Hasta ve infazı yakılan tutukluların aileleri, yakınlarının tedavi edilmesi ve tahliye edilmesi için Ankara’da bir dizi görüşme gerçekleştirecek. Van, Diyarbakır, Şırnak, Batman, Mardin, Yüksekova, Siirt, Çukurova ve İstanbul’dan Ankara’ya gelen tutuklu aileleri, ilk olarak Halkların Demokratik Partisi (HDP) grup toplantısına katıldı. Tutuklu yakınları, “Bijî berxwedana zindana” sloganı attı. Anneler beyaz tülbentleriyle grup toplantısına katıldı.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Türkiye halklarının yeni mücadele yılını kutluyor, 2022’nin demokrasi, barış, özgürlük ve adalete vesile olmasını diliyorum” dedi. Ölüm yıldönümünde Kürt siyasetçi Murat Bozlak’ı anarak sözlerini sürdüren Buldan, “Kendisini saygıyla ve minnetle anıyorum. Ömrünü demokrasi ve barış mücadelesine adayan Bozlak’ın bizlere bıraktığı büyük mücadele mirası yolumuzu aydınlatmaya devam etmektedir. Anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Ailesine, yakınlarına ve halkımıza bir kez daha başınız sağ olsun diyorum” diye belirtti. 

2021 YILI KARNESİ: KÜRT DÜŞMANLIĞI

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin yaşattığı kara bir yılı geride bıraktıklarını dile getiren Buldan, şöyle devam etti: “2021, iktidarın politikaları nedeniyle siyasal, toplumsal, ekonomik ve sosyal yıkımların peş peşe yaşandığı bir yıl oldu. Hukuksuzluğun, keyfiyetin, yalanın, talanın, soygunun, yolsuzluğun, kumpasların yılı oldu. Kadınların, gençlerin, emekçilerin, tüm toplumsal kesimlerin, inançların, kimliklerin, doğanın ağır saldırı altında olduğu bir yılı yaşadık. Kürt sorunu başta olmak üzere Türkiye’nin temel sorunlarına çözüm üreten değil, toplumla mücadele eden, sorun üreten, eşitsizliği büyüten bir iktidar gördük. Gözaltı, tutuklamalar, cezaevlerinde işlenen insanlık suçları, kumpas davaları, demokratik siyaseti engelleme çabaları, tecrit, Kürtçeye yönelik tahammülsüzlükler, göçmenlere kadar uzanan ırkçı linç saldırıları, Kürt düşmanlığı iktidarın 2021 yılı karnesi oldu. 

TUTSAKLARA FİİLİ İDAM DAYATILIYOR

Bugün tutuklu aileleri de seslerini duyurmak için burada, aramızdalar. Kendilerine hoş geldiniz diyorum. Evet, cezaevleri güncel ve yakıcı bir gündem olmaya devam etmektedir. Özellikle ağır hasta tutsaklar ağır hastalıkları ve cezaevinde kalamaz raporlarına rağmen işkenceli bir ölüm sürecine terk edilmektedir. Bu yüzden sadece Aralık ayı içerisinde 6 tutsak yaşamını yitirdi. Cezaevine sağ giren tutukluların tabutu çıkmaktadır. Bugün tutsaklara adeta fiili bir idam cezası dayatılmaktadır. Yine cezaevlerinde keyfi aramalar, görüş yasakları, darp, işkence, taciz ve tahliyelerin keyfi disiplin cezalarıyla engellenmesi yaygın bir uygulama halini almıştır. 

İNFAZ YAKMALAR REHİNE POLİTİKASIDIR

İnfaz yakmalar tam bir hukuk dışılıktır, rehine politikasıdır. Elbette bu yaşananlar İmralı’da sürdürülen ağır tecrit politikasından bağımsız değildir. Cezaevlerini ve tüm ülkeyi, toplumu, kurumları, siyaseti ve yaşamın her alanını kuşatma altına almak isteyen kapsamlı bir tecrit politikasıyla bugün Türkiye karşı karşıyadır. Cezaevlerini bir toplama kampına çeviren bu iktidar, haksız ve hukuksuz tutuklamalarla ülkeyi de yarı açık cezaevine dönüştürmüştür.

