CHP Sözcüsü Faik Öztrak, AKP Hükümetine "Siz, Biden ve Amerika ile arayı bulacaksınız diye, bizim mehmetçiğimiz, Taliban’ın önüne sürülecek bir kalkan değildir. Bu işe çok hevesliyseniz, SADAT’ınızı, ÖSO’nuzu, silahlarla poz veren, şovmen tosuncuklarınızı Afganistan’a gönderin. Bu işin şaka kaldırır yanı yoktur. Erdoğan’a ve AK Partiye hatırlatırız" sözleriyle tepki gösterdi.

Öztrak'ın açıklamasından öne çıkan başlıklar şöyle:

‘ÜLKEYİ YÖNETENLER, 'ALDANDIK' DEYİP GEÇEMEZ’

Dün, 15 Temmuz hain darbe girişiminin, beşinci yıl dönümüydü. 15 Temmuz 2016’ya kadar olan bitenler, herkesin malumu. Ama 15 Temmuz gecesi yaşananlar, bugün bile tam olarak aydınlanmadı. TBMM’nin hazırladığı Araştırma Komisyonu Raporu, sümen altı edildi, milletten saklandı. Daha önce, “Ne aldatan olduk, ne aldanan” diyenler, şimdi çıkmışlar, “Aldandık” diyorlar. Bilinen bir kuraldır. “Siyasette kandırılmış olmak, bir mazeret değildir” siyasette “Aldandım” demek, “Basiretimi ve aklımı kaybettim, kararlarım ve eylemelerim hükümsüzdür” demeye gelir. Ülkeyi yönetenler, “Aldandık” deyip geçemez. Çünkü bunun vahim sonuçları olur. Olmuştur da. Devletimizin ve ordumuzun içine özenle yerleştirilen, himaye edilen bazı gözü dönmüş hainler, 15 Temmuz 2016’da, milletimize silah doğrulttular. Gazi Meclisimizi bombalamaya cüret ettiler.

‘MİLLETİMİZ DEVLETİNİ SOKAKLARDAN TOPLADI’

Ama o gece, Erdoğan uçan sarayında konforlu bir şekilde semalarda dolaşırken, milletvekilleri Meclis’e sahip çıktı. Milletimiz de devletini sokaklardan topladı. 251 yurttaşımız şehit oldu. 2 bin 196 yurttaşımız ise yaralandı. O gece uçakla havada turlayan Erdoğan şimdi çıkmış, “Darbeciler karşıma çıksaydı şehadete yürümek için, bir an bile tereddüt etmeyecektim” diye ahkâm kesiyor. İnsanda biraz sıkılma olur. Beyefendi, siz işinizi doğru dürüst yapsaydınız, 251 yurttaşımız şehit olmayacaktı.

Halkımız nice acılar çekmeyecekti. Bu sözleri ederken, bari milletten utanın. Biz, 251 vatandaşımızı rahmetle anıyoruz. Dün bu mankurtları devletimizin, adliyesine, maliyesine, askeriyesine yerleştirenlerin, Bugün, “Aldandık” bahanesi tam bir aldatmadır. Çünkü her şey gözlerinin önünde olmuştur. Her şey rıza ve onaylarıyla gerçekleşmiştir.

‘BU BİR, MİLLETİ SİNDİRME GİRİŞİMİDİR’

Ülkemizde de Erdoğan şahsım hükümeti; Beş yıldır OHAL yetkilerini kullanıyor, Ülkeyi bir sonraki seçimlere de, bu yetkilerle götürmek istiyor. “OHAL yetkilerini, üç yıl daha uzatacağım” diyor. Tarihten, Hegel’den ve Karl Marx ’tan öğrendiğimiz, bir başka ders daha var. “Tarihte her şey iki defa yaşanır. İlkinde trajedi, ikincisinde komedi olur.”

Meclis’te görüşülen torba yasayla, milletin malına, mülküne hükümet kararıyla el koymak, kayyum atamak, “Yargısız infaz” kılıcıyla, devlet memurları üzerinde baskı kurmak ve gözaltı sürelerini fiilen tutukluluğa çevirmek isteniyor. Bu bir, milleti sindirme girişimidir. Ama aynı zamanda da komedidir. Belli ki Erdoğan, artık sandıktan çıkamayacağını görmüş. “Millet iradesini nasıl eğip bükerim, sandığın terazisiyle nasıl oynayabilirim” diye kendince çareler arıyor. Saray 2023 seçimlerine kritik eşik diyerek kaybetmesi mukadder olan bir seçimi kazanmak için milletin gözünü korkutmaya çalışıyor.

