Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, Meclis’te düzenlediği basın toplantısı ile gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. 14 yıl önce katledilen gazeteci Hrant Dink’i anarak konuşmasına başlayan Baş, Dink’in planlı bir saldırı sonucu katledildiğini söyledi.

Baş, Hrant Dink’e dair “Bu topraklarda büyümüş çok değerli bir Ermeni gazeteci, bir aydınımız, aynı zamanda bu topraklarda kardeşçe bir arada yaşayabilmemizin simgesiydi sevgili Hrant. Ermenilerin yaşadığı acıları hatırlamamızı sağlıyordu, hatırlamanın bir simgesiydi. O, hepimizin ortak acılarını, ortak sevinçlere, ortak yaşama çevirebilme umudumuzun, inadımızın simgesiydi” ifadelerini kullandı. 

‘KARANLIĞI DEFETMEMİZ GEREKİYOR’

Eşi Rakel Dink’in “Bir bebekten bir katil yaratan karanlık” sözlerini hatırlatan Baş, şunları söyledi: “Hrant’ı kaybettik, keşke geri getirebilsek ama bu artık mümkün değil. Fakat hepimizin üzerine düşen bir görev var. Bebekten katil yaratan bu karanlık bulutu ülkemizin üzerinden defetme görevi bugün omuzlarımızda. Peki ne yapacağız bu karanlığı defetmek için? Örneğin; devletin bütün birimlerinin bildiğini anladığımız bu siyasi cinayetin hukuk sürecinde neden hiç MİT’e dokunulmadı diye soracağız. Demek ki hala bu ülkede o karanlığı hakim kılmak, o karanlığa dokunulmasını engellemek isteyen egemen güçler olduğunu bir kez daha ifade etmek gerekiyor. Örneğin; ‘Afedersiniz Ermeni’ diyen, ülkemizdeki Ermenileri sınır dışı etmekle tehdit eden bir Cumhurbaşkanının bu ülkede bulunduğunu unutmamız gerekiyor. Kendisi gibi düşünmeyen herkesi terörist ilan eden bir iktidar tarafından yönetildiğimizi hiç aklımızdan çıkarmamamız ve buna karşı mücadele etmemiz gerekiyor. Bu iktidarın pek çok yandaşı, medyası, polisi, hakimi, savcısı olduğunu hiç aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor. 

BEYAZ BEREYİ ÇIKARIP ATACAĞIZ

Belki de bizler açısından en acısı Hrant’ı öldüren katilin giydiği beyaz bereyi, kendisi için siyasal sembol haline getiren kişiler var. Bugün bunların iktidarda olduğunu, doğrudan iktidar tarafından desteklendiğini hatırlatmak gerekiyor. Beyaz bereliler faili meçhullerin, gazetecilerimizin, aydınlarımızın öldürülmesi, tutuklanması, cezaevlerine gönderilmesinin müsebbibi ve ortaklarıdır. Bu ülkenin başına beyaz bereyi örenler belki bu iktidar değildi ama bu iktidar beyaz bere iklimini çok seven, çok kullanan bir iktidardır. Eğer Hrant’ı yaşatacaksak bu ülkenin başına örülen bu beyaz bereyi çıkarıp atacağız.”

‘MASKENİN ALTINDA ERDOĞAN, BAHÇELİ, SOYLU VAR’

Erkan Baş, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ ve gazetecilere yönelik şiddet olayı üzerinde de durdu.

Saldırılardan hemen önce MHP yöneticileri tarafından siyasetçi ve gazetecilerin hedef gösterildiğini vurgulayan Baş, “Hala devam ediyor. AKP’li Cumhurbaşkanı her gün başka bir gazeteci, siyasetçiyi, muhalifi vatan haini ilan ediyor. Görevi şiddeti önlemek olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu her gün halkın bir kesimini tehdit ediyor. Böyle bir ülkede bu saldırıların yaşanmasına tesadüf gözüyle bakabilir miyiz? Açık çağrı yapıyoruz iktidara; çıkın ve açıklayın. Bu saldırıların failleri kimdir? Üniversite öğrencilerinin evlerinin kapılarını kırarak basmayı biliyorsunuz, darp ederek gözaltına almayı başarıyorsunuz ama bu saldırganları bulamıyorsunuz. Neymiş saldırganlar maskeliymiş! Maskeler düştüğünde kimlerin suratı ortaya çıkacak ben size söyleyeyim. Maskenin altında bu ülkenin iktidarı var, maskenin altında doğrudan Recep Tayyip Erdoğan, Bahçeli, Süleyman Soylu var” diye konuştu.

KADIN ÜNİVERSİTELERİ

İktidarın “Kadın Üniversiteleri” projesine de tepki gösteren Baş, bu adımın üniversitelerin yeniden erkek egemenliği ve tahakkümüne sokulması hamlesi olduğunu ifade etti. 

Baş, “Tayyip’in hayalini kurduğu bu düzen çok geride kaldı, söyleyin kendisine kadınlar eşitlik mücadelesi yolunda çok yol kat ettiler ve geriye dönmeye hiç niyetleri yok. Bunu AKP’nin bugüne kadar ki onlarca kadın düşmanı projesine gösterdikleri dirençle gösterdiler. Pembe otobüs gibi kadın üniversitesi de cinsiyet kimliklerini hem ikili cinsiyete indirgeyen hem de kadınları ikincilleştiren, dışlayan, ‘makbul’ kadın söylemi ile kadınları suçlayacak bir projedir” dedi.

AKP-MHP’NİN HAZIRLIKLARI

İktidarın seçim ve Siyasi Partiler Kanunu’na dönük değişiklik hazırlıklarını da değerlendiren Baş, bu konuda şunları söyledi: “AKP ve MHP, daha az oyla TBMM’de nasıl daha çok temsil edilebiliriz diye düşünüyor. 6-7 aydır bir ekip sadece bunun üzerine kafa yoruyorlar. Edindiğimiz bilgilere göre üzerinde düşünülen senaryolar şunlar: Daraltılmış bölgeler oluşturarak AKP-MHP’nin yoğun oy aldığı ilçe ve mahallelerin yanına muhalefetin çok oy aldığı bölgeler uygun bir oranla birleştirilerek, muhalefetin meclise gönderdiği vekil sayısı azaltılmak isteniyor. Çok ince bir çalışma yapıldığını biliyoruz. Türkiye’de zaten garabet olan seçim barajını şimdi ikiye çıkarmak istiyorlar. İttifakın yüzde 10 ya da 7 barajı geçmesi kurtarmayacak bir de ittifak içindeki partilerin de diyelim yüzde 5 gibi bir barajı aşması gerekecek. Biliyorsunuz seçimlere katılabilmek için Türkiye genelinde 41 ilin üçte bir oranında ilçesinde örgütlü olmak gerekiyor. Ayrıca TBMM’de grubu olan partiler de seçime girebiliyor. İşte hazırlıklardan birinin de bu yeterlilik koşullarını ağırlaştırmak olduğu söyleniyor. İlçe sayısını artırmak veya grup koşulunu ortadan kaldırmak gibi.”

ERKEN SEÇİM ÇAĞRISI

Erken seçim çağrısı yapan Baş, “AKP’nin dişine göre rakip seçme, Türkiye’yi seçeneksiz bırakma dayatmasına teslim olmayalım. Bu iktidarın hiçbir meşruiyeti kalmamıştır” dedi.