İNSANLIK DIŞI UYGULAMALA 

Cezaevlerinde asıl mahkûm edilen vicdanlardır, adalet duygusudur. Elbette biz bu hukuksuzlukların peşini asla bırakmayacağız. İntihar adı altında işlenen cinayetlerin de ölüme terk edilen hasta tutsakların da infaz yakmaların da takipçisi olmaya ve adalet için mücadele etmeye devam edeceğiz. Buradan annelerimize ve halkımıza sözümüz olsun. Bugünkü iktidarın gücüne güvenen tüm bürokratlara, yöneticilere tekrar sesleniyorum. Cezasızlık zırhına güvenerek sürdürdüğünüz hukuk dışı, insanlık dışı uygulamalardan bir an önce vazgeçin! Bu iktidar mutlaka değişecektir. İşte o zaman cezasızlık zırhınız da ortadan kalkacak ve işlediğiniz bütün hukuksuzluklar adalet önünde bir bir karşınıza çıkacaktır. İnsanlık suçlarında zaman aşımı yoktur. Bunu böyle bilin! Ailelerimiz asla yalnız değildir. HDP olarak sizin yanınızdayız. Sesiniz bizim sesimizdir, bundan kuşkunuz olmasın.

TABUT SİYASETİNE SON VERİLMELİ 

Buradan Adalet Bakanlığına tekrar çağrıda bulunuyorum: Ailelerin feryadına kulak verin! Cezaevlerindeki insanlık dışı uygulamalara derhal son verin! Fiili idam cezasını durdurun! Yarın çok geç olmadan Aysel Tuğluk özelinde tüm hasta tutsaklara tahliye yolunu açın! Ölümlere sebep olmayın! İnfaz yakmalara son verin. Hukuka uyun! Düşmanlık hukuku Türkiye’ye bir şey kazandırmaz. Bundan vazgeçin. İktidarın cezaevlerindeki tabut siyasetine karşı yaşam siyasetini güçlü bir biçimde yürütmeye devam edeceğiz. Demokratik kamuoyunu ve siyasal muhalefeti yaşam siyasetini sahiplenmeye çağırıyorum.

ADALET MÜCADELESİNDEN VAZGEÇMEDİK

AKP-MHP iktidarının yaratmak istediği karanlık Türkiye tablosunun karşısında umudu ayakta tutan, cesareti örgütleyen bir de başka bir fotoğraf vardır. O da 2021 yılına damgasını vuran büyük demokrasi mücadelesidir. Evet, AKP-MHP iktidarı akla gelebilecek her zulmü, her hukuksuzluğu yaptı. Yapmaya da devam ediyor. Ama Türkiye halkları ne barış talebinden vazgeçti, ne de demokratik bir gelecek özleminden. Ne adalet mücadelesinden vazgeçtik ne de özgürlüklerden. İktidar ülkenin her santimine yaymaya çalıştığı faşizm karşısında, büyük demokrasi direnişini gördü, adalet mücadelesini gördü. Korkutamadığı, diz çöktüremediği halkları ve bizleri gördü. Kadınların eşitlik talebini yok sayan erkek düzen, karşısında kadınların tüm zamanların en büyük eşitlik ve özgürlük mücadelesini gördü.

HAKİKAT MÜCADELESİ

Savaş politikasını her yere yaymaya çalışan savaş makinesi, karşısında Türkiye halklarının büyük barış iradesini gördü, savaş ve tezkere karşıtı bloğu gördü. Rant uğruna doğayı talan eden beton zihniyeti, Karadeniz halkı başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir tarafında büyüyen ekoloji mücadelesini gördü. Gençlerin umudunu çalarak, geleceksiz bırakmak isteyen iktidar, gençlerin özgürlük ısrarını gördü. Alınterini sömüren yolsuzluk sistemi karşısında işçinin, emekçinin emek mücadelesini gördü. Ülkeyi adaletsizlik karanlığına boğmak isteyen vicdansız zihniyet, karşısında Emine Şenyaşarların, Çorlu, Soma ve Roboski ailelerinin, Cumartesi Anneleri'nin, barış annelerinin ve toplumun her kesiminin büyük adalet ve hakikat mücadelesini gördü. Bu hakikat mücadelesi elbette devam edecek ta ki sonuç alıncaya kadar. Başta Emine Şenyaşar olmak üzere bütün annelerimizi sevgiyle saygıyla anıyoruz ve yanlarındayız.

