Her baskı dalgasına yeni bir demokrasi programı ile yanıt veren HDP, geçtiğimiz günlerde kesintisiz eylem programını açıkladı. HDP Sözcüsü Ebru Günay, MYK ve PM toplantısında sonra açıkladığı kesintisiz eylem programından sonra 25 Kasım etkinlikleri için Kürt illerine gitti. 

Günay siyası gelişmeleri, kesintisiz eylem programı ve kadın mücadelesi de dahil olmak üzere çeşitli konularda Yeni Yaşam Gazetesi'nden Hüseyin Kalkan'a değerlendirmelerde bulundu. 

Günay, son dönemde iktidarın yönetememe durumunun iyice açığa çıktığını belirterek şunları söylüyor: “Gittiğimiz her yerden insanların iktidarın politikalarında rahatsız olduğunu gördük. Bu gözlemlerimizi PM ve MYK toplantılarımıza taşıdık. Yaptığımız tartışmalarda AKP-MHP iktidarının artık Türkiye bir şey kazandırmadığını, bu siyaset biçiminin iflas ettiği belirledik. Tabi siz bu mevcut iktidar iflas etmiş, ülkeyi yönetemiyor dediğiniz anda kendinize bir sorumluluk yüklemiş oluyorsunuz. Böyle bir durumun farkında olan bir parti olarak bunun gerekliliğini yerine getireceğiz demiş oluyorsunuz. Bunun gerekliliği; daha çok eylem, daha çok etkinlik, daha çok halkla bir aradan olmak ve bu iktidara kaybettirmenin yolların aramaktır. Demokratik bloğun mücadelesine öncülük etmek, faşist bloku alabildiğine yalnız bırakmak… Parti olarak böyle bir sorumluluğumuz var. Bu iktidar, bu yönetme biçimi, politik ve ekonomik olarak bu topluma bir şey kazandırmıyor. İnsanların her gün daha yoksullaştığı her gün anti-demokratik uygulamalar maruz kaldığı ve her gün daha da kötüye giden bir süreç yaşıyoruz. Bunu görüp söyleyen bir partinin kenarda durması mümkün değil. Bu nedenle dikkat ederseniz kesintisiz bir eylem süreci başlattık. Bunu rejim değişene kadar da sürdüreceğiz.”

HALK İÇİN BÜTÇE

2021 bütçesinin görüşüldüğü bu günlerde halkın ihtiyaçlarını göz önünde bulunduran bir bütçenin yapılması için mücadele ettiklerini belirten HDP Sözcüsü Günay şunları vurguluyor: “Bu süreçte halkla bir araya geldikçe bazı şeyleri daha netleştirip açıklayacağız. Daha önceki eylem döneminde nerede ne yapacağımızı aşama aşama açıklamıştık. Ama bu defa daha ihtiyaçlar üzerinden daha gereklilikler üzerinde yol alacağımız bir süreç ama şunun farkındayız: Türkiye’nin tamamı bu iktidardan rahatsız. Ege’deki zeytin üreticisi de bu süreçte rahatsız ve zarar görüyor. Onlarda bu iktidarın yarattığı dertlerde mustarip. Karadenizlisi de Egelisi de, Çukurova’daki çiftçi de bu iktidarda rahatsız. Herkesin üç aşağı beş yukarı dertleri aynı. Bu süreç 2021 bütçesini görüşüldüğü bir süreç. Bu bütçe sürecinde ‘Savaşa, yıkıma, talana değil halk için bütçe’ talebi doğrultusunda bir mücadele çizgisi sürdürüyoruz.”

HALKIN DERDİ, DERDİMİZ

HDP’nin kampanyalarını genellikle siyasi konulardan, siyasi taleplerden seçtiği, halkın gündelik dertlerine dokunan kampanyalar yapmadığı doğrultusundaki eleştirileri Ebru Günay şöyle yanıtladı: “Aslında biz ekonomik konuları da hep gündemde tutuyoruz. Halkın günlük dertleri ile hep ilgiliyiz. Ancak HDP’nin siyasi kampanyaları daha görünür oluyor. Basının, kamuoyu ve iktidarın gözü hep hangi siyasi adım attığımızda, hangi siyasi hattı izlediğimizde oluyor.

Oysaki HDP ekolojiye dairde söz söylüyor, ekonomiye dairda söz söylüyor. Ekonomiden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcımız, bütçe tartışmaları ile birlikte alternatif bir bütçe açıkladı. ‘Savaşa yandaşa bütçe değil halka bütçe’ sloganı ekonomik konusunda politikalarımız iyi özetleyen bir slogan oldu. Buna ‘Ranta için değil, sağlığa için bütçe’ gibi talepleri de ekleyebiliriz. Bu süreçte kadına karşı şiddeti gündemleştirdiğimiz bir eylem sürecinde bulunuyoruz. Bunun yanı sıra kadın yoksulluğunda, kadın yoksullaştırılmasını da, kadın emeğinin katmerli sömürüsünü de gündeme getiriyoruz. İstanbul’da kadınlarla alternatif bir bütçe çalıştayı da yaptık. Yani bu konuda eylemlerimiz, etkinliklerimiz var, ama görünür olan siyasi konular oluyor.”

