Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Meclis’te düzenlediği basın toplantısıyla gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutlayarak söze başlayan Beştaş, “Basın özgürlüğünü araştıran Freedom House son 15 yılından beri kısmen özgür olarak nitelediği Türkiye’yi 2021 yılında özgür olmayan ülkeler kategorisine aldı. Bu çok önemli ve vahim bir gelişme. Basının kamu denetleme görevi her türlü tartışmanın dışındadır ve bu yük gazetecilerin omuzundadır. Siyasal iktidar her gün gazeteciler üzerindeki baskılarını artırmaktadır” dedi.

Beştaş, mesleğin onurunu koruyan, kalemi yere düşürmeyen soru sorma cesaretini hala gösteren, hakikat peşinde koşmaktan vazgeçmeyen gazetecilerin gününü kutladı.

‘KATLİAM KAPATILMAYA ÇALIŞILIYOR’

Fransa’nın başkenti Paris’te 9 Ocak 2013 tarihinde katledilen 3 Kürt kadın siyasetçiyi de anan Beştaş, “Paris katliamının 9’uncu yıldönümüydü. Türkiye ve dünyanın birçok merkezinde bu katliam protesto edildi. Bu katliamın arkasındaki güçlerin halen korunduğunu, tetikçinin cezaevinde ölmesinden sonra dosyanın kapatılmasına izin verilmeyeceğini yüz binlerce kadın haykırdı. Maalesef Türkiye ve Fransa hala bu katliamın arkasındaki güçleri bu organizasyonu, bu örgütlü yapıyı ortaya çıkarmadı. Çıkaramadı demeyeceğim çıkarması için yeterince delil var. Maalesef bu katliamda kapatılmaya çalışılıyor” dedi.

“Paris katliamının aydınlatılması durumunda çözüm sürecinin kimler tarafından engellenmek istendiğini, engellendiğinin ortaya çıkartılacağını söylemek istiyoruz” diyen Beştaş, şöyle devam etti: “Paris’te katledilen Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’in anısı önünde saygıyla eğildiğimi ve katilleri ortaya çıkarma mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz ifade etmek istiyorum.

 AYNUR KUDİN DAVASI

AYM, 6-8 Ekim protestolarıyla ilgili çok önemli bir karar verdi. Aynur Kudin kararı. Yaşam hakkı ihlalinden bu kararı verdi. Basında küçük küçük yazıldı ama maalesef hak ettiği tartışma olmadı. Bu da iktidarın ve yaygın medyanın istemediği bir şeydi. Neydi Aynur Kudin’in davası. 6-8 Ekim protestoları sırasında Viranşehir'de polis saldırısı sonucu yaşamını yitiren bir kadın. Bu ihlal kararında aslında Anayasa Mahkemesi aşama aşama adım adım bu cinayetin üstünün nasıl örtüldüğünü çok ayrıntılı bir şekilde izah ediyor. AYM’nin Aynur Kudin’le ilgili davada bütün devletin fail olduğu cinayetlerde ve katliamlarda sürecin nasıl yaşandığını özetler nitelikte bir karardır. 

CİNAYETLERİN ÜSTÜ ÖRTÜLMEYE ÇALIŞILIYOR

Kobanê protestoları sırasında gerek kolluk gücü, korucular, kontra güçleri gibi farklı şekillerde öldürülenlerin katillerinin korunduğunu sıklıkla ifade ediyoruz. Cinayetlerin üstü örtülmeye çalışılıyor. 7 yıldır failleri bulmamakta direnen bir devlet aklı var. Cinayet dosyaları ya yok, öylesine tozlu raflara kaldırılmış ya da bir milim ilerleme olmamıştır. Kobanê protestoları nedeniyle katilleri aklayan, aramayan, davaları sonuçlandırmayan ve bunun üstünü örtmeye çalışan iktidar, bu protestoları bahane ederek 6 yıl sonra HDP’liler hakkında, partililerimiz hakkında bir kumpas davası açmayı da ihmal etmedi. Oysa Kobanê protestoları ve o dönem yaşanan sürecin asıl sebebi ve faili AKP iktidarıdır. 

AÇIKÇA BİLGİ, BELGE SAKLANDI

AYM’nin vermiş olduğu kararda bu tezlerimizin, AİHM’nin kararını da tamamen destekler nitelikteki bir karardır. Her şeyden önce Demirtaş AİHM kararı, Kobanê protestolarında HDP’lilerin hiçbir sorumluluğu olmadığını not ettiği halde arkadaşlarımız tutuklu yargılanırken katiller korunmaya devam ediyor. AYM’nin kararında özetle şunlar var, ‘etkin soruşturma yapılmadı’ diyor evet yapılmadı. ‘Deliler toplanmadı’ diyor evet toplanmadı. ‘Zamanında yapılması gereken tahkikatlar yapılmadı’ diyor evet yapılmadı. ‘Polis teşkilatının bilgi belge ve delil sakladığını’ söylüyor evet bunu görüyoruz. Adli Tıp Kurumu'nun suçu gizlemeye çalıştığını söylüyor, evet bu da var. Bunun dışında Servet Turgut gibi cinayet dosyalarında bu gibi verilerin olduğunu biliyoruz. 

