Babacan, “Mevcut yönetim er ya da geç bitecek. Tamamen zaman! Bittikten sonrasını bugünden kurgulamak, zihni hazırlığı yapmak lazım” dedi. Babacan Cumhurbaşkanı adaylığı ile ilgili de, “Bir siyasi parti varsa, o siyasi partinin genel başkanı varsa, orada iddialı bir duruş gerekir” dedi.

Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin yeni genel merkezinde yapılan ilk toplantıda gazetecileri ağırladı. Teşkilatlanma çalışmaları, ittifak olasılıkları, Cumhurbaşkanlığı adaylığının yanı sıra, Ayasofya’nın ibadete açılması, Meclis’ten geçen çoklu baro’ kanunu gibi güncel gelişmeleri de değerlendiren Babacan “Mevcut yönetim er ya da geç bitecek. Tamamen zaman! Bittikten sonrasını bugünden kurgulamak, zihni hazırlığı yapmak lazım” dedi.

37 İL BAŞKANI ATANDI, GELECEK HAFTA 15 İL BAŞKANI DAHA ATANACAK

DEVA partisinin pandemi koşullarında kuruluşunu gerçekleştirdiğini anlatan Babacan, normalleşme sürecinin ardından hızlanan teşkilatlanma çalışmaları hakkında bilgi verdi. Babacan, şu ana kadar 37 il için il başkanının da içinde olduğu 3 kişilik kurucu heyet ataması yaptıklarını, gelecek hafta 15 il başkanının daha belirlenmiş olacağını söyledi.

GELECEK PERSPEKTİFİ ÜZERİNDEN BULUŞMAMIZ ÖNEMLİ

Parti teşkilatını belirlerken sadece tanıdık insanları değil internetten yapılmış gönüllülerin başvurularını da değerlendirdiklerini anlatan Babacan bunun diğer partilerle kıyaslandığında önemli bir fark olduğunu söyledi. Babacan, kurucu heyet görevlendirmelerinin yaklaşık üçte ikisinin sadece internet sitesi üzerinden kendileriyle temas kuran insanlardan oluştuğunu, sadece bir il başkanı değil, onunla birlikte 2 kişinin de bulunduğu 3 kişilik kurucu heyet atmasının istişare ve ortak çalışma ruhu açısından önemli olduğunu anlattı. Ayrıca teşkilatlarda il yönetiminin yarısı hiç siyaset yapmamış kişilerden oluşacak, bir başka siyasi partiden gelenler de yönetimin yüzde 25’ini geçmeyecek. Babacan, “Geçmişteki deneyimler önemli, ama bizim geçmiş beraberlikler üzerinden değil gelecek perspektifi üzerinden buluşmamız. Yepyeni bir yapı kuruluyor, tamamen geleceğin Türkiye’sine dönük bir yapı kuruluyor” dedi.

BABACAN’IN PARTİ KURDUĞU BİLİNİYOR, DEVA BİLİNMİYOR

Ali Babacan ve arkadaşlarının parti kurduğunun bilindiğini ama DEVA adının henüz çok bilinmediğini anlatan Babacan, “DEVA Partisinin toplumda bilinmesi, bir kimlik oluşması önümüzdeki dönemin en önemli çalışmaları içerisinde olacak” dedi.

AVRUPA EKONOMİSİNDE DARALMA TÜRKİYE’Yİ ZORLAYACAK

Pandemi sürecinde tüm dünyanın sıra dışı bir dönemden geçtiğini söyleyen Babacan bunun ekonomiye etkilerini değerlendirdi. Dünya ekonomisinde yüzde 5, Avrupa ekonomisinde yüzde 8-9 daralma beklentilerine dikkat çeken Babacan, “Avrupa bizim en önemli ihracat pazarımız ve en çok turist oradan geliyor. Hem turizm hem de ihracat gelirleri açısından Avrupa ekonomisinin daralması önümüzdeki süreçte Türkiye’nin en çok zorlanacağı konu olacak” dedi.

