Suç örgütü kurmak ile aranan ve yurt dışında bulunan Sedat Peker’in İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar ve son olarak eski Başbakan Binali Yıldırım’ın oğlu Erkan Yıldırım gibi siyasetçiler ve iş insanlarını hedef alan iddiaları kamuoyunda yoğun şekilde tartışılıyor.  Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş Artı Gerçek’in sorularını yanıtladı. 

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu katıldığı programda ‘HDP ile Davutoğlu anayasa yapacaktı’ iddiasına yanıt veren Beştaş, ‘O dönemde Davutoğlu’nun HDP ile anayasa meselesine dair bir iletişim kurma çabası vardı. Soylu, Cumhur İttifakı'nın mimarı benim mesajını vermek istedi’ dedi.

'SORULARI YANITSIZ BIRAKTI ÇÜNKÜ YANITI YOKTU'

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu katıldığı bir programda Sedat Peker’in iddialarına ilişkin açıklama yaptı. Siz bu açıklamaları nasıl buldunuz? 

Süleyman Soylu sorulara bir yanıt vermedi. Tüm kamuoyu günlerdir bunu tartışıyor. Açıkçası orada kendi hikâyesini anlattı. Kendisini aklamaya dönük ne kadar mücadele ettiğini anlatıp durdu. Gazetecilere soru sorma hakkı bile vermedi. Bir dakika diyerek sürekli geçiştirdi. Daha da önemlisi orada rolünü karıştırdı. Sorulara yanıt veren değil, soru soran biri gibi davrandı. İçişleri Bakanlığı’nın verdiği erkle adeta kameralar karşısında hesap soran konumuna geçti. Bence soruları net bir şekilde yanıtsız bıraktı çünkü yanıtı yoktu. Olmayan yanıtları da veremez diye düşünüyorum. 

Peki, bu tablo neyi gösteriyor? Siz nasıl yorumladınız bu durumu? 

Bir izleyici olarak bu tabloyu büyük bir sıkışmışlık olarak gördüm. Bir yurttaş televizyon karşısında sorulan sorulara yanıt vermesini ya da iddialara dair açıklama yapılmasını bekler. Eminim herkesten çok Süleyman Soylu Sedat Peker’i dinliyordur. Soylu hakkında iddiada bulunan kişi AKP’ye yakınlığı ile biliniyor. Soylu bu iddialar karşısında bir çıkış bulmaya çalışıyor. Bu çıkışı da AKP bilinen tarzı olan manipülasyon ile yapıyor. Toplumda algı yaratmaya çalıştı. Bütün çabası buna yönelikti. Mesela ilk görünüşte hazırlığı var gibi görünüyordu ama gösterdiği fotoğrafların iddialarla bir ilgisi yoktu. Bugün bir yerde okudum ve programın ilk 40 dakikasında sadece 2015 yılını anlattı. Sigortacılığı ne kadar sevdiğini, ne kadar iyi bir İçişleri Bakanı olduğunu anlattı. Daha da vahimi gerçek dışı beyanlarda bulundu. Bütün Türkiye’nin gözünün içine baka baka canlı yayında bu ülkede işkence yoktur dedi. Bu ülkede faile meçhul cinayet bizim dönemimizde olmadı diyerek reddetti. Bu olayın tanıkları, tarafları, mağduru, yakınlarını kaybedenler ne kadar büyük bir acı hissetti. 10 Ekim Katliamı’ndan Suruç’a, işkence görenler bu sözler karşısında ne hissetti. Yalanların bildik bir özelliği vardır ortaya çıkar. Soylu daha ağzındaki cümleyi bitirmeden ilgili yerlerden yalanlama geldi. AF Örgütü açıklama yaptı. Ama Soylu yalan üzerine konuşmayı tercih etti. Çünkü onun açısından gerçekleri anlatarak vereceği bir yanıt yoktu.

