Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısıyla gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Basın toplantısının dört temel konusu olduğunu kaydeden Oluç, “Birinci konu, şu anda ülkenin önemli ve insanlar açısından en yakıcı olan konusu ekonomik durum. Biliyorsunuz, enflasyon verileri açıklandı ve TÜİK’in hormonlu enflasyon verilerine; TÜFE ve ÜFE’de yani Tüketici Fiyatı Endeksi ve Üretici Fiyatı Endeksi’ndeki yükseliş devam ediyor. Ve iktidarın tek haneli enflasyon haneli hedefine kesinlikle bu yıl içinde yılsonuna kadar ulaşılamayacak ortaya çıkmış vaziyette. Bu konudaki bütün öngörülerin yanlış çıktığı bir kez daha görüldü” dedi.

ENFLASYON 

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinin aksine hayat pahalılığı açısından enflasyonun yüzde 30 ile 40 arasında oynadığına dikkati çeken Oluç, “İktidarın krizden V Tipi çıkış iddiasının aksine enflasyon verileri, V Tipi sıçrama yapıyor. Şimdi baktığımız zaman bu verilere hem bir ay önceki verilere hem bir yıl önceki ve son bir yıl içindeki verilere, bu verilerin artış yaşadığını çok net olarak görüyoruz” diye belirtti.

‘MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR’

Ekonomiyle ilgili yapılan kamu araştırmalarında halkın tepkisinin yüzde 80 oranında ekonomide kötü gidişin devam ettiği yönünde olduğunu aktaran Oluç, “Bu kötü gidişten kim sorumludur sorusuna, ‘yanlış ekonomi politikaları’ diyor halkın çoğunluğu. Yüzde 60 Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, yüzde 46 liyakatsiz ekonomi yönetimi diyor. Yani ‘mızrak çuvala sığmıyor’. Bu durumda yaşıyoruz. Şimdi biz buna rağmen enflasyondaki, hayat pahalılığındaki, işsizlikteki, ekonomideki bu kötü gidişata rağmen Meclis gündemi neyi tartışıyor? Normalde halkın beklediği nedir? İşçinin, emekçinin, emeklinin, çiftçinin, esnafın, kadının, gencin yaşadığı sorunları ortadan kaldıracak ekonomik tedbirlerin konuşulması, kanun tekliflerinin gündeme getirilmesi, Meclis’ten bu kanun tekliflerinin geçirilmesi değil mi? Hayır! Biz tam tersini yapıyoruz” şeklinde konuştu.  

İKTİDARIN VERDİĞİ CEVAP COP, GAZ

Meclis’te “İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin” görüşmelerine dair Oluç, “Bu 51 maddelik torba teklife baktığımız zaman gördüğümüz nedir? İşçinin, emekçinin, işsizin, emeklinin, esnafın, çiftçinin KYK borçlusu öğrencinin, ev emeği harcayan kadının ihtiyaçlarına tam aykırı olan düzenlemelerin yapılıyor olmasıdır” ifadelerini kullandı.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) Meclis’in önünde yapmak istedikleri açıklamaya yapılan müdahaleye de değinen Oluç, şunları söyledi: “Kabul edilemez bir durum. Yani sendikalar bu teklifi tartışmayacak da bu teklife ilişkin taleplerini, eleştirilerini Meclis’te dile getirmeyecekler de nerede dile getirecekler? Ama iktidarın verdiği cevap ne? Cop, gaz, polis müdahalesi… Sadece sendikalar değil, bakın yürüyüşlerine deprem nedeniyle ara veren Somalı işçiler, Somalı madenciler biliyorsunuz, depremdeki kurtarma çalışmalarına katılmışlardı. Şimdi yeniden yürümeye başladılar, neyle karşı karşıya kaldılar? Yine polis müdahalesiyle, asker müdahalesiyle copla, gazla karşı karşıya kaldılar. Yani; bu ülkede işçi, emekçi hakkını istemeye, savunmaya kalkıştığı zaman iktidarın verdiği cevap, çok açık bir şekilde ya polis müdahalesi ya asker müdahalesi oluyor. Bu durumu kınıyoruz. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Bu durumu protesto ediyoruz.”