Türkiye’nin pandemiye daha zayıf bir ekonomik durumda yakalandığını belirten Babacan, “Zaten ciddi bir yavaşlamış ekonomik büyüme vardı, Merkez Bankası rezervleri erimişti, kredi notu yatırım yapılabilir seviyenin altına indi. Merkez Bankası, TÜİK gibi bağımsız olması gereken kurumların itibarı erozyona uğramıştı. Hukukun üstünlüğü, yargı sistemi ile ilgili ciddi sorunlar vardı. Bunların üzerine pandeminin küresel ve bölgesel etkileri eklenince Türkiye’nin işi son derece zorlaşmış durumda” dedi.

SİNİR UÇLARI İLE OYNANARAK SİYASİ DESTEK KORUNMAYA ÇALIŞILIYOR

Son açıklanan işsizlik rakamlarına bakıldığında 2018’den bu yana çalışan sayısının 3 milyon 700 bin kişi düştüğünü, özellikle kadınlarda iş gücüne katılımın azaldığını, gençlerde işsizlikle birlikte büyük bir ümitsizlik olduğunu anlatan Babacan, “Bunlar kolay kolay, mevcut yönetim anlayışı ile çözülebilecek bir sorun değil. Bu sorunun çözümü için yeni iş alanları, bunun için yatırım, yatırım için güven ve istikrar gerekiyor. Güven ve istikrar olmadan işsizlik sorununu çözmek mümkün değil” dedi. Babacan şöyle devam etti:

“Türkiye karanlık bir tünele girmiş durumda. O tünelin ucunda ışık da görünmüyor. O tünelin ucu açık mı, kapalı mı o da belli değil. Mevcut yönetim çözüm üretemiyor. Ciddi bir sıkışmışlık var. Çözüm üretemeyince de ekonomi dışındaki gündem maddelerinin sürekli ön planda tutulduğunu görüyoruz. Özellikle vatandaşlarımızın hassasiyeti olan bazı konuları, bunlar bazen milli hassasiyetler, bazen dini hassasiyetler oluyor. Bu hassasiyetleri sürekli ön plana çıkaran, sinir uçları üzerinde dolaşan ve bunun üzerinden durumu idare etme ve siyasi desteği koruma çabası olarak ifade etmek mümkün. Bunun da sürdürülebilirliği yok. Lafla peynir gemisinin yürümesi mümkün değil. İnsanların duygu dünyası tabii ki çok önemli ama reel siyasette insanlar özgürlük, adalet, refah ister ve bunu sağlayamadığınız sürece o iradenin siyasi meşruiyeti gittikçe zayıflar.”

GÜVENLİK ÖNEMLİ; İNSAN HAKLARI VE ADALETLE DENGELİ GÖTÜRÜLMELİ

15 Temmuz darbe girişimini ülkenin demokrasisine yapılan hain bir saldırı olarak nitelendiren Babacan, demokrasi mücadelesinin hassasiyetle devam etmesi gerektiğini söyledi, şunları ifade etti:

“Bu işin elebaşları, sorumluları, hak ettikleri en ağır ceza ile karşı karşıya kalmalı. Öte yandan 15 Temmuz’dan sonraki 2 yıl ve hala konu tamamen güvenlik perspektifinden yürütüldüğü için özellikle insan hakları ve adalet konusunda ciddi hataların yapıldığını görüyoruz. Güvenlik kuşkusuz önemli ama bu perspektifin insan hakları ve adalet perspektifi ile dengeli şekilde götürülmesi lazım ki, devlete yakışan budur. Devletin en önemli görevlerinden biri de adaleti tesis etmektir.”