KÜRT SORUNU ÇÖZÜLMEDEN...

Ekonomik sorunların çözümünde Kürt sorunun çözümüne bağlı olduğunu belirten Günay, “Şunu söylemek gerekiyor. Kürt sorunu Türkiye’nin en yakıcı sorunu. Bu sorun çözülmediği için her gün kan ve gözyaşı dökülüyor. Sağlığa, eğitime ayrılacak kaynaklar, savaş aktarılıyor. Bu sorun çözülmeden diğer sorunları çözmek mümkün görünmüyor. Bu yakıcı bir sorun olduğu için bu konuda söylediğimiz sözümüz, eylemimiz daha görünür oluyor” dedi.

HALK SAĞLIĞI İÇİN KAYNAK

“Mevcut sorunlarla ilgili farkındalık yaratmak gibi bir hedefimiz var” diyerek iktidarın salgınla mücadelesinin yetersizliğine dikkat çeken Günay sözlerine şunları ekliyor: “Özellikle salgın konusunda işin uzmanları ile birlikte hareket ederek bazı politikalar oluşturmaya yönelik bir hat izliyoruz. Salgının ilk aşamasında kapı kapı gezerek halkta bir farkındalık yaratmaya çalıştık. Tedbirlerini alarak kendilerini korumaların sağladık. İktidarı salgınla mücadeleye kaynak ayırmadığını, yeteri kadar grip aşısı tedarik edilmediğin, covit-19 aşısını için kaynak ayrılmadığını biliyoruz. Bu konuları yine uzmanları ile tartışarak politikalar belirleyeceğiz. Sağlık işkolunda örgütlü sendikalarla, tabip odaları ile danışarak politikalar oluşturacağız.”

HDP'YE ARTAN DESTEK

Ebru Günay, tutuklama kampanyası sonrası HDP dışındaki dostlarının başlattığı ‘HDP’ye üye ol’ kampanyasının karşılık bulduğunu belirterek “HDP’nin dışında, dostlarımızın başlattığı bu kampanya bizim için çok daha değerli idi. Bir süreden beri bölgede geziyorum. Bütün baskılara rağmen, HDP’nin yanında duran, yanında durduğunu gösteren bir hat var. Bunu hissettiren bir yerde duruyorlar. Mesela Nusaybin gittik esnaf önce ilgilenmedi. Konuşup kendimizi tanıtınca sıcak davranmaya başladılar. Bu maske meselesinde dolayı tanıyamamışlar bizi. HDP’nin varlığını hissetmek isteyen bir halk gerçekliğimiz var” dedi.

Partisinin yürüttüğü kampanyayı diğer muhalefet unsurları nezdinde de karşılık bulduğunu belirten Günay “Bizim muhalefetteki kastımız bütün toplumsal dinamiklerdir. Alevi’si, Sünni’si, kadınlar gençler. Bütün toplumsal kesimler. Bütün baskılara karşı yılmayan sözünü söyleyen bir yerde duruyor HDP. Bu toplumsal dinamiklerde bir karşılık buluyor” diye konuştu. Geçtiğimiz günlerde Alevi kadınlarla bir araya geldiklerini belirten Günay, “Pandeminin olumsuz etkileri oluyor ama, herkes mücadelenin kıyısında köşesinde tutmak peşinde. Kimisi HDP’ye üye olarak yapıyor, kimisi eylem etkinliklere katılarak yapıyor. Bütün göstergelerde mücadelenin karşılık bulduğunu görüyoruz. İktidar sadece Cudi’yi yakmıyor. Kaz Dağları’nı da maden şirketleri için yok etmeye çalışıyor. Bölgede birçok yerde sermaye için HES’ler yapılıyor, ama Karadeniz’i de HES’lerle yok ettiler. Buna karşı çıkan bu iki sesi buluşturduğumuz oranda halk kazanacak, iktidar kaybedecek” diye belirtti.

KADIN KAZANIMLARINA SALDIRI

25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü eylemleri dolayısıyla bölge kentlerinde bulunan Ebru Günay, bu konuda bir kampanya sürdürdüklerini bunun demokratik eylem programının bir parçası olduğunu belirterek şunları dile getirdi: “Kadınlar olarak özgünlüklerimiz, özgün yanlarımız var, ama biz de bu toplumun parçasıyız. Bizimde sözümüz var, sözümüzü söylüyoruz. Kadına yönelik şiddeti, kadın yoksulluğunu bertaraf etmeyi bu demokratik mücadele hattının bir parçası olarak ele alıyoruz. Kadın stratejimiz dönemsel değil, daha stratejik, daha uzun vadeli, daha büyük emek isteyen bir mücadele hattı. Ama şunun farkındayız. Özellikle son dönemlerde kadın kazanımlarını karşı özel bir saldırı var. Kadına karşı şiddete özel bir teşvik hali var. İktidarı erkekliği daha özel olarak kışkırtıyor. Bu kışkırtılan erkeklik kadın kazanımlarını özel olarak hedef alıyor. Bizde özel olarak kazanımları kampanya içerisinde daha özel olarak ele alan bir yerde duruyoruz.”

