DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başında bulunduğu iktidarın tüm kredibilitesini, güvenirliliğini yitirdiğini, bu nedenle ülkeye büyük ölçeklerde yatırım gelmesini beklemenin hayal olacağını söyledi. Erdoğan'ın bütün hareketlerinin kaynağının "iktidar bekası motivasyonu" olduğunu iddia eden Babacan, "Şahsi iktidar bekası. Dış ilişkiler de öyle, dış güvenlik de öyle. İçerideki konular da teknoloji meselesinde de öyle. Artık bir beka kaygısı var ve bu kaygıyla pek çok şey söylüyor ve yapıyor. Bunların bir kısmı da ülkeye büyük zarar veriyor. 84 milyon olarak bunun zararını görüyoruz, yaşıyoruz. Bunlardan en büyüğü ülkede yaşanan fakirleşme, dış politikada yalnızlaşma, itibar kaybı" dedi. 

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İstanbul’da partisinin “Dijital Dönüşüm Eylem Planı” tanıtım toplantısının ardından bir grup gazeteci ile akşam yemeğinde bir araya geldi. Babacan'ın eşi Zeynep Babacan ile birlikte verdiği yemeğe DEVA Partisi'nin dijital dönüşüm ve teknoloji politikalarından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Burak Dalgın da katıldı.

Yurt dışında ve Türkiye'de 2 yıl süreyle asker bulundurmaya izin verilmesine ilişkin tezkerede çekimser kaldıklarını belirtirken, meselenin zorluğuna işaret etti, her iki görüşün de haklı gerekçeleri bulunduğunu belirten Babacan, şunları söyledi:

“ÇOK ÖNEMLİ 2 DIŞ POLİTİKA İLKESİ 20 YILDIR İHLAL EDİLİYOR”

"Biz iktidarda olsak ne yapardık diye sorarsanız. Öncelikle Suriye'de öncelikle barış nasıl tesis edilir meselesine bakardık. Türkiye Suriye'de sorunların değil, çözümlerin parçası nasıl olur buna bakardık. Farklı tarafları barıştırmanın yolunu arardık. Sonuçta Türkiye'nin herkesle konuşuyor olması lazım. Barışçıl bir çözüm için gayret göstermesi lazım. Yani bir sorun varsa hemen konuları kavgaya götürmenin doğru olmadığını düşünüyorum. Ama içerideki meselelerde de dışarıdaki meselelerde de Cumhurbaşkanı şahsen kendisi bir taraf oluyor. Karşı tarafı ezen bir çizgi izliyor. Biz bunu çok yanlış görüyoruz.  Biliyorsunuz Cumhuriyet tarihinde çok önemli iki tane dış politika ilkesi vardır. Bunlardan bir tanesi, 'Yurtta sulh, cihanda sulh' yani sorunların barışçıl çözümüdür. İkincisi ise başka ülkelerin iç siyasetine karışmamaktır. Bu çok önemli iki ilke de özellikle 20 yıldır sürekli ihlal ediliyor. Türkiye'nin sorunlar çıkaran değil çözüm üreten bir ülke olması için çalışırdık."

"ULUSLARARASI YATIRIMCILARIN DA ENDİŞELERİ, KORKULARI VAR" 

Ekonomik tablonun çok kötü olduğunu, ancak yeni gelecek iktidarın bunu çok kolaylıkla aşabileceğini belirten Babacan, en kötünün geride kaldığı güveninin verilmesi durumunda ülkede pek çok yatırım yapabilecek sanayici, girişimci bulunduğunu, aslında dünyada da hala likiditenin çok bol ve ucuz olduğunu söyledi. Bu bakımdan kimsenin endişe etmemesi gerektiğini söyleyen Babacan, "Uluslararası yatırımcılar gelince de bu görüşlerimizi anlatıyoruz. Endişeleri var, korkuları var. Biz 'Aman rahat olun' diyoruz. 'Aman ha' diyoruz, 'Bugünkü hükümete kızıp da Türkiye'ye zarar verecek işler yapmayın' diyoruz. Bu geçici, artık sonu görünen bir durum. Daha geçen hafta dünyanın en büyük fonu gelip bizim arkadaşlarla görüştü. İkincin büyük fonun temsilcileri de gelecek hafta gelecek. Bir yandan da arayış içindeler. Ama biz iktidara geldiğimizde çok çabuk toparlarız. Kadro, istişare, doğru bir program, doğru hazırlık, bunlar önemli. Bunun hazırlıklarını yapıyoruz. 20 ayrı alanla ilgili hazırlıklarımızı sürdürüyoruz" dedi.