PARALEL YAPI UYARISI

Babacan, devlet yönetimin yasalara göre ve kurallar içinde yönetilmesi gerektiğini belirterek, bunun dışında yapılarla ilişki konusunda da uyarıda bulundu. Babacan, “Devlet, ülke yönetimi bir bütün. Devlet yönetiyorsanız tamamen kayıt içi, tamamen, kurallar, formal yapılar içinde yönetmek zorundasınız. Önümüzdeki dönemde herkesin bu tür konularda son derece duyarlı olması gerekir. Mevcut yasalar güncelliğini kaybedebilir ama önce yasaları değiştirirsiniz ondan sonra yapacağınız her şey yasalar çerçevesinde yürümek zorunda” dedi.

AYASOFYA HEM RUHU HEM DE YAPISIYLA KORUNMALI

Babacan gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Babacan, Ayasofya’nın ibadete açılması ve bunun uluslararası sonuçlarının ne olabileceği ile ilgili soruya, “Ümit ediyorum yöneticiler içerideki, dışarıdaki yansımalarını hesap ederek bu kararı almışlardır. Sonuçları hep beraber göreceğiz. Hayırlı olsun diyorum” dedi.

Ayasofya’nın dünyanın ortak kültür mirası olduğuna işaret eden Babacan, “Bu çok kıymetli eserin hem fiziki şartları, hem de tarihi anlamının, öneminin mutlaka yaşatılması gerekiyor. Bu perspektifle bu eserin korunması gözetilmesi gerekiyor. Ama hem ruhuyla hem fiziksel yapısıyla korumak önemli olacak. Şu anda izliyoruz” ifadesini kullandı.

YÖNETİMİN EN ÖNEMLİ SORUNU TUTARSIZLIK

Ayasofya konusunda daha önce yapılan açıklamalarla bugün söylenenler arasındaki “tutarsızlığa” dikkat çeken Babacan, “Şu andaki yönetimin en büyük sorunu -Ayasofya’dan bağımsız söylüyorum- her konuda tutarsızlık” dedi.

Babacan, “Siz Ayasofya’nın ibadete açılmasını doğru buluyor musunuz?” sorusuna, “Ayasofya’nın Hünkar Kasrı var, açık; zaten minarelerinden ezan okunuyor, cuma namazları kılınıyor, dolayısıyla kısmen açıktı. Şimdi anladığımız kadarıyla daha geniş bir mekan açılacak. Ayasofya’da namaz kılanların sayısı çoğalabilir, daha geniş mekan kullanılabilir ama o tarihi mekanın, tarihi özelliklerinin korunması son derece önemli bir konudur” yanıtı verdi.

EN BAŞARILI ŞİRKETLER GARAJLARDA ÇALIŞMAYA BAŞLADI

Gazetecilerin, parti genel merkezinin ara sokakta olmasının bir dezavantaj yaratıp yaratmayacağı sorusuna Babacan, dünyadaki büyük şirketlerin doğuşunu örnek göstererek şu cevabı verdi:
“Biliyorsunuz dünyanın en başarılı şirketleri, garajlarda çalışmaya başlayan, çok sınırlı imkanlarla çalışmaya başlayan şirketlerdir. Bugün piyasa değeri en yüksek şirketlere bakın istisnasız hepsi son derece mütevazi mekanlarda başlamıştır ve başarılı olmuştur. Dolayısıyla mekanın iş görmesi önemli, ama ondan ötesi o mekanlarda ne üretildiğidir” dedi.

İTTİFAK DEĞİL, SİSTEMDEN ÇIKIŞ İÇİN TAAHHÜDÜ İÇEREN MUTABAKAT LAZIM

Babacan diğer partilerle ittifak olasılığı ve Cumhurbaşkanı adaylığı ile ilgili soruları da yanıtladı. DEVA olarak parlamenter sistemden yana olduklarını anlatan Babacan, ancak seçimlerin mevcut anayasaya göre yapılacağına dikkat çekti, bunun için bir ‘geçiş süreci’ yaşanacağını söyledi. Parlamenter sisteme dönüş için yazılı taahhüdü de içeren bir mutabakata gereksinim olduğunu kaydeden Babacan, şunları söyledi:

