Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ankara Milletvekili Levent Gök, bütçe görüşmelerinin devam ettiği Meclis Genel Kurulu’nda konuştu. Gök, 28 Aralık 2011 yılında Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) bombardımanı sonucu 34 kişinin yaşamını yitirdiği Roboski Katliamı’nı gündeme getirdi.

Bütçede adaletin olup olmadığına baktığını ancak adaletin olmadığını anlatan Gök, “Adaletin olmadığı yerde bütçeyi ne kadar başarılı yapsanız da sonuç alamazsınız, tıpkı dokuz yıl önce gerçekleşen ve on gün sonra yıl dönümünü tekrar hatırlayacağımız Uludere olayında olduğu gibi” dedi. 

Gök, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dokuz yıl önce Türkiye’de önemli bir olay oldu. Ulu Dere Roboski’de, 34 gencimiz 28 Aralık akşamı aileleriyle oturdular, onlarla vedalaştılar her zaman yaptıkları ve tüm emniyetinde bildiği gibi sınırın diğer yakasındaki akrabalarından kaçaktan mazot almaya gittiler. Her birinin heyecanı vardı, arzusu vardı, yılbaşı yaklaşıyordu, zaten topu topu kazanacakları da bir katır başına 150 lira gibi cüzi bir ücretti. Altı saat köyden dağa tırmandılar, oradan Irak tarafına geçtiler, akrabalarından mazotlarını aldılar ama o sırada Türk Silahlı Kuvvetleri, sınırın diğer yakasında bir terör örgütü komutanlarından birinin orada olduğuna dair günlerden beri istihbarat alıyordu, Fehman Hüseyin ‘Bahoz Erdal’. Türk Silahlı Kuvvetleri, Fehman Hüseyin’in orada olduğu farz edilen telsiz sinyallerine ulaşmıştı. 38 kişi, insansız hava araçlarıyla izlenmeye başlandı, tam beş saat izlendi. Sınırdan çıktıkları andan itibaren izlenen bu kişiler, Türkiye  sınırına doğru gelmeye başladıklarında insansız hava araçlarının izlendiği komuta merkezlerinde, bunların terör örgütü üyesi oldukları ve içlerinde de Fehman Hüseyin’in ‘Bahoz Erdal’ın olduğu farz edildi.”

‘AKAR ÖZEL’İ ARADI VE ONAY ALDI’

Dönemin Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı Yaşar Güler, top atışı için müdahale kararlılığı içinde olan askerleri “Burada top atışına gerek yoktur, hava harekâtı yapalım” diyerek ikna ettiğini belirten Gök, “Tabii, hiyerarşik yapı içerisinde bunun daha üs komutanına sunulması gerekiyordu. Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı Yaşar Güler saat 19.00’da alttaki komutanlarla yaptığı bu çalışmadan sonra, 19.20’de Genelkurmay İkinci Başkanı Hulusi Akar’ın yanına gitti -Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar o zaman Genelkurmay İkinci Başkanıydı- ve Hulusi Akar görüntüleri ve istihbarat bilgilerini değerlendirdikten sonra hava harekâtı emrini verdi” diye anlattı.

‘ONAY MGK TOPLANTISI SIRASINDA VERİLDİ’

Gök, olay gününe dair sözlerini şöyle sürdürdü: “Elbette, sınır dışı harekâtın olması için, konunun onayı için Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’den onay alınması gerekiyordu ve Hulusi Akar, Genelkurmay Bakanı Necdet Özel’i, o sırada Millî Güvenlik Kurulu toplantısında bulunduğu için telefonla aradı. Hulusi Akar konuyu anlattı, Necdet Özel ‘Dosyayı bana gönder.’ dedi ve Millî Güvenlik Kurulunda Genelkurmay Başkanı, kendisine gelen dosya üzerinden yaptığı inceleme sonunda hava harekâtının onay emrini verdi. O arada, Millî Güvenlik Kurulunun tüm siyasi ve askerî kanadı Fehman Hüseyin’in yakalanıyor ya da öldürülüyor olmasından dolayı büyük bir sevinç içerisindeydiler; eller ovuşturulmuş, Fehman Hüseyin’in yakalanması bekleniyordu. Tabii, Yaşar Güler, Hulusi Akar, Necdet Özel ve Millî Güvenlik Kurulu ekseninde alınan bu karar uygulandı, 20.00’den itibaren hava sahası kapatıldı. 21.39’dan itibaren hava saldırısında 38 yurttaşımızdan 34’ü öldü” diye belirtti.

