Demokrasi ve Atılım (DEVA ) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Seçim yasasındaki oynamalarla, Beyaz Torosların gölgesinde siyaset yapanlarla, ülke ekonomisini mahveden o 90 model siyasetçilerle durumu kurtaracağınızı zannetmeyin. Olmayacak, bitti o dönem. Siz matematikle oynayın, masa başında üç beş kalem oyunuyla iktidarda kalacağınızı zannedin. Vay yavrum vay. Olmaz mümkün değil” dedi.

DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan, partisinin Balıkesir Sındırgı ilçe kongresine katıldı. Babacan, kongrede yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:

“ELİNİZDEN GELENİ ARDINIZA KOYMAYIN. NE YAPARSANIZ YAPIN: Biliyorsunuz bu aralar, iktidarın 1990’lardan çıkarıp getirdiği bazı siyasetçiler var. Hani meydanlarda ‘iki anahtar’ diye oy isteyip, sonra vatandaşın cebindeki parayı hiç edenler. Onları sizler biliyorsunuz söylemeye gerek yok. Burada yeri gelmişken ben şu andaki ülkeyi yönetmeye çalışan bu otoriter ittifaka hatırlatmak istiyorum: Seçim yasasındaki oynamalarla, Beyaz Torosların gölgesinde siyaset yapanlarla, ülke ekonomisini mahveden o 90 model siyasetçilerle durumu kurtaracağınızı zannetmeyin. Olmayacak, bitti o dönem. İstediğinizi yapın, panik halinde tüm tuşlara basın. Emin olun ki, hiçbir şey DEVA Partisi’nin yükselişini durduramayacak. Seçimi kazanmak için her türlü entrikanın peşinde koşanlara sesleniyorum: Elinizden geleni ardınıza koymayın. Ne yaparsanız yapın. Siz öyle masa başında matematik formülleriyle kalem oynatıp Meclis’ten kuralları değiştirip seçimi tekrar kazanabileceğinizi mi zannediyorsunuz. Bu millet takip etmiyor mu? Bu millet her şeyi biliyor her şeyi görüyor.

MASA BAŞINDA ÜÇ BEŞ KALEM OYUNUYLA İKTİDARDA KALACAĞINI ZANNEDİN: Ne zaman ki bir iktidar, seçimi kaybedeceğini anlar, o gün seçim kanunlarıyla oynamaya başlar. O gün kuralları değiştirmeye çalışır. O gün formüllerle oynamaya başlar. Siz matematikle oynayın, masa başında üç beş kalem oyunuyla iktidarda kalacağınızı zannedin. Vay yavrum vay. Olmaz mümkün değil. Bakın yapamayacaklar, göreceğiz. DEVA Partisi’nin damlaları artık sel oluyor. Ve bu selin karşısında hiçbir baraj duramayacak. Çünkü ‘hiçbir şey, zamanı gelmiş bir fikir kadar güçlü değildir.’ İşte artık DEVA fikrinin zamanı gelmiştir.  Önümüzdeki ilk seçimde bu otoriter ittifakın irili ufaklı tüm ortaklarına da yancılarına da hep beraber müsait bir yerde indireceğiz. Onlarla vedalaşacağız ve hep beraber emaneti teslim alacağız inşallah.

DEPONUN DİBİ GÖRÜNDÜ: Şu anda iktidarda olan bu otoriter ittifakın anlatacak hiçbir başarı hikayesi artık kalmadı. Çünkü, bir başarı hikayesini anlatmak için önce bir alanda ‘başarılı’ olmak lazım. Başarının ne demek olduğunu unuttular. Allah aşkına, Taraflı ve Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi geldi geleli, yani 2017-2018’den bu yana, ‘Türkiye’de şu alanda başarılı olduk’ dedikleri bir konu var mı? Bizim zamanımızda başlanan projeleri işte yeni yeni tamamlıyorlar. Onlarla övünüyorlar. Ama bakın Kanal İstanbul’a başlayamıyor. Hadi başla. Hadi yap. Deponun dibi göründü. Tükendi.

