Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) dün startını verdiği ve Edirne’den Ankara’ya başlattığı “Darbeye karşı demokrasi yürüyüşü” 2’nci gününde devam etti. Demokrasi yürüyüşünün bugünkü adresi ise Esenyurt Meydanı oldu. Sabahın erken saatlerinde meydanı bariyerlerle çevrilen polisler meydana geliş gidişleri olabildiğince sınırlandırdı. Yürüyüşten iki saat önce de HDP Esenyurt İlçe Örgütü binasını ablukaya alan polis, bina çevresine TOMA ve gözaltı araçları yerleştirerek sokağı araç girişine kapattı. Bunun üzerine HDP Esenyurt İlçe binasında olan vekiller dışarı çıkarak ara sokaklarda yürüyüş gerçekleştirdi.

SLOGANLARLA DESTEK VERDİLER

Sokaklarda HDP'nin yürüyüşü gören yurttaşlar "Her biji Azadi" sloganlarıyla destek verdi. HDP Esenyurt İlçe Örgütü binasına da "Hep birlikte demokrasi için, hep birlikte mecliste darbeye hayır demek için, hep birlikte demokratik anayasa için, hep birlikte Kürt sorununun demokratik çözümü için, hep birlikte kayyıma hayır demek için, hep birlikte kadın özgürlüğü için, hep birlikte gençlere özgür bir gelecek için, hep birlikte ekolojik bir yaşam için, hep birlikte savaşa hayır demek için" pankartı asıldı.

Bazı milletvekilleri ise Esenyurt Kaymakamlığı önünden kitle ile bir araya gelerek meydana doğru yürüdü. İki grup Doğan Araslı Bulvarı önünde bir araya geldi. Kitle burada sık sık, "HDP umuttur umut dimdik ayakta", "Biji berxwedana HDP", "HDP halktır halk burada", Faşizme karşı omuz omuza" sloganları attı. Burada HDP kitlesinin önüne geçen polis daha fazla kitlenin yürümesine izin vermedi. Vekillerin polislerle yaptığı görüşme sonrası kitle daha geniş bir yere geçerek açıklama yaptı.

Bugünkü yürüyüşe Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü İdil Uğurlu, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, milletvekilleri Saruhan Oluç, Serpil Kemalbay,  Fatma Kurtulan, Dersim Dağ, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Züleyha Gülüm, Musa Piroğlu, HDP il ve ilçe örgütü yöneticileri ve çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi eşlik etti.

‘SALDIRILAR TÜM TOPLUMSAL MUHALEFETE’

Burada konuşan HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, yürüyüş yapmalarının bir anlamı olduğunu hatırlatarak, "Biliyoruz ki hep beraber Türkiye’de bugün demokrasi işlemiyor. Demokratik kurallar, özgürlükler işlemiyor. Tam tersine sorunlu da olsa kağıt üzerinde var olan Anayasa’yı bile çiğneyen adımlar vardı, arkasına bu iktidar tarafından yerine getiriliyor. Gerisine Anayasa’ya aykırı bir şekilde kayyım atadılar. Ama bu saldırıların, bu hukuksuzlukların, bu Anayasa ve yasa çiğnemenin HDP'ye dönük olduğunu düşünmüyoruz. Bütün toplumsal ve siyasal muhalefete, ister parlamento içinde olsun ister parlamento dışında olsun bütün toplumsal muhalefete yönelik saldırılar olarak değerlendiriyoruz bunları. Ve o nedenlerle 1 Haziran’da Eş Genel Başkanlarımız aracılığıyla 9 maddelik tutum belgesi açıkladık; o tutum belgemizde mücadele zeminimizi, demokrasi, adalet ve hukuk açısından mücadele zeminimizi tanımladık. Ve dedik ki bütün toplumsal ve siyasal muhalefete eğer oluşturmazsak bu saldırılar bugün HDP’ye olur yarın diğer toplumsal muhalefete olur, ki oluyor da. Hep birlikte bunu görüyoruz. İşte bu tutum belgesinin demokratik siyaset açısından, toplumsal ve siyasal muhalefet açısından çok temel bir asgari zemin oluşturduğunu düşünüyoruz. Mutlaka kazanacağız" dedi.

İKİNCİ GRUP KAYMAKAMLIKTAN YÜRÜDÜ

Bazı milletvekilleri ise Esenyurt Kaymakamlığı önünden kitle ile bir araya gelerek meydana doğru yürüdü. İki grup Doğan Araslı Bulvarı önünde bir araya geldi. Kitle burada sık sık, "HDP umuttur umut dimdik ayakta", "Biji berxwedana HDP", "HDP halktır halk burada", Faşizme karşı omuz omuza" sloganları attı. Burada HDP kitlesinin önüne geçen polis daha fazla kitlenin yürümesine izin vermedi. Vekillerin polislerle yaptığı görüşme sonrası kitle daha geniş bir yere geçerek açıklama yaptı.

