MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu. 6 siyasi partinin liderlerinin 'Güçlendirilmiş parlamenter sistem' gündemli toplantısını değerlendiren Bahçeli, "6 liderin toplandığı masa dikdörtgen olsaydı dört ayağı olurdu, kare olsa dört ayağı olurdu ama yuvarlak masa. Ayak bir, o da gizli ayak, HDP" dedi.

Bahçeli'nin konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

ELEKTRİĞİ DERHAL KESİLMELİDİR

CHP Genel Başkanı’nın ‘fatura ödemeyeceğim’ sözü ise yasa dışı bir eylemin, sivil itaatsizlik kılıflı bir isyan teşebbüsünün, siyasi bir hezeyanın mahsulüdür. Ödemezse sonucu bellidir, elektriği derhal kesilmelidir. CHP Genel Başkanı’na öncelikle HDP’nin destek vermesi kirli ilişkiler ağını, kaotik ittifak anlayışını bir kez daha somutlaştırmıştır. Kılıçdaroğlu’nun fatura ödemem çıkışı bir protesto değil, bayağı bir provokasyondur. CHP’nin iç kargaşaya oynadığı, devletle milleti karşı karşıya getirmek için sipariş projelere taşeronluk yaptığı artık inkar edilemez bir rezalet halidir. Elektriğe gelince fatura ödemekten köşe bucak kaçanların, İstanbul’da su faturalarının zamanında ödenmesini istemesi çelişkidir, tutarsızlıktır, siyasi tükenmişliktir. Kılıçdaroğlu fatura ödemezse aziz milletimizin ona misliyle fatura ödetmeye gücü yetecek, Haziran 2023 yılında da demokratik hesap sorulacaktır. Elbette Kılıçdaroğlu’nun karanlıkta kalması arzu etmeyeceğimiz bir durumdur. Biz onu düşünerek geçen hafta bir kampanya başlatmıştık. 81 il teşkilatımıza çağrı yaparak Kılıçdaroğlu’na birer kandil göndermelerinin bizzat talimatını vermiştim. Allah var ya, Kılıçdaroğlu onca kandili ne yapacak, nereye koyacak, nasıl muhafaza edecek doğrusunu isterseniz merak içindeyim. Sayın Kılıçdaroğlu yak kandili, tak külahı, bak keyfine. Nasıl olsa tuzun kuru, rahatın yerinde, işlerin tıkırında. Yeni adımlar atacağından bahsetmişsin, bilmelisin ki, layık olduğun cevabı da hemen alırsın.

