Kobanê Davası’nın ilk duruşması 26 Nisan Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Dava kapsamında aralarında HDP’nin eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da olduğu 28’i tutuklu 108 kişi yargılanacak. Geniş avukat grubunun, yabancı heyetlerin takip edeceği duruşmaya ilgi büyük. 

Duruşma öncesinde aralarında Mezopotamya Ajansı’nın da (MA) olduğu bir grup gazeteci ile Melis’te bir araya gelen HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, gazetecilerin davaya ilişkin sorularını yanıtladı.

DAVA İÇİN ÖZEL SAVCI GETİRİLDİ

Kobanê Davası soruşturmasında bugüne dek 8 savcının değiştiğini ve 2018 yılında dava için özel bir savcının getirildiğini belirten Beştaş, dava savcısına ilişkin “Bu savcı 2018 yılında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na atanıyor. Sonra Selahattin Demirtaş Cumhurbaşkanı adayı oluyor. Nasıl oluyorsa 2-3 ay sonra bu savcı tekrar geri dönüyor ve işlemlere kaldığı yerden devam ediyor. Bu savcı görevlendirildikten sonra gizlilik kararı alınıyor, soruşturma isimleri genişletiliyor. Ünlü ikinci tutuklama kararının talebini de bu savcı yapıyor. Tam da Erdoğan’ın ‘karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz’ dedikten sonraki gün hemen tutuklama kararı istiyor. Yüksekdağ ve Demirtaş hakkında mükerrer tutuklama kararı aldırıyor” dedi.

‘SEÇMENLERİMİZİ ÖLDÜRMEKLE SUÇLANIYORUZ’

MHP’ye yakın biri olarak bilinen dosya savcısının sonrasında adeta tanık avına çıktığını ifade eden Beştaş, şunları söyledi: “Bütün savcılara yazı gönderiyor Kobanê ile ilgili delil istiyor. Ama tabi ki yok ve bu ucube iddianameyi hazırlıyor. Bu iddianamede bolca yalan var. 37 kişinin ölümü ile ilgili otopsi raporları bile yok. Tweetle, ölümle arasında bir illiyet bağı kuramazlar. Dosyada kriminalin ‘k’si bile yok. Bu savcı 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Yüksekdağ ve Demirtaş’ın yaptığı savunmaları suç diye koymuş. Sorulara verdikleri yanıtlar, açıklamalar suça delil olarak gösterilmiş. Hukuki bir metin değil. Burada HDP’nin suç ve suç fiilleri ile hiçbir ilişkisi yoktur. Kriminal bir delil ortaya çıkaramazlar. Ölenlere dair 2-3 dava hariç öldürülenlerin faillerini aramamışlar. Kim nerede öldürdü? Nasıl öldürüldü? diye savcılık araştırma yapmamış. Öylesine soruşturma davaları açılmış bırakılmış. Bizim verilerimize göre 43 insan ölüyor. Bu insanların öldürülmesini araştırmayan bir iktidar var. Kendi seçmenlerimizi öldürmekle suçlanıyoruz.”

‘YARGILANACAKLARI BİR DURUŞMA OLACAK’

Beştaş, dava yargılaması için özel bir heyet görevlendirildiğini de belirtti. Heyetin her gün duruşma yapacağını, en fazla 3-5 gün ara vereceğinin söylendiğini  aktaran Beştaş, fakat bunun mümkün olmadığını vurguladı.

Beştaş, “Siyasi amaçlarına ulaşmak için davaya özel bir hız getirmek istiyorlar. Arkadaşlarımız buna karşı sözlerini, savunmalarını, maddi delilleri sunacaklar. Avukatlar bu konuda hazırlık yapıyorlar. Yargılayacakları bir duruşma değil, yargılanacakları bir duruşma olacak. Baştan sona AKP ve MHP’nin HDP’yi kriminalize etmek, siyaset dışına itmek için hazırladıkları bir proje. Bunların tümü organize işler” dedi.

KATLİAM TEHDİDİ ETKİLEDİ

DAİŞ’in saldırıları sırasında dünyada ve Türkiye’de Kobanê ile dayanışmanın çok yüksek olduğunu dile getiren Beştaş, Kobanê halkı ile dayanışmanın aslında Eylül ayının başından itibaren başladığını kaydetti. HDP olarak Kürt meselesinin Türkiye’nin en temel meselesi olduğunu ve Türkiye’nin demokratikleşmesinin Kürt meselesinin demokratik çözümünden geçtiğini söylediklerinin belirten Beştaş, “Kobanê’de yaşayanlar ağırlıklı olarak Kürtlerdir. Kobanê’ye yönelik bu katliam tehdidi, etkiliyor. İşin duygusal ve psikolojik yönü yüksekti aslında. Aylarca Suruç sınırında IŞİD’liler geçmesin diye nöbet tutuldu” şeklinde konuştu.

‘OLAYLAR TWEET’TEN ÖNCE BAŞLADI’

Beştaş, Ekim ayında HDP MYK’nın attığı ve davaya konu olan tweetten önce sokaklarda binlerce insanın olduğunu ve demokratik protestoların devam ettiğine işaret ederek, olayların bu tweet ile hiçbir ilginin olmadığını vurguladı.

