Milletvekilliği düşürülen HDP'li Ömer Faruk Gergerlioğlu, Adalet Nöbeti’ni sürdürdüğü partisinin Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi. Açıklamaya HDP milletvekilleri, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Genel Başkanı Necla Kurul, Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun da katıldı. Gergerlioğlu, Adalet Nöbeti’nin 15’inci gününde olduklarını belirterek, sürece dair bilgi verdi. Gergerlioğlu, “Malum Meclis’te hukuksuz bir şekilde vekilliğimizin düşürülmesinden sonra bir adalet nöbeti başlattık. Bir sivil direniş sergiledik” dedi.

‘BİRLİKTE DİRENİŞ SERGİLEDİK’

Başarılı bir sivil direniş gerçekleştirdiklerini belirten Gergerlioğlu, “Türkiye ve dünya kamuoyuna güçlü bir mesaj veren bir sivil direniş gerçekleştirdik. Türkçe ve Kürtçe tüm dünya kamuoyunun düşüncelerini veren bir mesaj verdik. Ciddi karşılık gören bir mesajdı. Çünkü bu yapılması gereken bir eylemdi. Halkın iradesinin haramilikle gasp edilmesine yönelik bir hukuksuzluk işlemine karşılık ben ve partimin sivil ve pasif direnişiydi. Sivil ve pasif bir direnişti ama çok etkili oldu, çok güçlü bir etkisi oldu. Bunu tüm kamuoyu gördü. Biz direnişimize devam ettik, çok haklıydık. Ve bundan dolayı çok güçlüydük. Kazanacağımızı biliyorduk. Hakkımızda haksız kararlar verebilirler ama biz direniş hakkımızla haklı olduğumuzu herkese gösterdik. Ardından Meclis’te HDP Grup Toplantı odasında gece gündüz 24 saat arkadaşlarımız ile birlikte direniş sergiledik” diye belirtti.

158 POLİS ALMAYA GELDİ

Gergerlioğlu, şöyle devam etti: “Kamuoyunda çok güçlü bir karşılık buldu. Ve bunu hazmedemeyenler bir iftira ve yalan dolu bir kurguyla 5 yıl önce beraat etmiş bir video kullanarak, hakkımızda algı oluşturmaya çalıştılar. Meclis Başkanı ve savcının işbirliği ve 10 polisin imzasıyla bir utanç belgesine imza attılar. Meclis Başkanı’nın göndermesiyle de utanç belgesi, utanç tutanağı savcılığa gitti, hakkımızda yakalama kararı çıkarıldı. Güya sloganlarla HDP Grup katına çıkmışız. Bunun yalan olduğu belgelerle ortaya çıktı. Ama işin üzücü tarafı, koca Meclis Başkanlığının bu iftara dolu bu kurguya imza atmasıyla ve savcının onaması ve partimize yönelik bir saldırı gerçekleştirilmeseydi. Ardından da hepiniz biliyorsunuz, çok üzücü ve vicdanları kanatıcı bir şekilde, Pazar sabahı 158 polis gönderilmiş, bunu da kendiler ifade etti. Utanç verici görüntülerdi bunlar. Oradaki danışmanlarımızı odalara kilitleyerek, bu utanç verici görüntülerin ortaya çıkmasını engellemeye çalıştılar. Vekillerimizin kollarını sıkarak, önlerine geçerek, görüntü almalarını engellemeye çalıştılar.”

TARİHE KARA BİR LEKE

Meclisin bir utanç yaşadığını ifade eden Gergerlioğlu, yargı darbesi yapıldığını ifade ederek, “1994 ve 1999’dan sonra Meclis’te vekil kovalanması gibi utanç yaşattılar. Benim kağıt üstünde vekilliğim düşürülse de hala bu halkın vekili olduğumu düşünüyorum. Çünkü gasp ile bu vekillik düşürüldü. AYM'nin esastan olan kararını bekliyoruz. Anayasa Mahkemesi sonucu beklenebilirdi. Tercih etmediler ve hemen okutuldu. Bu da Meclis Başkanı ile bir darbeydi. Meclis’te milletin bir ferdini darp ederek çıkarmaları da millete bir darbeydi. Türkiye siyasi tarihine kara bir leke olarak geçmiştir. HDP’li olsun olmasın, tüm kamuoyu buna karşı tek vücut oldu ve çok güçlü bir destek gördük. Kocaeli’den gelirken adeta bir kar tanesiyle ama tüm Türkiye haklarına, insan hakları mesajını birlikte verdik. Partimizin menatilisini tüm topluma sunduk ve bu ülkenin çimentosu oldu” şeklinde konuştu.