Partimizi yargı kumpaslarıyla, gözaltı ve tutuklamalarla, katliamlarla durdurabileceğini sanan korkak zihniyet, büyüyen ve yükselen, siyasetin kilit gücü haline gelen, umudu dimdik ayakta tutmayı başaran HDP’yi gördü. Görmeye de devam edecektir!

İKTİDAR KAZANMADI, KAZANAMAYACAK

Evet, iktidar 2021’i kazanamadı, kendi lehine dönüştüremedi. Demokrasi mücadelesini, demokratik siyaseti ve toplumsal muhalefeti çökertemedi, kendi siyaseti çöktü. Halklarımızın iradesini ve umudunu kıramadı, yıkamadı, kendi politikaları kırılma yaşadı. Her türlü kumpasları sahnelediler. Ama tutmadı. Kumpasları bir bir boşa çıkartıldı. Nefret siyasetiyle kamplaşma ve kutuplaşmayı büyütmek istediler ama halklarımız bu oyuna gelmedi, toplumsal dayanışmayı ve mücadele ortaklığını büyüttü. Bu iktidar 2021’de başaramadı. 2022’de de başaramayacak ve çok büyük kaybedecek. Buradan Türkiye halklarına sözümüz olsun.

BAHÇELİEVLER SALDIRISI 

Saldırıların artması başaramayacaklarının en açık kanıtıdır. Biliyorsunuz 28 Aralık’ta, partimizin Bahçelievler ilçe binasında İzmir katliamının bir benzeri yaşatmaya çalışıldı. Bu saldırıların bir ayağında Saray’dan yönetilen yargı kumpasları var. Kobanê kumpas ve kapatma davaları gibi. Diğer ayağında ise İzmir ve Bahçelievler’de olduğu gibi fiziki saldırılar var. Bütün bunlar örgütlüdür, planlıdır, organizedir. Birbiriyle bağlantılıdır. 

Elinde silah, belinde bıçakla ilçe binamıza katliam yapmaya gelen tetikçi, bu iktidarın nefret siyasetinden ve Kürt düşmanlığından cesaret alarak hareket etmiştir. Dün serbest bıraktılar, şaşırmadık tabi! Ağzını açan vekilimiz hakkında fezleke yollayarak dokunulmazlığın kaldırılması için uğraşan AKP yargısı, katillere, tetikçilere ise dokunulmazlık ve cezasızlık zırhı kazandırmaktadır. Ağzını açan vekilimiz hakkında fezleke yollayarak dokunulmazlığın kaldırılması için uğraşan AKP yargısı, katillere, tetikçilere ise dokunulmazlık ve cezasızlık zırhı kazandırmaktadır.

HDP’Yİ DURDURAMAYACAKSINIZ

Bu saldırganı serbest bırakmakla ‘Sen HDP'ye saldırmaya devam edebilirsin biz arkanda durmaya devam edeceğiz’ mesajından başka bir şey değildir. Bir kez daha vurguluyorum: Bu tür saldırı ve tehditlerle HDP’yi ve halkımızı korkutacaklarını sanan korkaklar ve arkasındaki ağababaları asla amaçlarına ulaşamayacaktır! Kimsenin bundan kaygısı olmasın. HDP’nin mücadele geleneğine bakanlar cesareti ve kararlılığı görür. Görmeye de devam edecekler. Katil ve tetikçilerinizle HDP’yi durduramayacaksınız! Susturamayacaksınız! Yıldırmayacaksınız!

SUSMAYACAĞIZ

Biliyorsunuz 29 Aralık’ta Poyraz davası görüldü. Bizler de o salondaydık. Katilin mahkemede kolluk güçleriyle rahat diyalogu, rahatlığı tıpkı Hrant Dink’i öldüren tetikçinin rahatlığı, sırtının sıvazlanmasıyla aynı görüntülere bir kez daha tanıklık ettik. Katilin bağlantılarıyla ilgili birçok delil orta yerde dururken siz hala katilleri, azmettiricileri koruyorsunuz, demekten vazgeçmeyeceğimiz bir kez daha ilan ediyoruz. Katil katildir. Eline silah alan ve insanlarımız katledenlere ‘katile katil gibi davranın’ dediğimiz için bizi yargılamaya çalışıyorlar, soruşturma başlatıyorlar. Buradan söylüyorum: İstedikleri soruşturmayı başlatsınlar. Susmayacağımızı, katile katil demeye devam edeceğiz.

