Haziran 2023 seçimleri yaklaşırken muhalefet partileri pozisyonlarını netleştirip ittifaklar için adım atmaya başladı. Millet İttifakı; DEVA ve Gelecek Partileri ile genişleme stratejisine girerken HDP de “Demokrasi İttifakı” adıyla sol-sosyalist parti ve yapılarla iş birliği geliştirmeye başladı. Muhalefet cephesinde iki ayrı ittifak ile Meclis seçimine gidileceği neredeyse kesinleşirken cumhurbaşkanlığı seçimi için henüz net bir tablo ortaya çıkmadı. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem çalışması yürüten 6 partinin ortak Cumhurbaşkanı adayına sıcak baktığı görülürken HDP’nin bu süreçte nasıl rol oynayacağı henüz bilinmiyor. 27 Eylül 2021 tarihinde açıkladığı Tutum Belgesi’nde Millet İttifakı'nda yer almayacağını açıklayan HDP ortak adayı müzakere etmek istediğini duyurmuştu. Ancak bir müzakere olmazsa HDP’nin de aday çıkarması sürpriz olmayacak.

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Millet İttifakı’nın ortak Cumhurbaşkanı adayını HDP ile müzakere etmemesi durumunda bir aday çıkarmanın masada olacağını söyledi ama bunun riskleri konusunda uyardı. Oluç, “Ciddi kamuoyu araştırmaları bu iş birinci turda bitmezse, ikinci tura kalırsa Türkiye’nin nasıl bir tabloyla karşı karşıya kalacağı belli değil diye görüyor. O iki seçim arasında 15 günlük vakit nasıl bir durum-tablo ortaya çıkartır, bunu kimse tahmin edemiyor” dedi.

'KAYYIM OLMAYACAK DEMEK YETMEZ, YEREL DEMOKRASİNİN GELİŞTİRİLMESİ GEREK'

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, 6 muhalefet partisinin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni'ni  Duvar'dan Nergis Demirkaya değerlendirdi.

Metinde, “siyasi cesaret açısından ciddi eksikler” olduğunu söyleyen Oluç, kayyımları reddeden vurgunun HDP ile ilişkilendirilmesini yorumladı. Bunun Türkiye demokrasisi açısından önem taşıdığını ifade eden Oluç, “Kayyımlar bizim birinci derecede meselemiz oldu ama aslında bütün Türkiye’nin meselesi. Ülkenin bir bölgesinde ağırlıklı olarak seçim hukuku çiğnenmiş, seçmen iradesi yok edilmiş. O 6’lı, ülkeye bir bütün olarak bakıyorsa o zaman onların da sorunu. 'Kayyım olmayacak artık' demek güzel bir niyet ifadesi ama yeterli değil. Türkiye’de yerel demokrasinin geliştirilmesi için, çağdaş demokrasilerde olduğu gibi merkezden bazı yetkilerin yerel yönetimlere devredilmesi gerekiyor” dedi.

'DOKUNULMAZLIK GENİŞLESİN DEYİP GÜZEL’İN DOKUNULMAZLIĞININ KALDIRILMASINA ‘EVET’ OYU VERİLDİ'

Aynı metinde milletvekillerinin yasama dokunulmazlığının kapsamının genişletilmesi ifadesinin de olduğunu ancak bir gün sonra o metne imza atanların HDP’li Semra Güzel’in dokunulmazlığının kaldırılması için oy verdiğini hatırlatan Oluç şöyle devam etti:

“2016’daki değişiklikte 20 civarında CHP’li onay vermişti. O sayede anayasaya aykırı o işlem gerçekleşti. Ve bizim eş genel başkanlarımız milletvekillerimiz hapse atıldı. Bu hafta Semra Güzel ile ilgili oylama oldu. Yine 21 CHP milletvekili destek verdi. Aynı isimler değil ama yine 20-21… Dokunulmazlık maddesinde sorun yok, uygulamada siz destek veriyorsunuz. Sadece CHP değil, İYİ Parti de 'evet' oyu verdi. Semra Güzel savunmasında kürsüde söyledim: İlahlar kurban istedi, Semra Güzel kurban oldu. Bunun hukukla ilgili yanı yok. Bu metne imza atan partilerin tamamı Türkiye’de hukuk sisteminin çöktüğünü anlatıyor. Yargı mekanizmasının adalet dağıtmadığını anlatıyor. Sonra bir milletvekilinin dokunulmazlığını kaldırıyor ve bu yargı mekanizmasına onu kurban ediyor. Seçmenler, bizim oy verdiğimiz partiler söylediklerinde samimi mi, sorgulasınlar. Bu kadar büyük tutarsızlık olur mu?”

'ALEVİ, KÜRT SEÇMENLER 'BU 6’LI İKTİDARA GELİP SORUNLARIMIZI ÇÖZECEK' RUH HALİNİ YAŞAYABİLİYOR MU?'