"YABANCILAR 'ACABA ERDOĞAN ZAMANINDA SEÇİMİ YAPAR MI' DİYE SORUYORLAR"

Uluslararası yatırımcıların da siyasi çevrelerin de ekonomik ve siyasi tabloya ilişkin değerlendirmelerde bulunduklarını belirten Ali Babacan, "Arada şu soruları alıyoruz. Sadece ekonomi çevrelerinden değil, siyasi çevrelerden de şu soruları alıyoruz. 'Siz erken seçim istiyorsunuz ya acaba Erdoğan, 2023 Haziran'ında, zamanında seçim yapar mı? Niye yapsın ki, bu kadar gücü ele geçirmişken' diyorlar. Bir bahane bulup seçim yapmayabilir diye düşünüyorlar. Biz de 'Demokrasimiz hasta ama ölmedi' diyoruz. 'Demokrasi en azından nefes oluyor o kadar değil, o noktada değiliz' diyoruz. Bunlar konuşuluyor. İçeriden de dışarıdan da bu tür sorular alıyoruz" diye konuştu.

"ERDOĞAN, HALA EKONOMİYİ DÜZELTEBİLECEĞİNİ ZANNEDİYOR"

İktidara geldiklerinde ekonomik tabloyu çok çabuk toparlayacaklarını, tablonun henüz buna müsait olduğunu anlatan Babacan, "Ancak seçime kadar neler yapacaklar bilemiyoruz. Yani gerçekten akıl dışı, rasyonel olmayan işler yaparlarsa o zaman iş daha zor olur. Çünkü Erdoğan hala ekonomiyi düzeltebileceğini zannediyor. Zihninde olan, sonuna kadar deneyeceği şeyler var. Deneyecek. Olmadığını görecek. Ülke zarar edecek. Ama bizim de yapacağımız bir şey yok hazırlanmaktan başka" dedi.

"ŞU ANDAKİ İKTİDAR KREDİBİLİTESİNİ TAMAMEN YİTİRMİŞ DURUMDA"

İktidarın bu saatten sonra ne yapsa da yurt dışında büyük miktarlarda yatırımın gelmesinin mümkün olmadığını belirten Ali Babacan, şunları söyledi:

"Bu iktidar kredibilitesini tamamen yitirmiş durumda. Güven böyle bir şey. Zor kazanılır, çabuk kaybedilir. Kaybedildikten sonra da geri kazanılması çok zor, hemen hemen imkânsız. Şu anki iktidar iş başında olduktan sonra bir hayaldir. Geçtiğimiz mart ayıydı galiba birdenbire hukuk reformu açıklaması yaptı, Merkez Bankası'yla ilgili bir rasyonalite mi olacak falan. Bana soranlara, 'Öğrenin, anlayın artık 20 sene geçti, tanıyamadınız mı? Hiçbir şey olmayacak' dedim. Kürt meselesiyle ilgili Diyarbakır'a gittiler, Sayın Erdoğan'ın açıklaması oldu, sonra 2 hafta sonra geldi bambaşka şeyler oldu. Yok artık öyle bir şey yok. Bu hükümet iş başında olduğu sürece bu ülkenin ekonomisi toparlanmaz. Çünkü ekonomi temel üzerine, zemin üzerine inşa edilir. Temelde, zeminde hukuk var, adalet var, demokrasi var, insan hakları var, özgürlükler var. Hukuki güvenlik var. Mülkiyet hukuku, sözleşme hukuku var. Kendini anayasayla bağlı hissetmeyen bir yönetim zihniyetinin iş başında olduğu bir ülkede böyle büyük yatırımlar olması mümkün değil. Ancak böyle kısa süreli gir çık olur. Avrupa'da, Amerika'da belki 2 yılda kazanamayacağını para piyasalarında 2-3 haftada kazanıp çıkmak. Şu anda girişler böyle girişler, kalıcı işler değil. Onun için topyekûn bir çözüm gerekiyor. Yani sadece ekonomide rasyonalite, düzgün işler yapmak değil. Her alanda eş zamanlı bir düzelme gerekiyor. Tek şeritli bir tren rayında ilerlemek değil, 10 şeritli bir otobanda ilerler gibi ilerlemek gerekiyor. Biz onun için hazırlanıyoruz.”

"GEÇİŞ SÜRECİYLE İLGİLİ UZLAŞMA SAĞLANIRSA BİR İTTİFAKTAN BAHSEDEBİLİRİM"

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, bir soru üzerine de 6 muhalefet partisinin güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş öngören anayasa değişikliğiyle ilgili çalışmalarda ilerleme sağlandığını söyledi. Çalışmalarda belli bir aşamaya gelindiğinde 6 parti liderinin bir araya gelmesinin gayet mümkün olduğunu belirten Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir tek şuna dikkat etmek gerekiyor. Bu bir ittifak anlamına gelmez. Parlamenter sistem üzerinde uzlaşma sağlansın, ancak geçiş süreciyle alakalı da ortaklaşma gerekir. Hedef konusunda uzlaştık diyelim. Tamam, hedef belli. Peki, ilk yapılacak seçimler mevcut sistemle olacak. Parlamenter sisteme geçene kadarki süre ke kadar olacak. Hangi aşamalarda rol paylaşımı, rol dağılımı nasıl ocak. Bunlar önemli. Mekanizmalar nasıl işleyecek? Mevcut anayasaya göre bütün gücü, yettiği eline geçirmiş cumhurbaşkanı, kendi kullandığı yetkilerle o sürece destek vermesi gerekecek. Bu konuda çok ciddi bir samimiyet ve uzlaşma gerekecek. Diyelim değişim isteyenler cumhurbaşkanını belirledi ya Meclis'te anayasa değiştirecek çoğunluk sağlanamazsa ne olacak? Bu durumda süreç nasıl ilerleyecek? parlamenter sistem, geçiş süreci ile ilgili pakette üzerinde bir uzlaşma lazım ki o zaman bir ittifaktan bahsedebilirim. Aksi halde parlamenter sistem sonrası bir kaosa zemin hazırlamış olunmasın. Sonra gayet karışık tablo ortaya çıkar. Onun için çalışmamız gerekiyor."