SUÇLULAR İTTİFAKI

Hakikatleri söylemeye, adaleti savunmaya devam edeceğiz. Bir sözü var: ‘Suçu açığa çıkarmak suç olarak kabul ediliyorsa suçlular tarafından yönetiliyorsunuz demektir.’ Evet, bu sözler tam da bugünkü Türkiye için söylenmiştir. Kobanê kumpas davasında, olaylarla hiçbir ilgisinin olmadığı defalarca kanıtlanmasına rağmen 14 yaşındaki Mazlum’a kumpas kurarak 124 yıl ceza veren zihniyet, Deniz Poyraz’ın ailesine duruşma salonunda hakaretler yağdıran katile iltimas geçmekte, suç bağlantılarının açığa çıkarılmasını tamamıyla engellemektedir. İşte bu iki örnek bile Türkiye’nin suçlular ittifakı tarafından yönetildiğinin bariz bir kanıtıdır. Bu ittifak İzmir katliamında suçüstü yakalanmıştır. Bu suçlular ittifakı biliyorsunuz bugünlerde başka bir kumpas peşindeler. Siyaseten yenemedikleri, baş edemedikleri siyasi rakiplerini yalan ve iftiralarla, kumpaslarla, kayyım tehdidiyle engelleme gayreti içerisindeler.

İBB’YE KUMPAS BAŞLATTILAR

En son İstanbul Büyükşehir Belediyesi üzerinden bir kumpas başlattılar. 31 Mart’ın intikamını almaya çalışıyorlar ve bunun için büyük bir çaba sarf ediyorlar. İstanbul üzerinden tüm demokrasiyi ve demokrasi güçlerini tehdit ediyorlar. Yandaşları İstanbul’dan geçiniyorlardı bunu biliyoruz. Bu belediyeyi kaybedince rant muslukları da kapandığı için bu kadar saldırgan oldular ve yaralarının çok büyük olduğunu biliyoruz. 12 yıldır faaliyette olan İstanbul’da 9 mescidi bulunan DİAYDER üyesi 3 din görevlisinin yasal prosedürden geçerek belediyede işe girmesi suçmuş gibi toplumun önüne koydular. Bakın şimdi neredeyse bütün kumpas davalarında boy gösteren bir hâkimin önüne içinde sadece ramazan kolisi, namaz kılma fotoğrafları ve Kürtçe kelimelerin suç sayıldığı bir iddianame düzenleyip göndermişler.  

‘QEDİYA’ BİTTİ, GİDİYORSUNUZ

Sarayın yargısı, Kürtçe barış olan Aşitî’yi, eşitlik olan Wekhevî’yi, yaşam anlamına gelen Jiyan’ı ve onur manasına gelen Rûmet kelimesini suç olarak iddianameye yazmıştır. Bunlar çukurun da çukurudur! Kendilerinde olmayan ne varsa suç saymışlar! Kendi zihniyetlerinde barış, birlik, onur yok. Bunlar Kürtçe yazıldığı için bu iddianame içine koymayı önlerine bir görev koymuşlar. Bu kelimeleri suç olarak görenlere sesleniyoruz: bu kavramlardan mahrum olduğunuzu, bu kelimelerden korktuğunuzu çok iyi biliyoruz. Onun için o kelimelerin yanına bir kelime daha ekleyin diyoruz: ‘Qedîya’ yani bitti bitiyor gitti gidiyorsunuz. Bunu da ekleyin.

KUMPASLARINIZA İZİN VERMEYECEĞİZ

Evet, yolsuzluk, hırsızlık, yalan, talan döneminiz tümden bitecek bir halk var karşınızda! 31 Mart bir başlangıçtı. Arkası daha büyük gelecek. Hiç merak etmeyin. Çifte yenilgi aldığınız İstanbul halkları büyük demokrasi ittifakıyla sizi tarihin çöplüğüne gönderecektir. İstanbul, faşizminize de demokrasiye kumpaslarınıza da asla geçit vermeyecektir. Bir de tavsiyede bulunmak istiyorum: Suçlu arıyorsanız uzağa gitmenize gerek yoktur. Suçlularla fotoğraf albümünüze ve aynaya bakarsanız asıl suçluları orada göreceksiniz, kendinizi göreceksiniz. 

