HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, 6-8 Ekim Kobanê Olayları ile ilgili iddianameyi “4 Kasım darbesi gibi HDP’nin varlığına yönelik bir kumpas davası” olarak nitelendirdi, “Siyasi amaç, HDP’yi demokratik siyasetin dışına itmek, muhalefet görevini engellemek, büyümesini önlemek” dedi. Bu konuda Meclis’te 9 Araştırma Komisyonu kurulması önergesinin reddedildiğine dikkat çeken Beştaş, “Peşine düşen biz, kaçan onlar” dedi.

Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında AİHM Büyük Daire’nin “Derhal tahliye” kararının ardından yaklaşık 6 yıl önce yaşanan Kobanê Olayları ile ilgili iddianame hazırlanarak kabul edildi.

İddianamede aralarında eski HDP Eş Genel Başkanları Demirtaş ile Figen Yüksekdağ’ın da bulunduğu 108 kişi hakkında ağır hapis cezaları isteniyor. Aynı dosya kapsamında HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın da yer aldığı 9 milletvekilinin dokunulmazlıklarının kaldırılması için düzenlenen fezlekelerin önümüzdeki günlerde Meclis’e gelmesi bekleniyor.

İddianame 37 kişinin ölümü, çok sayıda kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan olaylardan HDP’yi sorumlu tutarken, HDP ise davayı “partiyi kriminalize ederek demokratik siyasetten tasfiye amacı taşıyan siyasi bir kumpas” olarak değerlendiriyor.

İddianame kapsamında hakkında fezleke düzenlenmesi beklenen 9 milletvekili arasında bulunan HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ile iddianamedeki suçlamaları, çözüm sürecinin mahkum edilip o süreçte rol alan siyasetçiler tasfiye edilmek istenirken Erdoğan’ın da bu durumda ‘gizli sanık’ iddialarını ve bu iddianamenin kapatma davasına kaynaklık edip etmeyeceği yönündeki tartışmaları Gazete Duvar'dan Nergiz Demirkaya'ya değerlendirdi.

'KOBANÊ DAVASI, 4 KASIM DARBESİ GİBİ BİR KUMPAS DAVASI'

6-8 Ekim 2014 tarihleri arasında çok sayıda kişinin ölümüyle sonuçlanan Kobanê Olayları ile ilgili hazırlanan iddianamede çok sayıda eski-yeni HDP yöneticisi suçlanıyor. Olaylardan yaklaşık 6 yıl sonra hazırlanan bu iddianameyi HDP olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu HDP’ye 2015 yılından bu yana devam eden saldırıların yeni bir halkası. Biz bunu 4 Kasım darbesi gibi HDP’nin varlığına, çalışmalarına yönelik bir kumpas davası olarak görüyoruz. Bu aslında bir iddianame değil, siyasal bir metin. Yıllarca ceza avukatlığı yaptım. İddianame bir suç fiilini, o fiilinin kim tarafından işlendiğini ve bunun delillerini ortaya koyar, illiyet bağını kurar. 39 insanın öldürülmesi nedeniyle yüzlerce yıl müebbet isteniyor ama neden isteniyor sorusunun yanıtı yok. 6 yıldır süren-sürmeyen, durdurulan, konjonktüre göre devreye alınan bir dosya. AİHM Dairesi kararı verilince Demirtaş ve Yüksekdağ hakkında ikinci tutuklama kararı verilmişti. Çünkü Demirtaş’ın aynı gün tahliye edilmesi gerekiyordu. Tahliye edileceği gün, şüpheli olmadıkları bir soruşturma dosyasında Kobanê adı altında bir tutuklama kararı verildi. Oysa ki Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ bundan da yargılanıyordu zaten. “Bir tweet attınız, halk tahrik oldu, bu olaylar yaşandı” diye tahrikten suçlanıyorlardı. AİHM Dairesi kararına karşı hukukla ilgisi olmayan siyasi bir hamle ile ikinci tutuklama kararı verildi. Asıl orada koptu.

'AYNI FİİLDEN İKİNCİ TUTUKLAMA SAHTE BİR SUÇ İCADIDIR'

Kobanê dosyasının başlangıcı, bu tutuklama mı?

