CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, HDP ile ittifak yaptığı iddiasıyla CHP’ye yönelik eleştirileri “ayrıştırma politikasını sürdürme, seçmen tabanını pekiştirme” çabası olarak değerlendirdi. Başbakan Yardımcılığı ve Maliye Bakanlığı görevlerinde de bulunan Şener, bu seçimlerde belirleyici olanın ekonomi olduğunu belirtiyor. Şener’e göre, ekonomik kriz nedeniyle hiçbir parti bu seçimlerde tabanına hakim olamayacak. En büyük zararı da AKP görecek. Şener, AKP’nin yerel seçimlerde 15 puan oy kaybedeceğini tahmin ediyor. 

CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener’in Artı Gerçek’ten Derya Okatan'ın sorularını yanıtladı.

SEÇİMLERİN ASIL BELİRLEYENİ EKONOMİK KRİZ OLACAK

HDP’nin 3 büyükşehirde aday çıkarmayacağını açıklamasıyla birlikte CHP ve İYİ Parti adeta hedef tahtasına oturtuldu. Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “yontulmamış faşist zihniyet” açıklaması oldu. CHP’ye yönelik eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Sayın Erdoğan ve Cumhur İttifakı, ayrıştırma meydana getirmek, kendi dışındakileri sürekli kriminalize etmek suretiyle seçmen tabanını pekiştirmeye çalışıyor. Bu seçimlerin asıl belirleyicisi ekonomik krizdir. Bu kriz ortamından en büyük zararı görecek olan AKP’dir ve büyük oy kaybına uğrayacaktır. Bu oy kaybını ortadan kaldırmak için sürekli bazı değer yargılarını tahrik etmek suretiyle toplumdaki ve kendi seçmenindeki oylarının çözülüşünü mümkün olduğunca azaltmaya çalışıyor. Dolayısıyla sayın Erdoğan’ın bu seçim ortamında CHP şudur, HPD şudur, İYİ Parti budur gibi tanımlamalar yapması bir gerçeğe işaret etmiyor, sadece bu ayrıştırma politikasını güçlü bir şekilde sürdürme çabasının ifadesi olarak ortaya çıkıyor. Onun için bir değer atfetmiyorum. Hiçbir parti bu seçimlerde tabanına hakim olamaz. Ekonomik kriz herkesi etkilemiştir. Yıllardır süren ekonomi dışı politikaları da seçmenin sorgulamasına sebep olmuştur. Ve bu ortamda her partiye daha önce oy veren seçmen önümüzdeki seçimlerle ilgili farklı kurgular oluşturmaktadır, özgün kararlar verebilmektedir, özgün değerlendirmeler yapabilmektedir. Hiçbir seçmen hiçbir partinin cebinde değildir, toptan bir yere taşıyabileceği şekilde. Bu seçimlerde büyük sürprizler ortaya çıkabileceğini düşünüyorum. Aslında sürpriz de sayılmaz çünkü koşullar ortaya çıkmıştır. En büyük zararı da iktidar partisinin göreceğini düşünüyorum. 

AKP YÜZDE 15 OY KAYBEDER

AKP’nin oy kaybına ilişkin bir tahmininiz var mı?

2009 krizinde ekonomik kriz için teğet geçti demiştir, ‘one minute’e rağmen 8 puan oy kaybetmiştir Erdoğan. Bu seçimlerde kaybedeceği oy daha fazladır. Ben bu seçimlerde 15 puan oy kaybedebileceğini düşünüyorum.   

- Bu sonuçlar genel seçimi gündeme getirir mi? 

Bunu söylemek için şu an erken.  

AŞINI KAYBETME ENDİŞESİ SEÇİMLERE YANSIYACAK

- Yani seçmen kararını asıl olarak ekonomi belirleyecek…

Bu seçimlerde ekonomi temel bir noktadadır, belirleyicidir. Seçmen ekonomik sorunların ağırlaştığını, derinleştiğini ve kendi hayat şartlarını doğrudan etkilediğini görüyor. İşini kaybetme, aşını kaybetme endişesindedir bu endişesi seçimlere yansıyacaktır. 

- Merkez Bankası enflasyon öngörüsünü yüzde 14,6'ya indirdi, gerçekçi bir tahmin mi? Ekonomideki gidişatı nasıl görüyorsunuz?

Son yıllarda gerek Merkez Bankası gerek hükümetin enflasyon tahmini hiç tutmamıştır. Tahminlerini yılda 2-3 kez revize etmişlerdir, o bakımdan ilan ettikleri tahminlerin hiçbir gerçekliği, hiçbir değeri yoktur bence. Ekonomide büyük sorunlar var. Bu sorunlar devam ediyor. Rastgele palyatif tedbirlerle, güven telkin etmeyen açıklamalarla ekonomik sorunları da biriktirerek yoluna devam ediyor iktidar. Dolayısıyla seçimden sonra ortalık daha karışık görülüyor.

