‘Katar buraya 50 milyon dolarlık yatırım yapacak, onun için biz bu fabrikayı verdik’... Dedim ki ‘sen sözleşmeyi feshet ben 50 milyon doları o fabrikanın kasasına koymazsam ben siyaseti bırakacağım, sen de benden kurtulmuş olacaksın’. Bu tank palet fabrikası Avrupa’nın en önemli 5 büyük fabrikasından bir tanesi. 50 milyon dolar dediğiniz nedir? Bu da olmadı. Buna kim itiraz edecek? (Orduya) Bol bol güzel laflar edelim ama fabrikasını da arka taraftan Katar’a verelim. Bu mudur orduyu, bayrağı, vatanı sevmek? Ben bunu hazmedemem. Genel Kurmay Başkanı’ndan en alttaki ere kadar bütün ordunun benim başımın üstünde yeri vardır. İki kurumun siyasete bulaşmaması lazım. İki kurumun kuruluşu aynı gündür. Biri Genel Kurmay Başkanlığı biri Diyanet İşleri Başkanlığı bu ikisi siyasetin dışında olmak zorundadır."

HEPİMİZ ADALETE SUSADIK

"Cumhurbaşkanı, vali ve büyükelçi hükümeti temsil ettiği için arabalarında Türk Bayrağı taşır. Büyükelçi olarak atadığınız kişi rüşvet aldıysa ve siz onu oraya atadıysanız Türkiye’nin imajı ne olur? Ben sizin sadece vicdanınıza sesleniyorum. Hepimiz adalete susadık."

EN TEMİZ EN DOĞRU SEÇİMLER MUHTAR SEÇİMİDİR

"Sizlerle bir arada olmak benim için önemli. Sizler bulunduğunuz toplumun kanaat önderisiniz. Sizin arkanızda halkın oyu, desteği var. Demokrasi açısından en saf en temiz en doğru seçimler Türkiye’de muhtar seçimleridir. Bu açıdan muhtarlar çok değerlidir. Halk sizi seçti. Köyde veya mahallede birinin başı bir şekilde derde girerse kapısını çalıp en rahat ulaşacağı kişi muhtardır."

LONDRA’DAKİ BİR AVUÇ TEFECİYE PARA DİLENİYORSA O YÖNETİCİLERE HİÇBİRİSİNE MİLLİYETÇİDİR DİYEMEM

"Bizim bağımsızlık anlayışımızın da milliyetçilik anlayışımızın da temelini Mustafa Kemal Atatürk’ün iki cümlesi söyler: ‘Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir’ der. Bayrağımın altında özgürce yaşarım hiç kimsenin hiçbir egemen gücün gölgesini kabul etmem diyor. Bu siyasi bağımsızlıktır. Siyasi bağımsızlık bir ülkenin bağımsızlığının sürekliliği açısından yeterli değil. Onu da yine Mustafa Kemal Atatürk söylüyor: ‘Savaş meydanlarında kazanılan zaferler ekonomik zaferlerle taçlandırılmadıkça siz bağımsızlığınızı koruyamazsınız’ diyor. Bu da ekonomik bağımsızlık. Eğer 21. Yüzyılın Türkiye’si Londra’daki bir avuç tefeciye gidip ‘bana para ver dünyanın en yüksek faizini vereceğim’ diye para dileniyorsa ben o yöneticilerin hiçbirisine milliyetçidir diyemem."

