Kobanê eylemleri sonrasında 30 Ekim 2014 tarihinde bir araya gelen Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında karara bağlanan “Çöktürme Planı” üzerinden 6 yıl geçti. Planın hazırlandığı dönem, Kürt sorununda çözümün konuşulduğu, PKK ve İmralı ile devlet heyetlerinin görüştüğü ve aynı zamanda Kuzey ve Doğu Suriye’deki Demokratik Birlik Partisi (PYD) ile Türkiye’nin ilişkilerinin olduğu bir süreçti.

Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, 10 Eylül 2014 tarihinde HDP'lilerle yaptığı görüşmede, PKK’nin tüm faaliyetlerini bitirmesine dair sert ifadeler kullanırken, 15 Eylül’de DAİŞ tarafından Kobanê’ye saldırı düzenledi. Saldırı devam ederken, 2 Ekim 2014 tarihinde Suriye-Irak savaş tezkeresi Meclis’ten geçti. Tüm girişimlere rağmen Kürtlerin hassasiyetini görmeyen iktidar Kobanê için hiçbir adım atmadı. Türkiye’deki Kürtler ve demokrasi güçleri, DAİŞ saldırılarını protesto etti. Tüm Türkiye’ye yayılan 6-9 Ekim Kobanê eylemleri, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla sonlandı. 20 Ekim 2020 tarihinde ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin havadan saldırısı ve Kürtlerin Kobanê’de tarihi direnişiyle birlikte savaşın seyri değişti. DAİŞ tüm Suriye’de, Kobanê sonrası yenilmeye başladı.

TARİHİN EN UZUN MGK’Sİ

30 Ekim 2014 tarihindeki MGK toplantısı, Türkiye tarihinin en uzun toplantısı olarak kayıtlara geçti. Davutoğlu’nun ilk defa başbakan sıfatıyla katıldığı toplantı, 10 saat 25 dakika sürdü. MGK ardından yapılan resmi açıklamada yer alan “kamu düzeni ve güvenliğini koruma” ifadeleri, planın sinyallerini vermişti.

PLAN 2015’TE MECLİS’E TAŞIDI

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Örgütlemeden Sorumlu Eş Genel Başkanı Alican Önlü, 24 Aralık 2015 tarihinde, Meclis’e verdiği soru önergesiyle planı gündeme taşıdı. Planın detaylarının sorulduğu önergeye verilen cevapta plan reddedildi.

PLANIN DETAYLARI YAYINLANDI

Mısır’da yayın yapan TeN TV programcısı Dr. Neşet Dihile, 1 Şubat 2019 tarihinde “gizli” ibareli belgeleri yayınlandı. 42-43 sayfalık planın detaylarında ise şu ifadeler yer aldı:

“* Plana göre, özel tim ve özel eğitimli askerler ve TSK güçleri şehirleri kuşatarak, mahallere ve yerleşkelere operasyonlar düzenleyecek.

* Saldırıların komuta merkezi İl Jandarma Komutanlıkları olacak. Gereklilik halinde savaş uçakları da kullanılacak.

* Ablukaya alınan yerleşkelerde, yaşam alanlar tahrip edilerek yurttaşların geri dönüş koşulları ortadan kaldırılacak. Kitlesel imhalar, tutuklama ve boşaltmalar yapılacak.

* Hastane ve sağlık birimleri teyakkuza geçirilecek. Olabilecek yaralanmalarda hava araçlarının güvenli yerlerde konumlandırılması.

* Vali, kaymakam ve üst rütbeli askerlerin HDP’li vekillerle görüşmesi yasaklanacak.

* Tank ve zırhlı araçlar uygun yerlerde konumlandırılacak.  Operasyon bölgesine giriş ve çıkışlar tamamen kapatılacak. Elektrik, gaz ve su şirketlerinin faaliyetleri emir dahilinde yapılacak.

* Yerel yönetim birimlerinin işleri Valilik emrine devredilecek.

* Planda 15 bin insan ölebileceği, 8 bin insanın yaralanabileceği, 5-7 bin kişinin tutuklanacağı, 300 bin insanın tehcir edileceği öngörülüyor. Planı uygulamak için daha önce bölgede görev yapmış JİTEM ve Ergenekon içinde yer almış üst düzey askeri yetkiler görevlendirilecek.

* Sivil kamu personeli söz konusu alanlardan çekilecek. Kamu binaları operasyon güçlerine verilecek.

* Kandil’e yönelik hava operasyonları kesintisiz devam edecek. Örgüt tek taraflı çatışmasızlık ilan etse bile plan uygulanacak.”