"ERDOĞAN'IN SİYASİ ŞİDDET KONUSUNDAKİ TUTUMUNU ÜLKEMİZ İÇİN SON DERECE TEHLİKELİ BULUYORUM"

Ali Babacan; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, AKP Grup Toplantısı'nda "Millet zilletten hesap soracak" diyerek CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik linç girişimi ile ilgili görüntülerin yer aldığı bir video izletmesine tepki göstererek, "Bu tutumun kabul edilmesi mümkün değil" dedi. Babacan, şunları söyledi:

"Siyasal şiddet konusunda Sayın Erdoğan'ın yaptıklarını, söylediklerini ülkemiz adına son derece tehlikeli buluyorum. Siyasal şiddet konusunda sağlam bir tablo ortaya koymuyoruz. Bakın siyasi partilerin üst düzey yöneticileri, gazeteciler sokak ortasında şiddet görüyor. Erdoğan'ın bir tavır yok, bir duruşu yok. Ülkedeki en küçük konuya müdahil oluyor, köşe yazarlarına cevap veriyor. Ama bu şiddet konusunda, en önemli meselelerde sessiz kalıyor. Hatta Sayın Akşener'le ilgili 'Daha bunlar şey değil, daha neler göreceksiniz' gibi ifadeler kullandı. Bu biraz da iç dünyasına yansıtıyor açıkçası. Yani iç dünyasında bu şiddeti olumsuzlayan bir duruş yok demek ki. Ve bu çok tehlikeli. Eğer bu ülkenin Cumhurbaşkanı, bütün yetkiyi ve aynı zamanda bütün sorumluluğu üstüne toplayan kişi, siyasal şiddetle ilgili net ve açık bir tavır ortaya koymazsa Türkiye'de mevcut olan ve ileride büyüyebilecek siyasal şiddet olaylarından bizzat sorumlusu kendisi olur, bu sorumluluktan kaçamaz. Bu durumu şöyle de okumak mümkün.

"SEÇİMİ NORMAL YOLLARLA KAYBEDECEĞİ HİSSİ AĞIR BASINCA..."

Yani seçimi normal yolarla kaybedeceği hissiyatı ağır basınca, yani siyasal şiddete adeta göz kırpan, siyasal şiddetin önünü açık tutan bir tavır bu ülkeye yakışmaz. 84 milyonluk koskoca bir ülke böyle yönetilemez. Eğer böyle bir tavır varsa daha açık söyleyebilir. Yok, siyasal şiddet istemiyorsa Sayın Erdoğan'ın çıkıp söylemesi lazım. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Dolayısıyla burada can söz konusu, burada demokrasinin Türkiye'de işleyip işlememesi söz konusu. Dolayısıyla herkesi meşru demokratik siyaset zemininde ve barışçıl yollarla, iç barışı ve huzurumuzu koruyarak bu ülkeyi yönetmesi gerektiğini söylüyorum ve burada çağrı yapıyorum."

"ERDOĞAN'IN BÜTÜN HAREKETLERİNİN KAYNAĞI TAMAMEN İKTİDAR BEKASI MOTİVASYONU"

10 büyükelçinin ortak açıklamasının yanlış olduğunu, Avrupa Konseyi, G20, G8 gibi uluslararası kurumlarda zaten Türkiye’nin durumu ile ilgili değerlendirmelerin yapıldığını belirten Babacan, iktidarın tutumunun da aynı ölçüde yanlış olduğunu söyledi. Nihayetinde karşılıklı onurlu bir çıkış kapısı bırakılarak meselenin kapatıldığını belirten babacan, şöyle konuştu:

"İleride şapkadan başka çıkabilir mi tabii ki çıkabilir. Erdoğan'ın bütün hareketlerini iktidar bekası motivasyonuyla okumak lazım. Şahsi iktidar bekası. Dış ilişkiler de öyle, dış güvenlik de öyle. İncirdeki konular öyle, teknolojik mesele öyle. Artık bir beka kaygısı var. Bu kaygıyla pek çok şey söylüyor ve yapıyor. Bunların bir kısmı da ülkeye büyük zarar veriyor. 84 milyon olarak bunun zararını görüyoruz, yaşıyoruz. Bunlardan en büyüğü ülkede yaşanan fakirleşme, dış politikada yalnızlaşma, itibar kaybı. Bunlar çok üzüldüğümüz konular."