BUNLARIN İŞİ GÜCÜ MASA ETRAFINDA ÖMÜR TÜKETMEKTİR

Ne CHP ne de diğer zillet paydaşlarının milli meselelerde, Türkiye’yi ilgilendiren bölgesel ve küresel sorunlar hakkında tek kelime ettiklerine şahit olan yoktur, şimdiye kadar da olmamıştır. Bunların işi gücü toplanıp toplanıp dağılmak, masa etrafında ömür tüketmektir. Bir meczup, bir akıl ve izan yoksunu, Türk Mukavemet Teşkilatı’nı, ‘illegal ve suikastçı örgüt’ diye karalamaya çalışır, zillet ittifakından bırakınız sadra şifa bir tepkiyi, aksine destek gelir, takdir ve tebrik mesajları paylaşılır. Ar damarı çatlak olunca dikiş tutmazmış her yama. Terör saldırıları olur, al bayrağa sarılı şehit naaşları omuzlarda taşınıp vatan topraklarına emanet edilir, zillet ittifakınca faili belirsiz, öznesi gizli taziye açıklamaları yayımlanır. Hayata ve hadiselere karşı etkili hiçbir yorum yapamazlar, herhangi bir görüş ileri süremezler, fikirle temellenmiş bir siyaset önermesi getiremezler. Türkiye ekonomisinin dış kaynaklı çalkantılarını ağızlarından düşürmezler, buyurun sizin teklifiniz nedir diye sorulduğunda üç maymunu oynarlar. Adeta mezarlıktan geçerken korkularından ıslık çalarlar. Dış politikada çıtları çıkmaz, esamileri okunmaz. Yunanistan, Ege ve Akdeniz’de mütecaviz tutumunu genişletirken, gayri askeri statüdeki adaları ihlal üstüne ihlal ederken, bir CHP’linin veya her herhangi bir ittifak ortağının milli bir duruşla itiraz ettiği görülmemiştir. Dünya savaşından bahsedilirken, birisi de çıkıp Türkiye lehine bir değerlendirme yapamamıştır. Zillet ittifakı akşam yatıyor Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem diyor, sabah kalkıyor aynı ezberi tekrarlıyor. Bildikleri bir şey yok, yapacakları bir şey yok, cumhurbaşkanı adayları yok, stratejik hedefleri yok, politikaları yok, geleceğe dair en ufak bir hazırlıkları yok. Günlerce bir masa etrafında nasıl konuşlanacaklarını tartıştılar. Oturma düzeninin nasıl olacağını konuştular. Sonunda da güç bela, zorlaya zorlaya 12 Şubat akşamı Ahlatlıbel’de altı sandalyeli bir masanın çevresinde altı artı bir formatında buluştular. Yeni bir şey söylemekten, ortak bir siyasi program ve gelecek hikayesi üretme becerisinden mahrumiyetlerinin ileri düzeyde olduğu bir kez daha anlaşılmış, açığa çıkmıştır. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçme amacından başka hiçbir müşterek noktası olmayan görünüşte altı, gerçekte yedi partinin bir siyasi dağılma içinde oldukları yeniden belli olmuştur. Eskiye dönme niyeti bir reform değil, bir restorasyon çabası, revizyonist bir mantığın çıpasıdır.

YENİ VE DİŞE DOKUNUR HİÇBİR ŞEY YOKTUR

Ahlatlıbel’de 5,5 saatlik bir görüşmenin ardından yapılan ortak açıklamada yeni ve dişe dokunur hiçbir şey yoktur. Zillet ittifakı şunu aklından çıkarmasın, erteye kalan sona kalır, sona kalan dona kalır. Bunlara ne söylesek yararsız ve sonuçsuzdur; çünkü kimine sivrisinek saz, kimine de davul zurna azdır. Bir koyundan iki post da çıkmayacaktır. Henüz Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e nasıl geçeceklerinin planlamasını dahi yapamamışlar, bunu da ortak açıklamada itiraf etmişlerdir. Üstelik geçiş sürecinin yol haritası üzerinde çalışacaklarına da vurgu yapmışlardır. Bugüne kadar birbirinize ziyaretler yapıyordunuz. Her hafta zillet günleri düzenliyordunuz. Hiç mi dersinize çalışmadınız? Hiç mi hazırlık yapmadınız? Mezkûr açıklamada çok daha vahim savrulmalar vardır ve altı parti bölücülüğün elebaşı HDP’nin dayatmalarını metnin için kurnazca serpiştirerek benimsediklerini ispat etmişlerdir. Avrupa Konseyi’nin ve Avrupa Birliği’nin normlarına bağlı kalacaklarmış. Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır? Bu nasıl bir köksüzlüktür? Bu nasıl bir gayri milliliktir? Ey zillet ittifakı, bu kadar mı yabancılaştınız? Bu kadar mı yozlaştınız? Bu kadar mı başkalaştınız? Bahsedilen bu normlar nelerden ibarettir? Açıklasınlar da öğrenelim. Avrupa Konseyi’nin terörist Demirtaş ile Sorosçu Osman Kavala hakkındaki melanet görüşlerine bağlı kalacaklar mı? Türkiye aleyhtarı hasmane tutumuna destek olacaklar mı? Bu soruların cevaplanması maşeri vicdana göre hayat memat konusudur. Cumhur İttifakı için genel geçer bir norm vardır, o da Türk milletinin hakimiyet ve hükümranlık normlarıdır. Bizim için tek geçerli norm Türkiye normudur.