HABER MERKEZİ-21 Mart 2018 Çarşamba günü düzenlenecek olan Newroz kutlamalarına ilişkin Van’da faaliyet yürüten yerel ve ulusal basın kurumları ile kahvaltıda bir araya gelen Newroz tertip komitesi çalışmalar hakkında basına bilgi verdi. Basın toplantısına HDP Van İl Eş Başkanı Avukat Ümit Dede, DBP Van İl Eş Başkanları Ayla Tarhan, Ökkeş Kava, HDP Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan, DBP PM Üyesi Şehzade Kurt, HDP PM Üyesi Zelal Yerlikaya, HDP-DBP İlçe Örgütleri, TJA Aktivistleri ve Newroz tertip komitesi üyeleri katıldı.
Yenilen kahvaltının ardından ilk olarak konuşan Newroz Tertip Komitesi Sözcüsü Avukat Bayram Kaval, “Değerli basın emekçileri, değerli arkadaşlar, bugün burada toplanmamızın sebebi 21 Mart Newrozudur. Geçmiş günlerde buna dair açıklamalarda bulunduk ancak Valilik erken tarihte olumlu cevap verdi. 21 Mart tarihinde Kalesede Newroz kutlaması yapılacak. Garo Paylan, Meral Danış ve İbrahim Ayhan katılım gösterecek. Daha öncede dile getirmiştiki, bu newroz süreç itibariyle büyük önem arz ediyor. Katılımın oldukça yoğun olmasını temmeni ediyoruz. Serhat ve Van halkını Newroza davet ediyoruz.” Dedi.
‘NEWROZDA GÜNDEMİMİZ AFRİN’DİR, OHAL’DİR’
HDP Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan ise, “ Newrozu bu sene yine OHAL koşulları ve yönetimi altında karşılıyoruz. Bir çok yerde Newroz etkinliklerimize izin verilmedi. Geçmişten bugüne Newroza karşı devletin refleksi hiç değişmedi, halkın bir araya gelmesini engellemeye yönelik gayretler hep oldu, bu sene de böyle oldu. Ancak yine biz Newrozu direniş ve barışçıl duygularla oldukça önemsiyoruz ve halkımızda bunu sahipleniyor. Geçen yıl da bugünde halkımız bu konuda oldukça talepkar… Newrozun vereceği mesajlar ve halkın çağrısı gündeme dairdir, OHAL’dir, Afrin’dir. Afrin’e yönelik savaş temel gündem konularımız olacaktır. Bu konuda halkın kararlılığı çok nettir.”
‘DİYARBAKIR’DA HALK ERDOĞAN’I DİNLEMEYE GİTMEDİ’
Konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün Diyarbakır’a yaptığı geziyi değerlendiren Özgökçe, Diyarbakır’da kimsenin Erdoğan’ı dinlemeye gitmediğini ve bu yüzden mesajlarla insanların zorla götürülmeye çalışılmasına rağmen sonucun bir fiyasko olduğunu kaydetti. “Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan Diyarbakırdaydı. Orada verilen açıklamaları hayretler içinde dinledik. Dün Diyarbakır’da OHAL’i kaldırmakla övünen bir Cumhurbaşkanı vardı. Onca zulme rağmen kardeşlik mesajları vardı. Buradan anladığımız Diyarbakır’da verebileceği mesajı, söyleyecek sözü kalmadı.” Diyerek konuşmasını sürdüren Özgökçe, “ Biz yıllarca OHAL koşulları altında yaşayan insanlarız ve bir nesiliz. OHAL’i kaldırma sözü verip kaldırdılar ama bugün yine o günlerin koşullarını kat be kat aşan günleri yaşıyoruz. Özgürlükleri kısıtlamıyoruz diyor… Sanki onlarca gazeteci tutuklu değil, sanki binlerce insan politik görüşlerinden dolayı tutuklu değilmiş gibi konuşuyor, sanki halkın milletvekilleri, belediye başkanları cezaevinde değil gibi konuşuyor. Binlerce arkadaşımız şu anda AKP’nin OHAL kararnameleriyle işinden oldu, Kürt halkının tüm demokratik kurumları lağvedildi, muhalif olan her ses bastırılıyor. Diyarbakır’da zorunlu olarak insanlar toplantıya götürüldü, çünkü halk gitmedi…” dedi.