‘KARANLIĞA İTİLEN BİR OLAYI KONUŞUYORUZ’

Son saldırıdan bir dakika önce komuta merkezine gelen bir telefon ile ölenlerin köylüler olduğunun haber verildiğini dile getiren Gök, “Büyük bir hata yapıldığı ortaya çıkmıştı çünkü köylülere danışılmamış, köyün hemen üstünde konuşlanmış Tugay Komutanlığıyla bu karar paylaşılmamıştı. 20.00’den itibaren hava sahası kapatıldıktan sonra patlayan bombalarla 34 yurttaşımız hayatını kaybetti. 34 yurttaşımızın o günden bugüne değin adalet arayışı devam ediyor. Zamanın Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Karanlık dehlizlerde kalmayacak’ dediği bu olay... Aslında karanlık dehlizlerde kalan bir olay yok, tam tersine karanlığa itilen bir olayı konuşuyoruz. Yaşar Güler’in, Hulusi Akar’ın, Necdet Özel’in ve Millî Güvenlik Kurulunun zamanın tüm üyelerinin içinde olduğu bir karar süreciyle alınan bir karar... O kadar kritik bir karar ki bu kişilerin kaçakçı olduğu belliydi ama içlerinde PKK’nın silahlı komutanlarından Fehman Hüseyin varsa bu kişiler vurulabilir miydi? Evet, vurulabilirdi çünkü kamuoyu bunu mazur görebilirdi, kritik karar buydu ve bu kritik karar eşliğinde alınan kararla 34 yurttaşımızın hayatı karartıldı ve öldürüldü maalesef” şeklinde konuştu.

‘ULUDERE’NİN ÜSTÜNE GİDİLMİYOR’

Gök, ailelerin adalet arayışının sürdüğünü belirterek, şunları söyledi: “Uludereli aileler acaba bu 2021 bütçesinden sizce ne bekliyorlar? 28 Aralık 2011 tarihinde hava saldırısında öldürülen 34 çocuğumuza hiçbir şekilde devletimiz acil yardımı göndermedi, göndermedi. 

Üç yıl sonra zamanın Millî Güvenlik Kurulu üyesi ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin vicdanının sesini dinledi ve Mecliste bir basın toplantısı yaptı Uludere olayıyla ilgili. Güya karanlık dehlizlerdeydi ya ‘Hayır, olay tamamen devletin ve istihbaratın yönlendirdiği bir harekettir.’ Dedi. Aradan geçen dokuz yıldan sonra bizler en iyi bütçeyi yapsak acaba Uludere’de çocuklarını kaybeden annelerin acısını dindirebilir miyiz? Sizce Uludere karanlıkta bir hadise midir, yoksa anlattığım şekilde çok berrak olduğu için üzerine gidilmeyen bir hadise midir? Uludere’deki kritik nokta şudur: Uludere olayında zamanın Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı ve şu andaki Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler, şu andaki Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, o zamanki Genelkurmay Başkanı Necdet Özel ve Millî Güvenlik Kurulunun askerî ve sivil tüm erkanının içinde bulunduğu, devletin en üst düzeyinde alınan bir karar olduğu için devletin en üst düzeyi bir kader birliği içerisindedir. Uludere olayının bugüne kadar aydınlatılmamasının, üzerine gidilmemesinin yegane nedeni de budur.”