KUMPAS DAVASINI GERİ ÇEKİN

Kobanê protestoları ve bu kumpas davasına ilişkin bu önemli gelişmeyi hem kamuoyunun dikkatine sunmak istiyoruz hem de söylediğimiz sözlerin doğruluğunun bizzat yüksek yargı tarafından teyit edildiğini, AİHM’in ardından AYM kararıyla ortaya çıktığını söylüyoruz. Geçen hafta basına yansıyan başka bir haber vardı. Tarsus İlçe Emniyet Müdürü dedi ki ‘Kobanê protestolarında olayların önlenmesi için HDP’lilerle birlikte çalıştık’ dedi. Bu da başka bir yerden yapılan bir açıklama. Biz ne yediğimizi biliyoruz. Hakikat neyse onu ifade ediyoruz ama karşımızda kumpas davaları ve iftiralarıyla yol yürümek isteyen bir iktidar aklı var. Bu vesileyle bütün katilleri bulun diyoruz. Bunları ilelebet gizleyemeyeceksiniz. Kobanê kumpas davasını geri çekin. 

YASADIŞILIK GİZLENMİYOR

Bu hafta Meclis gündeminde iki konu var. Biri Plan ve Bütçe Komisyonundan geçen torba yasa. Diğeri de öğretmenlerle ilgili bir teklif. Milli Eğitim Komisyonunda görüşülmeye başlanacak. Bireysel Emeklilik Sisteminde devlet katkı payını arttıran bir teklifle karşı karşıyayız. Çünkü enflasyon karşısında hızla eriyen bir meblağ. Artık ihtiyaçları karşılamaktan oldukça uzak. İktidar mucitmiş gibi kur korumalı vadeli mevduat sistemini uydurdu. Bu daha yasası çıkartılmadan ilan edilen bir şey. Yasa olmadan ‘kur koruma mevduat sistemi’ uygulanıyor. Yasa dışılık artık gizlenmeden uygulanan bir sistem haline geldi. Ne yapıyorlar, siz yıkın hukuk arkanızdan gelsin mantığı şu anda ‘kur korumalı mevduat sistemi’nde uygulanıyor. Bunu uygulayanlar, talimatını verenler aslında hep birlikte suç işlediler ve işlemeye devam ediyorlar. Bu yasayla da bu suçu meşrulaştırmak ve yasallaştırmak istiyorlar. Bu teklif uygulamadan 3 hafta sonra geldi. Bu yasadışılığı her yerde söylemeye devam edeceğiz.

MERKEZ BANKASI DÜZENLEMESİ

Yabancı ülke Merkez Bankalarına ait alacak para ve mal varlıkları haczedilemeyeceği, üzerine ihtiyati tedbir ve haciz konulamayacağı yasal hükme konuluyor. Her fırsatta dış güçler ülkemizi bölüyor, yıkıyor, yakıyor enflasyon onlara bağlı, çatışmalı ortam onlara bağlı diyorlar ama diğer yandan dış güçleri rahatlatmak için inanılmaz bir meclis mesaisi olduğunun altını çizmek istiyorum. Ne diyorlar burada, yabancılara dair mallar alacaklar, haklar haczedilemeyecek. Bunun anlamı şu, haciz edilme tehlikesi var. Bu düzenlemeyle bu tehlikesi olduğu ilan etmiş oluyorlar. Neden gereksinimi duyuldu, her zamanki gibi bunu açıklamıyorlar ama burada yabancı ülkeleri rahatlatmak ve garanti vermek anlamına geldiğini tartışmaya gerek yok.

MB için dış güçlere şöyle bir beyanda bulunuluyor, ‘Merkez Bankası sizindir. Dükkan sizin’ demeye getiriyorlar. Bunu da görmemek mümkün değil. Ve şimdi bu yasal düzenlemeyle kendi vatandaşını hiçbir şekilde düşünmeyen ve ekonominin ne kadar kötüye gittiğini biraz daha ilan eden bir anlayışla karşı karşıya olduğumuzu ifade etmek istiyoruz. 

AKP TİPİ ÖĞRETMEN

AKP biliyorsunuz çoklu baroyla kendi barolarını yaratmak istedi. TBB seçimiyle bunun hiç de kolay olmadığını aslında herkes gördü. AKP tipi bir öğretmen yaratma arayışı var. O alanı da dizayn etmeye çalışıyorlar. Her şeyden önce bu teklifin sendikaların ya da öğretmenlerin demokratik katılımıyla oluşmadığını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Kamusal bir niteliği yok.

