CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, ABD’nin Türkiye yaptırımına ilişkin, “Kimsenin Türkiye’ye ayar vermesine tahammülüz yoktur. Türkiye’nin ABD’nin himayesine de Rusya’nın şefaatine de AB’nin desteğine de Kuveyt’in akçesine de ihtiyacı yok. Aynı kararlılığı hükümetten de bekliyorum. Yaptırım kararından iki saat sonra Dışişleri Bakanımız kürsüye çıktı. Böyle bir konuya TBMM’de değinmeyeceksin de nerede değineceksin? Dışişleri Bakanı meydan okumuyor, Engin Altay, CHP meydan okuyor. Bu yaptırım kararlarını tanımıyoruz. Elimizin tersiyle itiyoruz. Onların dediği gibi ‘yakışmadı’ demiyoruz, kınıyoruz” diye konuştu.

KAFTANCIOĞLU’NA DAVA KEPAZELİĞİN DANİSKASI

Bir hukuk garabetiyle karşılaşmadığımız gün neredeyse yok. Türkiye’de Tayyip Erdoğan’dan sonra en çok dokunulmazlığa sahip isim Fahrettin Altun’dur. Fahrettin Altun’un bu kadar korunması artık tahammül sınırlarını zorlamaktır. Bir usulsüzlüğü tespit etmek ceza kovuşturmasına gerekçe olmuş. Bu fotoğrafın ederi 10 buçuk yıl hapis cezasıdır. İstanbul İl Başkanımıza ve Üsküdar İlçe Başkanımıza bu fotoğraf için 10 buçuk yıl hapis cezası istendi. Bu artık tuzun koktuğu yer değil, kepazeliğin daniskası.

BUNUN ADI FAŞİZM

Erdoğan, bir numaralı dokunulmaz. İki numaralı dokunulmaz Fahrettin Altun, üç numaralı dokunulmaz da Alaattin Çakıcı. Alaattin Çakıcı’nın hala ifadeye çağrılmamış olmasını ben milletin vicdanına bırakıyorum. Olay nasıl gelişiyor. Herkesin bildiği gibi Cumhuriyet savcısı daha önce İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun Üstüdar İlçe Başkanımıza buradaki imara aykırı yapıyı tespit için gözlem büyük bir suç sayılıyor. Üsküdar İl Başkanımızın çektiği fotoğrafta boş bir arazi var. Pergole yıkılmış. Niye yıktın? Usule aykırı yaptığın için yıktın. ‘Burada usulsüzlük var’ demek 10 buçuk yıldan başlıyor. Bunun adı tam faşizm. Erdoğan’a tekrar çağrı yapıyorum, sen 40 milyonu alacak bir hapishane almaya başla.

KAFTANCIOĞLU SUSMAZ

Cumhuriyet savcısı önce takipsizlik veriyor. Dosya herkese açık. Eğer dosyada Fahrettin Altun’un evinin resimlendiğine dair bir belge, bulgu, fotoğraf varsa ben sözümü geri alacağım. Yoksa bunun adı hukuk düzeninde eşkıyalıktır. Hangi hukuk izah edecek? Güvenlik görevlilerin ifadelerinde tüm güvenlik kayıtlarında İlçe Başkanımızın Fahrettin Altun’un evinin resimlendiğine dair bir tek kanıt yok. Pergole de yıkılıyor. Haber doğru. Haber nedir? Kamu arazisine Fahrettin Altun kendine bir pergole yapmış. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı kanuna aykırı iş yapamaz. Kaçak var. Cumhuriyet Gazetesi haberinden sonra pergole yıkılmış. Yıktın bir kusur işledin, senin kusurunu kamuoyu ile paylaşmak özgür basının görevidir. Sen Cumhuriyet Gazetesi’ne ilan yasağı getirdin. Bir gazeteye ceza verdin. Gazetenin muhabirleri hakkında da cezai kovuşturma açtın. Kaftancıoğlu hakkında da 10 buçuk yıl hapis istemli açtın. Böyle cezalar yağdırma tehditleri ile Canan Kaftancıoğlu susmaz. Bilakis daha çok konuşacak. Millete ettiğiniz zulme isyan edecek. İstanbul İl Başkanımız da Üsküdar İl Başkanımız da pes etmeyecek. Canan Kaftancıoğlu’nun ifadesinde ‘suçu ve suçluyu övmek’ var. Suçun kesinleşmesi için yargı gerekir. Kesinleşmiş bir suç, hüküm yok. Yargısız infazları bilirdik ama mahkemelerin yargısız infaz yapacağını tahmin etmezdik. İl Başkanımız HSK’ya bu kepaze dosyayı açan yargı mensupları ile ilgili bir suç duyurusunda bulanacak. Biraz utanın. Aldığınız hukuk dersinde aldığınız kitapları yazan hukuk alimlerine biraz saygılı olun.