ŞİDDET KÜLTÜRÜ YARATILIYOR

Son birkaç aydan beri kadına karşı şiddetin daha da arttığın fark ettiklerini söyleyen Günay, “Cezasızlık politikaları suçlulara cesaret veriyor, bir kadın katili mahkeme salonunda, ‘Ben yakalanacağımı düşürmüyordum’ diyebilme cüretinde bulunabiliyor, bir kadın intihara sürükleyen başka bir katil ‘Ben daha önce böyle şeyleri çok yaptım. Bana bir şey olmaz’ diye biliyor” diye konuştu. Cezaların caydırıcı olmadığı için kadınların çok rahat öldürebildiğini dile getiren Ebru Günay, Dolayısıyla biz de erkek devleti şiddetine karşı öz savunmamızı geliştirmek durumundayız. Kadınlara karşı bu kadar saldırı iktidarlarda bağımsız olamaz” diye kaydetti.

Kadına yönelik şiddetin bu kadar artmasının yaratılan kültürel ortamlar ilgili olduğunu belirten Günay, Erdoğan’ınkültürel iktidar söylemine dair şunları söylüyor: “Tabii ki. İktidar toplumu her yerde kuşatmaya çalışıyor. Bunu televizyon ile yapıyor, yazılı medya ile yapıyor, sosyal medya ile yapıyor. Kendi parti örgütleri aracılığı ile yapıyor. Kayyumlar eli ile yapıyor. Toplumu kuşatarak bir kültür yaratmaya çalışıyor. Televizyonlarda ki Padişah/fetih dizileri, konak, köşk dizileri bu kültürel ortamın hazırlayıcıları. Bakıyorsun padişahın hareminde yüzlerce kadın, istediği gibi davranıyor. Cinsel nesne olmanın yansıra, istediği gibi asıp kesiyor. Bunları izleyip sokağa çıkan, evinin içine dolaşan erkek kendini her şey kadir olarak görüyor. Artık ona itiraz etmek mümkün değil. Bu dizileri, filmleri böyle kişilikler yaratmak için yapıyorlar. Erdoğan’ın kültürel iktidara bu kadar meraklı olmasının nedeni de bu.”

ERKEĞİ EĞİTMEK

Ebru Günay’ın 25 Kasım kampanyası için bir süreden beri bölge kentlerinde bulunduğunu belirtmiştik. Günay, bazı gözlemlerini bize şöyle aktarıyor: “Kadının harcadığı inanılmaz kayıt dışı bir emek var. Mesela bugün zeytin toplayan işçiler görüştüm. Bir erkek geldi ‘siz kadınları eğitiyorsunuz, ama asıl erkekleri eğitmeniz gerekiyor. Biz erkekler 30 sene geride geliyoruz. Biz o kadar geri kalırsak kadınlarla çatışmaya başlarız’ dedi. Bu benim için ilginç bir argümandı. Erkekler de, erkekliğin değiştirilip dönüştürülmesi gerektiğini farkına varmışlar. Erkekler de artık bundan rahatsız. Biz birlikte güldük falan ama önemli tespit. Bu arada ortak bazı etkinlikler da yaptık. Erkeklerle kadınları tartıştığı ortak zeminler yaratık. Bir meseleye biz nerde bakıp nasıl görüyoruz, erkekler nerden bakıp nasıl görüyor bu ciddi bir farkındalık yarattı. Ama bir zeytin işçisinin bunu söylemesi benci önemliydi.”

ALBAYRAK'IN İSTİFASI YETMEZ

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifasını sırada bir istifa olmadığını belirten Ebru Günay bu istifanın bir yönetememe krizini açıkça ortaya çıkardığını vurgulayarak şunları belirtiyor: “Düzlüğe çıkmak için Berat Albayrak’ın istifası yetmez, hükümetin bir bütün olarak istifa etmesi gerekir. Ve ardında erken seçime giderek bu işi yapamadıklarını itiraf etmesi gerekir. Ve bunu yaparken de halka hesap vermelidirler. Bugüne kadar yaptıklarının hesabını vermeden gitmek olmaz. Berat Albayrak’ın yerine birini atayarak yol devam etmek bu halkla dalga geçmektir. Eğer erken seçimi tartışacaksak bunu üzerinde tartışmalıyız. Tartışmalıyız ki bir anlamı olsun, gerçekte bu ülkeyi yönetebilecek bir iktidar ortaya çıksın. Halkın sorunlarını çözecek bir iktidar mekanizması oluşsun.”