DÜNÜN GÜNEŞİYLE BUGÜNÜN ÇAMAŞIRINI KURUTMAYA ÇALIŞAN SAYIN ERDOĞAN’A SESLENMEK İSTİYORUM: Siz Partili ve Taraflı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin başladı başlayalı, yani kedi olalı bir fare tuttuğunu gördünüz mü? Yok. Olmayacak. Çünkü sistem yanlış. Onun için Cumhurbaşkanı sürekli eski defterleri karıştırıp duruyor. Ne zaman bir başarı anlatacak olsa gidiyor, eski dönemin başarılarını anlatıyor.  ‘Biz zamanında şöyle yapmıştık’ diye. Aynı müflis tüccar gibi. Müflis tüccarda eski defterleri karıştırıp dururmuş ya…İşte ülkeyi iflas ettirenler, şimdi eski defterleri karıştırıp duruyorlar…Millet akşam ne yiyeceğini düşünürken, Sayın Erdoğan ‘eski günler ne güzeldi’ diye anlatıyor. ‘Eskiden iyiydik, şimdi ülkeyi batırdık’ diyemediği için ancak böyle konuşabiliyor. Eskiden bunu yapanların hangi kadrolar olduğunu da söylemiyor. Şimdi ben buradan, rahmetli Demirel’in tabiriyle, dünün güneşiyle bugünün çamaşırını kurutmaya çalışan Sayın Erdoğan’a seslenmek istiyorum. Ortak aklın işletildiği dönemlerde, ehil kadroların istişareyle ilmek ilmek inşa ettiği başarıları boşuna anlatıp durmayın. Tüm yetkiyi tek elde topladığınızdan bu yana ne yaptınız, siz onu anlatın.

SU AKARKEN, SU KESİLMEDEN TESTİYİ NASIL DOLDURSAK PEŞİNDELER: Daha iki gün önce Türkiye Cumhuriyeti’nin hazinesi dolar bazında yüzde 8,8’le borçlandı. Avrupa’da eksi faiz varken, Amerika’da faizler yüzde 1 civarındayken, bu millete dolar cinsinden yüzde 8,8 faiz ödetmek yazık günah değil mi? Hadi bir talimat veriver de düşsün o faiz. Bağımsız Merkez Bankası’ndan bahsetmiyoruz burada. Kendisine bağlı Türkiye Cumhuriyeti hazinesinin borçlanmasından bahsediyoruz. Niye talimat vermedi de Türkiye Cumhuriyeti hazinesi borçlanırken öyle yüzde 1 ile 2 ile borçlanmadı? Şu anda ticari kredi faizleri yüzde 30’u geçmiş durumda. Hadi bir talimat versin de düşürsün. Şu anda ihtiyaç kredileri vatandaşımızın en temel ihtiyacını görürken bankadan çektiği krediyi ödediği faiz yüzde 25-30 arasında değişiyor. Talimat versin de bir düşürsün. Tek imza ile her şeyi yapacağım dedi yapsın. Niye yapamıyor? Bilmiyor. Bilmediğini de bilmiyor. Bilenlerle de çalışmıyor. Sorunun kökü burada. Ve üstelik etrafına o toplanan insanlar var ya maalesef çoğu çok yanlış insanlar. Dürüst değiller. İşi de bilmiyorlar. Artık günde sayılı olduğu için, gün sayılı, testi doldurma peşindeler. Su akarken, su kesilmeden testiyi nasıl doldursak peşindeler. Ama olan bu ülkeye oluyor. Olan bu ülkenin vatandaşlarına oluyor.