BAKAN KARARA MEYDAN OKUMUYOR

ABD CAATSA yaptırımlarını kabul etti. Bizi üzen şu, dün TBMM’de CHP adına çok sert ve çok yüksek bir refleks gösterdim. ‘AK Parti’ye elinizin tersiyle itmezseniz namertsiniz’ dedim. Kimsenin Türkiye’ye ayar vermesine tahammülüz yoktur. Türkiye’nin ABD’nin himayesine de Rusya’nın şefaatine de AB’nin desteğine de Kuveyt’in akçesine de ihtiyacı yok dedim. Demeye de devam ediyorum. Aynı kararlılığı hükümetten de bekliyorum. Beni üzen şu, yaptırım kararından iki saat sonra Dışişleri Bakanımız kürsüye çıktı. Bakanlığın bütçesiyle ilgili eleştirilere cevap verdi. Böyle bir konuya TBMM’de değinmeyeceksin de nerede değineceksin? Dış politikada olumsuz hal, TBMM’yi arkanıza almadığınız için diyorum. Bakan kürsüde, alınan bu karara en güzel meydan okunacak yerde ama karara Dışişleri Bakanı meydan okumuyor, Engin Altay, CHP meydan okuyor. Bu politikaların devletler hukuku çerçevesinde yürütülmesi lazım. Obama seni kandırdı, Trump oyaladı, bakalım Biden ne yapacak. Ne Trump ne Biden ne Amerika ne Rusya. ‘Tam bağımsız Türkiye’ diyeceksin. Ortadoğu’da didişen ülke değil, en gelişmiş ülkesi olarak sen gerekirse herkese sen ağabeylik yapacaksın. Bu yaptırım kararlarını tanımıyoruz. Elimizin tersiyle itiyoruz. Onların dediği gibi ‘yakışmadı’ demiyoruz, kınıyoruz.

DAĞ FARE DOĞURDU

Dün Meclis’te insanların bir parça yüzünü güldürecek tedbirler alınmasını talep etmiştim. Dün Bakanlar Kurulu bitti, işyeri sahibine bin lira. Bu adamın kira borcu, vergisi, KDV’si, stopajı var. Var var var. Peki kira yardımı ne oldu? Dağ fare doğurdu. Büyük yerlere 750, küçük yerlerde 500 lira… Koskoca devletim diye caka satıyorsun, esnafı diye düşünmüyorsun. İnsanlar aç diyoruz, hayır değil diyorlar. O bin lirayla dört nüfuslu bir ailenin kuru ekmek yese bile 15 günden fazla yaşaması mümkün değil.

İNSANLARIN KARNINA EKMEK GİRSİN

Ekmek demişken… Sayın İmamoğlu, ‘ben daha çok halk ekmek satış noktası yapacağım’ diyor. İBB AK Parti Meclis Grubu, ‘hayır yapma.’ Nedeni de yok. İstanbul’a her şeyi sığdırdınız, ekmek büfesini sığdıramadınız. Buradan dostane çağrı yapıyorum. Bu kuyruk, ekmek parayla alacak. Her gün evine 15 ekmek götüren var, katık yok. İBB AK Parti Meclis Grubu’nun bu fotoğraftan rahatsız olmasını diliyorum. İnsanların karnına ekmek girsin.

TIPIŞ TIPIŞ GİDECEKSİNİZ

Sayın Dışişleri Bakanının ilginç bir ifadesi oldu. ’Ülkede seçim yok, seçim olsa da iktidarın size verilmeyeceğini biliyorsunuz’ diyor. Ne demek şimdi bu? Sayın Çavuşoğlu’ndan bu konuda bir açıklama bekliyoruz. Sandıkları patlatacaklarsa, yakacaklarsa bilmem. Seçimi iptal ettireceklerse bilmem. Hiçbir şey olmasa bile bir şey olduysa bilmem. Siz tıpış tıpış gideceksiniz

Altay, Muharrem İnce’nin “CHP’de demokrasi olmadığı” ifadelerinin sorulması üzerine “Parti içi demokrasimiz birinci sınıf dersek olmaz. 12 Eylül yasaları ortadayken parti içi demokrasiyi tesis etmek mümkün değil ama şu anda Türkiye’de her şeye rağmen parti içi demokrasinin en iyi çalıştığı kurum CHP’dir. Yeni partiler kurulur başarılar dileriz, insanlar oraya gider gitmez ben onu bilemem” dedi.