Roma Hukukundan bu yana gelen binlerce yıllık bir hukuk ilkesi var. Bir kişi aynı fiilden 2-3 kez suçlanamaz. Şu anda aynı fiilden ikinci tutuklama verildi. Yeniden şüpheli yaptılar. Sahte bir tutuklama, sahte bir suç icadı. Altını çizerek söylüyorum, bir kişiyi aynı fiil iddiasıyla ikinci defa tutuklamak yasa dışı ve bu da AKP döneminin yeni bir olgusu oldu. Darbe dönemlerinde bile böyle bir teşebbüs yok. Bu kumpas davası Demirtaş ve Yüksekdağ’ın ikinci kez tutuklanması ile başladı, sonra MYK üyelerimiz tutuklandı. Hala kaç inanın öldürüldüğünü bilmiyorlar. Ölen, yaralanan, mal kaybı olanlar umurlarında değil. Asıl sorumlu, hukuken söylüyorum, onlar! Onlar, çünkü iktidardalar. Bir iktidar, vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlamak zorunda. Öldürülenlerin büyük kısmı HDP’li. Bunların failleri bulunmadı. Cinayet soruşturmaları açılmadı. Cezalandırılmadılar.

'SİYASİ AMAÇ HDP’Yİ DEMOKRATİK SİYASETİN DIŞINA İTMEK'

Kumpas olarak nitelediğiniz bu davanın siyasi amacı nedir peki?

Siyasi amaç, HDP’yi demokratik siyasetin dışına itmek, muhalefet görevini engellemek, büyümesini önlemek. Siyasi amaç, HDP’nin Türkiye halkları açısından var olan desteğini, görünürlüğünü engellemek, kriminalize etmek. Kendi yandaş kanallarında HDP’yi bir suç örgütü gibi lanse ediyorlar. Bu çok bilinçli bir propagandanın ürünü. HDP’nin Meclis’teki varlığından rahatsızlar. Çünkü HDP ezberleri bozuyor. Demokrasi açısından inatçı. AİHM kararı da amacı çok iyi tarif etmiş. HDP’yi siyaset dışına itmek… Türkiye aleyhine ilk defa 18. madde ihlali verildi. Azerbaycan Rusya gibi ülkeler için de 18. Madde ihlali verilmiş ama bu kadar ağır değil. Bu kadar sistematik tarif edilen yargı eliyle yapılan siyasi operasyon yok.

'DEMİRTAŞ’I KANDİL’E SİZ GÖNDERDİNİZ!'

İddianamede o dönem MYK üyesi olmayan Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan’ın da yer alması “çözüm sürecinde rol alan siyasetçilerin tasfiyesi” yorumlarına neden oldu. Sizce de böyle mi?

Baluken’in ceza alması, Demirtaş’a yönelik tutum, Önder’in bir süre cezaevinde tutulması, sonra tekrar gözaltına alınması, “Böyle bir karar mı var” sorusunu güçlendirdi. Ben buna inanlardanım. Çözüm sürecini mahkum etmek, o dönem yaptıklarını unutturmak istiyorlar. İddianamede bolca var. Bir iddia Demirtaş Kandil’e gitti. El insaf! Siz gönderdiniz. Görevli gittiler. Heyetimizin hiçbir üyesi Kandil ya da İmralı’ya kendi başına, bavulu pasaportu alıp hadi ben bir Kandil’i ziyaret edeyim diye gitmedi ki. Onların bilgisi dahilinde, bir iş için gidildi. Şimdi çözüm sürecinde, İdris Baluken’in, Sırrı Süreyya’nın, Demirtaş’ın yaptığı çalışmalar suç olarak iddianamelere giriyor. Bu her şeyden önce siyasi ahlaksızlık. Bu kavramı kullanmıyorum normalde. Etik dışı. Birlikte bir iş yapıyoruz ve bunu aleni, açık yapıyoruz. Siz kendinizi koruyorsunuz, yokmuş gibi bakıyorsunuz, unutulma hakkınızı kullanıyorsunuz ama karşı taraf arkasında duruyor, siz onları suçluyorsunuz. Biz HDP olarak Çözüm Sürecinin doğruluğunu bugün de savunuyoruz. O günü mahkum etmiyoruz. Tam tersine o dönem genişleyerek, ana muhalefeti, diğer partileri içine alarak, Meclis’in rol aldığı güçle bu meseleyi çözmek zorundayız.