‘SÖZ KONUSU KÜRTLER OLUNCA HEPSİ BİRER KURT OLUYOR’
Özgökçe, “ Kürt halkının, Kürdistan’ın sesi bu hükümet tarafından asla duyulmuyor. Kürt halkı ‘Artık kan akmasın’ talebinde bulunuyor, müzakere masası kurulsun istiyor, bu talebe hayır diyerek 2. Yıldır kirli bir savaş yürütüyorlar ve sonuçta şu anda Afrin’e askeri operasyon başlattılar. Mersin’de bozkurt işareti yapan Erdoğan’ın sözcüleri o işareti yalanlamakla, yapmamış gibi davranıyorlar oysa Bozkurt işaretinin anlamı çok nettir. Söz konusu Kürtler olunca hepsi bize karşı bir kurda dönüşüyor.” İfadelerini kullandı.
‘AFRİN İÇİN MESAJIMIZI NEWROZ ALANINDAN VERECEĞİZ’
Suriye’nin en güvenli bölgesi olan Afrin’e yapılan askeri müdahaleye tepki gösteren Özgökçe, “ Orada 300 bin iken 1 milyona ulaşmış bir kent var. Kendi barışçıl yönetimini hayata geçirmiş bir kent… Afrin ya da Rojava’dan Türkiye’ye en ufak bir tehdit, taciz olmamasına rağmen bir anda Afrin’e bombalar yağmaya başladı. O barışçıl, o sukünetin hakim olduğu kent bir anda bombaların altında kaldı. Ve şu anda bir tarih yok ediliyor. Bunun gerekçesi ise ‘terörle mücadele’ oysa bu bir bahane… Suriye’de bir çözüm yaklaşılmışken Afrin’e asker gönderildi. BM çatışmasızlık kararına uyulmuyor, Avrupa Parlamentosundan oy birliği ile ‘Savaşın durdurulması’ çağrısı yapılıyor ama bir kulağımdan girer, diğer kulağımdan çıkar diyor. Türkiye’de Afrin i ağzına alan gözaltına alınıyor. Bu durumu konuşmak ve değerlendirmek zorundayız. Bu bir insani görevdir, bir halk yok edilmeye çalışılıyor, baraj, hastane bombalanıyor. Çocuklar, yaşlılar öldürülüyor… Orada ki savaşı meşru gösterebilecek tek bir gerekçe bulamıyorlar. Afrin savaşı sorgulanmalıdır. Oraya atılan her bomba Kürt halkının yüreğine düşüyor. Bu yaraları artık hiçbir söz düzeltemez… Bu yanlıştan dönün. Bu Newroz yine Kürt halkının boyun eğmeyeceğini ve geri adım atmayacağını bir kez daha ortaya koyacak. Mesajımızı yine Newroz ateşiyle vereceği, bütün serhat halkını newroz ateşini birlikte yakmalıyız.” Diyerek Serhat halkını Newroz alanına davet etti.
‘NEWROZ DİRENİŞ KÜLTÜRÜDÜR’
Özgökçe konuşmasını şöyle sürdürdü : “Direniş kültürü Newrozun en büyük anlamıdır… Newroz direnişin sembolüdür. Dolayısıyla bu mesaj yine ağır basacaktır. Biz bir kitle partiyiz, halk partisiz. Bütün politikamız 90 yıllık sistem partilerinin anlayışı ve dizaynından farklıdır. Bizler kararlarımızı halkla alıyoruz ve bunu kullanabildiğimiz ölçüde sınırları sorlayarak yapmaya gayret ediyoruz. Ancak 2 yıldır OHAL nedeniyle bir basın açıklaması bile yapamıyoruz ve açıklama yapmamızdan korkuyorlar. Temel hedef ise halkımızın gelmesini engellemektir. Miting alanının sabahın erken saatlerinde çekip meydan boş kaldı diye haber yapanlar var. Dolayısıyla halkın kararlılığı anlamında değişen bir şey yok… Bunun ölçüsü yapılan anketlerdir. Partimizin oy oranında herhangi bir değişiklik yok. Bunlar birer maniplasyon ve algı yönetimidir. 2. 5 yılda 13 bin kişi gözaltına alınmış ve 5 bini tutuklu. Bir partiye karşı bu kadar sistematik gözaltı ve tutuklama insanlığa karşı suç tanımında yer alır. Bir fikir etrafından olanların sistematik olarak baskı altına alınması, bir fikrin, görüşün, kökenin yok edilmek istenmesi anlamına gelir. Bu ceza kanununda da suçtur. Bir halk soyutlanmaya çalışılıyor.”