“Biz, idealimizdeki sistemi çalışıp, onu taahhüt edip onunla seçimlere gireceğiz. O seçimlerden sonra bir geçiş dönemi olacak. Bu konuda bir hedef, mutabakat lazım. Aksi halde mevcut sisteme göre kim oraya oturursa otursun, 3-6 ay geçsin alışırlar, hoşlarına gider. Ne kadar kolay. Meclis’i kapatsan bir şey olmuyor. Kararnameyle götürmek mümkün. Eline geçiren kolay kolay bırakmayabilir. Çok açık şekilde ideal sistemin önceden kurgulanması ve yazılı hale getirilip, yazılı sözlü taahhüdünün verilmesi gerekir. Sonra seçimden sonra geçiş dönemi olur. Anayasa değişiklikleri ile ilgili hazırlıklar yapılır. Sonra o ideal sistem gelir. Bir sonraki seçim, ittifak gibi konular çok kısa vadeli konular. Bundan sonraki seçim değil, daha sonraki seçim ve düzenin bugünden kurgulanması gerek.”

MEVCUT YÖNETİM ER YA DA GEÇ BİTECEK!

Bu sürece DEVA olarak hazırlandıklarını anlatan Babacan, bir anayasa çalışması başlattıklarını anlattı. Babacan şunları söyledi:

“Arkadaşlarımıza, parti içinde sınırlı sayıda, daha çok parti dışından uzmanlardan oluşan bir heyet oluşturulması ve bu heyetin yeni bir anayasal düzen konusunda derhal çalışmaya başlaması konusunda talimat verdik. Bunu da diyaloğa açık bir şekilde, herkesin katkısını alarak yürüteceğiz. Şu anda odaklanmamız gereken bu. Mevcut yönetim bitecek, er ya da geç bitecek. Tamamen zaman işte! Üç vakte kadar mı beş vakte kadar mı bitecek. Ama bittikten sonrasını bugünden kurgulamak lazım, zihni hazırlığı yapmak lazım, topluma anlatmamız lazım.”

ERKEN SEÇİM ÖNÜMÜZÜ KESMEYE ÇALIŞMA ÇABASI OLABİLİR

İttifak, adaylık konularını konuşmak için çok erken olduğunu belirten Babacan, erken seçim olasılığının hatırlatılması üzerine, “Biz A planına göre hazırlanıyoruz. Öyle bir şey olursa bu bizim önümüzü kesmeye çalışma çabası olabilir. O günün şartlarında hızlıca oluşur. Hızlı bir diyalog trafiği ile ne gerekiyorsa yapılır. Burada hedef bir sonraki seçim ve ne olacağı değil. Ondan sonraki sistem son derece önemli” dedi.

SİYASİ PARTİ GENEL BAŞKANI İDDİALI OLMALI

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanının tarafsız olması gerektiğini belirterek, bir genel başkanın Cumhurbaşkanı adayı olmaması gerektiğini söyledi. Babacan, “Cumhurbaşkanı adayı olacak mısınız?” sorusuna,“A planı için konuşuyorsanız ona daha vakit var. B planı içinse erken seçim kararı alındığında, o gün konuşulur. Bu işin bir doğası tabiatı vardır. Bir siyasi parti varsa, o siyasi partinin genel başkanı varsa, orada iddialı bir duruş gerekir. Yoksa niye bu çalışmalar yapılıyor” yanıtı verdi.

