CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, “Şu anda Süleyman Soylu’nun sırtında Erdoğan ile Bahçeli bilek güreşi yapıyor. Bunu pek keyifle izleyemiyorum. Çünkü bu bilek güreşi devleti de çürüten ibretlik tablodur” dedi.

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Engin Altay’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

40 MADEN İŞÇİSİ ABLUKA ALTINDA

Sabah, Grup Başkanvekilimiz Sayın Özgür Özel ve bir grup milletvekili arkadaşımız, Ankara dışına çıktı. Ankara’nın 30 kilometre dışında bir insanlık ayıbına müdahale etmeye gitti. Beyefendinin beğenmediği eski Türkiye’de, 30 yıl önce on binlerce madenci, Zonguldak’tan Ankara’ya hak arama yürüyüşü yapabildi. Şimdi Ankara girişinde 40 madenci emekçisi, abluka altında. Ankara’ya 30 kilometre mesafede 40 maden işçisi, tazminat haklarını almak için, çare kapısı TBMM’ye gelmek istiyorlar, Ankara’ya sokulmuyorlar. Dert ne? Söz verildi, alacakları bunların yerine getirilmiyor. Bu mağdurların içinde gözünü kaybeden Ali Kandemir de var, ayakları kopmuş İdris Sarıkaya da var. Hak edilen, talep edilen ne? 25 milyon TL, yaklaşık. Saray’a alınmıştı, hani, o üç Mercedes’in parasının yarısından az. 25 milyonu ödememekle direnen bir devletle karşı karşıyayız. Buradan 84 milyona çağrı yapıyorum. Bu haksızlığa, hukuksuzluğa; 880 maden işçisinin bu derdine, haksızlığa karşı hepimizin ortak tepki vermesi lazım.

FARKA BAK, NEREDEN NEREYE

Biz yanlış laf edersek düzeltmesini bilenlerdeniz. Ben dün burada bir yanlış bir laf ettim. Beyefendinin, şimdi saray yaptığı Okluk Koyu’nda merhum Turgut Özal’ın 3 artı 1 bir dairesinde, hanımefendi Semra Özal’ın kuru fasulye pilav yaptığını söylemiştim. Her dönem haksızlıklara karşı duran Uğur Dündar, yanlışımı düzeltmiş, teşekkür ediyorum. Kendisi de oradaydı. Hanımefendi Semra Özal, muhalif gazetecilere nohutlu pilav pişirip ikram ediyor, Uğur Dündar’a ve Ertuğrul Özkök’e. Şimdiki Cumhurbaşkanı da muhalefet edenleri cezaevine gönderiyor. Farka bakın. Nereden nereye? Rahmetli Özal tatil yapıyor, eşi de iki muhalif gazeteciye nohutlu pilav yapıyor. İşte eski Türkiye ile yeni Türkiye’nin farkı.

SENİN GÜCÜN YETMEZ

Erdoğan, kimse istikametini kaybetmedi. Rotanı sen kaybettin. Türkiye istikametini kaybetti, senin rotasızlığından. ‘Memleketi teslim etmeyeceğiz’ derken ne demek istiyorsun? Sandık sonuçlarına başka bir düşüncen mi var. Türkiye rayları oturma kararı versin, senin gücün yetmez. Bizim yönetimimizde aynı ile aynı açılışa üç bakan üç ayrı uçak tutup gitmeyecek. Merkel’in 13 uçağı yok ama Almanya’da işsizlik yüzde 3, Almanya’da gençler gelecek kaygısına kapılıp intihar etmiyor. Bunu da bileceksin.