BAYRAĞIMIZ TAMAM AMA EKONOMİK BAĞIMSIZLIĞIMIZ TEHLİKEDE

"Mustafa Kemal Atatürk ekonomik açıdan da güçlü olacaksınız diyor. Kayseri’desiniz. Hep beraber Kayseri’deyiz. 1925 yılında Kayseri’de uçak fabrikasının temeli atıldı. Bu ülkede yumurta satarak şeker fabrikaları kuruldu. Osmanlı’nın borcu son kuruşuna kadar ödendi. Kimseye avuç açılmadı. Hiçbir tefeciden borç istenmedi, ama uçak fabrikası kuruldu. 7 yıl sonra Kayseri’den kalkan uçak Ankara’ya indi. 40’lı yıllarda dünyaya uçak ihraç eden 5 ülkeden birisiydi. Para mı dilendiler? Yalvardılar yakardılar mı? Çünkü Lozan’a giden İnönü’ye, dönemin İngiltere Başbakanı şunu dedi: ‘Şimdi biz bu hakları size veriyoruz ama siz yarın para istemek için geleceksiniz. Bugün reddettiklerinizin tamamını tek tek göstereceğim. Kabul ederseniz para vereceğim’ demişti. Onlar para dilenmediler, haklarını sonuna kadar savundular. Benim milliyetçilik budur. Dilenen insan emir alır. Bayrağımız çok şükür tamam ama ekonomik bağımsızlığımız tehlikede."

SATMADIĞIMIZ FABRİKA KALMADI

"Satmadığımız fabrika kalmadı. O paraları da yedik. Borç aldık onu da yedik. Yunanistan uluslararası piyasalarda binde 9’la borçlanıyor. Türkiye Cumhuriyeti en son iki buçuk milyar dolar aldı, yüzde 6. Dolar bazında dünyanın en büyük faizini veriyoruz. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını kim koruyacak? Kayseri’de de var. Şehir Hastaneleri yapıldı. Karşı çıkmadık, şu soruyu sorduk: Kaça yaptın bu hastaneleri? Bilen var mı? bilemezsiniz. Ben de bilmiyorum. 600 milletvekili de bilmiyor. Havaalanı yaptı gayet güzel. Seviniriz alkışlarız da. Kaça yaptı? Çin Asya’nın en büyük havaalanını yaptı. Telefonu açtım Büyükelçi’ye dedim ki o havaalanının bana maliyetini gönderir misin? 1 hafta içinde geldi. Yıllardır ‘Havaalanını kaça yaptınız’ soruyoruz. Parasını biz ödüyoruz. Başkası ödese deriz ki tamam bedavadan geldi. Kaça yaptınız bilmiyoruz."

KAÇINIZ BÖYLE BİR YÖNTEM OLMAZ DEDİ

"Milliyetçilik konusundan bir örnek daha vereyim: İhale yapıyorsunuz güzel. İhaleyi yapan kim? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hükümeti. İhaleyi alan kim? Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı. İhalenin parası ne? Dolar. Yahu bu memleketin kendi parası yok mu? Niye ihaleyi dolarla yapıyorsun? Hani milliyetçiydik? Hani yerliydik? Dolarla yapıyorsun, hadi onu da yaptın diyelim. Yarın oldu ya bir ihtilaf çıktı. Nerede görülecek dava? Londra mahkemelerinde. Neden Türkiye Cumhuriyeti’nin mahkemelerinde görüşülmüyor? Değerli muhtar arkadaşlarım kaçınız sorguladı bunu? Kaçınız bu yanlıştır, böyle bir yönetim olmaz dedi? Yeni ve ahlaklı bir siyaset anlayışını getirmek istiyorum."

KABAHAT KAYSERİLİ’DE DEĞİL, KABAHAT BİZDE

"Siz nasıl en saf en temiz şekilde seçiliyorsanız milletvekilinin de öyle seçilmesi lazım. Milletvekili milletin vekili değil de Meclis’te ihale takip eden bir adamsa siz buna milletin vekili diyebilir misiniz? Milletvekilleri için bir etik kanunu olması lazım. Kayseri’de oyumuz az ben bunu biliyorum ama kabahat Kayserili ’de değil, kabahat bizde. Ankara’da oturacaksın konuşacaksın ‘bana oy ver’ diye. Niye gidip çayını kahvesini içmiyorsun? Niye derdini dinemiyorsun, çözümlerini anlatmıyorsun? Kabahat bizde. Kusur bizde. Sorunu, bizden şikayetini dinleyeceksin. Oturacağız konuşacağız. Eksiğimiz olabilir. Vatandaş söyler biz de öğreniriz."(ANKA)