‘HAYALİ İHRACAT HAYALİ İSTİHDAMA DÖNÜŞTÜ'

Mecliste görüşülen torba yasayla ilgili konuşmasını sürdüren Oluç, “Gerçekten skandal bir durumla karşı karşıyayız. Geçmişte hatırlarsanız, Türkiye’de hayali ihracat diye bir durum vardı. Bugün hayali istihdama dönüştü. Bu torba yasayla öyle maddeler getiriliyor ki işsizlik fonundan işverenlerin nasıl teşvikler alacağına dair maddeler var. Daha önce son üç yıla baktığımızda milyarlarca lira işveren teşviki verilmiş işsizlik fonundan, niye verilmiş bu teşvikler, istihdam artsın diye. Yani işverenler istihdam yaratsın diye. Fakat bakıyoruz son üç yıla istihdam düşüyor, işsizlik artıyor. Yani hayali istihdam teşvikleri yapılmış ve işverenler aslında halktan alınan vergilerle işverenlerin maliyetleri sıfırlanmış. Şimdi istihdamın düştüğü, işsizliğin arttığı bu dönemde yeniden işveren teşvikleri gündeme gelmiş vaziyette ve bu torba yasayla yeniden karşımızda duruyor bu teklif” ifadelerini kullandı.

‘İŞÇİYE, EMEKÇİYE BARIŞ YOK’

Sermayeye aktarılan paraya dikkati çeken Oluç, şöyle konuştu: “Vergi barışı, imar barışı varlık barışı, bu barışların hepsi belli çevrelere, belli sermaye gruplarına, yandan sermayeye barış olarak gidiyor ama hiç işçiye, emekçiye emekliye, esnafa, EYT’liye barış yok, ev emekçisi kadınlara, KYK borçlusu öğrencilere barış yok. KYK borçları silinsin dedik, milyonlarca öğrencinin KYK borcu var, silinsin bu borçlar. Hele hele pandemi döneminde işsizlik artarken, istihdam düşerken bu borçların silinmesi lazım dedik, AKP MHP bunu reddetti. İşsizlik fonundan yararlanma koşullarını işsizler için kolaylaştırın diye önergeler verdik, vermeye devam ediyoruz, AKP ve MHP reddediyor. Sulama birliklerine çiftçilerin borç faizlerinin silinmesini istedik, AKP-MHP reddetti. Pandemi kredilerinin geri ödemesinin 6 ay süreyle ertelenmesini istedik, AKP-MHP reddetti. Duyduk ki Hazine ve Maliye Bakanı kendi milletvekillerine brifing vermiş ekonomi ile ilgili. Hazine ve Maliye Bakanına sesleniyoruz; eğer brifing verecekseniz çıkın bir çarşıya, pazara gidin, oradaki esnafa, tüketiciye bir brifing verin bakalım onlar size, siz o brifingi vermeye kalkıştığınız zaman neler anlatacak.”

‘ÇÖKEN SADECE BİNALAR DEĞİL SİSTEMDİR’

İzmir’de yaşanan depreme de değinen Oluç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Defalarca söylediğimiz şey bir kez daha yaşandı. Dün bu Meclis’te ortak araştırma komisyonu kurulmasına aylar ve yıllar sonra nihayetinde karar verildi. Defalarca önergeler getirildi, deprem ile ilgili komisyonlar kurulsun ve Meclis çalışma yapılsın diye. Her seferinde iktidar partileri bu önergeleri reddetti, sonunda kabul etmek zorunda kaldılar. Çünkü hiçbir şey savunacak durumları yok.”

Depreme karşı acil önlem alınması çağrısı yapan Oluç, “Tedbirsizlik, imar affı, kaçak yapılaşma, rantçı zihniyet bu depremlerde ortaya çıkan sonucun sorumlusudur. Yani çöken sadece çürük binalar değildir çöken bu çürük iktidardır. Rantçı sistemdir çöken” dedi. 

