Saadet Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu haftalık basın toplantısında yaptığı açıklamada işsizlik nedeniyle Hatay Valiliği önünde kendisini yakan Adem Yarıcı ile değerlendirmelerde bulundu. Karamollaoğlu, “İktidar bu intihar vakıalarını kendisine düzenlenen ‘hain bir komplo’ gibi görmekten bir an önce vazgeçmelidir” dedi.

Soçi ve Astana sürecine sadık kalınmalı diyen Karamollaoğlu ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da seslenerek, “ABD’nin sözlerine kanma” dedi.

Karamollaoğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:

ASTANA VE SOÇİ SÜRECİ KORUNMALI

İdlib’te yaşanan bu gerginliğin barış yolu ile çözüme kavuşmasını temenni ediyorum. Bu çerçevede Soçi ve Astana sürecine sadık kalınmalı, Soçi ve Astana’dan bahsetmek mümkün değildir gibi ifadelerden muhakkak kaçınılmalıdır. Unutulmamalı ki en kötü barış en iyi savaştan daha efdaldir. Suriye’de kaos ve çatışmanın değil, istikrar ve güvenin tesis edilmesi için çaba sarf edilmelidir. Bölgede kalıcı bir barış küresel hesapların gölgesinde değil, bölgenin asli unsurlarının samimi diyalogu ile sağlanmalıdır. Bölgemizde yaşanan her çatışma unutulmamalı ki bölgemize zarar verir. Şimdi ABD Suriye Temsilcisi Jeffrey Türkiye’ye geldi. Gelir gelmez de ABD’nin Türkiye’nin arkasında olacağını ifade etti. Tabi bu ifadeler güzel ifadeler fakat biz ABD’nin bu bölgede oynadığı oyuna tam olarak dikkat etmezsek bizi yanlış politikaları benimsemeye iter.

COĞRAFYAMIZ HEDEFTEDİR

ABD’nin bu bölgede oynadığı oyunun adı BOP’un gerçekleşmesidir. BOP 1994 yılında Pentagon Dergisinde yayınlandıktan sonra bu ABD’nin vazgeçilmez bir politikası olduğu ortaya net olarak konuldu. Şunu unutmayalım ABD’ye hiçbir zaman güven olmaz. Bakınız tarihe; Saddam’ı teşvik ettiler İran’la 8 yıl süren bir savaş çıkardılar. Sonunda bu savaşın kimseye fayda sağlamayacağı anlaşılınca savaş durdu. Akabinde Saddam’a Kuveyt’i işgal ettirdiler. Bu işgal Saddam’ın sonunu getirdi. Şimdi Cumhurbaşkanı’na sesleniyorum; lütfen bu oynan oyunları bir daha gözden geçirin! ABD iki yüzlüdür, ABD’nin sözlerine kanmamak lazım. Merhum Hocamız Saddam’ı bu kararından döndürmek için bütün dünyayı dolaştı ama başaramadı. Oturdukları yerden Türkiye’yi gaza getirenlere güven olamaz. Şu an akl-ı selime ihtiyacımız var, hiddete değil, şiddete değil.

KUDÜS MİTİNGİ TEŞEKKÜRÜ

Malumunuz olduğu üzere geçtiğimiz Pazar günü Yenikapı meydanında tarihe damgasını vuracak bir miting icra ettik. Siyonizm’in yüzyılın zorbalığına karşı yüz binlerle bir araya gelerek kararlı duruşumuzu gösterdik. Özgür Kudüs davamızdan taviz vermeyeceğimizi en gür seda ile haykırdık. Burada bir başka önemli husus ise; milletimizin Kudüs gibi önemli bir konuda bir araya gelebildiğini bütün dünyaya göstermiş olduk. Alanda her siyasi partiden, her inançtan ve düşünceden insanımız bulunmaktaydı. Bu tarihi tablo çok büyük önem arz etmektedir. Ülkemizin tarihinde hiç olmadığı kadar kutuplaştığı bir dönemde, gerek milletimiz nezdinde gerekse siyasi parti genel başkanları nezdinde bir araya gelmek çok önemli bir adımdır. Biz isterdik ki davet ettiğimiz bütün siyasi partiler alanda olsaydı ve bu birliktelik daha da güçlenseydi. Burada huzurlarınızda bir kere daha mitinge katılan Kemal Kılıçdaroğlu’na, Ahmet Davutoğlu’na, Gültekin Uysal’a, İshak Sağlam’a, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na, İYİ Parti temsilcilerine ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerine, aziz milletimizin her bir ferdin ve mitingde emeği geçen herkese teşekkür etmeyi bir vazife olarak görüyorum.