Oluç, 6 partinin mutabakat metninde tek bir Alevi, Kürt ifadesinin geçmemesini de eleştirdi. Kürtlerin ve Alevilerin tarihsel, toplumsal sorunları bulunduğunu, talepleri olduğunu vurgulayan Oluç şöyle devam etti:

“Bu sorunların nasıl çözüleceği üstünde anlaşmıyor olabilirsiniz ama bu sorunların çözümüne biz adayız, bu sorunları demokrasiyi geliştirip Ankara’da çözeceğiz gibi bir irade kararlılık gerekiyor. Bu sorunu tanıyor musunuz, tanımıyor musunuz? Hiç söz etmediğiniz zaman bu sorunları tanımıyoruz, diyorsunuz. O nedenle çok dikkat çekici ve siyasi cesaretsizliktir, iktidarın baskılarına boyun eğmektir. Büyük eksiklik. Alevi Kürt seçmenler 'bu 6’lı iktidara gelecek, sorunlarımızı çözecek' ruh halini yaşayabiliyorlar mı şimdi. Siz Türkiye’de yeni bir dönem yaratacağız, Türkiye’de demokrasi olacak diyorsanız bu konularda da işaretlerin verilmesi lazım. Bunlar maalesef yok. Eksik ve sorunlu bir metin.”

'MÜZAKERE OLMAZSA ADAY ÇIKARMAK MASAMIZDA: BU ŞANTAJ DEĞİL, DOĞAL OLAN'

Millet İttifakı’nda yer alamayacağını kamuoyu ile paylaşan HDP, Cumhurbaşkanı adayını ise müzakere etmek istiyor. Oluç bu tabloda ortak cumhurbaşkanı adayı ile ilgili nasıl bir tutum izleyecekleri sorusunu da yanıtladı. Oluç, “Bu konudaki duruşumuzda farklılık olmadı. Müzakere dediğimiz konuşmak. Aday olacak kişiyle bunu müzakere edelim diyoruz. Ama aday olacak kişi-kişiler, 'Biz sizinle hiçbir şekilde müzakere etmeyiz' diyorlarsa o zaman önümüzde bir tek yol kalıyor, o da kendi yolumuzu bulmak. Bu da Cumhurbaşkanlığı konusunda aday göstermek meselesi. Tabii ki masamızda olacak, masamızdadır. Bunu ittifaklarımızla, bileşenlerimizle, tüm parti örgütümüzle tartışırız. Çünkü seçmenlerimize başka türlü hesap veremeyiz. Seçmenlerimiz durumdan son derece rahatsız” dedi.

Bu tutumun bir şantaj, tehdit gibi algılanmaması gerektiğini belirten Oluç, “Bu doğal olan. Bir siyasi partisiniz, ülkenin yönetimine adaysınız, iddialarınız var, 'Biz bunları konuşmak istiyoruz' diyorsunuz, 'Yok konuşmayız, ne yaparsanız yapın' deniyorsa biz de kendi yolumuzu yaparız” ifadelerini kullandı.

'CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNDE 2. TUR BÜYÜK RİSK'

“HDP kendi adayını çıkarsın seçim ikinci tura kalsın” görüşlerini de değerlendiren Oluç, bu konuda da risklere dikkat çekerek şunları söyledi:

“Ciddi kamuoyu araştırmalarını görüyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçiminde Millet İttifakı ile Cumhur İttifakı kafa kafaya gelmiş durumda, HDP seçmeni anahtar role sahip. Anahtar rolünü ikinci turda oynasın diye düşünüyorlar. Ama burada Türkiye’nin yakın siyasi tarihini, Kürt seçmenin sosyolojisini ve ruh halini de anlamaya çalışırlarsa bu söylediklerinin çok büyük risk taşıdığını göreceklerdir. Ciddi kamuoyu araştırmaları bu iş birinci turda bitmezse, ikinci tura kalırsa Türkiye’nin nasıl bir tabloyla karşı karşıya kalacağı belli değil diye görüyor. O iki seçim arasında 15 günlük vakit nasıl bir durum-tablo ortaya çıkartır, bunu kimse tahmin edemiyor. Ben aynısı olacaktır diye söylemiyorum ama haziran-kasım arasında Türkiye’de yaşanmış olanları bilenler bu 15 günlük tablonun çok ciddi sonuçlar yaratabileceğini de görüyorlar. Büyük bir risk. Dolayısıyla birinci turda bu mesele tamamlanmalıdır anlayışı ciddi olanların hepsinde hakim olandır.”

'HDP SEÇMENİNE SANDIK BAŞINDA BU SORUYU SORDURTMAYIN!'

Seçmenlerin sandık başı psikolojisini de değerlendiren Oluç, “İnsanlar partilerinin söylediklerine bakıyorlar ama orada vicdanları ile baş başa kalıyor. HDP seçmenini çok küçümsüyorlar. O kadarını söyleyeyim. HDP seçmeni muhtaç değil. HDP seçmeni bu ülkede her türlü zulmü yaşamış bir seçmen. 'Bugünkünden daha fazla ne yaşayabilirim' diye de zaman zaman kendisine soran bir seçmen. Bu hem ekonomik, sosyal anlamda hem de baskılar zulüm, siyasi anlamda. O yüzden bu soruyu sandık başında HDP seçmenine sordurursanız bunun sonucu kimse için iyi olmaz. Bunu anlamıyorlar. Bu mesele hafife alınacak, hamasi nutuklar atılacak bir mesele değil. Eğer gerçekten Türkiye’de demokratik bir değişim olması gerektiğini düşünüyorsa siyasi aktörler o ciddiyetle konuşup düşünmeliler” eleştirisi getirdi.