'EĞER SUÇ VARSA ASIL SANIK AKP’DİR'

Kobanê iddianamesiyle ilgili Demirtaş’ın avukatları çözüm sürecinin suç sayıldığını belirterek "Başsavcılık, Erdoğan ve arkadaşlarını da ‘gizli sanık’ yapmış” yorumu yaptı. Sizce de durum böyle mi?

Eğer (Çözüm Süreci) suç olduğunu iddia ediyorlarsa, asıl sanık AKP’dir. Eğer suçsa. Bize göre asla suç değil. Ama Kobanê protestolarında yaşanan ölümlerin, can ve mal kayıplarının sorumlusu AKP ve tabii ki başındaki isimdir. Neden? Çünkü “Kobanê düştü, düşecek” diyen biz değiliz. Sokaktaki o çatışmayı, şiddeti çözebilecek güçte olan da biz değiliz. Biz insanların öldürülmesine karşı feveran ettik. Demirtaş açıklama yaptı. Sırrı Süreyya Önder gün boyunca İçişleri Bakanının odasında görüşmeler yaptı. Öcalan’dan mektup getirdiler, okundu. Yani neticede demokratik protesto çağrısını bu hale getiren iktidardır. Şu anda bunu çok net görüyoruz. Orada Kobanê’de IŞİD’e karşı çağrı var. “Katliamı önleyin” diyoruz. “Demokratik protesto ile bunu durdurun” diyoruz. Bunu sadece HDP söylemiyor. 6 Ekim’den önce eylül ayı boyunca Türkiye’nin birçok ilinde, dünyanın birçok ülkesinde IŞİD’e karşı Kobanê destekleniyor. Bir halk savunuluyor.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kobanê Olaylarıyla ilgili iddianamenin ardından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına HDP’nin kapatılması için dava açılması çağrısı yaptı. Bir anlamda bu iddianamenin kapatma davasına dayanak olabileceğini söylüyor, hatta öneriyor. Bu mümkün mü?

Kendileri hazırlamışlar zaten, biz öyle okuyoruz. Bahçeli 3 bin 500 sayfalık iddianameyi okumuş olacak ki, iddianameden kesitler sunuyor kendince. Biz bir hukuk metni olmadığını söyledik. Bu siyasi bir metin. HDP’yi kapatma girişimleri, talepleri, teşviklerine gerekçe yaratmak istiyorlar.

'YERLİ VE MİLLİ HUKUK DEVLETİ OLMAZ, HUKUK EVRENSELDİR'

Kapatma davasına dayanak olabilir mi?

Olmamalı, olamaz. Bu bir iddianame. Suçun oluştuğunu göstermiyor, bir iddia ortaya koyuyor. Ve bu iddianın maddi hiçbir dayanağı yok. Siyasi yorumla, siyasi figürleri birçok suçtan sorumlu tutabilirsiniz ama ceza hukukunun temel prensiplerinde evrensel kriterler var. Rıza Türmen Hoca’nın bu konuda çok güzel tespiti var. Ben de kullanıyorum: Yerli ve milli hukuk devleti olmaz. Yerli ve milli demokrasi olmaz. Demokrasi ilkeleri hukuk devleti ilkeleri evrenseldir. Benim hukukuma göre böyle diyemezsiniz. Türkiye uluslararası hukukun da bir parçasıdır. Avrupa Konseyi kurucu üyesidir. AİHM yargı yetkisini kabul etmiştir.

'AİHM KARARINA GÖRE KOBANİ İDDİANAMESİNİN HİÇBİR KIYMETİ YOKTUR'

Bu durumda son AİHM kararı açısından nasıl yorumlanır bu iddianame?

Şu anda AİHM Büyük Daire kararına göre, Kobanê iddianamesinin hiçbir kıymeti yoktur. Çünkü AİHM Büyük Daire tespit etmiş. Kobanê’ye ilişkin çağrı, bir suç çağrısı, şiddet çağrısı değil, bir demokratik protesto çağrısıdır demiş. Verdiği kararla Demirtaş başta olmak üzere bu iddia ile ilgili yargılanan herkesin beraat etmesi gerektiğini söylüyor. AİHM kararına karşı iddianame hazırlayalım! Tamam da AİHM bunu görmüş zaten. İkinci tutuklamayı mahkum etmiş. Büyük daire bu iddianameye de kısa sürede cevap verecek. Hatta bence AYM vermeli.