Beştaş, bu konudaki sözlerine şöyle devam etti: “Mürşitpınar sınır kapısının IŞİD tarafından ele geçirilmesi tehdidi var ve yüzbinlerce insanın katledilebileceği bir aşama var. O dönem Selahattin Demirtaş, Ahmet Davutoğlu ile görüşüyor. ‘Acil bir tehdit var, hemen önlem alınması lazım’ diyor ama hiçbir önlem alınmıyor. Önlem alınmadığı için MYK o an olağanüstü bu acil gelişmeler üzerine bir tweet atıyor.” 

İKTİDARLA İLETİŞİM HALİNDEYDİK

İlk ölümün ise Erdoğan’ın ‘Kobanê düştü, düşecek’ açıklamasının ardından polis kurşunuyla Muş’ta yaşandığını hatırlatan Bektaş, yaşamını yitiren Hakan Buksur’un HDP’li olduğunu ifade etti. Beştaş, “Bu süreç, bize karşı bir sürece dönüşmedi. Çünkü. Sonra İmralı’ya iktidar bir heyet gönderiyor, olaylara dair bir sağduyu çağrısı istiyor. Bu mesajı Öcalan’dan alıp Sırrı Süreyya Önder’e veriyorlar. Sırrı bey mesajı Selahattin Demirtaş’a ulaştırıyor. Bunun üzerine bir sağduyu çağrısı yapılıyor. Öcalan’ın mesajı okunuyor ama aynı zamanda Selahattin bey ve diğer arkadaşlar kendi çağrısını yapıyor. İktidarla bir iletişimsizlik yok, çünkü Kobanê’ye karşı bir tehdit var hala” dedi.

‘DEMİRTAŞ’IN ADAYLIĞI İLE BAŞLADI’ 

O dönem provokasyonun had safhada olduğunu dile getiren Beştaş, HDP ile HÜDA PAR’ın karşı karşıya getirilmek istendiğini söyledi. Yine atılan tweetle ilgili o dönem herhangi bir suçlama olmadığını ifade eden Beştaş, şunlar söyledi: “Bize karşı bir suçlama yok. Peşmergeler görüşmelerle geçti, çözüm süreci devam etti, Dolmabahçe Mutabakatı imzalanıyor 5 ay sonra. Mutabakattan sonra ‘çöktürme planı’ dediğimiz plan devreye sokuluyor. 4 Kasım darbesi oldu, Kobanê’den dava açıldı, 2018 yılında Demirtaş aday olmaya karar veriyor. AİHM’in Demirtaş hakkındaki ilk kararı ve aday olmasından sonra bu savcı devreye sokuluyor. Seçim kampanyası boyunca Erdoğan, Kobanê meselesini işliyor. Mesele buraya kadar geliyor.” 

DAVUTOĞLU İLE TEMAS OLMADI

Beştaş, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu ile Kobanê Davası özelinde bir temas kurmadıkları bilgisini de paylaştı. Beştaş, “İhtiyaç olursa tutuklu arkadaşlarımız ya da avukatlar bu konuda ne yapacaklar ben de bilmiyorum. Muhtemelen gerçeklerin ortaya çıkmasını isteyeceklerdir” dedi.

‘İKİ İDDİANAME DE AYNI KALEMDEN’

Partilerine yönelik kapatma davası üzerinde de duran Beştaş, “Kobanê iddianamesi ile kapatma davası aynı organize işin parçaları zaten ve birbirinden bağımsız değil” dedi. Beştaş, şöyle devam etti: “Bu davayı açtıran akıl, bu davayla kapatma davasını da açtırıp HDP’yi siyaset dışına itmeyi birlikte düşüyor. AİHM’in kararına Türkiye Cumhuriyeti uymak zorunda. AİHM’in kararı, Kobanê davasına birincil derecede etkiliyor ve beraat vermesi gerekiyor. AYM’nin kapatma davası iddianamesini geri gönderdi. Ankara 22’nci Ağır Ceza, Kobanê iddianamesini iade etmeliydi. Çünkü iddianameler aynı kalemden çıkmış.” 

MUHALEFETE ÇAĞRI

Karamsar olmadıklarını, yargılamayı tersine çevireceklerini söyleyen Beştaş, “Halkla beraber bunun kumpas olduğunu, darbeciliğin devamı olduğunu ve bu iktidarın bu halka zarar verdiğini ve bundan kurtulması gerektiğini anlatacağız. Bütün demokrasi dinamikleri ile birlikte bu süreci tersine çevirebiliriz, buna inanıyoruz” ifadelerini kullandı. 

Beştaş, son olarak “HDP’ye yönelik bütün bu düşmanlaştırıcı politikalarına rağmen bir oy kaybı yok. Onlar karar vermiş olabilirler ama asıl kararı halk verir. Zaten bunu yapmalarının en önemli nedeni HDP ile diğer muhalefet güçlerini dağıtmak, yan yana duruşlarını engellemek, olası birlikteliklere, dayanışmalara karşı barikat kurmak. Bu davaya herkesi çağırıyoruz kamuoyuna açık çağrımızdır. Gelip gerçekleri görsünler. Muhalefet de gerçekleri görmekte daha istekli olmalı. Muhalefetin kendi arasında doğrudan olmasa da bu zararlı politikalara karşı daha duyarlı olması gerekiyor” dedi.

MA / Diren Yurtsever