Öğretmenler teklifle birlikte ayrıştırılıyor. Aday öğretmen, öğretmen, uzman ve başöğretmenlik gibi ayrıştırılıyor. Kariyer basamaklarına ayrılıyor. Bu eşitsizlik doğuracak ve çalışma barışını bozacak nitelikte bir düzenleme. 3600 ek göstergeyle ilgili bir düzenleme de derde deva bir düzenleme değildir.  Bir yıl sonra yürürlüğe gireceği söyleniyor. Tamamen liyakat ve tecrübeye dayalı değil. Başka olgulara dayanmış, yandaş sendikalara üye olma, buna zorlama gibi bir anlayışın arkada olduğunu tabi ki görüyoruz.

PARTİLİ ÖĞRETMEN DÜZENLEMESİ

Öğretmenlik mesleğinin de evrenselliği ve bilimsel ölçülerinin hiçbir değerini bırakmamaya çalışıyor. Bugün günümüzde mesleğini icra edemediği için fabrikalarda güvencesiz çalışan öğretmenler var. Ataması yapılmadığı için milyonlarca öğretmen var. Sözleşmeli ya da ücretli öğretmenlik gibi dayatmalara maruz kalan, özlük haklarından yoksun olan hatta asgari ücretin altında çalışan öğretmenler var. Tıpkı partili yargı, memur gibi, avukat gibi bu eğitim alanında da geçerli hale getirilmek isteniyor. Sürekli bir mücadele halindeler. Güvenlikçi yaklaşımı artık eğitim alanına sirayet ettiriyorlar. AKP tipi bir eğitim getirip öğretmenleri dizayn etmeye çalışıyorlar. Atanamamış, intihar eden, ihraç edilen ve daha birçok sorunu olan öğretmeni görmek zorundayız. Hem öğretmenlikle ilgili teklife hem de diğer torba yasaya da güçlü bir şekilde muhalefet edeceğimizi buradan ifade etmek istiyorum. 

İŞSİZLİK

İşsizlik oranları da açıklandı. TÜİK'in rakamlarına göre Kasım ayında yüze 11,2 seviyesinde işsizlik gerçekleşti. Yani işsizlik sayısı 39 bin kişi artarak 3 milyon 777 bin oldu. Bu ülkede gençlerin işsizlik oranı yüzde 33 oranında gerçekleşmiş. Her iki gençten birinin işsiz ve umutsuz olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. TÜİK'in hormonlu verilerinin dahi gizleyemediği işsizlik dalgası Türkiye ekonomisinin önündeki en büyük tehlikelerden biridir. Acil bir şekilde işten çıkarmayı yasaklayacak istihdamı artıracak politikalara ihtiyaç var. 

Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı ben ekonomistim diye başladığını sözlerine altın küpe bilezik sertifikası teklifi yapıyor. Hazine battı, Merkez Bankası eridi, vatandaş güvenmiyor. BAE ve Katar bile güvenmiyor. 

ÖTV KALDIRILSIN

Bu iktidarın hayalleri Türkiye halkları için korkunç bir felakete dönüşmeye devam ediyor. Bu felakete dur demek için belirli bazı konularda hızlıca adım atılmalı. Biz muhalefet partisi olarak bu konudaki çalışmalarımızı yoğunlaştırıyoruz. İlk önerimiz de özel tüketim vergisine dair. Bu verginin kaldırılmasını istiyoruz. Bunu savunuyoruz, herkesle görüşmeye de devam ediyoruz. Merkezi yönetim bütçesinde 2022 yılında beklenen ÖTV geliri 220,7 milyar TL’dir. Devlet bütçesinden bu rakamı çıkarıp halkı hayat pahalılığına karşı koruyabiliriz. Devlet bütçesine ise daha büyük katkı sağlamak için imkan mevcut. 2022 yılı bütçesinden yandaşlara verilen vergi istisna ve muafiyeti 335 milyar TL’dir. Bu istisna ve muafiyetin üçe birinden vazgeçerek hem vatandaşı ÖTV kurtarır hem de devlet bütçesinde kaynak eksik olmaz. 

Diğer yandan KDV’nin de temel gıda ürünlerinden kaldırılması gerekiyor. KDV ile ilgili vergi adaletini sağlayacak düzenlemelerin yapılması da gündemimizdedir. Diğer muhalefet partilerine de iktidara da açık çağrı yapıyoruz.

O ZAMAN HATIRLAYACAK MI?

