İçişleri Bakanlığı’nın şiddete uğrayan kadınların yardım istemesi için geliştirdiği ve 2018 yılında faaliyete geçen Kadın Acil Destek (KADES) uygulamasında 6 dilde hizmet verilmeye başlandı.

Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) sosyal medya hesabından KADES uygulamasının Türkçe'nin yanı sıra Farsça, Arapça, İngilizce, Rusça ve Fransızca dil seçenekleriyle hizmet vermeye başladığını duyurdu. Ancak bu dillerin arasında Kürtçenin yer almadığı görüldü. Türkiye’de en çok konuşulan ikinci dil olan Kürtçenin uygulamada yer almaması tepkilere neden oldu. 

Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırma Derneği (MED-DER) eğitmenleri Şilan Elmas Kan ve Murat Bilgiç, Kürtçeye bu yaklaşımı “dil üzerinden şiddet” ve “düşmanlık” olarak değerlendirdi. 

DİL ÜZERİNDEN ŞİDDET 

KADES uygulamasındaki dil tercihleriyle ülkedeki tekçi anlayışın insanlara dayatıldığının bir kez daha ortaya çıktığını ifade eden MED-DER eğitmeni Şilan Elmas Kan, farklı kimliklere ve dillere olan tahammülsüzlüğün devam ettiğini dile getirdi.  Ülkede farklı diller konuşan kadınların yaşadıkları sorunların da bu ayrımcı uygulamalar ile görmezden gelindiğini aktaran Kan, “Geçtiğimiz günlerde Türkçe bilmeyen bir kadın hastalığını anlatamadığı için yaşamını yitirmişti. Aslında o kadına dil üzerinden şiddet uygulanarak katledildi. Bu durumda devlet ‘ben bu ülkede Türkçe dışında farklı dilleri ve kimlikleri tanımıyorum’ diyor aslında. Bu asimilasyon politikalarının devamıdır. Ortaya çıkan bu tablo, Türkiye’deki demokrasi tablosunu gösteriyor” şeklinde konuştu. 

KADES uygulamasıyla Kürtçe konuşan kadınların yok sayıldığını belirten Kan, bu politikalara karşı özellikle de saldırı altında olan Kürtçenin korunması gerektiğine vurgu yaptı. Kan, “Bizler kendi dilimizin gelişimini asla bir başkalarından beklememeliyiz. Kendi özgürlüğümüzü ve dil eğitimimizi toplumun her alanına yayarak yine kendi dilimizin resmiyette tanınması için çalışmalar yürütmeliyiz” dedi. 

Bölgede kadınların resmi kurumlarda dillerini kullanamadıklarını hatırlatan Kan, “KADES uygulamasında da kullanamayacaklar. Bu uygulama ile belirlenen diller dışında konuşan kadınlar yok sayıldı” ifadelerini kullandı.

DÜŞMANLIK 

Türkiye’de milyonlarca Kürdün yaşadığını ve bu insanların Kürtçe konuştuğunu aktaran Murat Bilgiç, emniyetin KADES uygulamasında Kürtçeye yer vermeyen yaklaşımıyla Kürt ve Kürtçeye olan ayrımcılığını bir kez daha gözler önüne serdiğini belirtti. 

Uygulamada Rusça, Fransızca, İngilizce ve Farsça gibi dillerin olmasına karşı olmadıklarını, fakat bu ülkede yaşayan milyonlarca insanın dilinin uygulamaya konulmamasının  “düşmanlık” olduğunu belirten Bilgiç, “İstiyorlarsa uygulamaya 25 dil koysunlar ama bu ülkede yaşayan insanların dilini neden koymuyorlar? Demek oluyor ki devlet Kürtçeyi yok etmek istiyor. Asimilasyon politikasından vazgeçmiyor” diye belirtti.  

SİYASİ ÇIKARLAR

İktidarların yeri geldiğinde kendi siyasi çıkarları için bölgede Kürtçeyi “çok iyi kullandığını” vurgulayan Bilgiç, “Siyasetçiler Türkiye’de Kürtlerin yaşadığı bölgelere gittikleri zaman, oy için, kendi hileleri için Kürtçeyi kendi istekleri doğrultusunda çalışmalarında kullanıyorlar. Kürtler için Kürtçe dili için bir şeyler yapacaklarsa, insanları aldatmadan, kandırmadan yapmamaları gerekir” dedi. 

21 ŞUBAT KOMİSYONU 

Bugüne kadar devletten dil üzerindeki yasakların ve engellerin kaldırılması talebi dışında hiçbir şekilde talepte bulunmadıklarını aktaran Bilgiç, bu konuda hiçbir beklentilerinin olmadığını belirterek, her şeye rağmen bu yaklaşımlara karşı dil mücadelesinden asla vazgeçemeyeceklerini söyledi. 

Yıllardır sürdürülen bu düşmanca yaklaşımlara karşı kendilerinin de harekete geçtiğini ifade eden Bilgiç, siyasi partiler ve dil kurumlarıyla beraber oluşturdukları 21 Şubat Komisyonu çalışmalarıyla Kürtçeye sahip çıkılması gerektiğine vurgu yaptı. 

İNSANLIK AYIBI

Kampanya kapsamında ev ev gezerek herkese ulaşacaklarının altını çizen Bilgiç, “Bir halkın dilinin yasaklanması insanlık ayıbıdır. Bir insanın dili onun en doğal temel hakkıdır diyenler olacak, asimilasyon politikasına karşı duran insanlar olacak, bir ırk üzerine, bir dil üzerine bir yaşam üzerine yapılan bu sonu gelmeyen düşmanlığa karşı duranlar olacak. Biz her kesime çağrımızı bu şekilde yapıyoruz; Gelin bu insanlık ayıbına karşı birlikte mücadeleyi büyütelim” şeklinde konuştu.