Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Sözcüsü Faik Öztrak, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) kapatılması yönündeki açıklamalarına tepki gösterdi. Bahçeli’nin TTB’yi linç etmeye çalıştığını belirten Öztrak, “Tüm dünya salgınla mücadele ediyor. Bunlar ise salgınla mücadele eden doktorlarımızla mücadele ediyor” dedi.

CHP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) sonrası açıklama yapan Öztrak, Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan korona virüsü vaka sayılarında çelişkiler olduğunu savundu. Öztrak, eylül ayının ilk günlerine göre ağır hasta sayısının yüzde 35 arttığına dikkat çekerek “Yoğun bakım doluluk oranımız nasıl düşüyor?” diye sordu.

‘KIŞ AYLARINDA NE YAPACAĞIZ?’

Sağlık Bakanlığı’nın yeni bir veri akış stratejisi oluşturması belirten Öztrak, şunları söyledi:

“Salgınla ilgili açıklanan verilerin bir kısmı artık açıklanmazken, verilerde matematikle açıklamakta güçlük çektiğimiz bazı hususlar da dikkati çekiyor. Yoğun bakım ve entübe edilen hasta sayıları nedense artık açıklanmıyor. Eylülün ilk günlerinde Sayın Bakan, ‘Yoğun bakım doluluk oranımız yüzde 68’ demişti. O günlerde ağır hasta sayımız ise 1.076 idi. Bugün ağır hasta sayımız 1.456. Ve Sağlık Bakanı ‘yoğun bakımda doluluk oranımız yüzde 66’ diyor. Çok kısa sürede ağır hasta sayısı yüzde 35 artarken, yoğun bakım doluluk oranımız nasıl düşüyor?

Yine bu yüzde 66 doluluk oranı, sadece yetişkin yoğun bakım yatak sayılarını mı kapsıyor? Yoksa yeni doğan yoğun bakım yatak sayıları da bu hesaba dâhil ediliyor mu? Türkiye’de yoğun bakım yatak sayılarının yaklaşık üçte biri yeni doğan bebekler için. Salgınla mücadelede, yeni doğan yoğun bakım odaları kullanılamayacağına göre, mevcut doluluk oranlarıyla kış aylarında ne yapacağız? Bu ve buna benzer soruların açıklığa kavuşturulması gerekiyor.”

‘BUNLAR DOKTORLARLA MÜCADELE EDİYOR’

“Tavsiyemiz yeni bir veri akış stratejisi oluşturulmasıdır. Bu verilerin bilimsel çalışmalara ve kamuoyu denetimine açık olmasıdır. Salgınla mücadelede ciddiyeti artırmamız gerektiği çok açık. Ama bakıyoruz, ülkeyi yöneten saray koalisyonu bu ciddiyetten çok uzak. Saray koalisyonun başı, salgın nedeniyle sadece halkı suçlarken, sarayın bekçisi de almış eline ipini, “Asalım da asalım” diye, Türk Tabipleri Birliği’ni linç etmeye uğraşıyor. Tüm dünya salgınla mücadele ediyor. Bunlar ise salgınla mücadele eden doktorlarımızla mücadele ediyor. Bu nasıl bir akıldır? Bu nasıl bir mantıktır?”

‘ÇOK ŞÜKÜR HASTALIĞI ATLATTIM’ 

“Sağlıktan daha büyük bir zenginlik yok. Covid-19 salgını hepimize bu gerçeği bir kez daha gösterdi. Bugüne kadar yüz binlerce yurttaşımız salgına yakalandı. Bunlardan biri de benim. Çok şükür hastalığı atlattım ve bugün sizlerin karşısında olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Hastalığımda başta ailem olmak üzere pek çok kişinin yardım ve desteğini gördüm. Hepsine müteşekkirim. En büyük teşekkürüm hekimlerimize ve sağlık çalışanlarımıza… Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca’ya, İzmir İl Sağlık Müdürümüz Burak Öztop ve çalışkan personeline, İzmir Çeşme Alper Çizgenakat Devlet Hastanesi Başhekimi Orhan Güngör ve hastanenin tüm fedakâr çalışanlarına teşekkür borçluyum.”