20 ARALIK’TA DOLAR VURGUNU YAPILDI

Bu suçlular koalisyonunun en büyük suçlarından biri de ekonomik suçlardır. Bunlar halkın ekonomisine de kumpas kurdular. 20 Aralık akşamı yurttaşa büyük bir tuzak kurdular. Büyük dolar vurgunu yaptılar. Merkez Bankası bir gecede yaklaşık 8 Milyar Dolar sattı. Bir de utanmadan, sıkılmadan, halkın dövizlerini bozdurduğunu söylediler. Bir kez daha yalan söylediler. Doları yüksekten satan ve düşük fiyattan toplayan yine kendi vurguncuları oldu. Bunların dertleri doları, enflasyonu düşürmek değildir. Tek dertleri iktidarlarının düşmesini engellemektir. Bunun için de kamu kaynaklarını hukuksuzca kullanarak suç işlemekten geri durmuyorlar. Zaten halktan umudunu kesen bir iktidar var. Tek umutları Merkez Bankası olarak kaldı. 

31 ARALIK GECESİ DARBE YAPTILAR

Yurttaşlara yönelik ikinci büyük pusuyu da 31 Aralık gecesi kurdular. AKP’nin 17-25 Aralık geleneğinin yeni adı artık 20-31 Aralık vurgunları olmuştur. Türkiye halklarını bunu görmelidir. Bir gece ansızın geliriz diye savaş naraları atan iktidar, evet 31 Aralık gecesi ansızın yaptığı büyük zamlarla halkın geçimine, cebin ve sofrasına en büyük darbeyi vurmuştur. Elektriğe yüzde 52 ile yüzde 130 arası zam, Doğalgaza yüzde 25 zam, vergilere, harçlara, ulaşım bedellerine yüzde 36 zam, köprü, otoyol geçişlerine zam, akaryakıta zam, her şeye zam, zam, zam. 

EMEKLİYE ÖLÜM DAYATILIYOR

ENAG (Enflasyon Araştırma Gurubu) yıllık gerçek enflasyonu açıkladı; yüzde 82. Mutfaktaki gerçek enflasyon işte budur. Yüzde 82’lik enflasyon 84 milyonu vurmaktadır. AKP Genel Başkanı dün müjde veriyor, en düşük emekli maaşını 2 bin 500 lira olarak açıkladı. 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 4 bin lira. Yoksulluk sınırı ise 13 bin lira. Açlık sınırının altında bir emekli maaşıyla emekliler nasıl yaşayacak? Buradan iktidara bunu hatırlatmak isteriz. Emekliye, dar gelirliye ölümü dayatıyorlar. En düşük emekli maaşı asgari ücretle eşitlensin, 4 bin 250 TL olsun dedik. Ama AKP-MHP koalisyonu bunu genel kurulda reddetti. 

10 GÜNDE 7 ÇOCUK YAŞAMINI YİTİRDİ

Yine sağlıkçıların ücretlerinde artış getiren bir düzenleme vardı. Meclis’e getirdiler aynı gün geri çektiler. Ellerine yüzlerine bulaştırdılar. HDP’nin, muhalefetin önerilerini dikkate almadılar. Sorunlara çözüm üretmesi gereken Meclisi sorun üreten bir yere çevirdiler. 3 Y ile mücadele etmek için geldiklerini söyleyenler, bugün tek bir Y ile Türkiye’yi yoklukla baş başa bıraktılar. Daha geçtiğimiz günlerde acı olaylar yaşandı. 6 çocuk doğal gazları kesik evlerinde ısınmak için kullandıkları sobadan dolayı hayatını kaybetti. 2 yaşındaki bronşit hastası bir çocuk elektrikler kesik olduğu için oksijen alamadığından hayatını kaybetti. Son 10 günde 7 çocuk yaşamını yitirdi. Çocukları öldüren; zam ve zulüm, yolsuzluk ve yoksulluk düzenidir. 

HALKA YOKSULLUĞU GARANTİ ETMEKTEDİR

Bu kötülük düzeni Türkiye’yi bir çukura dönüştürmekle kalmadı, şimdi o çukurdan sadece kendisinin canlı çıkması için her şeyi yapmaktadır. 5’li çetesine rant garantisi sağlayan bu iktidar düzeni, halka ise yoksulluğu garanti etmektedir. Kur garantili sistem getiriyoruz diyerek Hazine’yi, AKP-MHP’nin para kasasına çevirdiler. Rant ekonomilerini garanti altına aldılar. Hatırlıyoruz, ‘bizden önce Türkiye’de buzdolabı yoktu’ diyorlardı. Bugün o buzdolabı var da onu çalıştırabilecek elektrik yok, buzluğunda et yok, yiyecek peynir yok, zeytin yok, tereyağı yok.