TEMMUZ’DA DEVREYE GİRDİ

Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde 2 polisin öldürülmesi gerekçe yapılarak 24 Temmuz 2015 tarihinde Kandil’e yapılan hava saldırısı ardından “Çöktürme Planı” devreye konuldu. Planla birlikte aralarında Şırnak’ın Cizre, Diyarbakır’ın Sur ilçesinin de bulunduğu kent illerinde sokağa çıkma yasaklarıyla beraber yıkım geldi. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) raporlarına göre, 16 Ağustos 2015-18 Mart 2016 arasında 1 milyon 642 bin kişi, kentlerdeki çatışmalı süreçten etkilendi, 310 sivil hayatını kaybetti. Yine TİHV verilerine göre, 1 Haziran 2017 tarihine kadar 10 ilde en az 43 merkezde 218 kez ilan edildi.

20 BİN HDP’Lİ GÖZALTINA ALINDI

HDP’li 11 milletvekili ve yaklaşık 10 bin HDP’li üye, yönetici ve seçilmiş tutuklandı. HDP Hukuk Komisyonu tarafından hazırlanan verilere göre, 24 Haziran 2015 ile 1 Şubat 2017 tarihine kadar partili 15 bin 370 kişi gözaltına alınırken, bunlardan 3 bin 647’si tutuklandı. 1 Şubat 2017 ile 25 Eylül 2020 tarihine kadar ise 6 bin 951 kişinin gözaltına alındı.

Planın bir parçası olarak 2016 yılında Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) 3'ü büyükşehir 7 il, 66 ilçe ve 22 belde olmak üzere toplam 95 belediyesine kayyım atandı. Kayyım atamalarının yanı sıra belediyelerde çalışan 15 bine yakın işçi ve memur, 300’e yakın da muhtar ihraç edildi.

HDP’nin 31 Mart 2019 Yerel Seçimleri’nde kazandığı 3’ü büyükşehir 48 belediyeye kayyım atandı. Son olarak 24 Eylül 2020 tarihinde gerçekleşen MGK ardından aralarında HDP eski milletvekillerinin de olduğu siyasetçilere yönelik Kobanê soruşturması kapsamında yapılan operasyonda 22 kişi tutuklandı. Halen 3 kişi gözaltında.

97 YILLIK POLİTİKA 

Çöktürme Planı’nın Meclis gündemine taşıyan HDP Örgütlemeden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Alican Önlü, 6 yılda devreye konulan planı ve sonuçlarını Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.

Önlü, planının Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı tarafından oluşturulduğunu ve Genelkurmay Strateji Birimi tarafından detaylandırılıp kabul edildiğini ifade etti. Cumhuriyet’in kuruluş yıldönümüne denk gelen planın tarihten bağımsız ele alınamayacağına işaret eden Önlü, “Karakterini oradan alıyor. Nedir karakteri? Cumhuriyetin kuruluşu, tekçidir, inkarcıdır, asimilasyoncudur ve kimi zaman da katliamlar tarihidir. Onun için ‘Çöktürme Planı’nın evveliyatı dediğimiz bir karakterini buradan alıyor. Bu yeni bir durum değil. Cumhuriyet öncesi ve sonrasında da benzer planlar uygulandı. En çok bilinen bir Şark Islahat Planı var. Bunun yanı sıra Dersim Katliamı’nın yaşandığı dönemlerde yapılan planlar var. Milli Güvenlik Kurulu, Türkiye’nin siyasetini belirleme kurumudur. Anayasal dayanağı olmayan hiçbir hukuksal yanı olmayan ama işte ‘kırmızı kitapçık’ dedikleri, ‘gizli devlet’ dedikleri yerdir. Aslında böyle bir kuruldur. Bu sadece Çöktürme Planı değil, her 10 yılda bir darbeleri de planlayan, hazırlayan bir yerdir” diye konuştu.

Çöktürme Planı’yla Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana parça parça uygulanan tüm faşizan politikaların tek seferde devreye konulduğuna dikkati çeken Önlü, şöyle devam etti: “Bununla da yetinilmedi. Sadece Türkiye’de uygulanan yöntemlerin yanı sıra dünyadaki diğer deneyimleri de buraya katalım denilmiştir. Nedir? Mesela en somut, bariz, net bir Sri Lanka modeli vardır. Hem içerde hem de dışardaki tasfiye etme, yok etmenin bütün modelleri, yöntemleri bir plan altında toplanmıştır” dedi.