SEÇİMİN 2023’TE OLMAYACAĞINI ERDOĞAN DA BİLİYOR

‘Kapı kapı dolaşacaksınız, sıkmadık el bırakmayacaksınız, 2023 seçimleri çok önemli.’ İki yıl önceden memleketi seçim havasına niye sokuyorsun. Seçimin 2023’te olmayacağını Erdoğan da biliyor. Yalnız benim anlamadığım şu: İstanbul milletvekili kapı kapı dolaşıp ne diyecek? Pandemide verdiğini zamlarla iki katını aldığını nasıl anlatacak? Senin ilçe başkanların Merkez Bankası’nın 128 milyar dolarını buharlaştırdığını nasıl anlatacak? Senin genel başkan yardımcın devletten üç dört maaş alan bürokratlarını nasıl anlatacak? Plan Bütçe Komisyonu üyelerin Ziraat Bankası’nın Demirören’e peşkeş çektiğini nasıl anlatacak? Haklarını gasp ettiğin EYT’lilere gönderecek bir genel başkan yardımcısı, milletvekili gönderme. Sakın il ilçe başkanlarını gönderme, kavga ederler. Şehit olmaktan korkmayan ama emekli olmaktan korkan kahraman polisimize hangi AK Parti milletvekili gidip karakolda elini sıkacak? F-35 kepazeliğini hangi milletvekilin gidecek anlatacak? Bence örgütünü sahaya gönderirken bu sorulara cevap hazırlarsan çok iyi edersin.

GENÇLER SANDIĞI BEKLİYOR

Bugün beyefendi gençlere seslenmiş. Pişkinliğe bak. ‘Sahipsiz değilsiniz’ demiş. Hangi milletvekilin gidip bunu tekrar edecek bilmiyorum ama gençler ‘gölge etme başka ihsan istemem’ diyecek. Gençler korkuyor ama senden değil, işsizlikten ve iş bulamamaktan korkuyor. Gençler sandığı bekliyor. İşsizlikte tablo çok vahim. TÜİK verilerine göre dünya 32’ncisiyiz; iş aramayanlarla birlikte dünyada 6. sırada. Sen de tutmuşsun ‘gençler sahipsiz değil’ diyorsun. Her dört gençten biri işsiz. Gençler bunalımda. Sen de uçan yüzen saraylarınla zevki sefadasın. Gençler Türkiye’de yaşamak istemiyor. Bundan büyük beceriksizlik olmaz. Millet yoklukla sınanacak, beyefendi varlıkla. Ne ala memleket.

10 BİN SAVCI DA ALSAN 10 BİN DOLAR REZALETİNİ AÇIĞA ÇIKARAMAZSIN

İçişleri Bakanı’nın on bin dolar iddiası siyasetin üzerinde kara leke gibi durmakta. Adalet Bakanı, ‘yargıyı yargıya bırakalım’ dedi. Herhalde bunu bana söylemedi, Erdoğan’a söylemiştir. Siyaset kurumu ve Meclis, bu gölge ve şaibe altında daha fazla itibarsızlaştırılmamalıdır. Sayın Adalet Bakanı, ‘bin hakim savcı alacağız’ dedi. Güzel. Fakat yargı vesayet altında olduğu müddetçe bin değil 10 bin hakim savcı alsan da 10 bin dolar kepazeliğini açığa çıkaramazsın. Hala bir erdemli, cesur, vatansever savcı aramaya devam ediyoruz.

SOYLU SIRTINDA BİLEK GÜREŞİ YAPILIYOR

Cumhur İttifakı’nda Süleyman Soylu soğuk savaşı devam ediyor. Bir soğuk savaş mı bir bilek güreşi mi bilmiyorum. Emniyet Müdürü Yardımcısı, ‘beni görevden alın da göreyim’ dedi. Görevden alsın diye demiyorum, alamayacağını da öngörüyorum zaten. Bir de enteresan bir tablo yaşandı. Andımız’a sahip çıkan Trabzon Emniyet Müdürü, soluğu Sudan’da aldı. Devlet Bahçeli’ye rağmen Recep Tayyip Erdoğan, Süleyman Soylu ile sosyal mesafeyi korurken, Bahçeli’ye de kararname ile cevap verdi, Erdoğan. Kararname ile aslında Bahçeli’ye bir cevap veriyor. Benim gördüğüm şu. Şu anda Süleyman Soylu’nun sırtında Erdoğan ile Bahçeli bilek güreşi yapıyor. Fakat, ben bunu pek keyifle izleyemiyorum. Çünkü bu bilek güreşi aynı zamanda devleti de çürüten bir tablodur, ibretlik tablodur.

ERDOĞAN TÜRKİYE’SİNDE SOYGUN VAR

Türkiye’de demokrasi, nezaket, hukuk, adalet, muhalefete saygı vardı. Erdoğan Türkiye’sinde soygun, yağma, devletin çürümesi, devletin mafyayla kol kola girmesi, israf var.”