BIÇAK KEMİĞE DAYANDI

İddia ettikleri gibi ekonomi büyümüyor, Türkiye tüketiliyor. Çoklu maaşlarla, sermayeye verilen teşviklerle, devasa borçlarla, faiz ödemeleriyle, rekor kıracak enflasyonla, işsizlikle, yoksullukla, açlıkla Türkiye, AKP-MHP eliyle yok edilmektedir. Hep söylüyorum: AKP-MHP’nin iktidarda kaldığı her bir gün bu ülkeye zarar ve ziyandır! Halkın da siyasetin de en büyük felaketi bu iktidardır! Tek adamın iktidarda kalabilmesi için halka ağır bir maliyet ödeten bu iktidar bilmelidir ki, halk artık isyan etmektedir ve tek adam için bedel ödemeyecektir. Evet, elbirliğiyle bu siyasal felaketten kurtulmanın zamanı gelmiştir. Bıçak artık kemiğe dayanmıştır. 

YÜZ KARASI SİZİN ZİHNİYETİNİZDİR

Zamları durdurmanın tek bir yolu vardır, o da bu iktidarı ülkenin başından def etmektir. Bugün yine küçük ortak açıklamasında HDP’yi hedef aldı, HDP’nin Türkiye'nin yüz karası olduğunu ifade eden sözler sarf etti. Türkiye'nin yüz akı olan HDP’ye kimsenin laf söylemeye hakkı da haddi de yoktur. HDP bu ülkenin haklarının da demokrasinin de yüz akıdır, bu ülkede yüz karası varsa o da sizin zihniyetiniz ve bakış açınızdır.

İKTİDAR İÇİN BU SEÇİMLER KAYBETME GARANTİLİ OLACAK

O çok korktukları, kaçtıkları sandık yakında kurulacaktır. Bu seçimler, kendilerine iktidar garantili bir seçim asla olmayacaktır. Buradan söylüyoruz: Bu seçimler AKP ve ortağı için kaybetme garantili bir seçim olacaktır. Yüksek elektrik ve doğalgaz faturasının AKP’ye faturası çok büyük olacaktır! O zam yağmurlarınızın, yolsuzluklarınızın, ekmek kuyruklarının, ülke kaynaklarını babanızın çiftliği gibi kullanma döneminizin sona ereceği günler çok yakındır. Yeter ki sandık kurulur seçim olsun, gidiyorsunuz gitmekten kurtulamayacaksınız. Türkiye halkları sizi göndermek için sandıkları ve seçimleri bekliyor. Bunu biz başaracağız, geçinemiyoruz diyen milyonlarca emekçi yoksul halk başaracak. Demokrasi güçleri getirecektir. Kadınlar ve gençler getirecektir. Edi bese diyen analarımız halkımız başaracaktır.

KADINLARIN MÜCADELESİ KARŞISINDA BAŞARAMADILAR

Sevgili kadınlar, 2021 yılının kadınlar açısından nasıl geçtiğini uzun uzun anlatmaya elbette gerek yok buna ihtiyaç da yoktur. Kadınların mücadelesi büyüdükçe İstanbul Sözleşmesinden çekilme başta olmak üzere kadınların tüm kazanımlarına yönelik saldırıların da erkek şiddetinin de eşitsizliğin de arttığı bir yılı geride bıraktık. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki 2021 yılına asıl damgasını vuran tabi ki kadınların giderek büyüttüğü hak ve eşitlik mücadelesi olmuştur. Erkek düzeni, kadınların mücadelesi ve direnişi karşısında başaramamıştır. 

Milyonlarca kadın ‘İstanbul Sözleşmesi Yaşatır’ diyerek alanlarda sözleşmeyi savundu, savunmaya da devam edecektir. Kadınlar yılmadan yorulmadan mücadele ederek eşit temsiliyeti siyasetin ve siyasal muhalefetin gündemine sokmayı başarmıştır. Bütün saldırılara karşı Türkiye kadın hareketi son yıllarda hiç olmadığı kadar kitlesel bir örgütlülükle bunlara cevap verdi, vermeye devam edecektir. Rize İkizdere başta olmak üzere maden ocakları ve HES’lere karşı her yerde yükselen direniş ve mücadelede tabi ki kadınlar en ön saflarda yer aldılar. 

