Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu.

Partisine dönük eleştirilere karşılık veren Bahçeli, “Yolumuzdan dönecek değiliz. Mahcubiyetimiz yok ki yüzümüz kızarsın.  Açığımız yok iki korkularımız öne çıksın onunu bunun ne dediğine bakmıyoruz. Kararlılıkla devam edeceğiz. Kem gözler boşuna heveslenmesin. Şuurumuzda gedik açtırmayacağız, açacağız diyen varsa alnını karışlarız” dedi.

SİYASETÇİ VE GAZETECİLERE SALDIRI

Bahçeli, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ ve gazetecilere yönelik saldırılara ilişkin ise şunları söyledi: “MHP’yi şiddet yanlısı göstermek ayıplı ve ahlaksız bir suçlamadır. Partimizi kavga ve karışıklıkla gösterme çabası tuzaktır. Biz bu tuzağa düşmeyiz. Kara kampanyalara asla teslim olmayız. Önüne gelenin vurup güç denemesi yapacağı kum torbası hiç değiliz. Bir adım yaklaşana on adımla koşarız. Gazeteci ve siyasetçilere son zamanlarda vasat bulan saldırılara Milliyetçi Hareket Partisi ve ülkü ocakları arasında bağ kurmak zorlama bir isnattır. Tarafı olmadığımız bir saldırının faili olarak gösterilmemiz ucuz bir provokasyon taktiğidir. Biz bu taktiklerin iç yüzünü sinsi kurguları masa başında yapılan kanlı planlanır sahaya taşıma işlerini 12 Eylül’den beri tanıyoruz. Şiddet ihalesini hiç kimse üstümüze yığmaya çalışmasın. Sicili kabarık bir siyasetçinin evinin balkonuna kamera yerleştirip kavga anını kayda aldırması sonra da dönüp masumiyet pozuna bürünmesi, bununla da yetinmeyip ‘Bana saldırdılar’ çığırtkanlığına tevessül etmesi bildik bir numaradır.”

‘SEROK AHMET’ 

Gelecek Patisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’na hedef alan Bahçeli, “Film setlerinde görülebilecek bu numaralar eskimiş alıcısı da kalmamıştır. ABD’deki başkanlık makamının devir teslim dönemine isabet eden bir süreçte Serok Ahmet’in telaşla harekete geçmesi, sözde gazetenin istismarla yoğurulmuş haberleri, malum saldırıların gerçekleşme zamanlaması dikkatle analiz edilmesi gereken bir kurguya delalettir” dedi.

CUMHUR İTTİFAKI

Cumhur İttifakı’na dair de konuşan Bahçeli, şu açıklamalarda bulundu: “Ülkücüleri suçlu göstermek, Cumhur İttifakı’nda sorun varmış gibi servis etmek, iç huzursuzluk yaratmak için toplumsal hassasiyetlerle oynamak zillet ittifakına ulaşmış görev emridir. Boğaziçi Üniversitesi’nde 24 gündür süregelen eylemler bize göre prova niteliği taşımaktadır.  MHP ile Cumhur İttifakı’nın neden hedefe konulduğu ortaya çıkaracaktır. Cumhur İttifakı kaos hayallerini suya düşürmektedir, milli birlik ve iç huzur ortamını baltalamayı düşünenleri şaşkına çevirmektedir. Serok Ahmet’in MHP düşmanlığı rastlantı değildir. Her karışıklığın altında parmak izi bulunan Serok’un konuşmaya ne hakkı ne de haddi vardır. Biz onun namertliğini iyi biliriz. Koalisyon hükümeti kurmak amacıyla bize geldiğinde söylediklerini açıklamış olsaydık insan içine çıkacak hali kalmazdı. Serok Ahmet menfaat ilişkisini derhal gözden geçirmeli. İcazetli siyasetini sonlandırmalı.”

‘SOKAĞI BİLİRİZ’

Muhalefeti hedef alan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Serok Ahmet yalancıdır, yandan çarklıdır. Kemal Kılıçdaroğlu, fren tutmamış yalan bataklığına çakılmıştır. İP’in Başkanı yalanı maske takalı zaten çok olmuştur. Gülünç duruma düşenlere acıyoruz. Sağ olsunlar üzerimizde oynanan oyunları birer birer kendi elleriyle çürütüyorlar. Biz gazetecilerin, televizyonların troll değil, kurşun asker değil ahlaklı, erdemli, doğru ve tarafsız haber vermelerini isteriz. MHP’nin şiddetle işi yoktur. Saygıdeğer sözde gazeteciye diyeceğim şudur nefret insan sağlına zararlıdır. Her kim nasıl bakıyorsa öyle görür. Yeri gelirse Yunus yeri gelirse Yavuz olmasını biliriz.  Sokağı da biliriz, siyaseti de yaparız. Nerede, nasıl davranacağımızı yalnızca biz belirleriz. CHP Genel Başkanı şiddetten rahatsızsa katile katil demesini öğrenmelidirler. HDP ile ittifak kuranların şiddetten rahatsızlıkları garip bir çelişkidir.”

HDP’Yİ HEDEF ALDI

HDP’nin Esenyurt ilçe örgütüne dair düzenlenen polis baskınına değinen Bahçeli, “Görüntüler bize göre malumun ilanıdır. HDP bir siyasi parti dışında ne varsa odur. HDP'nin ön kapısından giren arka kapısından Kandil'e çıkmaktadır. İstanbul'un göbeğinde terörist devşirmek demokrasi midir? HDP’yi savunmak Türkiye’nin egemenlik haklarını yok saymaktır. HDP’nin kapatılmasına karşı çıkmak adaleti ve terörle mücadeleyi sekteye uğratmaktır.  HDP demek PKK demektir. HDP demek ihanet demektir. HDP demek kundağa sarılı bebeklerimize ölüm demektir. 6-8 Ekim iddianame tahlil edildiğinde somut delil ve belgeler bütünüyle görülecektir. HDP’nin kapatılması milli iradeye aykırılık teşkil etmeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti çadır devleti değildir. Valilerimiz, kaymakamlarımızın, rektörlerimizin hangi fiilleri militanlığa uygundur” ifadelerinde bulundu.(Ankara/MA)