Bugünkü yürüyüşe Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü İdil Uğurlu, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, milletvekilleri Saruhan Oluç, Serpil Kemalbay,  Fatma Kurtulan, Dersim Dağ, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Züleyha Gülüm, Musa Piroğlu, Ayşe Acar Başaran, HDP il ve ilçe örgütü yöneticileri ve çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi eşlik etti.

 ‘TUTUM BELGEMİZ TEMEL BİR ASGARİ ZEMİN’

Demokrasi yürüyüşünü başlatmalarının bir anlamı olduğunu ifade eden Oluç, “Birincisi, biliyoruz ki Türkiye’de bugün demokrasi işlemiyor. Demokratik kurallar, demokratik özgürlükler işlemiyor. Tam tersine son derece sorunlu da olsa kağıt üzerinde var olan Anayasa’yı bile çiğneyen adımlar atıldı. 65 belediyemizden 12 belediye bırakıtılar, belediyelerimize Anayasa’ya aykırı bir şekilde kayyım atadılar. Bu yetmedi, Meclis’te yine Anayasa’ya aykırı şekilde üç milletvekilinin vekillikleri düşürüldü. Hakkari Vekilimiz Leyla Güven, Diyarbakır Milletvekilimiz Musa Farisoğulları ve CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun vekillikleri düşürüldü. Biz bütün bu adımların Anayasa’ya aykırı olduğunu, demokratik siyaseti tasfiye etmek, demokratik siyaseti ortadan kaldırmak olduğunu, HDP’nin siyaset yapma imkanlarını tıkayıp, tasfiye etme amaçlı olduğunu biliyoruz. Ama bu saldırıların, bu hukuksuzlukların, bu Anayasa ve yasa çiğnemenin sadece HDP'ye yönelik olduğunu düşünmüyoruz. Bütün toplumsal ve siyasal muhalefete, ister parlamento içinde olsun ister parlamento dışında olsun bütün siyasal ve toplumsal muhalefete yönelik saldırılar olarak değerlendiriyoruz bunları. Ve o nedenle de 1 Haziran’da Eş Genel Başkanlarımız aracılığıyla 9 maddelik tutum belgesi açıkladık; o tutum belgemizde demokrasi, adalet ve hukuk açısından mücadele zeminimizi tanımladık. Ve dedik ki bütün toplumsal ve siyasal muhalefete; eğer birlikte bir demokrasi ittifakını en güçlü şekilde  oluşturmazsak bu iktidarın saldırıları bugün HDP’ye olur yarın diğer siyasal ve toplumsal muhalefete olur, ki oluyor da. Hep birlikte bunu görüyoruz. İşte bu tutum belgesinin demokratik siyaset açısından, toplumsal ve siyasal muhalefet açısından çok temel bir asgari zemin oluşturduğunu düşünüyoruz” dedi.

SİYASAL MUHALEFETE ÇAĞRI

Toplumsal ve siyasal muhalefete bu doğrultuda çağrılar yaptıklarını da sözlerine ekleyen Oluç, “Diyoruz ki, gelin hep birlikte demokrasi mücadelesini büyütelim. Eşitlik, özgürlük, adalet ve barış mücadelesini büyütelim. Bu mücadeleyi büyüttüğümüz oranda, başarılı adımlar attığımız oranda da iktidarı durdurmak, değiştirmek, toplumsal ve siyasal muhalefetin elindedir. Çünkü hep beraber biliyoruz ki aslında bu iktidarın son zamanlardaki saldırganlığının temel nedeni her geçen gün topumda irtifa, seçmen kaybediyor olmasıdır” çağrısında bulundu.

SARAYIN HUKUKU

Oluç konuşmasına  şöyle devam etti: “Çağrımızda birkaç noktaya parmak bastık. Birincisi dedik ki bugün Türkiye'de her üç kişiden en az iki kişi iş ve aş derdindedir. İşsizlik had safhada, milyonlarca insan özellikle pandemi döneminde de artan bir şekilde işsizlikle karşı karşıya kalmıştır. Hayat pahalılığı, enflasyon, yoksulluk had safhadadır. Onlar her ne kadar rakamlarla oynasalar da, TÜİK'in bütün müdürlerini ve başkanlarını değiştirerek istedikleri rakamları ortaya koysalar da halk çarşıya pazara gittiğinde, evine faturalar geldiğinde nasıl bir nasıl bir krizle karşı karşıya olduğunu görüyor. İkincisi Türkiye'de çok ağır bir hukuk krizi yaşanıyor. Hukukun üstünlüğü kalmamış vaziyette, yargıda tuz kokmuş vaziyette. Bütün yargı, Saray'ın emirleri doğrultusunda, yürütmenin direktifleri doğrultusunda kararlar veriyor. Ve bu kararlarla toplumsal ve siyasal muhalefetin çalışma yapmasını engellemeye çalışıyor. Çok önemli bir konu hukukun üstünlüğünü yeniden sağlama mücadelesidir. Şimdi geçerli olan üstünlerin hukukudur. Saray'ın hukukudur. Bu hukuk mutlaka hukukun üstünlüğüyle yer değiştirmek zorundadır.”