'9 KİŞİYİ DAHA TUTUKLADI HDP KAPANACAK MI?'

Kobanê İddianamesi kapsamında 9 milletvekiline dokunulmazlıkların kaldırılması için fezleke gelmesi bekleniyor. 1000’in üzerinde fezleke var ama bu 9 fezlekenin öne alınıp görüşülebileceği konuşuluyor. Böyle bir hamle bekliyor musunuz?

Fezlekeler Meclis teamüllerine göre sıraya alınır ve dönem sonuna bırakılır. Bu konuda bir değişiklik olmaması Meclis’in kendi hukukuna, geleneğine sahip çıkmakla ilgilidir. Ben böyle bir şey beklemiyorum. 9 kişiyi daha tutukladı, HDP kapanacak mı, hayır. HDP zayıflayacak mı, hayır. Tam tersine halkın öfkesi büyüyecek, HDP etrafında kenetlenme artacak. Bu iktidarın isteyebileceği bir şey değil. Hesabını, cevabını veremeyeceğiz bir sözümüz, eylemimiz yok. Burada ne söylüyorsak mahkemede de aynısını söyleriz.

'9 ARAŞTIRMA ÖNERGESİ REDDEDİLDİ, YÜZLERCE SORU ÖNERGESİNE YANIT VERİLMEDİ'

Kobanê Olaylarını birçok kez Meclis gündemine taşıdınız. Kaç önerge verdiniz?

9 araştırma önergesi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Önümüzdeki günlerde farklı boyutlarıyla yine vereceğiz. Peşine düşen biz, kaçan onlar. Kobanê’yi aydınlatalım diyen biz, karartan, tam tersine bizi suçlayan onlar. Gelin, gerçekten kimin sorumluluğu var, Meclis’te araştırma komisyonu kurulsun. Demirtaş’ın bir lafı var. Biz KPSS ile gelmedik. Biz de halkoyu ile geldik. Gelin Meclis bu meseleyi araştırsın. 2014 ‘ten bu yana Kobanê ile ilgili verdiğimiz yüzlerce soru önergesinin hiçbirine yanıt verilmedi. Yanıt vermeyen, araştırmadan kaçan, bu konuda konuşmayan onlar. Kim bunu yapar, suçlu olanlar bunu yapar. Biz kendimize güveniyoruz.

'HDP BÖLÜNMEMEK İÇİN VAR'

Demirtaş gazetecilere gönderdiği mektupta Türkiye’nin içinde bulunduğu durumla ilgili muhalefetin de özeleştiri vermesi gerektiğini söyledi. Bir özeleştiriniz var mı?

Çözüm sürecinde de şu anda yaşadıklarımız ile ilgili de mutlaka vardır payımıza düşen. Şu sözü böyle mi kursaydık, Karadeniz’deki köylüye daha iyi mi ulaşırdık. Daha vahimi hala inanlar ölüyor. Bizim siyasetimiz bunu engellemeye yetmedi mi? Şunu yapsaydık daha mı iyi olurdu gibi tabii ki değerlendiririz. HDP yeri geldiğinde hatasını en çok kabul eden partilerden biridir. Bundan çekinmeyiz. En basiti barışı getiremedik. Hala Kürtler asimile olmaktan, yok olmaktan, saldırılardan korkuyor, çekiniyor; Türkler de bölünmekten korkuyor. Vatan bölünecek mi? Halbuki böyle bir şey yok. HDP’nin aslında bunun olmaması için ortada olduğunu, mücadele yürüttüğünü demek ki yeterince anlatamamışız. Bu ülkede bütün dillerin, kimliklerin özgürce yaşaması için bu mücadeleyi yürütüyoruz. Biz Türkiye’deki her yurttaşın duygusuna yanıt vermek zorundayız. Bu konuda ben şahsen özeleştiri veririm. HDP bu ülkede Ermeni’nin de Kürt’ün de, Türk’ünde bir arada yaşamını savunan parti. Ve daha da önemlisi biz şiddet olmasın diye varız, bunun için mücadele ediyoruz.