Y,Z KUŞAĞINA SADECE SEÇMEN GÖZÜYLE BAKMIYORUZ

Son günlerde konuşulan Z kuşağının siyaseti belirleyeceği iddiaları ile ilgili de konuşan Babacan, “Bu Y, Z kuşağına sadece seçmen gözüyle bakmıyoruz. Geleceğimizin önemli değerleri olarak bakıyoruz. Sosyal medya çalışmalarımızın Y ve Z kuşağı tarafından dikkatli takip edildiğinin farkındayız. Merak ve takip var. Ne kadar açık sözlü, dürüst olursak onlar o kadar doğrular konusunda ikna olurlar diye bekliyorum. İçi boş, köpük konuşmaları dinlemiyorlar, bunlara kulakları kapatıyorlar. Biz samimiyetle, dürüstçe konuşuyor, güzel projelerle çıkarsak daha çok ilgilerini çeker, desteğini alırız diye düşünüyorum. Onlara ulaşmak sosyal medyadan daha kolay. O kuşakta da ülkeye dair karamsarlık var, üzülüyorum” dedi.

CAN AKIN ÇAĞLAR İYİ BİR PROFESYONEL YÖNETİCİDİR

Babacan, bakanlığı döneminde Ziraat Bankası Genel Müdürü olan Can Akın Çağlar’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterliği’ne atanmasıyla ilgili de soruları yanıtladı. Atamayı basından öğrendiğini belirten Babacan, “Can Bey iyi bir profesyonel yöneticidir. Kendisiyle konuşmadım. İyi bir profesyonel yönetici diye muhtemelen bakıldı, fark edildi ve o göreve getirildi” dedi. Bakanlığı döneminde Ziraat Bankası ile ilgili bazı konuların Meclis’te de tartışıldığını hatırlatan Babacan, “CHP’li milletvekillerince de eleştirilen pek çok konu vardı ama defalarca denetimden geçti. Aslında bir sorun olmadığı da teyit edilmişti” diye konuştu.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN İMZA ÇEKİLMESİ: VAROLUŞ MÜCADELESİ

Babacan, kabinede olduğu dönem imzalanan İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekilmesi tartışmasıyla ilgili, “Türkiye’nin altına imza attığı bir sözleşme. Yükümlülük neyse gereğinin yerine getirilmesi gerek. Adının İstanbul Sözleşmesi olmasının da bir değeri var. O imzanın atıldığı günlerde daha kapsayıcı ve kucaklayıcı bir bakış açısı söz konusuydu. Bugüne geldiğimizde iktidarla ilgili sorunu, kaybolan desteği, eriyen halk desteğini en azından dar bir kesime daha çok hitap ederek ve onların desteğini daha çok sağlamlaştırmaya çalışarak bir varoluş mücadelesi olarak görüyorum” dedi.

Babacan, eğer imza çekilecekse bunun da bir toplumsal mutabakat anlayışı ile yapılması gerektiğini söyledi. Babacan, “Ben yaptım oldum denilmemesi lazım. Bugün için sözleşme vardır ve olduğu sürece gereğinin yapılması gerekir” dedi.

SOSYAL MEDYA TARTIŞMASININ DEVA KURULDUKTAN SONRA ARTMASI DİKKAT ÇEKİCİ

Babacan, sosyal medya düzenlemesi ile ilgili iktidarın hazırlığını da değerlendirdi. Bu alanda uluslararası şirketlerin tamamının terörle mücadele, 18 yaşın altındakilerin korunması, ağır hakaret gibi suçlarda ülkelerle zaten işbirliği içinde olduğunu söyleyen Babacan şunları ifade etti:

“İnsanların sesini kısalım, konuşturmayalım, denetim sopasını büyütelim ki firmalar istediğimizi daha kolay yapsın derseniz, bunu yapmayız diyorlar. Burada ne yapılmak isteniyorsa amaç açık şekilde ortaya konulursa o şirketlerle konuşularak bu rahat rahat yapılır. Dünyada 200 ülkeyle iş yapıyorlar. Konuşarak değil de sopayla bunlara bir şey yaptırmaya çalışırsanız bunun amacının farklı olduğu ortaya çıkar. Özellikle bu tartışmaların bizim DEVA Partisi olarak kurulmamız, sosyal medyada görünürlüğümüzün artması, ondan sonra bu çalışmaların gelmesi ayrıca dikkat çekilmesi gereken bir husus Bahsedilen sorunlar yeni ortaya çıkmadı. Konuşarak çözülebilir. Teknoloji ile savaşamazsınız. Bu ülkenin gençlerini karşınıza alıp onlarla savaşamazsınız. Akıllı bir yönetimin yapması gereken teknolojiyi ve gençleri yanınıza alarak yönetmektir, diğeri bu beyhude bir çabadır. Bununla ilgili bir komisyon oluşturduk, pasif şekilde izlemeyeceğiz. Somut taslak ortaya yok ama bir teklif geldiği anda mücadelemizi vereceğiz. Gençler bizden yana onun için korkmuyoruz.”