 'BU TABLOYU İKTİDAR YÜREĞİ AĞZINDA BİR ŞEKİLDE DİNLİYOR'

'Gerçekler açığa çıkar' dediniz peki nasıl görüyorsunuz bu işin sonunu? İçişleri Bakanı Süleyman Soylu istifa eder mi? Ya da görevinden alınır mı? Bu durum Cumhur İttifakı'nı nasıl etkiler? 

Biz HDP olarak faili meçhulleri, işkenceleri, kadın kırımı gibi yaşanan olayları zaten biliyoruz. Ama burada bir fark var. Bu olayları taraflarından biri anlatıyor. Peker’in açıklamaları neden bu kadar ciddiye alınıyor? Çünkü onların yanındaydı, yakınındaydı. Bizzat yanlarında saf tutuyordu. Mitinglerden tutalım yaptığı açıklamalara kadar iktidarı destekleyen, kollayan bir karşılıklı ilişki vardı.

Servis edilen fotoğrafları hepimiz görüyoruz. Düşünsenize bir insan çıkıp bana böyle bir cinayet teklif edildi diyor. Savcılık kardeşini Kutlu Adalı cinayetinden değil, ruhsatsız silah taşımaktan gözaltına alıyor. Yalan bilginin nereye varabileceği açısından dehşet verici. Siz Atilla Peker’in bugüne kadar ruhsatsız silah taşıdığını bilmiyordunuz da bu videodan sonra mı öğrendiniz? Bugüne kadar neden bir soruşturma yapmadınız. Hadi gözaltına aldınız neden bu iddiayı sormadınız. Ruhsatsız silahtan alıp toplumu buna inanmasını bekliyorlar. Üstelik ismi geçen başkaları da var. Onlara ilişkin gazeteciler zar zor soru soruyordu. Cevap bile vermedi. Yaşanan bu tabloyu iktidar yüreği ağzında bir şekilde izliyor.

İktidar konuya dair bir açıklama yapmıyor ve bu suskunluk kabulden geliyor. Her meselede konuşmak isteyen, yalanlama ya da muhalefete saldıran bir iktidar vardı. İlk defa bu kadar suskunluk gördüm. O sukut ikrardan gelir diye bir laf vardır. Galiba ikrar ediyorlar. 

'DAVUTOĞLU'NUN HDP İLE ANAYASA MESELESİNE DAİR BİR İLETİŞİM KURMA ÇABASI VARDI'

Soylu'nun açıklamalarından biri de 7 Haziran seçimlerine dair, dönemin AKP Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ile ilgiliydi. Davutoğlu’nun 'HDP ile anayasa yapacağız' dediğini iddia ediyor. Bu açıklamalara dair neler söylemek istersiniz? Böyle bir görüşme oldu mu? 

Öncelikle ne alaka diye sormak istiyorum. O sorulan soru gündem ile alakası yoktu. Bu konuyu hiçbirimiz anlamadık. Orada şöyle söylemek istedi bence; O dönemde Davutoğlu’nun HDP ile anayasa meselesine dair bir iletişim kurma çabası vardı.

Soylu, ‘CHP, HDP olunca ben müdahale ettim ve sonra MHP ile ittifak yaptırdım, bunun mimarı benim’ diyor. Cumhur İttifakı'nın mimarıyım dedi. Anayasa konusunda biz 2012 yılında Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) olarak anayasa uzlaşma komisyonunda yer aldık. Ben o zaman anayasa komisyonu başkanıydım. MHP, CHP, AKP ve biz vardık masada. 

'SOYLU'NUN MESAJI BAHÇELİ'YEYDİ'

Özel ayrı bir görüşme oldu mu? 

Hayır, kendince yorumluyor. Zaten 1 Kasım seçimlerinde anayasa gündemde yoktu. O yönüyle biz söylediklerini anlamlandıramadık. Benim çıkarımım farklı. Soylu görüşmeleri örnek vererek ben bunu engelledim diyor. Mesaj Devlet Bahçeli’yeydi ve o mesaj alındı. 