4 KASIM DARBESİ

HDP’ye yönelik gerçekleştirilen 4 Kasım siyasi darbesinin halk iradesinin gasp edilmesi olduğunu söyleyen Oluç, “Belediyelerde seçilmiş olan eş başkanların yerlerine kayyım atanması da böyledir, milletvekillerin ve seçilmişlerin siyasilerin olarak tutulması da böyledir. Tamamen hukuksuzdur. O gün HDP seçilmişlere, milletvekillerine, belediye eş başkanlarına yapılan bu hukuksuz saldırı demokratik siyasete yönelik bu tasfiye saldırısı sadece HDP’ye yönelik değil dedik. Aradan geçen 4 yıl boyunca bütün demokrasi güçlerine, hukukun üstünlüğünü, adaleti savunan bütün yapılara ister yurttaş girişimi olsun, ister STK olsun, ister meslek örgütü olsun, siyasi parti olsun; herkesin demokratik siyaset yapma hakkına yönelik ağır bir saldırı olduğunu söylemiştik. Bunun böyle olduğu ortaya çıktı. Neydi hedeflenen. Bu demokratik siyasete yönelik saldırıda amaçlanan neydi? HDP’yi tasfiye etmek, demokratik siyasetten bizleri uzaklaştırmaktı ama biz çok kararlı bir şekilde direndik direnmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

‘KARARLI MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRÜYORUZ’

Demokratik siyasetteki kararlılıklarından asla taviz vermediklerini dile getiren Oluç, “Bundan sonra da vermeyeceğiz. Başımızı eğmedik, boynumuzu bükmedik, dimdik ayakta durmaya devam ettik. Mücadelemizi sürdürdük ve bundan sonra da HDP olarak bütün bileşenlerimizle, ittifaklarımız, seçmenlerimiz, üyelerimiz, seçilmişlerimizle birlikte demokratik siyaset konusundaki kararlı duruşumuzu ve mücadelemizi kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. Bu faşizan, bu hukuksuz uygulamalar bu adaleti yok sayan, yargıyı ortadan kaldıran, uluslararası sözleşmeleri yok sayan iktidarın bu anlayışı karşısındaki mücadelemizi sürdüreceğiz” diye belirtti. 

İktidarın insan haklarına yönelik ağır saldırılarda bulunduğunu ifade eden Oluç, “Bakın işkence ve kötü muamele yapan ve bunu sürdüren bir iktidarla karşı karşıyayız. Van’da gözaltına alındıktan sonra ağır bir işkenceye ve helikopterden atılmaya maruz kalan Osman Şiban ve hayatını kaybeden Servet Turgut’un avukatları hak arama hürriyetlerinin kısıtlanması gerekçesiyle AYM’ye başvurular. Biz bu konuyu gündemde tutmaya devam edeceğiz. Çünkü çok açık bir işkence, kötü muamele vardır, asla kabul edilmeyecek bir durum vardır” ifadelerini kullandı.

NEDEN BİR SORUŞTURMA AÇILMADI?

Soruşturma açılmamasının nedenlerini soran Oluç, “Açıldıysa kimin hakkında açıldı? Bu işkence emrini veren bunu uygulayan kimlerdir? İşkenceyi, kötü muameleyi yapanlar, o helikoptere binmiş olanlar kimlerdir? O helikopterden insanları atan kimlerdir? O helikopterden insanların linç edilmesine yol açmış olanlar kimlerdir? Sadece bu değil, Van Valisi ‘Usule uygun gözaltına alındılar’ dedi. Birisi yoğun bakımda hayatını kaybetmiş olan Servet Turgut, öbürü de hafızasını kaybetmiş yeni hafızasına kavuşmuş olan Osman Şiban. Bu insanlar için ‘usule uygun muhafaza altına alındılar’ diyen Van Valisi hakkında bir soruşturma açılmadı mı hala? Peki ‘mevzuata uygundur’ diyen Hakkari’de bir kişinin öldürülmesine onay veren Hakkari Valisi, yani Şerali Dereli’nin öldürülmesine ‘mevzuata uygundur’ diyen ve buna onay veren Hakkari Valisi hakkında bir soruşturma açılmadı hala, açılmayacak mı? Bu iktidara soruyoruz; hani siz işkenceye kötü muameleye sıfır tolerans diyorsunuz. Ama siz işkence kötü muamele yapana büyük bir tolerans gösteriyorsunuz. Sizin geldiğiniz nokta budur. Bir kez daha iktidarı uyarıyoruz. Bu işkence ve kötü muamelenin insanlığa karşı işlenmiş suçların hesabını er ya da hukuk önünde verecektir. Bunu daha fazla savunmaya devam ederseniz, teşvik ederseniz, bunun azmettiricisi olarak mutlaka ama mutlaka hukuk önünde vereceksiniz.”