BAROLARI HÜKÜMET GÜDÜMÜNE GİRMİŞ ÖRGÜT HALİNE GETİRME ÇABASI

Babacan, Meclis’ten geçen çoklu baro’ kanunu ile ilgili tartışmaları değerlendirdi. Baro başkanlarına yapılan müdahalelerin çok üzücü olduğunu belirten Babacan, “Hukuk nosyonuna sahip insanların kolluk kuvvetleri tarafından böylesi bir muameleye tabii tutulması kabul edilemez” dedi. Meslek örgütleriyle ilgili yapının, seçim sisteminin tartışılabileceğini belirten Babacan, “Asıl burada problem, bu teklif neden geldi. Yönetim için ana motivasyon baroları da emri altında hareket eden, pek çok sivil toplum kuruluşu gibi hükümet güdümüne girmiş örgütler haline getirme çabası olarak görüyorum. Diğerleri sanki ikincil, üçüncül konular” diye konuştu.

KÜRT SEÇMENİN İLGİSİNDEN MEMNUNUZ

Babacan, Kürt seçmenlerin desteği ile ilgili soruya, “Vatandaşların tümüne kucak açmış bir partiyiz. Herkesten olduğu gibi Kürt vatandaşlardan da ciddi ilgi teveccüh var. Bazı şehirlerde iki seçenek arasında sıkışmışlık var. Burada, iki seçenek arasındaki sıkışmışlıkta bizi en önemli nefes alma kapısı olarak görüyorlar. İlgiden ve destek den de çok çok memnunuz” dedi.

HDP İLE DİYALOG

Babacan HDP ile ilgili ilişkilerinin nasıl olacağı sorusuna şöyle yanıt verdi: “Bu ülkenin anayasasına, ilgili yasalarına göre kurulmuş bir siyasi partiyse hele de TBMM’de grubu bulunan bir partiyse, bu partiyle bizim diyalog kapılarımız açık olur. Biz zaten bu dışlayıcı, kutuplaştırıcı siyaseti bu kutuplaştırıcı siyaseti, bu kısır döngüyü kırmak için biraz da bu yeni hareketi başlattık. “Bi taraf olan bertaraf olur” diye bir ifade vardır. Bu ne demek. İnsanları içeride de dışarıda da taraf olmaya zorluyorsunuz. Böyle bir şey kabul edilemez. Çalışmalarda suç unsuru varsa o da bağımsız, tarafsız yargının konusudur. Bir siyasi parti böyle bir hüküm veremez. Bu düşmanlık, hamaset üretmek ve bunun üzerinden oy toplamaya çalışmaktır. Tüm siyasi partilerle diyalog kanallarımız açık olacak. Hamaset üstünden asla siyaset yapmayacağız, toplum yoruldu artık nefes aldırmamız, rahatlatmamız lazım.”

MEHMET ŞİMŞEK’İN ŞU AN SİYASİ BİR KİMLİĞİ YOK

Babacan’a eski bakan Mehmet Şimşek’le ilişkileri de soruldu. Şimşek’in bakanlıktan ayrıldıktan sonra özel bir şirkette çalıştığını böyleyen Babacan, “Çok yakın arkadaşımız ama şu an bir siyasi kimliği yok. Ara ara sohbet ederiz” dedi.(DUVAR)