‘MİLLET EMANETİ ERDOĞAN’DAN ALMAK, İÇİN GÜN SAYIYOR’

OHAL'i seçime kadar “olağan” hale getirerek bunu sağlamaya çalışıyor. Bir taraftan da Cumhur İttifakı’nın ortakları seçim barajını, seçim kanunu tartışıyor. Ben açık söyleyeyim, eğer bir iktidar seçim kanunlarıyla oynamaya başladıysa, gidici demektir. Erdoğan şahsım hükümeti, bu ülkenin, bu ülkenin vatandaşlarının sırtında her geçen gün ağırlaşan bir yük haline gelmiştir. Artık milletimizin sabır taşı çatladı. Milletimiz Erdoğan’dan çok yoruldu ve bunaldı. Millet emaneti Erdoğan’dan almak, ehline vermek için gün sayıyor.

‘HAVAALANINI KORUMAYA KİM İSTEKLİYMİŞ?’

Ölüm istatistiklerinden sonra, Uluslararası Göç İstatistiklerini de yayımlamaktan vazgeçti. Ama Erdoğan şahsım hükümeti, sınırlarımızı korumak yerine, Afganistan’daki, Kabil Havalimanı’nı korumaya gönüllü yazılıyor. ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü'nün şu sözleri ibretlik; “Havaalanında güvenliğin nasıl olacağı konusunda, Türklerle hala görüşme halindeyiz. Bu çabaya öncülük etmeye istekli oldukları için, Onlara minnettarız.” Havaalanını korumaya kim istekliymiş? Erdoğan Şahsım Hükümeti…

‘8 MADDELİK İLETİŞİM KAZASI OLMAZ’

Taliban, Erdoğan şahsım hükümetinin bu girişimine karşı, 8 maddelik bir bildiri yayımladı. Yayımlanan bildiri açık bir uyarı… Bildirinin 8. Maddesi ise bu uyarının somut bir özeti, “Türk yetkililer kararlarından dönmez ve ülkemizi işgal etmeyi sürdürürse, islam emirliği ve Afgan halkı 20 yıllık işgale karşı durdukları gibi, dini, vicdani ve yurttaşlık ödevi olarak, onların da karşılarında duracaktır. Ve doğacak tüm sonuçların sorumluluğu, başkalarının işlerine müdahale eden ve bu tür düşüncesiz kararlar alanların omuzunda olacaktır."

‘SADAT’INIZI, ÖSO’NUZU, ŞOVMEN TOSUNCUKLARINIZI GÖNDERİN’

AK Parti Sözcüsü de çıkıyor, Taliban’ın yaptığı bu açıklamaya “iletişim kazası” diyor. Allah aşkına! 8 maddelik iletişim kazası, dünyanın neresinde olur? Yazılanların neresini anlamadınız Sayın Çelik? Okumayı mı bilmiyorsunuz? Yoksa sayı saymayı mı bilmiyorsunuz? Erdoğan da “Gittiğimiz her yerde hüsnü kabul görüyor, el üstünde tutuluyoruz. Dün Suriye’de, Libya’da bunu yaptık inşallah yarın da Afganistan’da (…) kardeşlerimizin yanında olacağız” diyor. Siz, Biden ve Amerika ile arayı bulacaksınız diye, bizim Mehmetçiğimiz, Taliban’ın önüne sürülecek bir kalkan değildir. Bu işe çok hevesliyseniz, SADAT’ınızı, ÖSO’nuzu, silahlarla poz veren, şovmen tosuncuklarınızı Afganistan’a gönderin. Bu işin şaka kaldırır yanı yoktur. Erdoğan’a ve AK Partiye hatırlatırız.

‘MEHMETÇİĞİMİZİ TALİBAN’IN KARŞISINA DİKMEYİN’

Bugün belki sorumluluklarınızdan kaçabilirsiniz. Ama yarın sorumluluklarınızdan kaçmanın sonuçlarından kaçamazsınız. Sizi uyardık. Bir kez daha uyarıyoruz. Bu yanlıştan biran evvel dönün. Herkes ardına bakmadan kaçarken, mehmetçiğimizi Taliban’ın karşısına dikmeyin. Aksi halde, mehmetçiğimizin ayağına değecek her taşın sorumlusu, Erdoğan ve AK Parti olur.