KADINLARIN SESİ OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ

HDP Kadın Meclisi olarak bizler de 2021 yılında ‘Kadınlar İçin Adalet’ ve ‘Kadın Yoksulluğuna hayır’ diyerek çok güçlü kampanyalar yürüttük. Bu kampanyalarımızla meydanlarda, adliyelerde, cezaevleri önünde, fabrikalarda, tarlalarda, her yerde kadınlarla birlikte olduk, hem adaletsizliğe hem de yoksulluğa karşı hep birlikte haykırdık. Meydanları erkek iktidara bırakmadık. Kadınların en güçlü sesi olduk. Olmaya da devam edeceğiz. AKP-MHP erkek ittifakının hazırladığı erkek bütçeye karşı ‘Kadınlar nasıl bir bütçe istiyor?’ diyerek, farklı kadın yapıları ile buluştuk. Meclis’te grup toplantılarımızda, sunduğumuz araştırma ve soru önergelerimizle, genel kurul konuşmalarımızda kadınların sesini her yerde duyurmaya çalıştık bunu yapmaya devam edeceğiz. 

2022 YILI KADINLARIN YILI OLACAKTIR

Tüm bu buluşmalar bizlere bir kez daha gösterdi ki; kadınlar, üretim alanlarının tamamında yer almak, kendi üretim alanlarını oluşturmak için mücadele etmekte kararlıdır. Geçtiğimiz hafta İstanbul Beşiktaş’ta kadınlar yoksulluğa karşı bir araya geldi ve ‘Yoksulluğa karşı feminist isyan’ dedi! ‘Bu sistemin krizlerinin faturasını ödemek zorunda bırakılmaya isyanımız var!’ dedi. Milyonlarca kadının sesini Beşiktaş’ta haykıran kadınları buradan selamlıyorum! Kadınların mücadelesi HDP’ye güç veriyor. Bu ülkeye refahı da demokratik bir iktidarı da kadınlar getirecektir. 2022 yılı kadınların yılı olacaktır. Kadınların büyük başaracağı bir yıl olacaktır. Bir kadın partisi olan HDP’nin ülkemize sözüdür; bu ülkede cinsiyetçiliğe son vereceğiz. Erkek rejime biz kadınlar son vereceğiz! Demokratik, eşitlikçi ve kadın özgürlükçü bir yaşamı halklarımıza armağan edeceğiz.

ŞİMDİ HDP ZAMANIDIR

Yaşadığımız bu kaotik ortam hiç kimseyi asla karamsarlığa sürüklememelidir. Bu ceberut düzen karşısında mücadele üstünlüğü umuttan ve cesaretten yana olan herkes bir kez daha görmelidir. Mücadele üstünlüğü demokrasiden, barıştan, adaletten ve halklardan yanadır. Değişim rüzgârı bizden, milyonlardan yanadır. Karanlığın karşısında umudu en fazla büyüten tabi ki HDP oldu. Olmaya da devam edecektir. Evet, geride bıraktığımız yıl, bizler özellikle HDP açısından önemli bir mücadele ve direniş yılı oldu. Şimdi başarma zamanıdır. Şimdi HDP zamanıdır. Bu coşku ve heyecanı Türkiye toplumuna, halklarına yaymanın mücadelesi içinde olacağız.

BU İKTİDAR DÜZENİNE SON VERECEĞİZ

Siyasette kurucu seçenekler yaratmaya, Türkiye halklarını zamlardan, hukuksuzluklardan, zulümlerden kurtaracak denklemleri var etmeye HDP olarak devam edeceğiz. Sofrasında yokluk, kesesinde yangın olan herkesin beklediği huzur ve adil paylaşım döneminin kapılarının açılması için mücadele edeceğiz ve bu kapıyı mutlaka açacağız. 2022 yılını AKP-MHP zulüm ittifakından kurtulmanın yılı haline getireceğiz. AKP sonrasının hazırlıklarının hızlandığı büyük değişimi mutlaka başaracağız. Sırf iktidarda kalabilmek için Türkiye halklarına çok ağır bedel ödettiren bu iktidar düzenine mutlaka son vereceğiz. 