‘YETKİLERİ ÇOK SORUMLULUKLARI YOK’

Kendini her türlü kusurdan münezzeh ve sorumsuz gören bir kadro tarafından yönetiliyoruz. Ülkede salgın pik yapar, halk suçlu olur. Hastaneler dolar, doktorlar suçlu olur. Enflasyon patlar, faiz suçlu olur. Euro 9 liraya, dolar 7 lira 60 kuruşa çıkar, dış güçler suçlu olur. Eğitim batar, öğrencilerimiz suçlu olur. Madencilerimiz ölür, işin fıtratı suçlu olur. Devletin kozmik odasını açtıkları ortakları, yol arkadaşları darbeye yeltenir, CHP suçlu olur. Yunanistan Ege adalarını silahlandırır, Lozan suçlu olur. Okullar açılacak mı açılmayacak mı derken, sorumluluk velilerin olur. Ama ülkeyi 18 yıldır yönetenlerin hiçbir konuda suçu ve sorumluluğu olmaz. Ne güzel ülke yönetmek… Yetkileri çok, sorumlulukları yok. Bildikleri tek şey var: O da milletten para toplamak.”

‘BORÇ ALAN EMİR ALIR DEDİK’ DİNLETEMEDİK’

“Merkez Bankası’nın döviz varlıkları, döviz borçlarına göre 27 milyar dolar açık veriyor. Yani borcu bile ancak borçla öder hale gelmişiz. Bunlar iktidara geldiğinde; ülkemizin her 100 dolarlık geliri karşılığında, 7 dolar kısa vadeli dış borcu vardı. Şimdi; her 100 dolarlık gelire karşılık, 17 dolarlık kısa vadeli dış borcumuz var. Borçlulukta durumumuz 2001 krizinden bile daha kötü. Biz bunları yıllarca uyardık. ‘Borç alan emir alır’ dedik, dinletemedik.”

‘MİLLETİMİZ GÜN YÜZÜ GÖRMEDİ’

“Ucube rejim ülkemizin en önemli kırılganlığı haline geldi. Geldiği günden bu yana da milletimiz gün yüzü görmedi. Ucube rejim iş başı yaptığından bu yana iş, güç sahibi 2 milyon 744 bin yurttaşımız işini kaybetti. İşsizlerimizin sayısı 11 milyona dayandı. Ekonomimiz büyümeyi unutmuş Dolar cinsinden milli gelirimiz ise 116 milyar dolar eriyip gitmiş. Tüm bu kuru rakamların ardında acı çeken insanlarımızın hikâyeleri var. Evine ekmek götüremeyen analar, babalar var. Siftah yapamadan dükkanını kapatan esnaflarımız var. İşsiz gençlerimiz var. Borcunu nasıl ödeyeceğini düşünen çiftçilerimiz, iş insanlarımız var.”

‘YARGI SARAYIN VESAYETİ ALTINDA’

“Bu ucube rejimle beraber ülkenin adalet direği tamamen çöktü. Artık sıfatlarında ‘cumhuriyet’ olan savcılar, düğünlerini yaptıktan sonra, soluğu sarayın huzurunda alıyor. Bunlar sarayın savcısı olmayı, Cumhuriyet’in savcısı olmaya tercih ediyorlar. Yargı artık sarayın vesayeti altındadır. Diğer taraftan ucube rejimle özgür basın da bitirilmiştir. Gazeteciler baskıyla, tehditle, hapisle yıldırıldı. Şeffaflık ve millete hesap verme kalmadı.”

Bu nasıl hukuk devletidir?: Yürütmenin, yasama ve yargı üzerinde kurmak istediği vesayete bir başka örnek; İçişleri Bakanı’nın akla zarar ifadeleridir. Beyefendi, Anayasa Mahkemesi’nin kararını beğenmeyip, Anayasa Mahkemesi Başkanı’na kendince gözdağı veriyor. Bu ne cüret? Sen kolluk kuvvetlerinden sorumlu bakansın. Haddini ve yerini bileceksin. Sokaklar bisikletle gezilemeyecek kadar güvensizse bu kimin suçu? Başta görevini ihmal eden İçişleri Bakanı olmak üzere hükümetin suçu… Hem görevini yapmayacaksın hem de anayasa mahkemesi başkanını tehdit edeceksin…Bu nasıl bir devlet anlayışıdır. Ne zamandan beri atanmış bakanlar, Anayasa Mahkemesi’ni tehdit edebiliyor? Bu nasıl hukuk devletidir?

