Fransız yazar ve filozof Albert Camus, 7 Kasım 1913 yılında Cezayir’de doğdu. Kısa denilebilecek hayatında harika eserlere imza attı. Öyle ki, 1957 yılında Nobel Edebiyat Ödülü kazandı. Bir süre “varoluşçuluk” ile ilgilenen Albert Camus, absürdizmin öncülerinden biri olarak tanınsa da hiçbir akımın filozofu olarak görmediğinden dolayı kendini bir “varoluşçu” ya da “absürdist” olarak tanımlamamıştır. Camus, yoksul bir ailede doğmuş ve babasını savaşta kaybetmiştir. Camus bu yılları denemelerinden oluşan “Tersi ve Yüzü” isimli ilk kitabında anlatmıştır.

Futbol ve verem

Yoksul bir ailede doğan Camus, liseyi bitirdikten sonra Cezayir Üniversitesi’nde felsefe okumuş ve o yıllarda sadece felsefe, edebiyat ve futbolla ilgilenmiştir. Ancak 1930 yılında yakalandığı verem yüzünden futbol ile ilişkisini kesmek zorunda kalmıştır.

Taş olmak

Albert Camus, Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandıktan 3 yıl sonra 46 yaşındayken bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Camus, daha önce araba kazasında ölmeyi, en absürt ölüm olarak ifade etmişti. Franz Kafka’nın kara saplanmış bir odun parçası olmak istemesi gibi, Albert Camus da taş olmak istemiştir. Çünkü ne kadar basit ve küçük bir yaşamı olursa o kadar mutlu olacağına inanmıştır.

Komünizm tartışmaları

1934 yılında Fransız Komünist Partisi’nden Cezayir Komünist Partisi’ne geçen Camus, Marx ve Engels’den ziyade Malraux ve Andre Gide’nin düşüncelerine yakınlık duymuş ve Stalinist komünizm ona uzak geldiğinden dolayı Troçkist suçlamalarıyla partiden ihraç edilmiştir.

Son ‘Düşüş’

1950’de kendini insan haklarına adayan Camus, 1952 yılında Birleşmiş Milletler, Francisco Franco diktatörlüğündeki İspanya’yı üyeliğe kabul etiği için UNESCO için yaptığı çalışmalarına son vermiş. 1951 yılında “Başkaldıran İnsan” isimli denemesini, 1956’da ise hayattayken okurlarıyla buluşan son eserini, “Düşüş” isimli romanını yayımlamış. Tüm bunlara ek olarak; 1955 ve 1956 yıllarında Fransız “L’Express” dergisinde yazmış. 1957 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülen ikinci en genç yazar olan Albert Camus, 20. yüzyıl dünya edebiyatının en önemli isimlerinden biri haline gelmiş. Ödülün veriliş nedeni içinse; Camus’un insan vicdanının sorunlarını aydınlatan ileri görüşlü samimi önemli eserleri olduğu açıklaması yapılmış.