HİÇBİR ÇATIŞMA YOKKEN HAZIRLADILAR 

Plan hazırlanırken çözüm sürecinin devam ettiğini de anımsatan Önlü, şunları ekledi: “Ölümün olmadığı bir süreçti. Kürt sorunu başta olmak üzere sorunların çözüleceği umudunun doğduğu bir süreçte, hiçbir yerde tek bir hendek yokken hazırlandı. Hendekleri bahane ederek, kentlerin yakıp yıkılması aslında önceden planlandı. Cizre, Sur, Nusaybin ve Varto hepsi bu planda hesaplanmış ilçelerdir. Bu bir tesadüf değildir. ‘Geri dönülmez bir şekilde yıkılması hedeflenmeli’ deniyor planda. Yani tekrar toplumsal muhalefetin, mücadele birikiminin olmaması için mutlaka yıkılmalıdır. Yine maddelerde yer alan 10-15 bin kişinin yaşamını yitireceği meselesi. O dönemde Genelkurmay Başkanlığı verilerine göre, 5 bin gerillanın olduğu ve bunu da özelikle çoğunluğunun ülke sınırları dışında olduğu bilgisi var. Bu resmi sitelerinde yer alıyor. 5 bin kendi verdiği rakam çoğunun da sınır dışında olduğu söyleniyor. O zaman bu 15 bin kimdi? Siviller katledildi derken, bunları kastediyoruz.”

Uluslararası alanda da Kürtlere yönelik düşmanlık pratiğini sergilendiğini belirten Önlü, “Düşmanlıkta işgal yetmiyor, uluslararası güçlerle diplomatik pazarlık yaparken de başta Amerika ve Rusya olmak üzere bütün Kürtlerin kazanımlarına yönelik düşmanlık üzerinden diplomasi yürütülüyor” dedi.

PLAN GÜNCELLENDİ

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Alican Önlü, planın 6’ncı yılında tüm demokratik muhalefetin sindirilmesinin hedeflediğini söyledi. Önlü, şöyle devam etti: “2014 yılından sonra 90 yıllık tüm yöntemleri denediler. Başarılı olmadıkları için bugün güncellediler. Tüm bu uygulamalar, tekrar kayyımlar atandı, gözaltılar ve tutuklamalar var. Bugün 10 bine yakın parti çalışanımız rehin tutulmuştur. AKP-MHP-Ergenekon-Saray ittifakı yeniden devreye girdi. Son operasyon da MGK ertesinde yapıldı. O güç yeniden devreye girdi. Demokrasi güçleriyle ortaklaşmaya müdahale etme, Kürtlerin Güney’de, Rojava’da uluslararası alandaki kazanımlarını bertaraf etme, rehin alma, işgal etme planına ilişkin daha üst boyutta bir yönelim var. Çöktürme Planı’nın tarzı, yöntemi güncellenerek, devreye sokuldu.”

Muhalif cephenin oluşmaması için HDP’nin etkisizleştirilmek ve tasfiye edilmek istendiğini kaydeden Önlü, “İçe oynama, muğlaklaştırma, muhalefetle bir araya gelmesini engelleme hedefleniyor. Ortadoğu’da demokrasi güçlerinin, emekçilerin, Kürtlerin ve kadınların kazanımları yok edilmek isteniyorsa bizim de buna karşı bir mücadele birliğimiz, paradigmamız ve fikriyatımız var. Ortadoğu’da tüm halklar, ne uluslararası kapitalist güçlerin 100 yılda bir oluşturduğu bir sistemi ne de onların statükocu yerel güçlerinin sistemlerini kabul ediyor. Üçüncü Yol paradigmamızla mücadelemize devam ediyoruz” diye konuştu.

‘ÖMÜRLERİ BİR GÜN DAHİ UZAMAYACAK’

Planın, AKP’nin kendi varlığını sürdürmek için devreye koyduğunu belirten ancak başarılı olmadığını dile getiren Önlü, sözlerini şöyle noktaladı: “Bu ne Kürt halkını ne de partimizi umutsuz ve etkisiz hale getirecektir. Bu netleşti ve görüldü. Çöktürmek istiyorlar ama çökmeyeceğiz. Bu kendi siyasal varlıklarını sürdürmeye de çözüm olmayacak. Kendilerini de kurtaramayacaklar. İktidar belki ömrünü bir yıl, bir ay uzattı ama artık onların ömürlerini bir gün bile uzatmaya yetmeyecektir. Dünyadaki tüm diktatörler, faşizan iktidarların darbecilerin sonu bellidir. Bu iktidar bunların tüm pratiğini yapıyor. O zaman bu iktidarın faşizan diktatörlerin sonlarının toplamını yaşayacaktır. Çöktüreyim derken kendileri vahim bir şekilde çökecek.”

MA / Berivan Altan