AİHM YOLU AÇILDI 

Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yaptığı başvuruya dair bilgi veren Gergerlioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben çok açık söylüyorum, bir kaç güne cezaevine girebilirim ama hepimizin son sığınağı olan AYM’dir. AYM esastan yaptığımız başvuruya hala karar vermemiştir. Son noktada haksızlıklara dur denileceğini düşünüyorum. AYM’ye iki başvurumuz var. 3 Mart’ta yaptığımız ceza başvurusu, şununla ilgili henüz karar verilmiş değil. Beklentimizin yüksek olduğu karar bu karar. Vekilliğin düşürülmesiyle ilgili başvurumuz bugün reddedildi. Bununla ilgili AİHM’e gidiyoruz.

GÖZÜ AÇIK GİTMEM

Bu 15 gün içinde Türkiye toplumunun a’dan z’ye her kesiminden, her dini, etnik, siyasi görüşünden insanın buraya geldiğini, bizi desteklediğini gördük. Bu ne demek: İnsan hakları savunuculuğunda ve siyaset hayatımda oluşturmaya çalıştığım insan hakları anlayışı, kavrama anlayışının karşılık bulduğunu, az çok yerleştiğini ve devam edebileceğini gösteriyor. Toplumun farklı her kesimi haksızlığa, hukuksuzluğa karşı bir araya gelebiliyorsa, ben bu noktada için rahat olarak giderim cezaevine. Çok umutsuz ve karamsar değilim. Önemli gelişmeler var, cezaevine girersek, tüm hak savunucularına bu bayrağı vermiş olurum ve daha iyi bir yere getirirler. Bu toplum için cezaevine girersem, gözü açık gitmem.

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ

Biz esaslı bir duruşu sergiliyoruz ve tek dayanağımız Türkiye haklarının ortak vicdandır. Bu noktada bilsinler, her yaptıkları darbe girişimiyle toplumun vicdanını sızlatmışlar. Birçok arkadaşımız cezaevinde, Musa Farisoğlulları ve Leyla Güven’in vekillikleri düşürüldü. Bunlar Kürt meselesini halletmedi. Devlet eliyle oluşturulmuş büyük insan hakları ihlalleri var. Şunu da Türk halkına söylemek isterim: Kürt meselesi vardır, bunu Kürt halkı çıkarmadı. Bunu devletin dayatmaları çıkardı. Kürt meselesini çözecek olan Kürtler dışındaki halklardır. Tüm Türkiye toplumuna sesleniyorum: Irk olarak bir Kürt değilim, Kürt meselesinin çözümünü savunduğum için işimden oldum. Böyle çözüm olmaz. Sorunu çözecek Kürt halkı değil ki illa onlar çözsün. Hepimiz birlikte bu sorunu çözmek zorundayız. Hepimizin çocukları ölüyor. Bu konuyu bu ciddiyetle ele almamız lazım. Beni cezaevine atabilirsiniz, birçok arkadaşımız rehine olarak orada tutuluyor, hiçbir sorunu çözemezsiniz.

İNSAN HAKLARI ORTAK PAYDA

Benim topluma son sözlerim: Gelin insan hakları ortak paydasını koruyalım. Bu çok değerlidir. Bu şansı kaybetmeyin. Biz tüm vekil arkadaşlarımızla bunu söylüyoruz. Bu parti bunun için gayret sarf ediyor. Bunu gerçekleştirdiğimiz oranda başarılı olacağız. Gerçekleştiremediğimiz zaman bu ülke için üzücü günler devam edecek.”