Mücadele ortaklığımızı daha da büyüterek, demokrasi bloğunu daha genişleterek 2022 yılını birlikte üretip birlikte eşitçe paylaştığımız; demokrasi ve barış içerisinde yaşadığımız bir yıla mutlaka dönüştüreceğiz. Ekmeğin de, adaletin de, barışın da, ortak yaşamın da, eşitliğin de güvence altında olduğu büyük hikâyeyi hep birlikte hayata geçireceğiz. 2002 yılında hepinize başarılar diliyorum. Yolunuz ve yolumuz açık olsun.”

“Biji Berxwedana zindana” sloganları ve alkışlarla toplantı sona erdi.

TUTUKLU YAKINLARI KÜRSÜDE

Aileler adına tutuklu yakını Hakkı Boltan söz aldı. Tutuklu yakınlarıyla birlikte kürsüden seslenen Boltan şöyle devam etti: “Ben tutuklu ve hükümlü ailelerini ve tüm konukları saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Biz tutsak aileleri olarak Türkiye’nin dört bir tarafından geldik. Ankara geldik, Ankara’ya gelişimizi nedeni ismimizden anlaşılacağı üzere nettir. Hasta çocuklarımız istiyoruz. Çocuklarımızın cezaevlerinde ölüme terk edilmesini istemiyoruz. Buradayız biz adaletin veya mahkemelerin verdiği kararların uygulanmasını istiyoruz. Cezaevlerinde bazı komisyonlar tarafından gözleme komiteleri adı altında mahkeme kararlarını iptal ederek, yeni ceza verilmesini istemiyoruz.”

'RANDEVU TALEP EDİYORUZ'

Çocuklarına yönelik adaletsizliğin çözülmesini istediklerini aktaran Boltan, iktidara da seslenerek, şöyle devam etti: “Hepimiz için Türkiye için bunu istiyoruz. Çocuklarımıza karşı bu adaletsizlik olmazsa Türkiye’nin bütün sorunların çözüleceğini düşünüyoruz. Türkiye’nin yaşadığı bütün krizlerin temel dayanağının bu adaletsizlik olduğunu düşünüyoruz. Anne ve babalar adına bunu söylersen buraya gelişimizin nedenlerin biri bir arayış içine girilmez. Partiler, STÖ’ler bizim muhatabımızdır. İktidarın kendisi bu politikaları yürütenlerle kendisiyle bu konuyu konuşmak için geldik, diyoruz ki buyurun bize randevu verin bu soruna çözüm bulalım. O çözüm de bellidir, adaletsizliğin ortadan kaldırılmasıdır. Türkiye’nin dört bir tarafından gelen insanların dikkate alınmadan geri gönderilmesi de başlı başına bir hukuksuzluk olacaktır. 

ÇOCUKLARIMIZ CEZAEVLERİNDEN ÇIKARILSIN

Bunu karşılayan buna kucak açan bizim sesimizin kamuoyuna yansımasını sağlayan HDP’ye teşekkür ediyoruz. Biz bu süreçte bize randevu verip destek olacağını söyleyen herkese de teşekkür ediyoruz. Bu salt Ankara’da partilerle değil STÖ’lerle de bu müzakereleri paylaşacağız onların da bu adaletsizliğe karşı çocuklarımızın cezaevlerinden çıkarılmasını istiyoruz. Çocuklarımızın ölüm evlerinden çıkarılmasın isteyeceğiz. Destek vereceklere şimdiden teşekkür etmek istiyoruz. 

ADALET BAKANLIĞI’NA ÇAĞRI

Adaletin uygulanan temel kurum Adalet Bakanı olması nedeniyle kendilerinden randevu talep ediyoruz. Çocuklarımıza yönelik uygulamaların kaldırılmasını talep ediyoruz. İstiyoruz ki buna olumlu cevap versin bugün buradan çıktıktan sonra bizleri çağırıp görüşsünler. Bu çocuklarımızın sağlığı ve Türkiye’nin selameti için olumlu bir gelişme olacaktır.”

Kürsüden seslenen bir tutuklu yakını da “Adalet Bakanı'ndan ‘eşit miyiz değil miyiz’ onun sözünü istiyoruz eğer eşitsek. Çağrımız adalet bakanına bize cevap versin. Adalet istiyoruz” ifadelerini kullandı.