Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “Biz ekonominin kitabını yazdık” sözlerine; "Sizin yazdığınız kitabı ben size söyleyeyim. Biz ekonomi yönetimini devrettiğimizde asgari ücret 345 dolardı şimdi 283 dolar. Üniversite öğrenci bursları 137 dolardı, şimdi 65 dolar. Dolar 2 lira 92 kuruştu, bugün 10 lira oldu. Yazdığınız ekonomi kitabı budur. Koskoca bir ülkenin yoksullaşmasını yazdınız, başka bir şey yazmadınız" dedi.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Ankara’da; partisinin il başkanları toplantısında gündemi değerlendirdi. Babacan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Biz Cumhur İttifakı'nın bir ortağı olsak da işlevimiz ve sorumluluğumuz muhalefettir" sözlerini hatırlattı ve "İşinize gelince iktidar ortağı olup da işler kötüye gitmeye başladığında biz zaten muhalefettik diye bu işlerin içinden sıyrılamazsınız. Küçük müçük fark etmez, siz bu iktidarın ortağısınız" karşılığını verdi. Babacan'ın açıklaması şöyle:

"SİZ KOSKOCA BİR ÜLKENİN YOKSULLAŞMASINI YAZDINIZ"

"Ülkemiz ağır bir ekonomik krizin içinden geçiyor. Geçtiğimiz hafta sonu itibariyle döviz kurunda yeni bir rekor gördük. 1 dolar 10 Türk lirasını geçti. Dolar karşısında en fazla değer kaybeden para birimlerinden biri, maalesef bizim milli paramız oldu. Paramız pul oluyor. Ülkece kazandığımız her kuruş, alnımızın teri kurumadan eriyor, değerini yitiriyor. Aylık net asgari ücret 283 dolara geriledi. Neredeyse Çin’deki ücretlerin seviyesine indi. Sabit gelirli vatandaşlarımızın, emeklilerimizin satın alma gücü hızla azalıyor. Çarşıda, pazarda, alışverişte fiyat etiketleri sürekli olarak artıyor. Esnafımız, 'Fiyat etiketlerini kazıyıp yeni etiket yapıştırmaktan tırnaklarım aşındı, yara oldu' diyor. Fiyatlar artıyor, çünkü döviz kuru arttığında ekmekten pirince yediğimiz her şeyin maliyeti artıyor. Koltuktan televizyona kullandığımız her şeyin maliyeti artıyor. Zam üstüne zam geliyor. Elektrik, doğalgaz, neredeyse aldığımız her nefes zamlanıyor. Bu büyük başarısızlığın altında imzası olan kişi de çıkıp diyor ki 'Biz ekonominin kitabını yazdık.'

Sayın Erdoğan’a sormak lazım, acaba yazdığı kitap hangi kitap? Sizin yazdığınız kitabı ben size söyleyeyim. Bizler ayrılıp ekonomiyi size devrettiğimizde, İstanbul’da ekmeğin fiyatı 75 kuruştu. Şu anda 2,5 lira. Biz ekonomiyi kendilerine devrettiğimizde doğalgazın ortalama fiyatı metreküp başına 90 kuruş civarıydı. Bugün metreküpü 2 lira civarında. Ayçiçek yağının litresi 7 liraydı, şimdi 20 liraya dayandı. Biz ekonomi yönetimini devrettiğimizde asgari ücret 345 dolardı şimdi 283 dolar. Üniversite öğrenci bursları 137 dolardı, şimdi 65 dolar. Ekonomi yönetimini devrettiğimizde dolar 2 lira 92 kuruştu. Bugün 10 lira oldu. Yazdığınız ekonomi kitabı budur. Kitabın içindekiler de budur. Siz ne yazdınız? Koskoca bir ülkenin yoksullaşmasını yazdınız, başka bir şey yazmadınız.

"ŞEKER KUYRUĞU GÜNLERİNİ BİLMEYEN Y VE Z KUŞAĞINA, O GÜNLERİ DE YAŞATACAK"

Sayın Erdoğan sıkça eski yokluk günlerini hatırlıyor; yağ, un, şeker kuyruklarından bahsediyor. Haklı, gerçekten benim çocukluğumda böyle kuyruklar vardı. Benzin kuyruğunu gördüm ben, zeytinyağı kuyruğunda bekledim, pek çok konuda kuyruklar vardı. Temel gıda karne ile alınıyordu. O günleri belki gençler bilmez. İyi ki de bilmez. Ama şimdi maalesef yokluk dönemi, kıtlık dönemi başlıyor. Yağ kuyruklarını bilmiyor gençlerimiz ama bu kötü yönetim yüzünden bayat ekmek kuyruklarını biliyor. Ekmeği 25 kuruş, 50 kuruş ucuza alabilmek için büfelerin önünde oluşan uzun kuyrukları bugünün gençleri görüyor. Son haftalarda da şeker sıkıntısı duyar olduk. Böyle şeyler bilmezdi bu ülke. Herhangi bir ürün bulunamayacak, yokluk olacak, raflarda olmayacak... Böyle bir şey bilmezdik. Şu son 19-20 yıla bakın, böyle bir şey yoktu. Ama o yokluk dönemini, kuyruk dönemini bunlar tekrar ülkenin gerçeği haline getirdiler. Anlaşılan bu iktidar, şeker kuyruğu günlerini bilmeyen Y ve Z kuşağına, o günleri de yaşatacak.

Biz emaneti teslim aldığımız gün, ülkemiz hızla toparlanmaya başlayacak. Kimsenin şüphesi olmasın, daha evvel yaptık yine yapacağız. Ülkemizi içindeki bu derin krizden çıkartacağız. Kriz demişken, krizlerin ortağı Sayın Bahçeli geçen hafta yine laf kalabalığı yapmış. Demiş ki 'Biz Cumhur İttifakı'nın bir ortağı olsak da, işlevimiz ve sorumluluğumuz muhalefettir.' Sayın Bahçeli, sorumluluktan o kadar kolay kaçamazsınız. İşinize gelince iktidar ortağı olup da işler kötüye gitmeye başladığında biz zaten muhalefettik diye bu işlerin içinden sıyrılamazsınız. Küçük müçük fark etmez, siz bu iktidarın ortağısınız. Siz bir siyasi partinin genel başkanısınız. Bir siyasi partinin genel başkanı olarak kendinizi değil de bir başka siyasi partinin, AK Parti'nin genel başkanını adayımızdır diye açıkladıktan sonra nasıl dönüp de 'Bizim işlevimiz ve sorumluluğumuz muhalefettir' diyebiliyorsunuz, ben anlamıyorum. Siz bu ittifakın da, krizleri çıkaran bu iktidarın da ortağısınız. Size ortak olduğunuz krizleri hatırlatmaya devam edeceğiz. Yaşı 30-35’in üzerindeki herkes hatırlar. 2001 yılında bu ülkeyi, bu milleti fakirleştiren hükümete de siz ortaktınız. Yazarkasalar başbakanlık binası önüne atıldığında sizin çalışma masanız o binadaydı, unutmadık. Millet açlıktan, yoksulluktan bitapken, siz o koltuktaydınız, unutmadık. Bugün de ülkece içinde olduğumuz hukuk krizinin de, demokrasi krizinin de, ekonomi krizinin de ortağısınız, hiç kaçış yok. Ama merak etmeyin, tıpkı 2001’de olduğu gibi sizin batırdığınız ülkeyi, bu krizden çıkaracak olan da yine bizler olacağız."