'FAİLİ BELLİ CİNAYETLER, BİZ SÖYLEYENLE DEĞİL SÖYLENENLE İLGİLİYİZ'

Sedat Peker, Kutlu Adalı’yla ilgili daha net ifadeler kullandı. Uğur Mumcu ve ünlü iş insanlarının cinayetlerine ilişkin açıklamalar yaptı. Faili meçhul cinayetler hakkında daha net bilgiler ortaya çıkıyor. Siz bu konu hakkında neler söylemek istersiniz? 

Faili belli cinayetler bunlar. İş insanların öldürülmesine dair bir davada vardı ve istinaftan bozuldu. Bu yeni bir delil. Kimin açıkladığından bağımsız söylüyorum. Biz söyleyenle değil söylenenle ilgiliyiz. Yoksa bizim bir muhataplığımız yok, olamaz. Ama sonuçta bir dönemi aydınlatacak ip uçları ya da deliller veriliyorsa burada görev kime düşüyor bunu tartışmamız lazım. Biz araştırma önergesi, soru önergemizi verdik vermeye devam ediyoruz. Burada öncelikle bir araştırma komisyonu kurulmalıdır. İlgili iddialarla ilgili. Yargının içinde bulunduğu durum malum. İktidarın sözünün dışına çıkmayan taraflı bir yargı var. İçişleri Bakanı’nın konuşmasında çok dikkati çeken bir yer vardı. Soylu, ‘savcıyla konuştum beni ifadeye çağıracak’ dedi. Burada ‘Savcıyla görüştüm, anlaştık ve o beni çağıracak’ diyor.  Bunun meali budur. Hâlbuki içişleri Bakanı’nı bir savcı soruşturamaz. Mecliste soruşturma komisyonu açmamız lazım öncelikle. Niye bunu yapmıyorsun? Mecliste soruşturma komisyonu açılması için kendi partisi niye bir irade ortaya koymuyor. Burada da kamuoyunu manipüle etmeye, algı yaratmaya çalışma çabası var. 

'MUSA ANTER'İN KATİLLERİNİ HALA TUTUKLAMADIKLARI İÇİN HESAP VERMESİ GEREKİR'

Araştırma önergeleri verdiniz? Ortaya çıkan ilişkilerle ilgili HDP’nin tutumu nasıl devam edecek? 

Araştırma önergemizi meclis genel kuruluna getireceğiz. Kim kabul edecek kim reddedecek, sonuçta biz hakikatin ortaya çıkarılması için çabamızı sonuna kadar devam ettireceğiz. Bu konuda pes etmemiz söz konusu değil. Bu olay bağlamında Türkiye’de yaşanan olayların karanlıkta bırakılmasına karşı aydınlık talep ediyoruz. Yalana karşı hakikatin ortaya çıkarılmasını savunuyoruz. Yüzleşme, hakikat dediğimiz tam da budur.

1990’lı yıllar Susurluk zamanından başlayan meselelerin tümünü tartışmamız gerekiyor. Bu ilgili şahsın açıklamaları sebebiyle değil, bu bizim süregelen bir tutumumuz zaten. Bizim araştırma komisyonlarımızı izliyorsunuzdur. 10 Ekim’den Suruç’a onlarca olayın araştırılmasını istedik. Bütün bunları sürekli takip eden, bunları tartışan ve peşine düşen bir partiyiz.

Bu meselede aynısını yapacağız. Toplumun buna karşı duyarlı olması gerekiyor. Hakikatten yana taraf olması gerekiyor. Bu sadece HDP’nin yapabileceği bir durum değil. Bu meselede iktidar bloğunun hesap vermesi geriyor. Çıkıp bu açlıktan intihar eden ailelere, cinayete kurban giden kadınların ailelerine hesap vermesi geriyor. Musa Anter’in katillerini hala tutuklatmadıkları için çıkıp hesap vermesi gerekiyor.  Ama maalesef bu adil ve tarafsız bir yargı ile olur. Bu konuda ‘takke düştü kel göründü’ sözünü hatırlatmak istiyorum. Bu kel uzun zamandır görünüyor. Şimdi tamamen düştü. Düne kadar kol kola yürüdükleri bir şahıs onlar hakkında o kadar ciddi açıklama yapıyor ki ama buna rağmen susmaya devam ediyorlar.