MUSTAFA AKINCI’NIN AÇIKLAMALARI TALİHSİZ

Gündemimize Mustafa Akıncı’nın yapmış olduğu son derece talihsiz açıklamalar ile devam etmek istiyorum. Daha önce de yaptığı açıklamalarla bizi son derece şaşırtan Akıncı bilmeli ki; Kıbrıs ve Türkiye ilişkileri konusunda ortaya koyduğu tavırla; Kıbrıs şehitlerimizin aziz hatırasını incitmektedir. Akıncı başta olmak üzere herkes şu hususu tam manasıyla kavramak zorundadır. Kıbrıs Türkiye’nin vazgeçmeyeceği bir davasıdır. Kuzey Kıbrıs’ın bağları kadim bağlardır. Şimdi çıkıp mangalda kül bırakmadan Türkiye’nin aleyhinde bir takım ifadelerde bulunulması sadece gafletin değil, ihanetin bile işaretidir. Kıbrıs’ın tarihini bilmeden Kıbrıs hakkında ileri geri konuşmak kendisine zarar verir. Kıbrıs bizim için vazgeçilmez bir davadır ve öyle kalmaya da devam edecektir. Akıncı’nın en kısa zamanda bu yaklaşımlarını bir kenara koymasını temenni ediyor, adada Kıbrıs Türkleri’nin ve Türkiye’nin çıkarına olacak adımlar atılmasını umuyorum.

YANAN SADECE ADEM YARICI DEĞİL

Şu an milletimizin en önemli gündem başlığı ekonomi. Her hafta ekonomi konusunu dile getiriyoruz. Çünkü insanımızın canı yanıyor, cebi yanıyor, ay sonunu getiremiyor. Hiç olmadığı kadar büyük bir dar boğaz ile karşı karşıya kalınmış bulunuyor. Bu acı ekonomik durumun ne yazık ki acı sosyolojik tepkileri ile karşı karşıya kalıyoruz. Bunun da en dramatik örneği son zamanlarda artan intihar vakıalarıdır. İşte Hatay’da Adem Yarıcı isimli vatandaşımızın akıbeti ortada. “Çocuklarım aç, iş istiyorum anlamıyor musunuz? Diyerek valilik önünde kendini yaktı. Yanan sadece Adem Yarıcı olmadı hepimizin yüreği oldu. Bu acı hadise üzerinden şu noktaya dikkat çekmek istiyorum. İktidar bu intihar vakıalarını kendisine düzenlenen “hain bir komplo” gibi görmekten bir an önce vazgeçmelidir. İktidar medyasının kullandığı dil en az bu intiharlar kadar acıdır. Bugün ülkemiz ciddi bir krizin içinden geçmektedir. Hep beraber oturup bu buhranın ve bunalımın sebebini tartışmak çözüm yolu bulmak gerekir. Algı yönetiminden bir an önce vazgeçilmeli, insanımızın içinde bulunduğu bu acı tablonun düzelmesi için ortaya bir çaba konulmalıdır. Ekonominin hali ortada artık zam haberi gelmeyen bir gün geçmiyor. TÜİK’in bu hafta açıkladığı işsizlik oranlarında işsizlik yine artış bulunmakta. Ülkemizde işsizlik bir önceki yılın Kasım ayına göre 327 bin kişi artarak 4 milyon 308 bin kişi oldu. 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre 0,9 puan artışla, yüzde 24,5 oranına gelmiş bulunmakta. Tarım sektöründe istihdam 147 bin, inşaat sektöründe istihdam 253 bin kişi azalmış durumda. Şimdi biz sussak hiçbir şey söylemesek vermiş olduğum bu rakamlar tek başına ahvalimizi açıklamaktadır.

BUHRANDAN ÇIKIŞIN YOLU ORTAK AKILDIR

Tam manasıyla milletimiz bir buhranın içerisine sürüklenmiş bulunmaktadır. Bizim tarihimizin önemli şahsiyetlerinden Said Halim Paşa Buhranlarımız adlı meşhur eserinde, “Ne yazık, şurası unutuluyor ki, bir idare, yalnız bir adamın veya bir partinin değil, bütün bir neslin eseridir” der, eğer bugün yaşanan krizi aşmak istiyorsak bütün bir nesil el ele vermeli, ortak akılla hareket ederek bir idare ortaya konulmalıdır. Gelinen noktada tek adam idaresi Türkiye’yi içinde bulunduğu kriz ortamından çıkaramadığı gibi krizi daha da derinleştirmektedir. Çözüm belli tek akıl yerine ortak akıl, tek adam idaresi yerine millet idaresi! Her zaman söylediğimiz gibi biz bütün uyarılarımızı bir kardeşlik vazifesi olarak yapıyoruz.