PATLICANLA, BİBERLE ALGI OLUŞTURUYOR

- Bugünlerde tartışma patlıcan, biber fiyatlarına kilitlendi…

Şu yaşadığımız ekonomik krizi ürünlere indirgemek ve bunu kovalayan bir iktidar görmek gerçekten Türkiye’nin geleceğinin ekonomik olarak çok karanlık olduğunu gösteriyor. Siz bir iktidarsınız, uyguladığınız ekonomik politikalar memleketi felakete sürüklemiştir. Fabrikalar yanıyor, esnaf kepenk kapatıyor, işadamları intihar ediyor, çiftçi tarlasını ekemiyor, tavukçuluk yapanlar tavuklarını besleyemiyor, 2 milyon tavuk ölümle karşı karşıya, besicilik yapanlar hayvanlarını besleyemiyor, işsizler iş umudun kaybetmiş, çalışanlar işini kaybetme endişesi içinde. Çarşı pazar ateş fiyatı olmuş, tüm tüketiciler mahvolmuş. Sorun sadece ne patlıcan ne biber sorunudur veya soğan sorunudur, topyekün herkesin hem mutfağı hem cebi hem de ekmek teknesi yanıyor. Bu konuda bir bütüncül bakış açısına sahip misin ey iktidar, ne yapıyorsun, ne yapacaksın, bunu söyle. Bununla ilgili ortada ciddi bir şey yok. Her gün yeni bir paket, yap boza döndü Türkiye. Ne yapacağını bilmeyen bir iktidar var. Ne yapacağını bilen bir iktidar üzerinde çalışır, yol haritasını koyar, topluma ilan eder, iş çevrelerine gösterir ve uygulamaya başlar. Böyle bir şey yok ortada. Patlıcanla, biberle algı oluşturmaya çalışıyor. Türkiye’nin bu gidişi iyi değil, ekonomi daha da kötüye gidecektir derken böylesine ne yapacağını bilmeyen bir iktidarın yürüyüşünden hareketle de bunu söylüyoruz. 

ERDOĞAN’I İKTİDARDAN İNDİRMEK BEKA SORUNUNU ORTADAN KALDIRIR

-Devlet Bahçeli, yerel seçimleri beka sorunu olarak görüyor. Birkaç gün önce yine “Şayet İstanbul zilletin yönetimi altında olursa milli bekamız ağır hasar alacaktır” dedi ve "Zillet İttifakı"nın yeni hükümet sistemini boğma emeli olduğunu” söyledi. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu açıklamaları, yerel seçim sonuçları yeni sistemi etkiler mi?

Bir iktidarın ya da iktidara destek veren siyasi yapıların ülkede beka sorunu olduğunu ilan etmiş olmaları çok ilginçtir. O zaman şu soru sorulur; 16-17 yıldır iktidarda olan kim, bu beka sorununu kim üretmiştir? Ülkede beka sorunu varsa ki bunu Tayyip Erdoğan da söylüyor, destek veren MHP de söylüyor, bu sorunu ortaya çıkaran 16 yılın iktidarıdır. 16 yıl boyunca uygulamış oldukları yanlış iç ve dış politikayla, ekonomi politikasıyla, yanlış adalet ve eğitim sistemiyle ülkede beka sorunu oluşturmuş bir iktidarın oy kaybetmesi, beka sorunumuzu derinleştirecek demekten daha mantıksız bir şey olamaz. Bu beka sorununu kim oluşturduysa seçimlerde oy kaybetmesi, iktidardan uzaklaşması bir ülke için faydalıdır. Eğer beka sorunu varsa Tayyip Erdoğan’ı iktidardan indirmek, bu beka sorununu ortadan kaldırmanın bir numaralı reçetesidir. 

İSMET YILMAZ SİYASETTEN ÇEKİLMELİ

-AKP’li İsmet Yılmaz’ın adaylarına destek isterken “ruz-i mahşerde berat belgelerinizden biri olacak” sözlerine ne diyorsunuz?

Bu İsmet Yılmaz’ın yaptığı açıklama hem İslam’a aykırıdır hem de siyaseten yanlış bir açıklamadır. Böyle bir açıklamayı yapan siyasetçinin siyasetten çekilmesi lazım. Daha sonra öyle demek istemedim diye bir yorum yapmıştır, özrü kabahatinden daha büyüktür. Yaptığı yorum daha vahimdir. Yani İslami literatürde ruz-i mahşerde beraat belgesini almak demek, cennet artık onun içindir anlamına gelir, yani öbür dünyada mükafatlandırılacağı anlamına gelir. Mükafat da cennettir. Ben cennet kelimesini kullanmadım diye başka anlamlar içeriyormuşçasına sunmaya çalışması, İslam’ın doğuşundan bugüne kadar kazanmış olduğu anlamını değiştirme gücü ve yetkisini İsmet Yılmaz’a vermez. Yanlış bir şey söylemiştir. Siyaseten yanlıştır söylediği. İslami anlayışa aykırıdır. Çünkü kıyamet gününde hüküm sahibi, karar sahibi sadece Allah’tır. Allah’ın hükmüne hiçkimse ortak değildir. Allah’ın hükmüne İsmet Yılmaz da ortak değildir. Allah’ın vereceği bir kararı kendisi veremez, yanlış söylemiştir. Başta tövbe etmesi ve tüm seçmenlerden özür dilemesi lazım. Ama bunu demeyip yorum yapmaya kalkışması işi daha yanlış bir noktaya taşımıştır.  

TRENDEN İNEN ERDOĞAN’IN KENDİSİ

-Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Trenden inenler bir daha bu trene binemeyecekler” sözlerine bir yanıtınız var mı?

Bence trenden inen Sayın Erdoğan’ın kendisidir. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin tüm kuruluş değerlerini bir tarafa bırakmıştır. Parti programında, kuruluş deklarasyonundaki parti ortadan kalkmıştır. Bu sözle kendisini anlatıyor diye düşünüyorum.