İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında Gezi davasında iş insanı Osman Kavala’ya müebbet, diğer sanıklara ise 18 yıl hapis cezası verilerek tutuklanmaları kararıyla ilgili sert eleştirilerde bulundu. Akşener, “Meselemiz Osman Kavala değildir, Bugün meselemiz milletimizin her bir ferdinin kısıtlanamaz, devredilemez, engellenemez temel haklarının, hürriyetlerinin, insanca yaşama arayışının ve buna dair umut ve hayallerinin elinden alınmasıdır” ifadesini kullandı.

Gezi Parkı protestolarıyla ilgili, “AKP’nin insanlarımızı ayrıştırıp bir millet yerine iki düşman topluluk oluşturma siyasetinin bir parçası olarak 27 mayıs 2013 tarihinde İstanbul’da ağaçların sökülmesiyle başlayan olaylar” tanımını yapan Akşener, “İşte bu dokuz yıllık sürecin her bir anı müstemleke valisi gibi ülke yöneten bir zihniyetin kararları ve sömürge şirketi gibi ülke yağmalayan bir rantiye oligarşisinin uygulamalarıyla geçti” ifadesini kullandı.

‘GEZİ DİRENİŞİ ÇARESİZLER EÜMİT OLDU’

Gezi eylemlerinin, başlangıcından “bay krizin provokasyon ve müdahalelerle rayından çıkarmasına kadar” geçen süreçte ülkücüsünden solcusuna, dindarından sekülerine, kadınından erkeğine Erdoğan rejimine karşı bir duruş sergilediğini kaydeden Akşener, “direniştir” ifadesini kullandı. “Bu direniş çaresizlere ümit olmuştur” diyen Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü: “Cumhuriyetimizi tek bir adama mahkum etmek isteyenlere karşı adeta bir duvar olmuştur. Gençlerimiz, uğruna ölecekleri vatanları Sayın Erdoğan inşaat baronlarına peşkeş çekmesin diye; gurur duydukları devletleri bir grup meczubun elinde parçalanmasın diye; çok sevdikleri Türk milletinin geleceği tehlikeye düşmesin diye bu direnişi gerçekleştirmişti. Bu yönüyle Gezi, Türk gençliği için yalnızca bir protesto değildir aynı zamanda milli şuurun da ayağa kalkmasıdır.”

‘YEMİN ETMİŞ GİBİ ŞAHSİ BİR İNTİKAM KOVALAMAKTADIR’

Erdoğan’a sert sözlerle yüklenen Akşener, “Kafa yapısı özgürlüğe, milli birliğe, hukuk devletine, gönlü de vatan sevgisine yabancı olan Sayın Erdoğan’ın gezi direnişine iyi gözle bakmasına imkan yoktur. Bu sebeple ‘gezi’ kelimesinden hep korkmuştur. Bu sebeple rayından çıkartmak için elinden geleni yapmış ve başarmıştır. Bu sebeple bugün bile adeta yemin etmiş gibi şahsi bir intikam kovalamaktadır” dedi.

Bugün ülkede “farklılıkların ve her türlü düşüncenin bir fare tuzağına hapsedildiği, adına da partili cumhurbaşkanlığı sistemi denilen bir istibdadın içindeyiz.” diyen Akşener, Osman Kavala ile ilgili verilen kararın da “Toplum vicdanına ve millet varlığına hançer vuran binlerce yargı trajedisinden sadece bir tanesi” olduğunu söyledi.

BRUNSON, YÜCEL VE KAŞIKÇI DAVALARINI HATIRLATTI

2018’de dönemin ABD Başkanı Donald Trump’ın devreye girmesinin ardından serbest bırakılan ABD vatandaşı Rahip Andrew Brunson, dönemin Almanya Başbaanı Angela Merkel’in devreye girmesiyle serbest bırakılan gazeteci Deniz Yücel ve Ekim 2018’de Suudi Arabistan’ın İstanbul Konsolosluğu’nda öldürülen Cemal Kaşıkçı’nın Türkiye’de devam eden davasının Suudi Arabistan’a devredilmesine de değinen Akşener, Kavala kararını da bu hatırlatmalarla eleştirdi ve “Asıl mesele bu ucube zihniyetten kurtulma meselesidir” dedi.

Akşener sözlerini şöyle sürdürdü: “Sayın Erdoğan aklınca aylarca üst perdeden beylik laflar ettiği Rahip Brunson davasıyla, neredeyse kendisini savcı ilan ettiği Kaşıkçı davasından, -Merkel’in bir telefonuyla gönderdiği, casus olduğunu iddia ettiği gazeteciden bahsetmiyorum bile- milletin yargı egemenliğini alenen ve utanmadan satmasının sadakasını dün vermiştir. İşte o nedenle bugün meselemiz Osman Kavala değildir. Çünkü Osman Kavala mevcut yasalarla zaten aklanmış; mahkeme bile bunu kabul etmiştir.”

‘1908’DE İSTİBDADA KARŞI KOYAN RUH NEYSE GEZİ DE OLUR’

Akşener, sözlerinin sonunda, Gezi parkı protestocularını 2. Abdülhamit’in iktidarda olduğu istibdad rejimine karşı çıkan ve Meşrutiyet’i savunan dönemin gençliğine benzetti. Akşener, “Bugün meselemiz milletimizin her bir ferdinin kısıtlanamaz, devredilemez, engellenemez temel haklarının, hürriyetlerinin, insanca yaşama arayışının ve buna dair umut ve hayallerinin elinden alınmasıdır. Bugün meselemiz iktidar araçları ve devlet organları eliyle paramparça edilen, yabancılaştırılan, mayası ve özü değiştirilen, 1920 yılında bu çatı altında birleşmiş bir millet ile onun vatanını ve devletini bu ucube zihniyetten kurtarma meselesidir. Bugün meselemiz istibdad karşısında hürriyet için dik durabilme meselesidir. Çünkü 1908’de istibdada karşı koyan ruh neyse Gezi de olur. 21 Mart’ta meşrutiyeti yıkmaya çalışan darbecilerin karşısında duran irade neyse Gezi de odur. Demokrasi için seferber olan o günün Türk gençleri neyse; ağacına, parkına ve heykeline sahip çıkan Gezi’deki Türk gençleri de odur” şeklinde konuştu.

Akşener, sözlerini “Kahrolsun istibdad, kahrolsun zulüm, yaşasın hürriyet, adalet” diyerek bitirdi.