Yargıtay Başkanı kadın cinayetlerinin az olduğu buyurmuş: Ona göre her gün ölmeye devam edelim herhalde. Daha fazla kadınlar ölsün o zaman rahatlayacak mı? Açıklamasında neyi düzeltecek bunu anlamak mümkün değil. Zaten kadın cinayetlerinin bu kadar artmasının en temel sebeplerinden biri de cezasızlık politikası. Bu cezasızlık politikasından ve kadına yönelik şiddete dair iktidarın yaklaşımında cesaret alıyorlar. Yargıtay başkanına sesleniyorum, siz bu cezasızlık politikası ile mücadele edin. Kadınlar daha az ölüyor diye daha fazla ölmemizi salık vermeyin.”

‘YARGISIZ İNFAZ VAR’

Açıklama ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Beştaş, HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel’e dair soruya ilişkin şunları söyledi: “2014 yılında çekilen fotoğraflar bunlar. Biz de kendisinden bilgi aldık. 2014 yılının çözüm süreci olduğunu ve birçok insanın bu ziyaretlerde bulunduğunu, görüşmelerin resmi kanallardan gerçekleştirdiğini, hatta iktidarın bizzat içinde olduğu süreçle birlikte heyetlerin de gidip geldiğini buradan ifade etmek istiyorum. 2 gündür milletvekilimize karşı çok çirkin ve çok ileri düzeyde bir saldırı var. Yargısız bir infaz var. Milletvekillerimizin çektirdiği fotoğraflar kendisinin de ifade ettiği gibi okuldan arkadaşı olan ve aileler arasında söz kesilen sözlüsüne aittir. O döneme ziyaret etmiştir. O dönemden bugüne 8 yıl geçmiştir. 8 yıl sonra bu fotoğraflar servis edilmiş.

5 YIL ÖNCE AÇILAN DAVA DOSYASINDA

Araştırdık, görüşmelerimizde bu fotoğrafların galiba Malatya’da bir dava dosyasında bulunduğunu tahmin ediyoruz. 5 yıldır 2017’den bu yana bu fotoğraflar o dava dosyasında, yargı fezleke hazırlamamış. Basının haberi olmamış. Bu daha devam ediyor. Ama 2022 yılında bu büyük bir habermiş gibi her tarafa servis ediliyor.

 BASINA KİM, HANGİ AMAÇLA SERVİS ETTİ?

Biz tam tersine şunu sormak istiyoruz. Basına kim verdi? Bu dava dosyasındaki bilgi ve belgeler hangi amaçla servis edildi. AKP iktidar seçim çalışmalarını halka giderek sorunlarını çözerek halkın dertlerine deva olmak yerine, siyaset yapmak yerine bu şekilde kumpaslarla, saldırılarla muhalefeti kriminalize etmeye çalışıyor. Muhalefeti halkın gözünden düşürmeye çalışıyor. Bu bir seçim çalışmasıdır.

HAKİKAT KAMUOYUYLA PAYLAŞILDI

Kesinlikle zamanlaması da servis ediliş biçimi de siyasi ahlaka da uymayacak ölçülerdedir. Bu konuda söyleyecek çok şey var ama şunu ifade etmek istiyorum hakikaten bu çalışmanın bir milletvekiline karşı bile bu kadar hunharca, düzeyi düşük ve aşağılıkça, cinsiyetçi küfürler eşliğinde cinsiyetçi saldırılarla yapılmasını asla kabul etmiyoruz. Kınıyoruz. Bu konuda esas alınması gereken, Semra Güzel’in açıklamalarıdır. Bu konuda hakikat neyse kamuoyuyla paylaşmıştır. 

HALK GERÇEKLERİN FARKINDA

Buradan onlara ekmek çıkmaz. Biz HDP’yle her türlü yöntemle uğraştıklarını biliyoruz. Onlarla ilgili ortaya atılan iddialar bu kadar büyük suçlar karşısında kılını kıpırdatmayanlar, 2017 yılında ele geçen sözde bu fotoğraflar neden milletvekilliğinin üzerinden üç buçuk, olayın üzerinden 8 yıl geçtikten sonra servis ediliyor. Bunu sanırım çokça da tartışmaya gerek yok. Bu kumpaslarla bu siyasi ahlakla bağdaşmayan yöntemlerle seçim kazanacaklarını sanıyorlarsa çok büyük yanılıyorlar. Halk gerçeklerin farkındadır.

ACZİYET ÖRNEĞİ

Her şeyin ne olduğunu biliyor. Çok istiyorlarsa kendi bakanlarının, milletvekillerinin işlediği suçları bir soruştursunlar bakalım. Kendi bakanlığında dezenfektan satan bakanlar var, uyuşturucu ticaretinde adı geçen bakanlar var. Yok efendim maaşını başka yerlerden alan vekil iddiaları var. Bu iddialar karşısında sus pus olanlar böyle bir duruma sığınmaları büyük acziyet ve saldırganlık örneğidir diyorum.”