Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Baş, İran'ın batısındaki meydana gelen ve Van ve çevresinde hissedilen depremde hayatını kaybedenlerin yakınlarına baş sağlığı diledi. Bu depremlerin ısrarla bu gerçeği kabullenmek istemeyen iktidara dönük ciddi uyarılar olduğunu vurgulayan Baş, derhal gerekli önlemlerin alınması gerektiğini, insanların yaşanması için politikalar geliştirilmesi gerektiğini söyledi.

‘GEZİ ONURUNU TAŞIMAYA DEVAM EDECEĞİZ’

Konuşmasına Silivri’de Gezi Direnişi ile ilgili açılan davanın karar duruşmasına değinerek devam eden Baş, geçen hafta basın toplantısının yapılmamasının sebebinin duruşmaya katılmaları olduğunu ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: "Öncelikle Türkiye İşçi Partisi, Gezi direnişinin onurunu yaşayan ve yaşatacak bir partidir. Gezi hakkında değil ağzımızdan aklımızın ucundan bile tek bir olumsuz söz geçmez. Tam tersine tüm dostlarımızın ve düşmanlarımızın bildiği gibi biz Gezi Direnişi’ni bu toprakların bugüne kadar gördüğü en ileri, en anlamlı, en halkçı direniş olarak değerlendiriyoruz. Bu direnişin parçası olan, sokağa çıkan, barikat kuran, canını veren, terini akıtan, öncülük eden, haksız biçimde yargılanan herkesle beraber Gezi’nin onurunu taşımaya devam edeceğiz. Bu onurlu duruşu yargılamaya soyunanların da, Gezi’nin mahkum edilemeyeceğini, Türkiye halklarının buna izin vermeyeceğini söylediğimizde bize inanmayanları bir kez daha gerçekle karşı karşıya bırakmış olduk.”

‘SİYASİ BİR OPERASYON İNTİKAMI’

Baş, Gezi davasının açılmasının hukuk temelli bir dava olmadığını ve siyasi bir “intikam” operasyonu olduğuna  vurgu yaparak, “Bütün bunlara rağmen mahkemenin beraat kararı vermek zorunda kalması, en başta Gezi’nin yarattığı toplumsal desteğin, milyonların hareketi olan Gezi’nin milyonlar tarafından bir kez daha sahiplenilmesinin bir ürünüdür. Osman Kavala’nın Gezi Direnişi’ni finanse ettiği iddiası soyut ve havada kalan bir iddia olarak kalmıştır. Gezi Direnişi herhangi bir kurum, kişi veya ülke tarafından değil, doğrudan halkın kendi olanaklarıyla, dayanışmayla, paylaşımla var edilmiş bir halk direnişidir” ifadelerini kullandı.

‘GEZİ DAVASI YENİ BAŞLAMAKTADIR’

Baş devamla, “Gezi Davası beraat ile sonuçlanmıştır, bu bizim haklılığımızın kanıtıdır. Gezi’de halkın haklı isyanının karşısına devletin ele geçirdikleri tüm olanaklarını ve her tür çeteyi kullanarak saldıran, bu saldırıların sonucunda gencecik kardeşlerimizin hayatını kaybetmesine neden olan, yüzlerce insanın yaralanmasına ve uzuv kaybı yaşamasına, binlerce insanın haksız biçimde gözaltına alınmasına, tutuklanmasına neden olan iktidar hesap verecektir. Gezi Davası bitmemiştir, Gezi Davası yeni başlamaktadır ve artık gerçek suçluların yargılanması aşamasında olduğumuzu söylemek gerekiyor. Ve tabii ki biz yapmayacağız ama mutlaka yargılanacaksınız. Hatta açık söyleyeyim, dünyanın en adil, en özgür, en şeffaf mahkemelerinde yargılanacaksınız çünkü biz çok rahatız” diye belirtti.

Baş, İdlib’deki gelişmelere dair de şunları söyledi: “Suriye, Birleşmiş Milletler düzeyinde tanınan egemen bir ülkedir. Bu ülkenin topraklarında İdlib’de Türkiye askerleri ölüyor. Cuhurbaşkanı çıkıp diyor ki ‘Şehitler tepesi boş kalmayacak’. Başka bir ülkenin topraklarına o ülkenin izni olmadan yahut o ülke tarafından bize yönelik bir saldırı olmadan asker göndermişsiniz, bunu tartışmak yerine ‘Şehitler tepesi boş kalmayacak’ diyorsunuz. Bırakın bazı tepeler boş kalsın, o tepelerin toprağının altında insanlar yatmasın, üstünde özgürce koşsun, gezsin, eğlensin.

TÜRKİYE CİHATÇILARA HAMİLİK YAPIYOR

Türkiye aşağı yukarı 10 yıldır Suriye’yi işgal etme çabasında olan, ABD’nin ortaya çıkardığı, beslediği cihatçı, kafa kesen gericilere hamilik yapıyor. ‘Bunun için Suriye topraklarında bulunuyoruz’ diyemediği için ‘şehitler’ diyor. AKP iktidarı bu cihatçıları kendi paramiliter gücüne dönüştürecek diye, bu gericiler şimdi Libya’da olduğu gibi kendi emperyalistlerin heveslerinde kullanacak diye bu ülkenin insanlarının öldürülmesini kabul edemiyoruz. AKP’nin bu emperyalist politikalarını, savaşçı emellerini Türkiye halklarının desteklemediğini bir kez daha ifade etmek istiyoruz.

TÜRKİYE’Yİ DAHA SORUNLU BİR HALE GETİRDİLER

Bırakalım Suriye’nin sorunlarını çözmeyi, Türkiye’yi de daha sorunlu bir ülke haline getirdiler. Türkiye’de şu an itibarıyla dört milyon Suriyeli göçmen var. Önemli bir kısmı yoksulluk içinde, işsizler, kadınları istismara uğruyor, çocukları hastalanıyor. Peki AKP ne yapıyor? Bu durumu çözmek yerine ‘ben bunu nasıl koza çeviririm’ derdinde. Avrupa devletlerine sopa olarak kullanmaya çalışıyor. ‘Bakın Suriye’de beni desteklemezseniz bu aç, yoksul, hasta insanları sizin üzerinize salarım’ diyor. Sonra neymiş, gerici, yandaş basın manşetler atıyor ‘Suriye’de insanlık dramı’. Suriye’deki insanların dramı sadece AKP iktidarı ve onun beslediği cihatçı çetelerdir, başka hiçbir şey değil.”