‘SARAY PROMOSYONU DAĞITMAYA BAŞLADILAR’

“Saray koalisyonu milletin gönlünde erdikçe, ne yapacağını şaşırmaya başladı. En son partilerine üye yapabilmek için saray promosyonu dağıtmaya başlamışlar. AK Parti’ye üye olana, sarayda bir gün misafir edilmeyi vadediyorlar. Yani bir günlüğüne, ejder meyveli smoothilerden liçi meyvesi eşliğinde efulilierden tatma fırsatı elde edecekmişsiniz. Devlet, parti devletine dönüştürülünce, böyle rezillikler de sıradanlaşıyor. Artık sadece işe girmek değil, saraya girmek için de partili olmak gerekiyor. Ne yaparsanız yapın olmaz, millet ne yaptığınızı görüyor. Notunuzu veriyor. İlk sandıkta yerinizi gösterecek, sizleri evlerinize gönderecek.”

‘SARAYA İKİ GÜNDE TEST’

“(112 acil servisin torpilli siyasetçilere yönlendirildiği iddiaları) Tek adam parti devleti rejiminin torpil rejimi olduğunu görüyoruz. Bugün iki test rejimi var. Vatandaş yakalandığında test yaptırıyor. Saraydakilere iki günde bir test yapılıyor. Biz CHP olarak bu torpil düzenini bitirmek istiyoruz.”

‘BUNLAR DOLARI MİLLİ PARA İLAN EDERLER’

“(Hazine borcunun yükselmesi) Bütün dünyada hazineler ilk kendi paralarıyla borçlanır. Faiz riski vardır. Özellikle 2001 krizinden sonra kurduğumuz sistemde Hazine Müsteşarlığı’nda risk yönetme merkezi kurmuştuk. Öyle anlaşılıyor ki artık iş çok sıkıştı. Hazine TL ile borçlanamıyor sıra döviz cinsinden borçlanmaya geldi. Bu gidişin sonu doları bunlar milli para olarak ilan ederler.”

‘SARAYIN KENDİSİ ÜZERİNDEKİ VESAYETİNİ SONLANDIRMALI’

CHP Sözcüsü Öztrak, Anayasa Mahkemesi’nin milletvekilliği düşürülen Enis Berberoğlu hakkında hak ihlali kararı vermesine ilişkin TBMM Başkanı Mustafa Şentop’a çağrıda bulundu. Öztrak, “Şimdi sayın Şentop’a düşen bir görev var. Acilen sarayın kendisi üzerindeki vesayetini sonlandırmak, milli iradeye sahip çıkmak, milletvekilimiz Enis Berberoğlu’nun TBMM’ye dönmesini sağlamak” dedi. Öztrak, Şentop’un bunu yapmaması durumunda ise tarihte ‘sarayın emrinde olan bir TBMM başkanı olarak’ yer alacağını söyledi.

Öztrak şunları kaydetti:“Anayasa mahkemesi, oybirliğiyle aldığı kararla, milletvekilliği düşürülen arkadaşımız Enis Berberoğlu’nun ‘Seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının ihlal edildiğine’ hükmetti. Buna sebep olan ne? Milletvekilimizin dokunulmazlığını görmezden gelerek, hukuksuz bir biçimde sürdürülen yargı sürecinin sonunda verilen hukuksuz karar ve bunun TBMM Genel Kurulu’nda okutulması. Kendisi de bir anayasa hukukçusu olan TBMM Başkanı Mustafa Şentop, uyarılarımızı dinlemedi. Onun yerine saraydan talimat almayı tercih etti. Şimdi sayın Şentop’a düşen bir görev var. Acilen Saray’ın kendisi üzerindeki vesayetini sonlandırmak, milli iradeye sahip çıkmak, milletvekilimiz Enis Berberoğlu’nun TBMM’ye dönmesini sağlamak. Bunu yapmazsa; sarayın emrinde olan bir TBMM başkanı olarak tarihteki yerini alacaktır.

Mustafa Şentop’tan bu konuya ilişkin önerilerimizi kendisine vermek amacıyla toplantı talep ettik. Yarın saat 14.00 üç arkadaşımız kendisine giderek bu toplantıyı yapacaklar. Beklentimiz, milletvekilimizin milletvekilliğinin bir an önce iade edilmesi suretiyle bu milli irade gaspının önüne geçmesidir.” (ANKA)