‘ŞENGAL’E BOMBA ATARAK SORUN ÇÖZÜLEMEZ’

 “HDP ve bileşenleri olarak bu ülkedeki Kürt sorununun çözümü doğrultusunda demokratik, barışçıl adımlar atılması, diyalog ve müzakere ile toplumsal barış sağlanması konusunda çok hassasız” diyen Oluç, bu konuda ayrıca mücadelelerini yoğunlaştırdıklarını ifade etti.Toplumsal müzakere ve uzlaşma konusunda Meclis'i işaret eden Oluç konuşmasına, “Hiçbir şey silahlarla çözülemez, şiddetle çözülemez, Şengal’e ya da Mahmur’a bomba atarak çözülemez. Ya da söz hakkımız engellenerek, sesimizin kısılması yoluyla hiçbir şey çözülemez ama çözüm yolu konuşmaktır, diyalogdur, müzakere etmektir. Birbirimizle konuşarak bir toplumsal barışı ve toplumsal uzlaşmayı yaratma imkanına sahibiz  ve HDP bütün toplumsal ve siyasal muhalefete ve iktidara bu konudaki tutumunu defalarca açıkladı, bir kez daha açıklıyoruz” sözleriyle devam etti.

ÇÖZÜM ODAĞI MECLİS

Yürüyüş boyunca bu taleplerini dile getirdiklerini ifade eden Oluç, heyetlerinin 20 Haziran'da Ankara’da bir araya geleceğini hatırlattı. Talepleri, görüşmeleri ve mücadelelerini bir kez daha toplu bir şekilde Meclis'teki tüm partilere ileteceklerini dile getiren Oluç, “Çözüm yerinin Ankara, çözüm odağının Meclis olduğunu bir kez daha vurgulayacağız. Ve görüşlerimizi, mücadelemizi bu doğrultuda sürdüreceğimizi açıklayacağız. HDP'yi, bütün bileşenlerini, bütün ittifaklarını ortadan kaldırarak, susturarak, baskı altına alarak, gözaltı ve tutuklama yaparak, cezaevine atarak susturamazsınız. Asla ama asla HDP arkasındaki 6 milyondan fazla seçmenle, onların aileleriyle birlikte 20 milyondan fazla insanla bu baskılara boyun eğmez, diz çökmez. Bunu defalarca söyledik ve kanıtladık da. Şimdi bizim derdimiz bu gerçeğin görülmesi, bilinmesi ve konuşarak toplumsal müzakerenin, toplumsal uzlaşmanın ve toplumsal barışın yolunun açılmasıdır. Biz bu konudaki mücadelemizi sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.

‘HAKLARIMIZI GASP ETTİRMEYECEĞİZ’

Demokrasi yürüyüşlerinin üç etaplı planlarının birinci etabı olduğunu belirten Oluç, son olarak şunları dile getirdi: “Birinci etap 20 Haziran’da Ankara'da tamamlanacak ardından mücadelenin diğer etaplarını kamuoyuna açıklayacağız ve görüşmelerimize ve mücadelemize devam edeceğiz. Tarihsel olarak denk geldiği için bir hatırlatma da yapmak istiyorum, çok uzun yıllar önce İstanbul'da başlayan ve Türkiye'nin her tarafına yayılan 15-16 Haziran İşçi Direnişini hatırlatmak istiyorum. İşçilerin haklarını, sendikalaşma ve mücadele etme ve örgütlenme haklarını engellemek için adımlar atmıştı o dönemin iktidarı. İşçiler bir hareket oluşturarak, büyük bir mücadeleyle o dönem bu haklarının gasp edilmesine izin vermediler. Aslında Türkiye'deki mücadele geleneğinin önemli bir yapı taşıdır 15-16 Haziran. Bizler de haklarımızı gasp ettirmeyeceğiz, her anlamda siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik haklarımızı, kimlik haklarımızı gasp ettirmeyeceğiz.”

TEKRAR İLÇE BİNASINA DÖNDÜLER

Açıklamadan sonra kitle sloganlarla ana caddede ve ara sokaklarda yürüyerek HDP Esenyurt ilçe binasına gelmek istedi. Ancak polis slogan atmaları halinde müdahalede bulanacağını ifade etti. Bunun üzerine kitle ara sokaklardan gelerek HDP ilçe binası önünde toplandı. Burada kapı önünde toplanan kitle, “Baskılar bizi yıldıramaz” “Faşizme karşı omuz omuza”, “Direne direne kazanacağız” sloganları atarak ilçe binasına girdi.