ADAMLARIN BİR YILLIK ENFLASYONUNU TÜRKİYE’DE 15 GÜNDE YAŞIYORUZ: “‘Bütün dünyada enflasyon yükseldi’ diyor. Yüzde 2 enflasyon oldu diye Japonya panikte. Avrupa, Amerika yüzde 5’i, yüzde 6’yı, yüzde 7’yi görünce ’40 yılın en yüksek enflasyonu’ diyor. Adamların bir yıllık enflasyonunu Türkiye’de 15 günde yaşıyoruz…Bakın şimdi benzin mazot, 20-23 lira değil mi? ‘her yerde arttı’ diyor. Bir dakika. Petrolün varil fiyatı ne kadar arttıysa her yerde o kadar arttı. Eğer Türkiye’deki mazot ve benzin fiyatları sadece petrolün varil fiyatı kadar artsaydı, bugün en fazla 9-10 liraydı. Türkiye’de bir de kur arttı. Döviz kuru ikiye katladı. Döviz kuru ikiye katladığı için, o 9-10 liraya satılabilecek mazot, benzin bugün 20 liraya, 23 liraya satılıyor.

BİZ NE DEVLETİN NE DE MİLLETİN KAZIKLANMASINA İZİN VERMEYİZ: Sayın Erdoğan son dönemde bozuk bir plak gibi tutturdu gidiyor. Ne diyor? ‘Bu yolları, köprüleri biz yapıyoruz, muhalefet bu projelere son verecek’ diyor. Allah Allah… Herhalde rüya gördü, rüyasındakiyle kavga ediyor. Diyeceğimi en başta söyleyeyim. DEVA Partisi Türkiye’nin layık olduğu en büyük projeleri yapabilecek tek partidir. Biz çok daha büyük projeleri, çok daha ucuza mal ederiz. Milletimizin vergilerini bir avuç müteahhide peşkeş de çekmeyiz.  Biz ne devletin ne de milletin kazıklanmasına izin vermeyiz.

YAP İŞLET MODELİNİN KENDİSİ MODEL OLARAK DOĞRU BİR MODEL. SORUN BU MODELİ UYGULAYAN ZİHNİYETTE: Dün biliyorsunuz 1915 Çanakkale Köprüsü açıldı. Evet gerçekten önemli bir proje. Vatana millete hayırlı olsun. Ancak, 45 bin araç geçişi ve araç başına da 16 avro geçiş ücreti taahhüdü ile ancak o proje yapılabildi. O proje yapılırken, ihale edilirken eğer gerçekten bir yarışma olsaydı, öyle 3-5 kişiden zarfta teklif alarak değil, çok daha geniş bir katılımla kıyasıya bir rekabetle açık bir ihale ila o proje yapılsaydı, çok daha düşük bir garanti bedeli ve geçiş ücretiyle o proje yapılabilirdi. O kısmını anlatmıyor. Projenin büyüklüğünden bahsediyor. Bu tür projelerin garanti ödemeleri için 2022 bütçesine konulan para, şu anda bulunduğumuz yılın bütçesine, tam 42,5 milyar lira. O da döviz kuru daha 8 lirayken bu bütçe kondu. Kur arttıkça bu rakam da artacak. Peki ülkenin bütün tarımsal desteği için bütçeye konulan para, 25 milyar. Sonra biz bunu mesele ettik ‘yazıktır, günahtır. Siz geçiş ücretleri için 42,5 milyar koydunuz. Faiz ödemesi için 240 milyar bütçeye ödenek koydunuz.  'Tarıma 25 milyar olur mu’ dedik. Ondan sonra baktık 29’a çıkartmışlar. Yaptıkları o. Tarım gibi stratejik bir sektörü boşlayan iktidar, kaynakları başta faiz olmak üzere, garanti ödemeleri olmak üzere sağa sola harcayıp duruyor. 84 milyondan toplanan vergiyle ödeniyor bunlar. Başka bir yerden değil. Bu yap işlet modelinin kendisi model olarak doğru bir model. Sorun bu modeli uygulayan zihniyette. Sorun bu modeli alıp kötü kullanmakta ve bu işi pahalıya mal etmekte."